Nasıl hayırlı evlat yetiştirilir?

Aslında annelerin doğasında var cefakar ve fedakar olmak ama öğrenilmesi gereken birşey var ki o da evlatlardan önce ilk kendi benliğimiz kendi yaşantımıza saygımız olmalı ki evlatlarımızdan aynı karşılığı görebilelim. Bir anne olarak bunu da başarmak aslında zor fedakarlık evladına fazlasıyla çok verici olmak sanki anneliğin tabiatında var gibi yemeyip yedirmek giymeyip giydirmek bazen kendi mutluluğum için de tek başıma yaptığım aktiviteleri yaparken vicdan azabı duyuyorum sanki yavrumun yanında olmalıyım gereksizce vakit harcıyormuşum hissine kapılıyorum ama mutlu anne olabilmek için kendimize de vakit ayırmalı kendimizi de düşünmeliyiz diyorum.
Aslında tüm anneler cefakar değil, sizin çevrenizde belki bu övüldüğü için kadinlar fedakar ve cefakar olmayı tercih ediyor olabilir.
benim annem mesela cefakar bir kadin asla değil. Çok yönünü eleştiririm ama en azından kendi mutlulugu için çabalayan, kendi hobileri olan, kafasını estiğinde çocukları babaya birakip memlekete hasada, ya da başka şehre eşine dostuna giden bir insandır. Ellili yaşlarda lise diploması aldı, yine ellili yaşlarda pasaport çıkartıp bı basina tura katıldı,gezdi etti.
Dediğim gibi, beni yetiştirirken yaptığı yanlışlar var,eleştirdigim çok yönü var ama en azından kadın mutlu. Babam da aynı şekilde mutlu bir insan. Yani her gün anne babasını mutlu gören bir çocuk olmak gerçekten bir çocuk için çok rahatlatıcı bir şey.
Fedakarlık meselesine gelirsek; da çocuk için kıyafetin bir onemi yok ki, çocuğunuzun dolabında onlarca tişört vardir, bu çocuğu ekstra mutlu eden bir şey mi? Bir iki özel kıyafeti hariç cocugun umrunda bile değil o gardolaptakiler. Giymeyip giydirmek yerine bazen kendinizi simartip bütçenizi biraz aşan ama size kendinizi güzel hissettirecek bir şey alsanız ve aynadaki yansimanizla,aldığınız iltifatlarla modunuz yükselse bence çocuğunuz daha mutlu olur, dolabindaki yeni bir kıyafettense.
Ayrica cocugun yanında 7/24 kalmak ayrı,kaliteli zaman gecirmek ayri şeylerdir. Her an çocukla ama TV karsisinda olan anne de diyor bazen böyle cümleleri, çok komik geliyor bana. Çocuğu ormana bırakmak değil ki bahsettiğimiz, mesela babaya birakip ayda birkaç akşam eski arkadaşlarla dışarıya cikmak. Ya da çocuğu anneye bırakıp kuaföre gidip kaportayi düzeltmek,bir kafeye gidip sıcak sıcak kahve içmek,ya da eve geçip müzik eşliğinde yarım saat duş alıp bebek olmadan ortalığı toplamak...
Hem çocuk babasiyla/nenesiyle daha çok zaman geçirir, bağı kuvvetlenir, hem biraz bağımsızlığını kazanır, anaokulunda da ayrilacak- ön alıştırma olur, hem de anne biraz dinçleşir,yenilenir. O dışarıdaki üç saat onu bomba gibi yapar. 'cocuktan sonra hayatım bitti' hissinden kurtulur.
Burada aile dramı yapacak, 'çocuğumu birakinca vicdan azabı hissediyodum' diyecek bir durum yok ki...
Aslında bence çocukların içinde özgürlük aski var,ama anneler bebeklerine bağımlı. Yeni mezun olduğumda çocuklarla ilgili bir yerde çalışıyordum. Velileri içeri anlamıyorduk. Çoğu anne 'ama o ağlar beni goremezse' falan derdi, savaşa gonderir gibi vedalasirlardi. Ama cocgugun umru değil, hurraaa koşardı oyuna anne falan görmezdi gözü:) ya da annesinin endişesinden etkilenen bazı çocuklar içeride oyun ve eğlence olmasına rağmen korkup aglarlardi. O zaman annelerin yüzünde tuhaf bir mutluluk olurdu. 'cocugum beni çok seviyor,bensiz duramaz' mutluluğu.. çok yanlis bence
 
