LÜTFEN BAKIN Eş seçimi ve kendimle savaşım

Birbirinizi sevmeye çalışıp sevmemişsiniz ortada bir ilişki bile yok maalesef.
Yok tabii. Sadece sanal görüşme ve birkaç defa yüz yüze görüşme. Ben kendime anlam veremiyorum. Mantığım kabul etmiyor ama kalbim acı hissediyor. Bu saçma döngüden nefret ediyorum. Benim için bulunmaz hint kumaşı da değildi hani.
 
Merhabalar, uzun süredir buraya gelip insanların dertlerini, sorunlarını, olaylara nasıl baktığını ve çözüm bulduğunu okuyorum. Ben de başımdan geçen bir olayı anlatmak ve sizin görüşlerinizi almak isterim. Birkaç bölüm halinde yazacağım ki okumanız kolay olsun. Yorum yaparken lütfen sert üslup kullanmayın. Hassas bir dönemdeyim ve sadece biraz yönlendirilmeye ihtiyacım var.



Öncelikle 31 yaşındayım ve bekarım. Birçok kadında olduğu gibi evlilik baskısı var üzerimde. Bu işlere çok uzak büyüdüm neden bilmem. Biraz bastırılmış olabilirim. Hiç erkek arkadaşım olmadı, liseye ve üniversiteye örgün gitmedim. Çevremdeki erkeklerle de yakın olacak bir durum olmadı hiç. Aslında ailem eğitimli üniversite mezunu ama bize öyle bir yol çizildi çocukken o şekilde büyüdük. Erkek kadın ilişkilerine uzak büyüdüm kısacası. 20’li yasalarda bile evlilik konusu açılınca utanıyor sıkılıyor sanki çok kötü bir şeymiş gibi algılıyordum. Arkadaşlarım o yaşlarda hep biri ile görüşürken sanki ben hiç evlenmeyecekmişim gibi hiç üstüme alınmıyordum. Yani aşık olmak sevmek gibi ihtiyaç da hissetmiyordum. Bambaşka şeylerle uğraşıyordum. Eğitim falan. Öyle uzaktım. Sadece ben değil kardeşlerim de öyle. 24 ve 25 yaşımda sanaldan iki kişi ile görüştüm bu beni hazırladı biraz. 27 yaşımda evlenmeye karar verdim. İlk ve ikinci görüştüklerim ile olmadı. Yalnız bende birine bağlanma ya da direkt reddetme huyu var. Bir işi rahat rahat yapamıyorum. Özellikle bu mevzular hemen sonuçlansın istiyorum ve kendimi çok huzursuz hissediyorum. Sonra 29 yaşımda bir tanıdık vasıtası ile bizden çok uzak bir şehirde görev yapan bir memur ile tanıştım. Kendisinin ailesi de benim ailem gibi muhafazakar ve bu konuda uyumluyuz. Ben de tesettürlü biriyim. Açıktan üniversitemi de okudum sonra öğretmenlik de yaptım. Bir hobim var ve o konuda da başarılıyım. Kısacası kendimle alakalı rahatsız olduğum bir durum yoktu. Ta ki bu insan ile tanışana dek. Her şey normal başladı. Konuşabiliyorduk ki bu çok güzel bir şeydi. Kibardı, nazikti. Tamam dedim bu o kişi. Biz her gün görüşmeye başladık ama bir ay sonra ancak tatilde gelebileceğini söyledi kabul ettim. Yüz yüze görüşmek için bir ay bekledim ve bu bir ay içinde bizim ufak tefek tartışmalarımız oldu. Kendisi çok ayrıntıya dikkat ediyordu. Bazen tartışınca telefonu yüzüme kapatıyordu ve bu ilk zamanlarda olduğu için ilk deneyimlerim de başarısız olduğu için hemen geri çevirmek istemedim biraz sabrettim. Ve ona da alıştım. Konuşmasını da seviyordum. Örgün üniversite okumamamı hoş bulmadı bunu dile getirdi. Ben bunun bir statü olduğunu bile düşünmezdim eskiden. Pantolon giyen kadınları beğeniyorum belki gözüm alıştı dedi ben etek giyerim hep ve bunu da es geçtim ama hep bunlar bende eksiklik hissi oluşturdu. Kendi yaşamım, kıyafetim hep beni kötü hissettirdi. Ve bunu öyle kibar ifade etti ki sana ne benim hayatımdan diyemedim. Manipüle edildim. Neyse geçmişten konu açıldı ve bana eski sevgilileri ile cinsel yakınlaşmalarından bahsetti. Bu konuda şahsi görüşümü dile getirmek istiyorum yargılanmadan. Hem öyle yetişmedim hem uygun bulmuyorum hem tercih etmiyorum. Bu da son nokta oldu artık benim için. Yani ikinci hafta da aslında bitirmek için karar aldım çünkü içim rahat değildi. Birkaç gün konuşmaya ara verip bekledim sonra ben devam etmek istiyorum denemeye devam edelim geçmiş geleceğimizi zehir etmesin deyince bir şans daha verdim. Fakat o temel içimde sarsıldı. Hani başta göz yumduğunuz şey neyse ayrılık yine ondan olur derler ya aynen öyle oldu. Evlilik için değil de bağlılık için görüşmeye devam ettim. O ise sürekli hep evlilikten korkuyorum, boşanmaktan korkuyorum, çevremdeki herkes boşandı ya biz de boşanırsak diyordu. Evlilik kelimesini bile dile getiremiyordum. Sen galiba evlenmek istemiyorsun ama ben bunun için görüşüyorum seni tanımak için görüşüyorum istersen bitirelim dememe rağmen hayır sadece korkuyorum diyordu. Neyse biz bir ayın sonunda buluştuk biraz vakit geçirdik. Olumlu geçti ve beklediğimden daha iyi buldum dedi elektrik aldık derken o tekrar görev yerine döndü. Bir hafta içinde konuşmalar azaldı ve ben devam etmek istemiyorum deyip bitirdi. Bu ondan geldiği için kabullendim ve ben de konuşmayı kestim.



