Memuriyeti bırakırmıydınız?

Bir de evlilik her an bitebilecek bir olay, beni korkutan bu olurdu biterse ne yaparım ?
 
Buna katılmıyorum evlilik bir yolculuktur yani iki direksiyonu olan bir arabadır. Bilinç düzeyiyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Güvenmediği insanla evlenmemeli kimsw
evet güvenmediği insanla evlenmemeli fakat kimseye de gözü kapalı eşim yapmaz etmez diyerek de yola çıkmamalı, insan oğluyuz hepimiz 1 yıl iyidir 1 yıl sonra iyi olacagının garantisi yoktur. bizler sürekli değişiyoruz fikirlerimiz düşüncelerimiz yapımız da buna dahil, şuan anlaşıyorlar evet ama 1 yıl sonra bunun garantisi yok ve bir insan evlendi diye ömür boyu onunla olacak diye de birşey yok. hayat bu ne olacagını bilemeyiz ssdece erkekler değil kadınlar için de geçerli
 
Ücretsiz izin halkımız varsa deneyin

Olmazsa dönersiniz.

İstifa etmek biraz risk ama illa gideceğim diyorsanız da önceden dil falan öğrenin ve ne iş yapabileceğinizi araştırın.

Umarım güzel olur sizin için

Kolaylıklar diliyorum
 
Dil bilmiyorum dediğiniz için İngilizce de bilmediğinizi farzediyorum, İngilizce bilmeden Hollandaca nasıl öğreneceksiniz, bunun için türkçe kurs bulmak zor olur diye tahmin ediyorum. Ben de yurtdışında yaşıyorum, eşim buralı olduğu için burda yaşıyoruz, ben 26 yaşında geldim, çocuk da yoktu ona rağmen çok zorlandım. Hep hayalimdi yurtdışında yaşamak ama taşındıktan sonra gördüm ki ben tek başıma gelsem hayatta tutunamazmışım. İlk etapta her şeyi eşim halletti mesela, hala dil konusunda problem yaşıyorum, İngilizcem çok iyi olmasına rağmen lokal dili bilmediğim için olanaklar çok kısıtlı. Hollandanın şartlarını bilemiyorum tabii ama mesela burda denklik için öncelikle B1 dil gerekiyor, B1 e 1 yılda ulaşırsınız denmiş, dil yeteneğinize de bağlı ama benim için 1 yılda B1 çok uçuk bi hedef olarak kaldı açıkçası, başaran vardır tabii ki. Dil olmayınca denklik yok denklik olmayınca iş imkanları da sınırlanıyor.

Yalnızlık kısmına da değinilmiş, eşimin kendi ailesi burada olduğu için biz yine şanslıyız ama mesela arkadaşlarımızla çok nadir görüşürüz, herkes kendi halinde işinde gücünde. Eşimle Tr deyken dışarı bara kafeye gittiğimizde bile yan masadakilerle kaynaşıp arkadaş olduğumuz oldu, burda böyle bir şeyin olması çok zor, arkadaş grubum kendim gibi göçmenlerden oluşuyor. Bu arada başkentte yabancı oranının çok fazla olduğu bir şehirdeyim ona rağmen lokal halkla kaynaşmak zor.

Bürokrasi çok sıkıntılı, eşim olmasa hiçbir evrak işimi halledemezdim, memurlar kesinlikle İngilizce konuşmuyor ve geldiğin ilk yılda bile sular seller gibi kendi dillerini konuşmanızı bekliyorlar, üstelik yabancılar şubesinde.

Ha hiç mi güzel bir şey yok? Çok güvenli, sokağa korkmadan çıkıyorum, korna sesi asla duymuyorum trafik yok. İnsanlar saygılı ve mesafeli. Kimse kimseye karışmıyor. Doğası mükemmel, eğitim olanakları çok iyi. Gelirler arasında uçurum yok, herkesin standartı aşağı yukarı aynı, yeme içme giyinmede belli bir standartı herkes yakalayabilir.

