işte size dikkatli okumanız gereken bir yazı
adada olanlarla o kadar bağlantılı ve uyuşuyorki bu adanın kayıp uygarlık atlantis olduğuna iice inanmaya başladım
Atlantis vardi ve batti? Peki neden? Neden çok basit, sadece küçücük bir kelime; "ego"... Bugünkü biz Dünya çocuklarina ne kadar da yakin gelen bir sözcük degil mi? Hemen hemen tümümüzün içini kemiren, bizi olmadik yollara, asklara, yasamlara ve hirslara sürükleyen o çoklukla kontrol edemedigimiz yönümüz içimizdeki yaramaz çocuk ego... Peki Atlantislileri bu ego'nun en uçlarina sürükleyen ve onlari yokolusa götüren nedenler nelerdi? Aslinda bu nedenler bugün yasadiklarimizdan hiç de farkli degildi? Insanlari, geçmiste toplu yokoluslara götüren hatalar günümüzde hala tüm hiziyla devam ediyor? Peki devam etmek zorunda mi? Bu sorunun yaniti tabii ki "Hayir"... Simdi, bu "Hayir"i gerçeklestirmek için Atlantis'in tarihine bir göz atalim...
GÜÇ YANLIS AMAÇLARLA KULLANILDI
Atlantisliler ilk tufanin sokunu atlattiktan sonra hizli bir toparlanis dönemi geçirdiler. Atlantis'in ikinci döneminde Atlantisliler, elektrik ve elektronik alaninda önemli buluslar yaptilar ve büyük gelismeler gösterdiler. Uranyumdan elde edilen atom enerjisini tasimacilikta kullaniliyolardi. Laser gibi her türlü isikli sualar kesfetmislerdi. Ölüm suasi da bu gruba dahildi. Sivi hava, sikistirilmis hava, kaucuk ve bugün henüz bilinmeyen bakir, aliminyum ve uranyumdan meydana gelen madeni alasimlar kullaniliyordu. Asansör, telefon, radyo, Tv yaygindi. En önemli bilimsel basarilari ise günes enerjisine hakim olmalariydi. Bu gücü denetim altinda tutan merkeze,Tuaoil Tasi veya Ates Tasi adini veriyorlardi. Bu dönemde insan bedeni, kristallerden çikan sualarin hafifletilmis bir uygulamasi ile gençlestirilebiliyordu. Bununla berebar Ates Tasi yikici amaçlarla iskence ve agir cezalarin yerine getirilmesinde de kullaniliyordu. Bu merkezin kuvvetinin, çok ileri bir düzeye ulastigi bir zamanda yapilan bir hata, suanin elektrik güçleriyle birleserek topragin bagrinda birçok yanginin çikarmasina yol açti ve volkanik patlamalar meydana geldi. Güç kaynaklarinin bilinçsiz ve kötü kullaniminin bugünün Dünyasi için de yok olusu getirecegi çogumuzun kabul ettigi bir gerçek degil mi???
GENLERLE OYNADILAR
Atlantililerin hatalarindan birisi de "gen"lerle oynamalari olmustur. Belial Ogullari'nin etkisi altindaki, Atlantislilerin yaptiklari, bugünün dünya insanlarini genetik bakimdan indirgenmis ve mutasyana ugratilmis durumda da birakmistir. Nedir bu genetik bakimdan indirgenmis ve mutasyona ugratilmis olmak?
Yapilan islem bugünün gen mühendislerinin üzerinde çalistiklari yöntemlere çok benzer. Sadece Atlantisliler bu islemi yaparken, hayvan türleriyle yetinmemisler, insanlar üzerinde de denemeler yapmislar daha da ileri giderek insan ve hayvan karisimi yaratiklar meydana getirmislerdi. Atlantisliler bu yaratiklari köle olarak en agir islerde kullaniyorlardi.Insanlarin önceleri daha büyük olan kafa yapisini küçültenlerde yine Atlantisliler oldu. Atlantislilerin hirsi sinir tanimiyordu. Yaptiklariyla yetinmeyip, insanlarda önceleri 12 sarmalli olan DNA yapisini, 2 sarmala indirdiler. Öfke, korkular, siddet egilimi, telepati yetenegimizin azalmasi gibi olumsuz durumlar insan irkindan bu sarmallarin çalinmasi sonucu olustu. Ve bizler günümüzde bu hirsizligin bedelini hala yasamlarimizda ödüyoruz. Peki bugünün dünyasin da yapilan genetik çalismalar, acaba onlarin gelecegi nereye dogru gidiyor???