Sonrasında bir ay hiç konuşmadık ama ben ya bu manipülasyondan ya da sevdiğim için çok acı çektim. Sanki ona kendimi ispat etme hissi vardı içimde. En derinlerde onunla evlenmeyi istemediğimi biliyordum ama bu bir hırsa mı dönüştü bilmem. Gerçi kalbim de acıyordu ve geçmiyordu. Onu özledim. Bunu saçma bulabilirsiniz ama ben de kendime anlam veremiyordum. Geri dönmesi için hep dua ettim. Acaba ben kendimi mi sevmiyorum bilmiyorum. Neyse bu bir ayın sonunda döndü. Ben de biraz uğraştırmanın ardından kabul ettim. Bu sefer daha iyiydik. Daha yakın olduk. O bazı şeyleri yumuşattı ben yumuşattım. Ama bu sefer de ben ilerlemek isterken o ket vuruyordu. Aileler tanışsın dediğimde olmaz iş ciddiye biner diye kabul etmedi. Ben de o zaman istemiyorsan bitirelim dedim. Yani ben anlayamıyordum. Ben erkek arkadaş istemiyordum evlenmek istiyordum o da güya o niyetle geldi. Ama bir türlü o yola giremedi. Derken biz ayrıldık sonra tamam dedi ailesi geldi. Ailemle görüştü. İyi vakti geçirdik. Hep korkuyordu. Bunun bir arkadaşı var bir çocuklu boşanmış kendinden büyük. Çok yakınlardı. Evlerine yemek yemeye gider, evinin anahtarı onda var, güvenir falan. Adı Betül olsun. O da boşandı Betül gibi olmak istemiyorum korkuyorum diyordu. Betül benim ailem dedi ve annesine anne babasına baba diyorum derdi. Bu yakınlıkları beni rahatsız ederdi ama rahata biriydi. Oysaki benim sosyal medyada fotoğrafımın bile olmasını istemiyordu. Neyse arkadaşı diye kendinden büyük ablası diye bir şey demedim. Ablası gibi ama adıyla hitap ediyor. Betül hocam da yok Betül. Nasıl vazgeçmedin nasıl sabrettin diyenler işler böyle değildi. Ben yaşarken böyle anlattığım kadar açık değildi hiçbir şey. Gerçekten onun zorlandığına inandım. Göremedim birçok işareti. Neyse benim ailem oraya gitti derken nihayetinde söz kararı aldık. Ama bu hep telefonda ağlıyor üzülüyor bir gün sevgisinden emin bir gün değil. Düzelir dedim. Önceki sıkıntılar düzelti bu da düzelir. Söz yaparız daha yakın oluruz birbirimizi tanırız. Bu arada en büyük sıkıntısı uzak olması ve eğer yakında olursak birbirimizi daha çok görür tanırız demesi. Tayin istedi ama gelemedi. Sonra ben söz hazırlığı yaptım elbisemi aldım yüzükler. O geldi hala daha huzursuz. Bir yüzüğü bile sıkıntı ile seçtim. Ama ne bileyim herkesin nişan söz aşaması sıkıntılı ile sabrettim. Harika geçen hiç duymadım o dönemleri illa sıkıntı vardı. Neyse o gün yani sözden bir gün önce bana yalan söylediğini itiraf etti. Sevgilileri ile çok daha ileri gitmişti yani benim kabul etmek istemeyeceğim şekilde. Ben takıyorum geçmişe. Birçok kişi hatta annem bile takmıyor ama ben takıyorum ve elimde değil. Ama bu bahaneydi. Zaten o beni çok yordu ve ben de o gün pes ettim. Ağladı güya yapalım sözü dedi ama geri dönmedim. Sonra eve geldik annem konuştu ikna oldum tekrar madem yapalım sözü dedim o istemedi aileme söyledim olmaz attık dedi ve öylece gitti. Ben gitmez diyordum ama gitti. Elbisem de daha yoldaydı bir kere bile giyemeden ona iade edildi.