Son düzenleme:
Aslında tüm anneler cefakar değil, sizin çevrenizde belki bu övüldüğü için kadinlar fedakar ve cefakar olmayı tercih ediyor olabilir.
benim annem mesela cefakar bir kadin asla değil. Çok yönünü eleştiririm ama en azından kendi mutlulugu için çabalayan, kendi hobileri olan, kafasını estiğinde çocukları babaya birakip memlekete hasada, ya da başka şehre eşine dostuna giden bir insandır. Ellili yaşlarda lise diploması aldı, yine ellili yaşlarda pasaport çıkartıp bı basina tura katıldı,gezdi etti.
Dediğim gibi, beni yetiştirirken yaptığı yanlışlar var,eleştirdigim çok yönü var ama en azından kadın mutlu. Babam da aynı şekilde mutlu bir insan. Yani her gün anne babasını mutlu gören bir çocuk olmak gerçekten bir çocuk için çok rahatlatıcı bir şey.
Fedakarlık meselesine gelirsek; da çocuk için kıyafetin bir onemi yok ki, çocuğunuzun dolabında onlarca tişört vardir, bu çocuğu ekstra mutlu eden bir şey mi? Bir iki özel kıyafeti hariç cocugun umrunda bile değil o gardolaptakiler. Giymeyip giydirmek yerine bazen kendinizi simartip bütçenizi biraz aşan ama size kendinizi güzel hissettirecek bir şey alsanız ve aynadaki yansimanizla,aldığınız iltifatlarla modunuz yükselse bence çocuğunuz daha mutlu olur, dolabindaki yeni bir kıyafettense.
Ayrica cocugun yanında 7/24 kalmak ayrı,kaliteli zaman gecirmek ayri şeylerdir. Her an çocukla ama TV karsisinda olan anne de diyor bazen böyle cümleleri, çok komik geliyor bana. Çocuğu ormana bırakmak değil ki bahsettiğimiz, mesela babaya birakip ayda birkaç akşam eski arkadaşlarla dışarıya cikmak. Ya da çocuğu anneye bırakıp kuaföre gidip kaportayi düzeltmek,bir kafeye gidip sıcak sıcak kahve içmek,ya da eve geçip müzik eşliğinde yarım saat duş alıp bebek olmadan ortalığı toplamak...
Hem çocuk babasiyla/nenesiyle daha çok zaman geçirir, bağı kuvvetlenir, hem biraz bağımsızlığını kazanır, anaokulunda da ayrilacak- ön alıştırma olur, hem de anne biraz dinçleşir,yenilenir. O dışarıdaki üç saat onu bomba gibi yapar.
Burada aile dramı yapacak, 'çocuğumu birakinca vicdan azabı hissediyodum' diyecek bir durum yok ki...
Aslında bence çocukların içinde özgürlük aski var,ama anneler bebeklerine bağımlı. Yeni mezun olduğumda çocuklarla ilgili bir yerde çalışıyordum. Velileri içeri anlamıyorduk. Çoğu anne 'ama o ağlar beni goremezse' falan derdi, savaşa gonderir gibi vedalasirlardi. Ama cocgugun umru değil, hurraaa koşardı oyuna anne falan görmezdi gözü:) ya da annesinin endişesinden etkilenen bazı çocuklar içeride oyun ve eğlence olmasına rağmen korkup aglarlardi. O zaman annelerin yüzünde tuhaf bir mutluluk olurdu. 'cocugum beni çok seviyor,bensiz duramaz' mutluluğu.. çok yanlis bence
Evet dediklerinizi yapsam da kendime vakit ayırsam da bazen kendimi suçlu hissediyorum eşimle başbaşa yemeğe gittiğimizde sen nasıl bir annesin ananeye bırak sen kendin gez diyorum.
 
