- Konu Sahibi minik kuslarim
-
- #9.401
gecmıs olsun canım ınsaallah bu ılaclarıylada bıter kurtulur ınsaallah
kolay gelsın canım gorusmek uzere
saol canım benim inş. geçer de daha fazla ilaç kullanmamıza gerek kalmaz
sanada kolay gelsin canım
]
ay aayy kıyamam canım özlenmezmi özlenir tabiimerhaba arkadaşlar nasılsınız ben çok kötüyüm yarın işe başlıyorum doğum iznim bitti kızımı çok özleyeceğim
canım teşekkürler inş. atlatırda rahatlarrGeçmiş olsun canım.. inş.. bu kez atlatır tamamen.. Kıyamam ben minik meleğime senağlama
öpüyorum canım
ewet canım yaa hasta olunca zor oluyooinsallah iyilesir canim
allah yardimcin olsun
cocuk hasta olunca zor oluyo
huysuzdu iyice huysuz oldu çıktı
saol canım benim
teşekkürler canımmerhaba arkadaşlarkızımı okula gönderdim ortalığı toparladım şimdide kayınvalideme misafir gelcek oraya çıkcam.sizler nasılsınız?
geçmişin hepsini okuyamadım ama gülzeyno ve aderin melekleri hastaymış meleklerime allah şifa versin çok geçmiş olsun diyorum.
başka hasta meleklerimiz varsa hepsine geçmiş olsun
şimdilik bana müsade öpüyorum hepinizi
sanada kolay gelsin
öpüyorum şekerrrra.s.
a.s.a.s.a.s.a.s.
teşekkürler canımBayıldım çocuğu olan olmayan herkese itham olunur....:)
Çocuklarınızla konuşun...
Bir gün susmayı öğrendim. Öyle bir sustum ki belki sonsuza kadar susacaktım. Çünkü susmak benim küçücük dünyamda babamla kurduğum iletişim tarzıydı. Babam akşamları eve yorgun dönerdi.
Ben bütün gün evde sıkılır, onun gelişini iple çekerdim. Daha o kapıdan girer girmez boynuna atılır onunla oynamak isterdim. Babam sarılır, öper sonra da, hadi odana git, derdi. Yemek hazırlanınca annem çağırır bu defa masada bir araya gelirdik babamla. Onlar annemle konuşurken ben araya girer, sesimi duyuramayınca da bağırırdım. Babam sinirlenir, 'Bütün gün insanlara kafa patlatmaktan bunaldım, birde sen kafamı ütüleme!' derdi. Annem de 'Bütün gün zaten seninle uğraştım, bir çift laf da mı konuşturtmayacaksı n babanla?' diye çıkışır, beni odama gönderirdi.
Çaresiz bir şekilde boynumu büker odama yani hapishaneme doğru yol alırdım. Babam arkamdan, 'Bizim bir odamız bile yoktu, her şeye sahip, hâlâ ne istiyor anlamadım.' diye bağırmaya devam ederdi. 'Keşke benim de
bir odam olmasaydı, keşke bizim de evimiz bir odalı olsaydı da hep birlikte otursaydık' derdim içimden; ama yüksek sesle söylemeye cesaret edemezdim.
Yemekten sonra babam kanepeye uzanır, eline kumandayı alır, televizyon seyrederdi. Beni yanına çağırır biraz severdi. Onun izleyeceği önemli birşey varsa beni adeta yerimden bile kıpırdatmazdı. Azıcık hareket edip koşup oynamaya çalışsam oda hapsim yeniden başlardı. Bir gün anladım
ki susunca babamla daha iyi anlaşıyoruz. Bu defa susarak yapabileceğim oyunlar geliştirmeye başladım.
Önce resim yaparak başladım işe. Babam çizdiğim resimleri çok beğeniyor; 'Bak, böyle uslu uslu oyna işte.' diyordu. Babam bazen göz ucuyla bakıyor, resimle ilgili bir şey sorsam afallıyordu. Ama bana kızarak beni artık odama göndermiyordu. 'Son günlerde ne de akıllandı benim oğlum.' diye komşulara anlatıyordu annem halimi.
Resimlerim arttıkça ortalık dağılmaya başladı. Annem 'Odanı topla!'diye odama kapattığında işe nereden başlayacağımı bilemiyordum. Ben bunlarla uğraşırken zaman geçiyor; ama odamı toparlamayı beceremiyordum.