Zorlansam da Türkiye’ye dönmeyi düşünmüyorum, ama dediğim gibi şimdi ki aklım olsa tek gelecek olsam veya burayla kökleri olmayan biriyle geliyor olsam açıkçası tutunamayacağımı düşünüyorum. Bunlar benim deneyimlerim ve düşüncelerim. Siz belki benden daha girişken bir yapıdasınızdır ve her işinizi tek başınıza halledebilirsiniz. Ya da dil yeteneğiniz çok iyidir ya da orada denklik olanakları daha kolaydır, bunların hiçbirini bilmeden yorum yaptım. Memurluğu tamamen bırakıp değil de ücretsiz izinle gidip görmeniz gerek diye düşünüyorum. Eğer tüm zorlukları aşıp tutunursanız gerçekten güzel bir hayatınız olur. Nefes aldığınızı hissedersiniz.
 
Kardeşim ve birçok arkadaşim Hollanda'da yaşıyor, bence kazanç ve standart olayı nispeten göreceli. Daha önce Almanya ve İngiltere de uzun dönemli yaşamış biri olarakta hayatın hiç bir yerde güllük gülistanlık olmadığını söyleyebilirim.
 
Hollanda sadece İngilizce bilerek yaşayacağınız en güzel Avrupa ülkesi bence
Arkadaşlarım var yıllardır orada çalışıyorlar sadece İngilizce biliyorlar.
Hatta Hollanda’yı biz de kovalıyoruz olursa yaşamaya gideriz hedefler arasında var
 
çocuk varsa kesinlikle gidin diyorum hoş çocuk yoksa da gidin bence. Yeni bir yerde yeni başlangıçlar bana kişisel çok heyecan ve mutluluk veriyor bu tip şeyler.
 
Şahsi fikrimi söyleyeyim, şu an trdeyim hayat standartlarım iyi bir sıkıntım yok ama ben bile yerleşmek istiyorum. tr beni çok yoruyor, insanlar agresif, mutsuz, gündem stresli yani daha az kazanıp daha huzurlu mutlu bir ülkede yaşamayı tercih edecek konuma geldim.
 
Ne zaman verdiklerini bilemiyorum ama kısa zaman önce expat olarak gelen biriyle tanıştım 5. Yılları dolmak üzereymiş vergi muafiyetleri bitecek diye baya sıkıntılıydı emin değilim ama onun hemen başlamış sanırım konuşmaları o öyle gibiydi.
 
Buna katılmıyorum evlilik bir yolculuktur yani iki direksiyonu olan bir arabadır. Bilinç düzeyiyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Güvenmediği insanla evlenmemeli kimsw
Ama yavrucum evlenirken herkes melek zaten.. yani kimse bosanmak icin evlenmiyor ve unutma.. kimse o evlendigi kisi
Olarak kalmiyor.. sen bile..
 
Merhaba,
Ben de memurum gelirim fena değil. Eşim yaklaşık 6 aydır yurtdışında. 3 yaşındaki oğlumla biz buradayız. Zaman zaman kayınvalidem, zaman zaman kendi ailem yanıma gelip destek oluyorlar. Oğlum kreşe devam ediyor. Ben de işe devam.
Biz önümüzdeki süreci şu şekilde planlanmıştık. 1 yıl boyunca eşim orda biz burada yaşayacağız. ki zaten bizim hala uzun dönemli vizemiz yok. Evrak işleri çok uzun sürüyor. Daha sonra 1 yıl ücretsiz izin kullanacağım. Sonra da yine ayrı yaşayacağız yaklaşık 1 yıl.
Bu süre zarfında eşim orda kalmak istiyor mu? Daha gelişmiş bir ülkeye geçme durumu olur mu?(şu an bir doğu Avrupa ülkesinde). Ben oralarda iş bulabilir miyim? Bulamazsam evde olmayı ister miyim? gibi sorulara cevap bulmaya çalışacağız.
Oldu ki Türkiye'ye dönmek istedik eşim buradan iş bakacak. Ya da orayı daha çok seversek ben orada iş /okul vs bulacağım. Daha gelişmiş bir ülkeye geçme şansımız olursa onu da değerlendireceğiz. Ya ben ya eşim içimizden olacağız gibi bu senaryolarda.
Hemen karar vermek istemedik işin özü. Maddi olarak benim işi bırakmam çok büyük bir kayıp olmaz bizim için. Manevi olarak zor bu kararı vermek. Zaman gösterecek.
 