Konu sahibinin niye topa tutulduğunu anlamadım :KK64: kadın ne yapması gerektiği konusunda fikir danışan bilinçli ve sorumluluk sahibi çocukları için kaygı duyan bir anne.bu neden yerli yersiz afilli felsefik sözlerle sabote edilmiş anlamadım🤷‍♀️

+1
Herkes ne kadar cool, ne kadar olgun bu konuda. Pratikte de böyle iseniz gerçekten daygı duyuyorum ama konu sahibininkine benzer hiç mi kaygılarınız yok? Hamileyim ve benzer kaygılardan dolayı çocuk yapma kararını çok zor almış biri olarak verilen tepklier karşısında kendimi suçlu hissettim. Çok sordum ben kendime "kim için bu kadar emek vereceğim", değer mi? diye. Bu beni egoist biri mi yapar?

Herkesin hayırlı (bunun içeriği değişebilir) bir evlada sahip olma arzusu vardır diye düşünüyorum. Bence çocuk-ebeveyn ilişkisi karşılıksız değil sadece olumlu bir karşılığının olacağının garantisi olmayan bir durum. (karşılıktan asla yaşlanınca bana baksını kastetmiyorum) Çocuğuna emek veren herkes beklemez mi ortaya kendisiyle güzel ilişkiler kuran, hayatı anlamlandıran, anne babasını (onların onu kolladığı ve saydığı gibi) kollayan, sayan bir yetişkin çıkmasını?

Konu sahibi sizi anlıyorum. Kardeşiniz sizde bir travma yaratmış. Bende de durum aynı. Belki bu sorgulamalarımızın nedeni de budur. Kendi annelerimizle fazla empati, ya ben de annemin yaşadıklarını yaşarsam korkusu maalesef bu kaygıları yaratıyor.
 
Evet dediklerinizi yapsam da kendime vakit ayırsam da bazen kendimi suçlu hissediyorum eşimle başbaşa yemeğe gittiğimizde sen nasıl bir annesin ananeye bırak sen kendin gez diyorum.
Çok yanlış bir düşünce. Hastaneye gitmek için biraktiginizda da aynı şeyi düşünüyor musunuz? Bence bu dusunce ve çocukluktan beri beyninize kazınan 'analar çeker yükü' imgesinden dolayı. Yemeyip yedirdim,icmedip icirdim diyen , illet kocasına çocukları yüzünden katlandığını söyleyen kadınların alkışlandığu bir toplumdan geldiğiniz için. 90larda anneler günü şarkısı vardı; "gelin çiçek derelim,annemize verelim" diye nakaratı olan. Onuna bile başı soyleydi;
<<Güneşin alası çok
Her evin çilesi çok
Analar çeker yükü
Kimsenin bilesi yok>>
Farketmeden ne subliminal mesajlara maruz kalıyoruz, sonra ortalık çile dolu annelerden , mutsuz yuvalardan geçilmiyor
images (10).jpeg

Ananesi bir öcü değil ki, bebeğin. Siz yokken orada ona zaten paşa muamelesi ediyorlardır, eminim. Benim de yeğenim var. Bize geldiğinde herkesin tek ugraşi onu mutlu etmek-oyalamak olur. Çocuk sizin olmadığınız o üç saatte zaten keyifli zaman geçiriyor olacaktır. O üç saat çocuk için hiç birşey. Belki de uyuyarak geçireceği bir zaman dilimi. Ama eşinizle aylar süren gürültünün ardından sessiz bir yerde, konuşa konuşa ,yavaş yavaş yemek yemeniz, sohbet etmeniz sizi daha mutlu bir aile yapar. Belki böyle planlı buluşmalar flört zamanlarını hatırlatır falan, aranızdaki iletişime iyi gelir. Yani çocuğun birkaç haftada bir ananesinin evinde keyifle geçireceği üç saat belki de onun daha mutlu bir yuvasinin olmasını sağlar. Sandığınız kadar kötü değil,tam tersi iyi bir şeydir
Denemeden ogrenemezsiniz^^
 