Sonra ben çok zor günler geçirdim. Pişman oldum fevri mi hareket ettim diye. Keşke bu kadar ani karar vermeseydim diye. Ben yapmadım ama o istemiş yapmış sevgilisi olmuş yapmış ne yapalım herkes çok mu iyi ben çok mu iyiim diye diye kendimi bitirdim. Kalbim acıdı ağladım derken bir ay sonunda doğum gününü kutladım. Sonra yeniden konuşmaya başladık. İlk başlar yine iyiydi ama sonrasında yine azalmaya başladı. Biz seninle evlenmeyeceğiz diyordu sonra seni çok özledim diyordu. O sene tekrar tayin istedi yine olmadı. Sosyal medyadan hep beni takip ediyordu. Kendini unutturmamak için bir şeyler yapıyordu ben de benim onu beklememi ve tayin olacak diye onun da beklediğini düşünüyordum. Güya gelecek ve biz görüşüp daha iyi ilerleyeceğiz. Hep bekledim özledim acı çektim gelenlerle adam akıllı değerlendime yapmadım.



Beş aylık bir görüşme yaptık ama ben 2 sene yaşadım sanki. Toksik bir ilişkiye döndü. Ama resimlerine her baktığımda sevdiğimi düşünüyordum. Anılar ve konuşmalar hepsi güzeldi. Konuşmalarımız da iyiydi. Yani seviyorduk birbirimizi. Ben öyle düşünüyordum o da öyle diyordu. Artı kalamıyorduk. Sonra her ay ya ben ona yazıyordum ya o bana kendini hatırlatacak bir şey yapıyordu. Temmuzda ben onu yanlışlıkla aradım ve bir ay sonra o da beni çaldırdı. Aranan kişiler de görünüyor. Biliyor beni. Dedim herhalde tayin olacak. Sevindim. Yazmasını bekledim. Profili göründü falan sonra bir hafta sonunda yine gitti ve anladım ki tayin yok. Gerçekten olmuyor bu arada. Puan meselesi var ve yetmiyor. Bazı şeyleri üstü kapalı anlatıyorum. Sonra ben yazdım bir de artık bir şeyler bitsin içimdeki acı sona ersin istiyordum bitmiyor Allahın belası o beklenti mi aşk mı özlem mi neyse o bitmiyor işte. Annem konuştu arkadaşlarım konuştu makul ol bırak gitsin diyorlar olmuyor işte. Ben de takıntılıyım galiba ya da kendime değer vermiyorum. Aslında öyle biri değilimdir. Hem ailenin kıymetlisi olarak büyüdüm ben de karakter olarak baskınım ama bu adam beni böyle zayıflattı. Ya da zayıf yanım ortaya çıktı bilmem. Sonra beni rahatsız etme dedi sanki arayan o değilmiş gibi. Ben de tamam dedim bu son nokta. Üzüldüm özledim ama bir daha tek kelime yazmadım. Yine de onu bekledim. Ta ki beş ay sonraya kadar. Hiç ummadığım şekilde ablası yazdı havadan bir soru sordu ve o da sosyal medyadan bana kendini hatırlatan bir şey yaptı ama iletişime geçmedi. Sevindim havalara uçtum ama artık alıştığım için ondan net bir adım bekledim o yazsın ya da arasın diye. Ama yazmadı. Belki beni bekiurdur gurur yapmayayım dedim iki ay sonra ben selam verdim ama cevap vermedi. Sonra geçenlerde bir öğrendim ki o Betül ile evlenmiş. Boşanmış çocuklu kadın ile. Hani benim için sorun yok sevmiş evlenmiş bu çok normal ama onun gibi titiz birinin yani boşanmaktan korkan birinin bunu yapması beni adeta yıktı. Kendinden de büyük derken kadın erkek ilişkileri çok garip. O kadın pantolon giyiyor o kadın onunla aynı iş yerinde çalışıyor ve o kadınla çok yakın. Hep arkadaşım dedi ve bir sene içinde bu ilişkinin evliliğe gitmesi bilemiyorum çok uzak.