Buna katılmıyorum evlilik bir yolculuktur yani iki direksiyonu olan bir arabadır. Bilinç düzeyiyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Güvenmediği insanla evlenmemeli kimsw
Dediğinize hem katılıyorum hem katılmıyorum. Elbette eşe güvenmek gerekiyor. Yoksa neden evlenilir. Ancak mesela babamın beni meslek sahibi yapma sebebi eşine veya başkasına bir muhtaçlığın olmadan kendi ayaklarının üzerinde dur şeklindeydi. Ben eşime sonsuz güveniyorum ki kendisi ara ara işi bırakmam konusunda isteği olduğunu dile getiriyor. Ama kendi paramı kazanıyor olmayı çok seviyorum. Bence bi insanın çalışıp kendi parasını kazanıyor olması kendi açımdan söyleyim müthiş ve insana özgüven veren bir şey. Yurtdışına gidilme sebebi de zaten daha iyi şartlarda yaşama yani para kazanma değil mi? Yine her şey paraya bağlanıyor bi şekilde
 
Bu dil olayını o kadar basitmiş gibi söylüyorlar ki okuyunca tansiyonum düşüyor yani keşke tüm diller İngilizce gibi kolay olsa ya da bütün vaktimizi dile verebilecek olsak ama hayat böyle bir şey değil. Çalışırken ya da çocuk bakarken, yaş da 30dan sonraysa kaç kişi 1 senede dil öğrenebilir acaba? Yıllar yıllar gerekiyor. B1 le bitiyor mu iş gerçekten? Bir yerde haksızlığa uğrayınca kendini yerli halk kadar savunacak hale gelmen lazım, çocukların ödevini onlardan daha iyi anlayıp takip etmen lazım, bütün soyut duygu düşünceni ifade edebilmen lazım ki türkiyede yaşadığın şekilde bir hayatın olsun. Bunlar olmadıktan sonra b1 olmuş olmamış ne farkedecek? Böyle bir hayat kaç senede kurulacak? Anadili gibi İngilizce konuşuyor olsa yine o şekilde bir hayat kurar, tek derdi çocuğu ile iletişimi olur, gerisini halleder. Bu dilin bu kadar kolaymış gibi yazılması işi çok canımı sıkıyor gerçekten.
 

Bu dil konusunda ben çok dertliyim. Eş dost arıyor muhabbet arasında eee sen şimdi şakır şakır konuşuyorsundur. Yok valla beceremedim ben bu işi Ben bir slav dili öğreniyorum ve çat pat konuşuyorum şu an. Geçen gün kan vermeye gittim, bana aç karna mı geldin diye soruyormuş hemşire, anlayamadım. Halbuki aç ne demek açım nasıl denir bunları biliyorum meğer tıbbi olarak aç karna gelmek bambaşka bir şekilde söyleniyormuş. Kitap üzerinde çok şey öğrendim ama sokağa çıktığımda kimse böyle konuşmuyor, bir sürü farklı diyalekt var. Kağıt üzerinde B1 olmak hiçbir anlam ifade etmiyor. Devlet dairesine gittiğinde kursta öğrendiğin o günlük dil ne işine yarayacak, hukuki terimleri anlayabilecek misin mesela. Bunlar bir yılda iki yılda olacak şeyler değil kesinlikle. Hele ki bazı diller çok zor kurallar gramer bambaşka, bunu özümseyip şakır şakır konuşmaya başlamak kolay değil.
 
ben B2 yakın ingilizce biliyorum
ama asla kendimi yakın hissedemiyorum , insanlar cidden dilin öneminin farkında değiller
hemen öğrenilse bile beyninin ruhunun o dile alışma süreci çok kolay değil,
kendi kalbini ruhunu tam olarak o dile akıtmak bence cidden çok çok zor ve hiç düşünülmeyen bir şey .
 