Annem odama gelip 'Bak sana resim yapmayı yasaklayacağım. ' dedi bir gün. Susuyor olmamı usluluk olarak değerlendiren ailem resim yapmayı da elimden
alırsa ben ne yapacaktım?
Bu düşüncelerle bir aile tablosu yaptım. Babam eve gelince uygun zamanı kolladım. Her zamanki gibi yemekler yendi, odaya geçildi. Babam oturur oturmaz çizdiğim resmi getirdim. Babam baktı. Hım, dedi 'Çok güzel olmuş. Bu adam benim herhalde.' dedi. Ben 'Hayır o adam değil, bu çocuk sensin.'dedim. O 'Hayır, bu adam benim, bu çocuk sensin, bu küçük kız da arkadaşın.'dedi. Ben yine 'Hayır, o büyük adam benim, bu küçük adam sensin, bu küçük kız da annem.' dedim. Babam benimle uğraşmaktan vazgeçip: 'Peki neden bizi küçük çizdin?' dedi. Heyecanla başladım anlatmaya. Ben büyüyüp adam olacağım. İş bulup çalışacağım. Siz yaşlanıp küçüleceksiniz. Beliniz ükülecek, komşumuz Ahmet amca ile Ayşe teyze gibi küçücük kalacaksınız. Ben işten geldiğimde yorgun olacağım.
Siz benimle konuşmaya çalıştığınızda işyerinde kafam şişmiş olacağından sizi duymayacağım bile. Siz benimle bir şeyler paylaşmak istediğinizde 'Hadi odanıza çekilin de kafa dinleyeyim.' diyeceğim. Ve bir de bağıracağım 'Her şeylerini alıyorum. Sıcacık odaları da var, daha ne istiyorlar' diye.
Annemle babamın gözleri fal taşı gibi açılmıştı.
Duyduklarına inanamıyorlardı .. Bana sarılıp beni öyle içten bir okşayışları vardı ki sonsuza kadar konuşsam hiç bıkmadan dinleyecekler gibiydi.
Farkında' Olmalı İnsan...
Kendisinin, Hayatın Olayların,
Gidişatın Farkında Olmalı.
Ömür Dediğin Üç Gündür, Dün Geldi Geçti Yarın
Meçhuldür, O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür, O Da Bugündür.
sevgilera.s.a.s.a.s.a.s.a.s.a.s.a.s.a.s.a.s.a.s.a.s.
Bayıldım çocuğu olan olmayan herkese itham olunur....:)
Çocuklarınızla konuşun...
Bir gün susmayı öğrendim. Öyle bir sustum ki belki sonsuza kadar susacaktım. Çünkü susmak benim küçücük dünyamda babamla kurduğum iletişim tarzıydı. Babam akşamları eve yorgun dönerdi.
Ben bütün gün evde sıkılır, onun gelişini iple çekerdim. Daha o kapıdan girer girmez boynuna atılır onunla oynamak isterdim. Babam sarılır, öper sonra da, hadi odana git, derdi. Yemek hazırlanınca annem çağırır bu defa masada bir araya gelirdik babamla. Onlar annemle konuşurken ben araya girer, sesimi duyuramayınca da bağırırdım. Babam sinirlenir, 'Bütün gün insanlara kafa patlatmaktan bunaldım, birde sen kafamı ütüleme!' derdi. Annem de 'Bütün gün zaten seninle uğraştım, bir çift laf da mı konuşturtmayacaksı n babanla?' diye çıkışır, beni odama gönderirdi.
Çaresiz bir şekilde boynumu büker odama yani hapishaneme doğru yol alırdım. Babam arkamdan, 'Bizim bir odamız bile yoktu, her şeye sahip, hâlâ ne istiyor anlamadım.' diye bağırmaya devam ederdi. 'Keşke benim de
bir odam olmasaydı, keşke bizim de evimiz bir odalı olsaydı da hep birlikte otursaydık' derdim içimden; ama yüksek sesle söylemeye cesaret edemezdim.
Yemekten sonra babam kanepeye uzanır, eline kumandayı alır, televizyon seyrederdi. Beni yanına çağırır biraz severdi. Onun izleyeceği önemli birşey varsa beni adeta yerimden bile kıpırdatmazdı. Azıcık hareket edip koşup oynamaya çalışsam oda hapsim yeniden başlardı. Bir gün anladım
ki susunca babamla daha iyi anlaşıyoruz. Bu defa susarak yapabileceğim oyunlar geliştirmeye başladım.