Hala daha kendimi hırpalıyorum. Dışarıdan biraz sert görünüyorum. Acaba ondan mı korktu. Güzel olduğumu söylerler ama kadınların daha yumuşak olmasını isteyen erkekler için tercih edilmiyor muyum? Beni istemedi ama o kadını kabul etti. Bu arada 9 senedir orada ve o kadınla da arkadaş. Çok ağladım. Çok üzüldüm. Ben niye böyle bir şey yaşadım. Ne ders almam lazım? Siz ne yapardınız? Eminim çocuğunuz en başta bırakırdınız. Bırakmadığınızı farz edin. Devam ettiniz. Bir de bazı kriterlerim vardı evlilik için. Yani aday var ama nadiren biri ile ciddi bir yola giriyorum. Yani ben de bulmuşken kaybetmeyeyim korkusu da vardı. Onu da mı hissetti bilmem. Sanki acele ediyormuşum gibi mi. Yoksa hepsi bahaneydi ailesi o kadınla evlenmesine izin vermesi bu da benimle mi vakit geçirdi bakın bunla da olmuyor mu dedi. Kendime çok kızıyorum. Ya adam senin elbiseyi giymemeni bile önemsememiş çekmiş gitmiş sen daha gurursuz gibi peşinden gitmişsin. Aslında öyle olmadı yani ben hiç ona yalvarmadım. Öyle ondan bir işaret gelmeden yazmadım aramadım ama sonuçta açık kapı bıraktım yani. Niye net bir şekilde acıma rağmen bırakamadım? Ve ne bu acısı yani adam seviyorum diyor ama evlenmiyor ne bu saçma his? Bırak gitsin Allah Allah. Ne oldu bilmem ama kendi takıntılı bir hastaydı ben de onunla birlikte hasta oldum. Eş seçiminde mantık mı ön planda olmalı yani? Kalbimizin sevdiği çok sevdiğimiz olmamalı mı? Hep acaba beni seviyor mu acaba gider mi diye şüphe mi etmeliyiz? Geceleri hep bu düşüncelerle boğuluyorum gündüz olunca değişiyor tabii. Yine de sizlerden fikirler duymak istedim. Teşekkür ederim.



Son olarak tabii ki onunla evlenecekti. Her gün gördüğü o. Senelerce görüştüğü o. Hiçbir şey olmasa illa bir his vardır. Beraber yolculuk da yaptılar iş için. Benim bilmediğim daha birçok şey vardır muhakkak.
Ne kadar uzatmışsınız boş yere hep aynı şeyler.
Görünüşe göre en başından itibaren eğitiminiz ve giyim tarzınız hoşuna gitmemiş görüşünce de ısınamamış.
Adam ısrarla istemiyor, siz ısrarla söz nişan olsun diyorsunuz. Kocaya yana yana dolaşılmaz öyle.
Sizinkisi aşk değil sevgi değil öylesine kafayı takmışsınız sadece.
Ve sizi ayıpladım evet. Boşanmış çocuklu kadın ne demek. Kim kime denk siz mi karar veriyorsunuz?
 
Ne kadar uzatmışsınız boş yere hep aynı şeyler.
Görünüşe göre en başından itibaren eğitiminiz ve giyim tarzınız hoşuna gitmemiş görüşünce de ısınamamış.
Adam ısrarla istemiyor, siz ısrarla söz nişan olsun diyorsunuz. Kocaya yana yana dolaşılmaz öyle.
Sizinkisi aşk değil sevgi değil öylesine kafayı takmışsınız sadece.
Ve sizi ayıpladım evet. Boşanmış çocuklu kadın ne demek. Kim kime denk siz mi karar veriyorsunuz?
Ben fakir falan görmedim. Yanlış anlamışsınız. O her şeye çok dikkat eden biriydi onun karakterine göre söyledim onu. Yoksa bana ne. Belki de ben de öyle biri ile evleneceğim ne malum.
 