KENDiLERiNi TANRIYLA ES KOSTULAR VE ACIMASIZLASTILAR
Atlantislilerin zamanla, yaptiklari yaratim ve genlerle oynama çalismalarini öylesine abattilar ve Dünya'ya hakim olma istekleri öylesi bir boyuta geldi ki, bir anlamda kendilerini, Allah, Tanri, Yaradan, Ogan, Kutsal Beyaz Isik gibi birçok isimle anilan "Büyük Yaratici Güç"le es görmeye basladilar. Çünkü onlar "yaratmanin" sirrina erdiklerini düsünüyorlar ve "Büyük Yaratici Güce" ihtiyaçlari olmadigini iddia ediyorlardi. Isi iyice ileriye götürüp basta Alpha Centauri ve Pleiades kökenli ve Dünya Spiritüel Hiyerarsisi tarafindan dislanan "asiler" denilen gruplarla ittifak içine girdiler. Öte yandan, Dünya'daki askeri gücün büyük bölümüne sahip olma istekleri onlari Ana imparatorluk "Lemurya"yi yok etme düsüncesine de götürdü. Çünkü Lemurya'da tipki, Atlantis gibi egosunu ön plana almis, Dünya üzerinde hakimiyetini sürdürmek isteyen bir konumdaydi ve Atlantis'in Dünya'ya hakim olma yönündeki amacina engel teskil ediyordu. O tarihlerde Dünya'nin iki tane ayi vardi. Atlantisli'ler uzayli asilerle yaptiklari ittifaktan da güç bulurak bu aylardan birini kullanarak Lemurya'yi yok etmeye karar verdiler. Simdiki Dünya ayinin dörtte üçü büyüklügündeki ayi spiral çizen bir yörüngeye soktular. Uzay gemileri, çekme isinlarini kullanarak, Dünya'nin aylarindan birini Lagranj( kritik kütle konumu) noktasina yaklastirdilar. Uzay gemileri parçacik isin silahlarini atesleyerek ayi, otam Lagranj noktasina girmeden önce parçaladilar ve ay parçalarinin olusturdugu meteor saganagi Lemurya'yi ve kitayi suyun üzerinde tutan gaz odalarini parçaladi. Böylece Lemurya okyanusun derinliklerine, büyük depremler, su baskinlari ve üzerinde yasayan binlerce insanla birlikte batti. Hirs ve gücün bilinçsizce kullanilmasinin getirecegi sonuçlar bugünün ülkelerinin, kitalarinin da sonu olamaz mi sizce???
YERKÜRE'NiN DENGESiNi BOZDULAR
Atlantislilerin bu uzayli asi gruplarla is birligi, Dünya'ya savasi getirdi. Bu dönemde Atlantislilerin Dünya'ya hakim olma istekleri ve kendilerini "Yüce Yaratici"yla es kosma kibirleri çok daha uç boyutlara geldi. Yaratici güce sirtlarini döndüler. Tapinaklarda insanlar kurban edilmeye baslandi. Doga güçlerini kötüye kullaniyorlardi. Günes prizmalarinin iskence ve ceza amaçli kullanimi öylesine artmisti ki halk bunlara "Korkunç Kristaller" adini vermisti. Insani degerlere hiç saygi kalmamisti. Askeri üstünlük için, yerküreyi onlarin degimiyle, "Leydi Gaia"yi dengelemek amaciyla kullanilan Maldek ayini kendi çikarlari dogrultusunda kullanmaya basladilar. Bu kullanim Dünya'ya isyanlari ve kaos dolu günleri getirdi. Engizisyon ve iskence dönemi basladi. "Yü" gibi, Lemurya'nin yavru imparatorluklari Atlantislilerin zulmünden kaçmak için Himalayalar'a oradandan yerin altina siginarak bugün Agarta veya Sambala denilen 5. boyutsal bir uygarlik kurdular. (bu konuya iliskin farkli bilgilerde mevcuttur). Bir'in Ogullari insanlari uyariyor, dogruya çekmeye var güçleriyle ugrasiyorlardi. Ama Belial Ogullari'nin insanlara, zaaflarina yönelik sunduklari olanaklar her geçen gün Atlantisli insanlarin Karanligin temsicileri Belial Ogullarinin tarafina daha fazla yönelmesine neden oluyordu. Belial Ogullari ve Bir'in Ogullari arasindaki savaslar öyle bir duruma geldi ki kristal tapinaklara saldirilar sonucu Dünya'nin iklimini dengede tutan gökkubbelerde önemli boyutta çatlamalar meydana geldi. Iste bu çatlamalar Atlantis'in sonunu hazirladi. Dev ada büyük bir tufanla karsi karsiya kaldi. Depremler, saganak yagislar volkanik patlamalar sonucu Atlantis'in batisi gerçeklesti. Atlantis'in ilk olarak 11.500 yil önce bir dip yükseltisi olusturarak battigi, daha sonra bu günkü seviyesine indigi söylenir. Bermuda Seytan Üçgeni'nin de Atlantis'in batmasi sonucu olusan boyutlar arasi bir geçis kapisi oldugu söylenir.