Önce resim yaparak başladım işe. Babam çizdiğim resimleri çok beğeniyor; 'Bak, böyle uslu uslu oyna işte.' diyordu. Babam bazen göz ucuyla bakıyor, resimle ilgili bir şey sorsam afallıyordu. Ama bana kızarak beni artık odama göndermiyordu. 'Son günlerde ne de akıllandı benim oğlum.' diye komşulara anlatıyordu annem halimi.
Resimlerim arttıkça ortalık dağılmaya başladı. Annem 'Odanı topla!'diye odama kapattığında işe nereden başlayacağımı bilemiyordum. Ben bunlarla uğraşırken zaman geçiyor; ama odamı toparlamayı beceremiyordum.
Annem odama gelip 'Bak sana resim yapmayı yasaklayacağım. ' dedi bir gün. Susuyor olmamı usluluk olarak değerlendiren ailem resim yapmayı da elimden
alırsa ben ne yapacaktım?
Bu düşüncelerle bir aile tablosu yaptım. Babam eve gelince uygun zamanı kolladım. Her zamanki gibi yemekler yendi, odaya geçildi. Babam oturur oturmaz çizdiğim resmi getirdim. Babam baktı. Hım, dedi 'Çok güzel olmuş. Bu adam benim herhalde.' dedi. Ben 'Hayır o adam değil, bu çocuk sensin.'dedim. O 'Hayır, bu adam benim, bu çocuk sensin, bu küçük kız da arkadaşın.'dedi. Ben yine 'Hayır, o büyük adam benim, bu küçük adam sensin, bu küçük kız da annem.' dedim. Babam benimle uğraşmaktan vazgeçip: 'Peki neden bizi küçük çizdin?' dedi. Heyecanla başladım anlatmaya. Ben büyüyüp adam olacağım. İş bulup çalışacağım. Siz yaşlanıp küçüleceksiniz. Beliniz ükülecek, komşumuz Ahmet amca ile Ayşe teyze gibi küçücük kalacaksınız. Ben işten geldiğimde yorgun olacağım.
Siz benimle konuşmaya çalıştığınızda işyerinde kafam şişmiş olacağından sizi duymayacağım bile. Siz benimle bir şeyler paylaşmak istediğinizde 'Hadi odanıza çekilin de kafa dinleyeyim.' diyeceğim. Ve bir de bağıracağım 'Her şeylerini alıyorum. Sıcacık odaları da var, daha ne istiyorlar' diye.
Annemle babamın gözleri fal taşı gibi açılmıştı.
Duyduklarına inanamıyorlardı .. Bana sarılıp beni öyle içten bir okşayışları vardı ki sonsuza kadar konuşsam hiç bıkmadan dinleyecekler gibiydi.
Farkında' Olmalı İnsan...
Kendisinin, Hayatın Olayların,
Gidişatın Farkında Olmalı.
Ömür Dediğin Üç Gündür, Dün Geldi Geçti Yarın
Meçhuldür, O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür, O Da Bugündür.
sevgilera.s.a.s.a.s.a.s.a.s.a.s.a.s.a.s.a.s.a.s.a.s.
Bayıldım çocuğu olan olmayan herkese itham olunur....:)
Çocuklarınızla konuşun...
Bir gün susmayı öğrendim. Öyle bir sustum ki belki sonsuza kadar susacaktım. Çünkü susmak benim küçücük dünyamda babamla kurduğum iletişim tarzıydı. Babam akşamları eve yorgun dönerdi.
Ben bütün gün evde sıkılır, onun gelişini iple çekerdim. Daha o kapıdan girer girmez boynuna atılır onunla oynamak isterdim. Babam sarılır, öper sonra da, hadi odana git, derdi. Yemek hazırlanınca annem çağırır bu defa masada bir araya gelirdik babamla. Onlar annemle konuşurken ben araya girer, sesimi duyuramayınca da bağırırdım. Babam sinirlenir, 'Bütün gün insanlara kafa patlatmaktan bunaldım, birde sen kafamı ütüleme!' derdi. Annem de 'Bütün gün zaten seninle uğraştım, bir çift laf da mı konuşturtmayacaksı n babanla?' diye çıkışır, beni odama gönderirdi.