Merhabalar, uzun süredir buraya gelip insanların dertlerini, sorunlarını, olaylara nasıl baktığını ve çözüm bulduğunu okuyorum. Ben de başımdan geçen bir olayı anlatmak ve sizin görüşlerinizi almak isterim. Birkaç bölüm halinde yazacağım ki okumanız kolay olsun. Yorum yaparken lütfen sert üslup kullanmayın. Hassas bir dönemdeyim ve sadece biraz yönlendirilmeye ihtiyacım var.



Öncelikle 31 yaşındayım ve bekarım. Birçok kadında olduğu gibi evlilik baskısı var üzerimde. Bu işlere çok uzak büyüdüm neden bilmem. Biraz bastırılmış olabilirim. Hiç erkek arkadaşım olmadı, liseye ve üniversiteye örgün gitmedim. Çevremdeki erkeklerle de yakın olacak bir durum olmadı hiç. Aslında ailem eğitimli üniversite mezunu ama bize öyle bir yol çizildi çocukken o şekilde büyüdük. Erkek kadın ilişkilerine uzak büyüdüm kısacası. 20’li yasalarda bile evlilik konusu açılınca utanıyor sıkılıyor sanki çok kötü bir şeymiş gibi algılıyordum. Arkadaşlarım o yaşlarda hep biri ile görüşürken sanki ben hiç evlenmeyecekmişim gibi hiç üstüme alınmıyordum. Yani aşık olmak sevmek gibi ihtiyaç da hissetmiyordum. Bambaşka şeylerle uğraşıyordum. Eğitim falan. Öyle uzaktım. Sadece ben değil kardeşlerim de öyle. 24 ve 25 yaşımda sanaldan iki kişi ile görüştüm bu beni hazırladı biraz. 27 yaşımda evlenmeye karar verdim. İlk ve ikinci görüştüklerim ile olmadı. Yalnız bende birine bağlanma ya da direkt reddetme huyu var. Bir işi rahat rahat yapamıyorum. Özellikle bu mevzular hemen sonuçlansın istiyorum ve kendimi çok huzursuz hissediyorum. Sonra 29 yaşımda bir tanıdık vasıtası ile bizden çok uzak bir şehirde görev yapan bir memur ile tanıştım. Kendisinin ailesi de benim ailem gibi muhafazakar ve bu konuda uyumluyuz. Ben de tesettürlü biriyim. Açıktan üniversitemi de okudum sonra öğretmenlik de yaptım. Bir hobim var ve o konuda da başarılıyım. Kısacası kendimle alakalı rahatsız olduğum bir durum yoktu. Ta ki bu insan ile tanışana dek. Her şey normal başladı. Konuşabiliyorduk ki bu çok güzel bir şeydi. Kibardı, nazikti. Tamam dedim bu o kişi. Biz her gün görüşmeye başladık ama bir ay sonra ancak tatilde gelebileceğini söyledi kabul ettim. Yüz yüze görüşmek için bir ay bekledim ve bu bir ay içinde bizim ufak tefek tartışmalarımız oldu. Kendisi çok ayrıntıya dikkat ediyordu. Bazen tartışınca telefonu yüzüme kapatıyordu ve bu ilk zamanlarda olduğu için ilk deneyimlerim de başarısız olduğu için hemen geri çevirmek istemedim biraz sabrettim. Ve ona da alıştım. Konuşmasını da seviyordum. Örgün üniversite okumamamı hoş bulmadı bunu dile getirdi. Ben bunun bir statü olduğunu bile düşünmezdim eskiden. Pantolon giyen kadınları beğeniyorum belki gözüm alıştı dedi ben etek giyerim hep ve bunu da es geçtim ama hep bunlar bende eksiklik hissi oluşturdu. Kendi yaşamım, kıyafetim hep beni kötü hissettirdi. Ve bunu öyle kibar ifade etti ki sana ne benim hayatımdan diyemedim. Manipüle edildim. Neyse geçmişten konu açıldı ve bana eski sevgilileri ile cinsel yakınlaşmalarından bahsetti. Bu konuda şahsi görüşümü dile getirmek istiyorum yargılanmadan. Hem öyle yetişmedim hem uygun bulmuyorum hem tercih etmiyorum. Bu da son nokta oldu artık benim için. Yani ikinci hafta da aslında bitirmek için karar aldım çünkü içim rahat değildi. Birkaç gün konuşmaya ara verip bekledim sonra ben devam etmek istiyorum denemeye devam edelim geçmiş geleceğimizi zehir etmesin deyince bir şans daha verdim. Fakat o temel içimde sarsıldı. Hani başta göz yumduğunuz şey neyse ayrılık yine ondan olur derler ya aynen öyle oldu. Evlilik için değil de bağlılık için görüşmeye devam ettim. O ise sürekli hep evlilikten korkuyorum, boşanmaktan korkuyorum, çevremdeki herkes boşandı ya biz de boşanırsak diyordu. Evlilik kelimesini bile dile getiremiyordum. Sen galiba evlenmek istemiyorsun ama ben bunun için görüşüyorum seni tanımak için görüşüyorum istersen bitirelim dememe rağmen hayır sadece korkuyorum diyordu. Neyse biz bir ayın sonunda buluştuk biraz vakit geçirdik. Olumlu geçti ve beklediğimden daha iyi buldum dedi elektrik aldık derken o tekrar görev yerine döndü. Bir hafta içinde konuşmalar azaldı ve ben devam etmek istemiyorum deyip bitirdi. Bu ondan geldiği için kabullendim ve ben de konuşmayı kestim.