+1
Herkes ne kadar cool, ne kadar olgun bu konuda. Pratikte de böyle iseniz gerçekten daygı duyuyorum ama konu sahibininkine benzer hiç mi kaygılarınız yok? Hamileyim ve benzer kaygılardan dolayı çocuk yapma kararını çok zor almış biri olarak verilen tepklier karşısında kendimi suçlu hissettim. Çok sordum ben kendime "kim için bu kadar emek vereceğim", değer mi? diye. Bu beni egoist biri mi yapar?

Herkesin hayırlı (bunun içeriği değişebilir) bir evlada sahip olma arzusu vardır diye düşünüyorum. Bence çocuk-ebeveyn ilişkisi karşılıksız değil sadece olumlu bir karşılığının olacağının garantisi olmayan bir durum. (karşılıktan asla yaşlanınca bana baksını kastetmiyorum) Çocuğuna emek veren herkes beklemez mi ortaya kendisiyle güzel ilişkiler kuran, hayatı anlamlandıran, anne babasını (onların onu kolladığı ve saydığı gibi) kollayan, sayan bir yetişkin çıkmasını?

Konu sahibi sizi anlıyorum. Kardeşiniz sizde bir travma yaratmış. Bende de durum aynı. Belki bu sorgulamalarımızın nedeni de budur. Kendi annelerimizle fazla empati, ya ben de annemin yaşadıklarını yaşarsam korkusu maalesef bu kaygıları yaratıyor.
Teşekkür ederim beni anladığınız için, kesinlikle bu şekilde düşünüyorum kaygılarım var, ve üst üste çok olumsuz örnek gördüm. Sonuçta çocuklarımız bana baksın, bana saygısızlık etmesin diye değil sadece, mutlu bireyler olsunlar, hayatlarını keşkelerle geçirmesinler amacım bu.
 
Ben de bunlara inanıyorum ama sizin de çocuklarınız henüz küçük sanırım. Büyüyünce ne olacak? Bizim severek, emek harcayarak, kendimden ödün verip büyüttüğüm çocuğum yarın bir gün bana “sana ne“ der mi?
Evet kizim 8 oglum 4 yaşında büyünce hayali neyse o olsun hangi meslekte mutlu olucaksa aşkla yapicaksa onu tercih etsin isterim.
Elbette ki büyütüp yetistiricez koşulsuzca sevicez ve tercihlerine saygı duyucaz.Size su an okuduğum ve bayıldığım cok yol gösterici bir kitap tavsiye edeyim "Iyi aile yoktur" nihan kaya muhakkak okuyun derim
 
Çocuk yetiştirmek denilince aklıma hep bu şiir gelir :
Çocuklarınız sizin çocuklarınız değil,
Onlar kendi yolunu izleyen Hayat’ın oğulları ve kızları.
Sizin aracılığınızla geldiler ama sizden gelmediler
Ve sizinle birlikte olsalar da sizin değiller.
Onlara sevginizi verebilirsiniz, düşüncelerinizi değil.
Çünkü onların da kendi düşünceleri vardır.
Bedenlerini tutabilirsiniz, ruhlarını değil.
Çünkü ruhlar yarındadır,
Siz ise yarını düşlerinizde bile göremezsiniz.
Siz onlar gibi olmaya çalışabilirsiniz ama sakın onları
Kendiniz gibi olmaya zorlamayın.
Çünkü hayat geriye dönmez, dünle de bir alışverişi yoktur.
Siz yaysınız, çocuklarınız ise sizden çok ilerilere atılmış oklar.
Okçu, sonsuzluk yolundaki hedefi görür
Ve o yüce gücü ile yayı eğerek okun uzaklara uçmasını sağlar.
Okçunun önünde kıvançla eğilin
Çünkü okçu, uzaklara giden oku sevdiği kadar
Başını dimdik tutarak kalan yayı da sever.
Halil Cibran /Ermiş ah pek severim doğrusu.

