Meal Günlüğüm

Allah’ın rızasını kazanmak ve nefislerini güçlendirmek için mallarını infak edenlerin (verenlerin) durumu, bir tepedeki bahçeye benzer ki üzerine sağanak yağmur yağmış da iki kat ürün vermiştir. Sağanak yağmur yağmasa bile bir çise (ile de ürün verir). Allah yaptıklarınızı görendir.
BAKARA,265
 
Ey iman edenler! Kazandıklarınızın değerli olanlarından ve yerden (topraktan) size rızık olarak çıkardıklarımızdan infak edin (verin)! (Size verilse), gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı infaka (vermeye) kalkışmayın! Bilin ki şüphesiz Allah zengindir, övgüye layıktır.
BAKRA,267
 
Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süreye kadar birbirinize borçlandığınız zaman onu yazın! Bir kâtip onu aranızda adaletle yazsın! Hiçbir kâtip, Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın; (olduğu şekilde) yazsın! Üzerinde hak olan (borçlu) kişi de yazdırsın; Rabbine karşı takvâlı (duyarlı) olsun ve borcundan hiçbir şey eksiltmesin (eksik yazdırmasın)! Üzerinde hak olan (borçlu) kişi, aklı kıt veya zayıf ya da yazdırmaya gücü yetmiyorsa, velisi (onu) adaletle yazdırsın! Erkeklerinizden iki şahit de bulundurun! İki erkek bulunamazsa, razı olacağınız bir erkek ile biri yanılırsa (şaşırırsa) diğerinin ona hatırlatması için iki hanım şahit (olsun)! Şahitler, çağrıldıkları zaman (şahitlik etmekten) kaçınmasınlar! Küçük veya büyük hiçbir şeyi süresiyle birlikte yazmaya sakın üşenmeyin! Böyle yapmanız, Allah katında daha adil, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha uygundur. (Ancak) aranızda gerçekleştirdiğiniz ticaret peşin olursa bu hariç; bu durumda onu yazmamanızda sizin için hiçbir vebal yoktur. Karşılıklı (yüz yüze) alışveriş yaptığınızda (da) şahit tutun! Yazan da şahitlik eden de zarara uğratılmasın! (Zarar verme işini) yaparsanız şüphesiz ki bu, yoldan çıkmanız demektir. Allah’a karşı takvâlı (duyarlı) olun! Allah size öğretiyor. Allah her şeyi bilendir.
BAKARA,282
 
Allah hiçbir canı gücünün yetmeyeceği şeyle sorumlu tutmaz. (Herkesin) kazandığı (iyilik) kendi lehine, kazandığı (kötülük) de kendi aleyhinedir. “Rabbimiz! Unutur veya hataya düşersek bizi sorumlu tutma! Rabbimiz! Bizden öncekilere yüklediğin gibi bize de ağır yük yükleme! Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyler yükleme! Bizi affet! Bizi bağışla! Bize merhamet et! Sen bizim mevlamızsın (efendimizsin)! kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et!”
BAKARA,286
 
(Şöyle dua ederler:) “Rabbimiz! Bizi doğru yola ulaştırdıktan sonra kalplerimizi eğriltme!1 Bize katından merhamet ver! Şüphesiz ki bolca veren yalnızca sensin.
AL-İ İMRAN,8
 
Onlar (duyarlı olanlar) “Rabbimiz! Şüphesiz ki biz iman ettik; bizim için günahlarımızı bağışla, bizi ateş azabından koru!” derler.
AL-İ İMRAN,16
 
De ki: “Ey mülkün (otoritenin) gerçek sahibi (olan) Allah’ım!1 Sen dilediğine mülk (otorite) verirsin ve dilediğinden mülkü (otoriteyi) geri alırsın. Dilediğini yükseltir; dilediğini de alçaltırsın. (Bütün) iyilik yalnızca senin elindedir. Şüphesiz ki sen her şeye gücü yetensin.
AL-İ İMRAN,26
 
De ki: “Göğsünüzdekileri (kalplerinizdekileri) gizleseniz de açığa vursanız da Allah onu bilir.1 Göklerde ve yerde olanları da bilir. Allah her şeye gücü yetendir.”
AL-İ İMRAN,29
 
Zekeriya orada Rabbine dua etmiş ve şöyle demişti: “Rabbim! Bana tarafından hayırlı bir nesil ver! Şüphesiz ki sen duayı duyansın.”
AL-İ İMRAN,38
 
Son düzenleme:
Onlar (yahudiler) tuzak kurdu. Allah da (buna karşı) tuzak kurdu. Allah tuzak kuranların en hayırlısıdır.
AL-İ İMRAN,54
 
Allah’ın, lütfundan kendilerine verdikleriyle ilgili olarak (infakta) cimrilik gösterenler, bunun kendileri için hayırlı olduğunu sanmasınlar; aksine bu, onlar için şerdir. Cimrilik ettikleri şey de kıyamet gününde boyunlarına dolanacaktır.1 (Oysa) göklerin ve yerin mirası yalnızca Allah’a aittir.2 Allah yapmakta olduklarınızdan haberdardır.
AL-İ İMRAN,180
 
sözü edilen en-nebiyyîne kelimesi “peygamberler”; es-sıddîkîne sözcüğü “gerçeği onaylayanlar”; eş-şühedâ’ kelimesi “gerçeğe şahitlik edenler”; es-sâlihîne sözcüğü ise “sözü ve özü bir olanlar” demektir.
 
Nerede olursanız olun, sağlam kalelerde bile olsanız ölüm size ulaşır.1 Kendilerine herhangi bir iyilik gelse “Bu, Allah’tandır.” derler. Kendilerine herhangi bir kötülük geldiğinde ise “Bu, sendendir.” derler. De ki: “Hepsi Allah’tandır. Bu topluluğa ne oluyor ki neredeyse hiçbir sözü anlamıyorlar!”
NİSA,78
 
Şüphesiz ki Allah size, emanetleri ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emretmektedir.1 Allah size ne kadar güzel öğütler veriyor!2 Şüphesiz ki Allah duyandır, görendir.
NİSA,58
 
Kim güzel bir şekilde şefaat (iyi bir işe öncülük) ederse onun o işten bir payı olur. Kim de kötü bir şekilde şefaat (kötü bir işe öncülük) ederse onun da ondan bir payı olur. Allah her şeyin karşılığını vericidir.
NİSA,85
 
Yeryüzünde sefere çıktığınız zaman kâfir olanların size kötülük etmelerinden endişe ederseniz, namazı kısaltmanızda size herhangi bir günah (sorumluluk) yoktur. Şüphesiz ki kâfirler, sizin için apaçık düşmandır.
NİSA,101
 
Namazı bitirince de ayakta, otururken ve yanınız üzerinde yatarken (daima) Allah’ı hatırlayın! Güvene kavuşunca namazı (tam) kılın! Şüphesiz ki namaz, müminler üzerine vakitle yazılmış (bir farz)dır.
NİSA,103
 
Şüphesiz ki münafıklar, Allah’ı aldat(tıklarını san)ıyorlar; (Hâlbuki) O onları(n kendilerini) aldat(masını sağlayand)ır. Namaza kalktıkları zaman insanlara gösteriş yaparak üşenerek kalkarlar; azı hariç Allah’ı hatırlamazlar.
NİSA,142
 
(Yoksa) onlar, (İslam öncesi) Cahiliye hükmünü mü arıyorlar! Kesin bir şekilde inanan bir toplum için hüküm konusunda Allah’tan daha güzel kim olabilir ki!
MAİDE,50
 
X