Sonrasında bir ay hiç konuşmadık ama ben ya bu manipülasyondan ya da sevdiğim için çok acı çektim. Sanki ona kendimi ispat etme hissi vardı içimde. En derinlerde onunla evlenmeyi istemediğimi biliyordum ama bu bir hırsa mı dönüştü bilmem. Gerçi kalbim de acıyordu ve geçmiyordu. Onu özledim. Bunu saçma bulabilirsiniz ama ben de kendime anlam veremiyordum. Geri dönmesi için hep dua ettim. Acaba ben kendimi mi sevmiyorum bilmiyorum. Neyse bu bir ayın sonunda döndü. Ben de biraz uğraştırmanın ardından kabul ettim. Bu sefer daha iyiydik. Daha yakın olduk. O bazı şeyleri yumuşattı ben yumuşattım. Ama bu sefer de ben ilerlemek isterken o ket vuruyordu. Aileler tanışsın dediğimde olmaz iş ciddiye biner diye kabul etmedi. Ben de o zaman istemiyorsan bitirelim dedim. Yani ben anlayamıyordum. Ben erkek arkadaş istemiyordum evlenmek istiyordum o da güya o niyetle geldi. Ama bir türlü o yola giremedi. Derken biz ayrıldık sonra tamam dedi ailesi geldi. Ailemle görüştü. İyi vakti geçirdik. Hep korkuyordu. Bunun bir arkadaşı var bir çocuklu boşanmış kendinden büyük. Çok yakınlardı. Evlerine yemek yemeye gider, evinin anahtarı onda var, güvenir falan. Adı Betül olsun. O da boşandı Betül gibi olmak istemiyorum korkuyorum diyordu. Betül benim ailem dedi ve annesine anne babasına baba diyorum derdi. Bu yakınlıkları beni rahatsız ederdi ama rahata biriydi. Oysaki benim sosyal medyada fotoğrafımın bile olmasını istemiyordu. Neyse arkadaşı diye kendinden büyük ablası diye bir şey demedim. Ablası gibi ama adıyla hitap ediyor. Betül hocam da yok Betül. Nasıl vazgeçmedin nasıl sabrettin diyenler işler böyle değildi. Ben yaşarken böyle anlattığım kadar açık değildi hiçbir şey. Gerçekten onun zorlandığına inandım. Göremedim birçok işareti. Neyse benim ailem oraya gitti derken nihayetinde söz kararı aldık. Ama bu hep telefonda ağlıyor üzülüyor bir gün sevgisinden emin bir gün değil. Düzelir dedim. Önceki sıkıntılar düzelti bu da düzelir. Söz yaparız daha yakın oluruz birbirimizi tanırız. Bu arada en büyük sıkıntısı uzak olması ve eğer yakında olursak birbirimizi daha çok görür tanırız demesi. Tayin istedi ama gelemedi. Sonra ben söz hazırlığı yaptım elbisemi aldım yüzükler. O geldi hala daha huzursuz. Bir yüzüğü bile sıkıntı ile seçtim. Ama ne bileyim herkesin nişan söz aşaması sıkıntılı ile sabrettim. Harika geçen hiç duymadım o dönemleri illa sıkıntı vardı. Neyse o gün yani sözden bir gün önce bana yalan söylediğini itiraf etti. Sevgilileri ile çok daha ileri gitmişti yani benim kabul etmek istemeyeceğim şekilde. Ben takıyorum geçmişe. Birçok kişi hatta annem bile takmıyor ama ben takıyorum ve elimde değil. Ama bu bahaneydi. Zaten o beni çok yordu ve ben de o gün pes ettim. Ağladı güya yapalım sözü dedi ama geri dönmedim. Sonra eve geldik annem konuştu ikna oldum tekrar madem yapalım sözü dedim o istemedi aileme söyledim olmaz attık dedi ve öylece gitti. Ben gitmez diyordum ama gitti. Elbisem de daha yoldaydı bir kere bile giyemeden ona iade edildi.