Çaresiz bir şekilde boynumu büker odama yani hapishaneme doğru yol alırdım. Babam arkamdan, 'Bizim bir odamız bile yoktu, her şeye sahip, hâlâ ne istiyor anlamadım.' diye bağırmaya devam ederdi. 'Keşke benim de
bir odam olmasaydı, keşke bizim de evimiz bir odalı olsaydı da hep birlikte otursaydık' derdim içimden; ama yüksek sesle söylemeye cesaret edemezdim.
Yemekten sonra babam kanepeye uzanır, eline kumandayı alır, televizyon seyrederdi. Beni yanına çağırır biraz severdi. Onun izleyeceği önemli birşey varsa beni adeta yerimden bile kıpırdatmazdı. Azıcık hareket edip koşup oynamaya çalışsam oda hapsim yeniden başlardı. Bir gün anladım
ki susunca babamla daha iyi anlaşıyoruz. Bu defa susarak yapabileceğim oyunlar geliştirmeye başladım.
Önce resim yaparak başladım işe. Babam çizdiğim resimleri çok beğeniyor; 'Bak, böyle uslu uslu oyna işte.' diyordu. Babam bazen göz ucuyla bakıyor, resimle ilgili bir şey sorsam afallıyordu. Ama bana kızarak beni artık odama göndermiyordu. 'Son günlerde ne de akıllandı benim oğlum.' diye komşulara anlatıyordu annem halimi.
Resimlerim arttıkça ortalık dağılmaya başladı. Annem 'Odanı topla!'diye odama kapattığında işe nereden başlayacağımı bilemiyordum. Ben bunlarla uğraşırken zaman geçiyor; ama odamı toparlamayı beceremiyordum.
Annem odama gelip 'Bak sana resim yapmayı yasaklayacağım. ' dedi bir gün. Susuyor olmamı usluluk olarak değerlendiren ailem resim yapmayı da elimden
alırsa ben ne yapacaktım?
Bu düşüncelerle bir aile tablosu yaptım. Babam eve gelince uygun zamanı kolladım. Her zamanki gibi yemekler yendi, odaya geçildi. Babam oturur oturmaz çizdiğim resmi getirdim. Babam baktı. Hım, dedi 'Çok güzel olmuş. Bu adam benim herhalde.' dedi. Ben 'Hayır o adam değil, bu çocuk sensin.'dedim. O 'Hayır, bu adam benim, bu çocuk sensin, bu küçük kız da arkadaşın.'dedi. Ben yine 'Hayır, o büyük adam benim, bu küçük adam sensin, bu küçük kız da annem.' dedim. Babam benimle uğraşmaktan vazgeçip: 'Peki neden bizi küçük çizdin?' dedi. Heyecanla başladım anlatmaya. Ben büyüyüp adam olacağım. İş bulup çalışacağım. Siz yaşlanıp küçüleceksiniz. Beliniz ükülecek, komşumuz Ahmet amca ile Ayşe teyze gibi küçücük kalacaksınız. Ben işten geldiğimde yorgun olacağım.
Siz benimle konuşmaya çalıştığınızda işyerinde kafam şişmiş olacağından sizi duymayacağım bile. Siz benimle bir şeyler paylaşmak istediğinizde 'Hadi odanıza çekilin de kafa dinleyeyim.' diyeceğim. Ve bir de bağıracağım 'Her şeylerini alıyorum. Sıcacık odaları da var, daha ne istiyorlar' diye.
Annemle babamın gözleri fal taşı gibi açılmıştı.
Duyduklarına inanamıyorlardı .. Bana sarılıp beni öyle içten bir okşayışları vardı ki sonsuza kadar konuşsam hiç bıkmadan dinleyecekler gibiydi.
Farkında' Olmalı İnsan...
Kendisinin, Hayatın Olayların,
Gidişatın Farkında Olmalı.