Dil olayını söyleyen bendim. Evet hollandaca zor ama 1 yılda b1 seviyeye gelinebilir. B1 seviye öyle abartılacak bir şey değil kaldı ki teoriyi öğrendikten sonra dili aktif kullanırsan, günde 8 saat dinleyip konuşursan 1 yılda otomatik olarak öğrenirsin. Ayrıca dil kurslarına giderken hamileydim, hele en son ki kursuma başladığımda 33 yaşında, 5 aylık hamileydim ve bir de 2 yaşında çocuğum vardı ayrıca çalışıyodum, karda kışta karnım burnumda hamileyken bisiklet tepelerinde gittim. Oluyor yani olay gerçekten istemekte azim etmekte bütün olay. Ha 1 yıl olmaz 2 yıl olur ama olur ama gelip türk mahallesine yerleşip, türk marketinde işe girip, çocuklarını türk-islam okullarına gönderip o güvenli bölgeden çıkamayanlar istedikleri kadar kursa gitsinler tabi öğrenemez.
B1 seviye orta seviye oluyor bu kadar konuşup anlayabiliyorsan, haksızlığa uğrarsan kendini de savunursun, çocuğun belli bi yaşa kadar ödevlerini de yaptırırsın. Fiilsiz cümle kuran** yabancı arkadaşlarım var onlar bile çatır çatır savunuyolar haklarını yeri gelince.
 
Ben zaten bu tarz yorum yazanların bir yabancı dili bile iyi konuşamadığına eminim. Yeni bir dil demek yeni bir karakter, yeni düşünce yapısı demek. Ben İngilizce konuşurken Türkçe konuştuğum karakterimden farklı bir kimliğe büründüğümü hissediyorum. Çünkü farklı kültürdeki insana bir şey anlatmaya çalışıyorum, bazen kendimi daha temkinli hissedebiliyorum ya da daha özgür. Ki ben bu dili çocukluktan beri öğreniyorum, şimdi 30 yaşımdan sonra öğreneceğim dilde bu hakimiyeti nasıl kurabilirim? Bir konuda kendimi savunmam gerektiğinde hem gergin ortamı germemek için doğru kelimeleri seçmem hem ozguvenli olmam, hem de olayı açık ve anlaşılır şekilde anlatmam lazım ki hakkımı koruyabileyim. Yoksa ne var b1 b2 olup sokakta üç beş muhabbet etmekte. Kim b1 b2 ile gelip benimle zevkli bir sohbet yapmak isteyecek, neden yapsın yani anadilini konuştuğu kaç senelik arkadaşları varken? En fazla bir iş arkadaşımdır ogke aralarini beraber geçiririz, kurs arkadaşımdır bir kahve içeriz vs ama türkiyedeki gibi olmak için yıllar yıllar lazım, keşke bunu anlasalar.
 
Ya fiilsiz konuşup kendini savunmaktan ne olacak böyle bir hayatı yaşamak isteyen tabi ki yaşasın. Ben böyle bir hayat yaşamak istemem mesela. B1 bitirmekte b2 bitirmekle yetiniyorsa insan zaten sorun yaşamaz, ben türkiyedeki gibi bir sosyal hayatım olsun, hiç düşünmeden Türkçe gibi yabancı dil konuşayım isterim. Başka türlü de kimse boş insan değil neden durup saatlerce benimle konuşmak istesinler ki? Ben de b2 seviyesindeyim ve İngilizce geçmeyen yerlerde işimi çok rahat halletsem bile kimsenin benimle bu seviyede zevkle konusmayacagini biliyorum. Hala daha İngilizce ile yakın arkadaşlık kuruyorum. Almanca konuştuğum insanların çoğu yine benim gibi göçmenler, dili iyi olmayanlar, diğerleri için almanca konuşup vakit geçirilecek biri olmamam çok normal değil mi?
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…