Sonra ben çok zor günler geçirdim. Pişman oldum fevri mi hareket ettim diye. Keşke bu kadar ani karar vermeseydim diye. Ben yapmadım ama o istemiş yapmış sevgilisi olmuş yapmış ne yapalım herkes çok mu iyi ben çok mu iyiim diye diye kendimi bitirdim. Kalbim acıdı ağladım derken bir ay sonunda doğum gününü kutladım. Sonra yeniden konuşmaya başladık. İlk başlar yine iyiydi ama sonrasında yine azalmaya başladı. Biz seninle evlenmeyeceğiz diyordu sonra seni çok özledim diyordu. O sene tekrar tayin istedi yine olmadı. Sosyal medyadan hep beni takip ediyordu. Kendini unutturmamak için bir şeyler yapıyordu ben de benim onu beklememi ve tayin olacak diye onun da beklediğini düşünüyordum. Güya gelecek ve biz görüşüp daha iyi ilerleyeceğiz. Hep bekledim özledim acı çektim gelenlerle adam akıllı değerlendime yapmadım.



Beş aylık bir görüşme yaptık ama ben 2 sene yaşadım sanki. Toksik bir ilişkiye döndü. Ama resimlerine her baktığımda sevdiğimi düşünüyordum. Anılar ve konuşmalar hepsi güzeldi. Konuşmalarımız da iyiydi. Yani seviyorduk birbirimizi. Ben öyle düşünüyordum o da öyle diyordu. Artı kalamıyorduk. Sonra her ay ya ben ona yazıyordum ya o bana kendini hatırlatacak bir şey yapıyordu. Temmuzda ben onu yanlışlıkla aradım ve bir ay sonra o da beni çaldırdı. Aranan kişiler de görünüyor. Biliyor beni. Dedim herhalde tayin olacak. Sevindim. Yazmasını bekledim. Profili göründü falan sonra bir hafta sonunda yine gitti ve anladım ki tayin yok. Gerçekten olmuyor bu arada. Puan meselesi var ve yetmiyor. Bazı şeyleri üstü kapalı anlatıyorum. Sonra ben yazdım bir de artık bir şeyler bitsin içimdeki acı sona ersin istiyordum bitmiyor Allahın belası o beklenti mi aşk mı özlem mi neyse o bitmiyor işte. Annem konuştu arkadaşlarım konuştu makul ol bırak gitsin diyorlar olmuyor işte. Ben de takıntılıyım galiba ya da kendime değer vermiyorum. Aslında öyle biri değilimdir. Hem ailenin kıymetlisi olarak büyüdüm ben de karakter olarak baskınım ama bu adam beni böyle zayıflattı. Ya da zayıf yanım ortaya çıktı bilmem. Sonra beni rahatsız etme dedi sanki arayan o değilmiş gibi. Ben de tamam dedim bu son nokta. Üzüldüm özledim ama bir daha tek kelime yazmadım. Yine de onu bekledim. Ta ki beş ay sonraya kadar. Hiç ummadığım şekilde ablası yazdı havadan bir soru sordu ve o da sosyal medyadan bana kendini hatırlatan bir şey yaptı ama iletişime geçmedi. Sevindim havalara uçtum ama artık alıştığım için ondan net bir adım bekledim o yazsın ya da arasın diye. Ama yazmadı. Belki beni bekiurdur gurur yapmayayım dedim iki ay sonra ben selam verdim ama cevap vermedi. Sonra geçenlerde bir öğrendim ki o Betül ile evlenmiş. Boşanmış çocuklu kadın ile. Hani benim için sorun yok sevmiş evlenmiş bu çok normal ama onun gibi titiz birinin yani boşanmaktan korkan birinin bunu yapması beni adeta yıktı. Kendinden de büyük derken kadın erkek ilişkileri çok garip. O kadın pantolon giyiyor o kadın onunla aynı iş yerinde çalışıyor ve o kadınla çok yakın. Hep arkadaşım dedi ve bir sene içinde bu ilişkinin evliliğe gitmesi bilemiyorum çok uzak.