Ömür Dediğin Üç Gündür, Dün Geldi Geçti Yarın
Meçhuldür, O Halde Ömür Dediğin Bir Gündür, O Da Bugündür.
sevgilera.s.a.s.a.s.a.s.a.s.a.s.a.s.a.s.a.s.a.s.a.s.
nefis biröyküydü evet bizlerde hep çocuklar lafa karışmazlarla büyütüldük ama ben meleğimin düşüncelerine dikkat etmeye çalışıyorum evet işten gelince hakikaten zor oluyor bazen ama ona değer anneler dinleyin onları yoksa konuşmazlar anlatmazla sonrada neden haberim yok bunlardan dersiniz dememek için önce biz dinleyeceğiz bazen yorum yapmadan hemdee :1hug:
tünaydınlar şekerler
dizi yorumları almış yürümüş diziyi izlemiyorum
ama izlemedende kızkardeşim ve sizin sayenizde neler olduğundan haberim oluyor
hasta meleklerimize acil şifalar diliyorum
burada bugün garip bir hava var bi yağmur yağıyor ardından dolu ,rüzğar güneş açargibi oluyor yine hava garip bişekilde fırtınalı yağmur doluya dönüyor hakkımızda hayırlısı küçük kızım gelirken doluya tutulmuş ıslanmıştı tekrar okula göndermedim epey üşümüş
bende kızlarımı hiçbir arkadaşına kalması için gönderemem
bir defa babannesinde kaldı benim küçük 2 yıl önce
bir kaç gün sonra babkıp geleceğim diyerek babannesine gitmişti akşam gelsin diye seslendim ben
burada kalacağım dedi onlarda desteklemişler beraber şöyle yaparız böyle yaparız diye
bi akşamda emri vakiyle teyzesinde kaldı
bir baktım kendince kararlar verip istediği yerde kalmaya kalkacak
kayınvaldemlerin bana tavır almasını bile göze alarak çıktım kızımı eve indirdim yatağına yatırdım
bir daha asla talepte bile bulunmadı tabi babannesi ve dedesi günlerce bana kızgın kızgın baktı
ama kızımın sınırlarını öğrenmesi gerekiyordu
ay çenem düştü
meleklerimi ve sizleri çok öpüyorum
görüşmek üzere
gulzeyno canım cok guzel bır paylasım esıme okuttugumda aglayarak okumustu.gayrı ıhtıyarı bır ıkı kere yapmıstı yorgunum dıyerek elıfın sozunu kestıgınde ozaman gozune sokarak okutmustum:))
ben 24 saat basımda bır cenebaza katlanıyorumda aksam yarım saat dayan dıyerekten
sonsuz sabır gerektırıyor annelık sanırım allah yardımcımız olsun ınsaallah
zeren allah yardımcın olsun ne dıyım zor.hayırlısı ınsaallah ama alısacaksın mecbur hayat nelere alıstırmıyorkı ınsanı.
kamılece canım bosver yaa bakısmı atarlar kuserlermı umrunda olmasın bosver kesınlıkle bende ızın vermıyorum.annemlere bır gıttıgımde kalacagım dedı elıf hayır dedım kalsın dedıler ben hayır dedıkce annem ısrar edıyor cocukta onların yanında cesaret buluyor.gece bılıyorum kalkıp bızı ısteyecek arabamızda yoktu ozaman taksıyle getır gotur sınır harbı yasayacagım.
3yasında daha anne ne dıyon dedım kalsın bız bakarız dıyo en son sınırlendım yahu bızı 20mızde kızılaya tek gonderdınız hıc akrabada kalmadık sımdı ne oldunuz dedım.kustu uzun bır sure umrumdada degıldı o an cok sınırlenmıstım cunku.sonra gectı hepsı ama ordan bana kalan kızımın bızım dedıgımızın olmasından dolayı bır daha bu ıstegını dıle getırmemesıydı.ve asla cocuklarımla ılgılı kımseye tavız vermem.sonra onunu alamayız ay.hergun bırınde bıyerde kalacagım dıye.
sekerler kızım uyandı yemegımızı yedık ders te calıstım tv ızleyelım dıyorlar aksama gorusmek uzere ınsaallah arka sokakları cok sevıyorlar babamız gelene kadar ozetı bolumu derken onu ızlıyoruz.kanepeye yayılıyoruz nazın sutu cekırdek meyve derken hıc ses cıkmadan 4den 6.30a kadar dızı keyfı yapıyorlar bende yanlarından dızı ızler gıbı yapıyor kafayı vurup yatıyorum.
koyun koyuna keyıf yapıyoruz anlayacagınız
gorusmek uzere canlarım hepınızı cok ama cok sevıyorum
meleklerımede cok ıyı bakın benım ıcın opun gul yanaklarından onları
kızlar benimde bi prensesim var benide alın aranıza
hoşgeldin canım aramıza...prensesini allah bağışlasın...
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?