özellikle buraya dikkat edin ,bermuda şeytan üçgeni..
adanın bulunanamamsı bermuda şeytan üçgeninde olmasından kaynaklanıyor buradaki manyetik alan onun bulunmasını engelliyor ve ada ada atlantis
RUHSAL DÜSÜSE NEDEN OLDULAR
Eflatun, Kritias'I Zeus dedi ki;… diye bitirmisti…Onun Zeus olarak nitelendirdigi, bizim Allah dedigimiz o "Yüce Yaratici Güç" belli ki tufan emri vermisti. Yahudi ve Hristiyan metinlerinde Atlantis'in sulara gömülüsü "insanin düsüsü olarak" ele alinir. Çünkü Atlantisliler yaptiklari hatalar nedeniyle insan irkinin spiritüel yani ruhsal olarak düsmesine neden olmuslardir.
Bu gün isimler farkli olsa da zulme ugrayan, sürülen halklar ve Dünya üzerinde güç ve iktidar hirsi içinde olan ülkelerin yaptiklari bu anlatilanlarla ne kadar da çok benzerlik gösteriyor degil mi? Bugün de Dünya'da gücü elde etmek amaciyla üretilen nükleer silahlarin denemeleri sonucunda ozon tabakasi delinmiyor mu? Kutuplardaki buzlar, eko dengenin bozulmasi nedeniyle eriyor ve bu durum Dünya'yi sular altinda birakma tehlikesini beraberinde getirmiyor mu? Vücutlar kimyasal maddelere kanserle karsilik vermiyor mu? Biyolojik denemelerin kötü amaçlarla kullanilmasi daha önce adini bile bilmedigimiz hastaliklarin bizlere bulasmasina neden olmuyor mu? Ve genler üzerinde yapilan denemeler; melez hayvanlarin yaratilmasi, hayvan ve insanlarin kopyalanmasi bunlar acaba gelecekte ne ölçüde olumlu sekilde kullanilacak? "Tarih iyi bir ögretmendir" diyenler yaniliyor olamazlar. Bugünün hatalarinin yaratacagi sonuçlari, dünün Dünyasi'na bakarak anlamak olasi…
Atlantislilerin basina gelenler ve bugünün Dünya insanlarinin basina gelmesi muhtemel olanlar… Aslinda bunlarin yasanmamasi yine insanlarin elinde… Dünya insanlarina, Ona her ne ad veriyorsaniz biz yazimizda "Büyük Yaratici Güç" olarak niteledik, O Büyük Yaratici Güç'ten büyük bir sevgi ve isik yagmaktadir. Bu, peygamlerler, melekler, basmelekler, yükselmis üstadlar, mesih enerjisi, foton kusagi enerjisi, Beyaz Yildiz enerjisi gibi birçok kanalla bizlere ulasmaktadir. Bu isigin amaci bizleri yeniden ilk varolusumuzdaki düzeye "Galaktik insan" bilincine ulastirmaktir. Yani sevgi dolu, egosunu asmis, bilge, yükselmis varliklara dönüsmemiz istenmektedir. Burada bize düsen görev içimizdeki sevgiyi, birligi, iyiligi kesfedip mümkün oldugunca egomuzdan siyrilarak yasamaya çalismamizdir. Yaptiklarimizin sonucunu görerek yapmamiz, çikar savaslarindan, siddetten, maddi çikarlarimizdan mümkün oldugunca vazgeçerek yasamamizdir. Yapmamiz gereken hem çok kolay hem çok zor, Parola "Egondan siyril"…