Hala daha kendimi hırpalıyorum. Dışarıdan biraz sert görünüyorum. Acaba ondan mı korktu. Güzel olduğumu söylerler ama kadınların daha yumuşak olmasını isteyen erkekler için tercih edilmiyor muyum? Beni istemedi ama o kadını kabul etti. Bu arada 9 senedir orada ve o kadınla da arkadaş. Çok ağladım. Çok üzüldüm. Ben niye böyle bir şey yaşadım. Ne ders almam lazım? Siz ne yapardınız? Eminim çocuğunuz en başta bırakırdınız. Bırakmadığınızı farz edin. Devam ettiniz. Bir de bazı kriterlerim vardı evlilik için. Yani aday var ama nadiren biri ile ciddi bir yola giriyorum. Yani ben de bulmuşken kaybetmeyeyim korkusu da vardı. Onu da mı hissetti bilmem. Sanki acele ediyormuşum gibi mi. Yoksa hepsi bahaneydi ailesi o kadınla evlenmesine izin vermesi bu da benimle mi vakit geçirdi bakın bunla da olmuyor mu dedi. Kendime çok kızıyorum. Ya adam senin elbiseyi giymemeni bile önemsememiş çekmiş gitmiş sen daha gurursuz gibi peşinden gitmişsin. Aslında öyle olmadı yani ben hiç ona yalvarmadım. Öyle ondan bir işaret gelmeden yazmadım aramadım ama sonuçta açık kapı bıraktım yani. Niye net bir şekilde acıma rağmen bırakamadım? Ve ne bu acısı yani adam seviyorum diyor ama evlenmiyor ne bu saçma his? Bırak gitsin Allah Allah. Ne oldu bilmem ama kendi takıntılı bir hastaydı ben de onunla birlikte hasta oldum. Eş seçiminde mantık mı ön planda olmalı yani? Kalbimizin sevdiği çok sevdiğimiz olmamalı mı? Hep acaba beni seviyor mu acaba gider mi diye şüphe mi etmeliyiz? Geceleri hep bu düşüncelerle boğuluyorum gündüz olunca değişiyor tabii. Yine de sizlerden fikirler duymak istedim. Teşekkür ederim.



Son olarak tabii ki onunla evlenecekti. Her gün gördüğü o. Senelerce görüştüğü o. Hiçbir şey olmasa illa bir his vardır. Beraber yolculuk da yaptılar iş için. Benim bilmediğim daha birçok şey vardır muhakkak.
 
Sorun değil ama bu yaptığın rahatsız edici.
Hanımefendi anlamak mı istemiyosunuz, Kadınlar Klübü site kuralları gereği konu silmek yasak. Üyelerin isteğine göre değil. Silsenizde geri gelir diye bilgilendiriyorum tutup konumu ne yapacaksın diyosunuz.
Doyamadım gılgamış destanınıza. O kadar akıcı bi aşk hikayesi ki dönüp dönüp okuyacam derdim o
 
Sitede konu silmek yasak, siz silince yönetim geri getiriyor konuyu. hem çoğu üye alıntıladı mesajınızı silseniz de görünür.
Tamam kalsın sorun değil bu kadar rahatsız edici davranmak zorunda değilsiniz. Dertleşmek için geldim mevzu konumun silinip silinmemesi değil.
 
Yıllarca sevgili olup aldatılanlar da var. Ben sadece karaktersiz birine denk geldim. Her erkek kadın ilişkisi bir değil. Katılmıyorum bu görüşünüze ama teşekkürler.
Aldatılmakla ilgili bir şeyden bahsetmedim. Çok sevgilin olmasına da gerek yok. Bir yaşa kadar kadin erkek ilişkisini normal düzlemde yaşamış olmaktan bahsettim. Mesela normalde bir insan ilk andan itibaren bu adamın sizi beğenmediğini, kafasında bir prototip olduğunu ve Betulden hoşlandığını anlardı. Boşuna vakit ve enerji kaybetmişsiniz.
 
Back
X