Aziz nesinin de konu ile ilgili harika bir öyküsü vardır. Bütün hayvanlar yavrularına teşekkür ederler. Dürüst erdemli tam o hayvanın davranışını gösterdikleri için. İnsanlar sitem eder yavrularına hayırsızsınız, kötüsünüz vs. Onlar da der ki biz bildiğimiz ne varsa sizden öğrendik.
 
Evet kizim 8 oglum 4 yaşında büyünce hayali neyse o olsun hangi meslekte mutlu olucaksa aşkla yapicaksa onu tercih etsin isterim.
Elbette ki büyütüp yetistiricez koşulsuzca sevicez ve tercihlerine saygı duyucaz.Size su an okuduğum ve bayıldığım cok yol gösterici bir kitap tavsiye edeyim "Iyi aile yoktur" nihan kaya muhakkak okuyun derim
Süper tavsiyeler gelmiş yaa. Bayılırım bu kitaba. Çok ışık tuttu bana ve ebeveynliğime.
 
Nihan hanımın çocuğu yok belli ki. Böyle teorilerle yürümüyor bu iş, pratikte her şey çok farklı işliyor. Beni özgürlük kisvesi altında başıboş bırakmayan (kendi rahatlarını seçmeyen) öğretmen ebeveynlerime minnettarım. Bırakın neyse o olsun nedir ya yok öyle bir dünya, saksıdaki çiçeği bile büyütmek için ortam hazırlanıyor sonuçta...
 
Evet dediklerinizi yapsam da kendime vakit ayırsam da bazen kendimi suçlu hissediyorum eşimle başbaşa yemeğe gittiğimizde sen nasıl bir annesin ananeye bırak sen kendin gez diyorum.
Bu tip fedakarlıklar da ileride çocuktan beklentinin artmasına sebep oluyor bence.
Ben mesela arada anneannesine veriyorum eşimle geziyorum, bazen eşime veriyorum arkadaşımla buluşuyorum. İnanın hepimize iyi geliyor. Vicdan yapacak bir şey de yok bence o da bir kaç sene sonra arkadaşlarıyla olmayı tercih edecek. Hayat böyle. Çocuklar da doğumdan itibaren adım adım bağımsızlaşmayı öğreniyor. Ama nedense pek çok anne bağımlı olsun istiyor ondan çocuğa engel oluyor farkında olmadan. Bağımlılığı da hayırlı çocuk sanıyor. Yani çocuk kendi hayatını yaşamasın bizimle ilgilensin istiyorlar.
 
Ben de bunlara inanıyorum ama sizin de çocuklarınız henüz küçük sanırım. Büyüyünce ne olacak? Bizim severek, emek harcayarak, kendimden ödün verip büyüttüğüm çocuğum yarın bir gün bana “sana ne“ der mi?
Diyebilir.
Kötü bir cümle de değil mesela bu.
Siz onun özel alanına müdahale ederseniz der. Yani sınırlarımız olacak elbette bunları korumak istemesi normal. Annem babamla ilişkim güzeldir, sık da görüşürüz. Karşılıklı birbirimize destek de oluruz. Ama annem eşimle alakalo bi konuya karışırsa seni ilgilendirmez derim
 
Konuyu gece okudum.
Yorumu sabaha bıraktım.
Ben beklentisiz ebeveyn olayını saçmalığın daniskası olarak görüyorum.
Hiç bir şey feda etmediğimiz komşudan bile beklentilerimiz olabiliyor.
Pek çok yerde fedakarlık yaptığım evladımdan olmayacak öyle mi?
Ee bunu o istemedi ki doğurmasaydın madem deyip basitçe işin içinden çıkılacak konu değil bu.

Her şey kararında güzel.
Çocuklarının üzerinde sadece doğurup büyüttüğü için ömürlük planlar yapan, onların hayalini hiçe sayan insanlara karşıyım.
Ama o apayrı bir birey büyüdüğünde isterse bizi tanımayabilir diyenlere de hayret ediyorum.

Evladım için seve seve uykumdan, rahatımdan veririm. Ama ondan da beni ömrü yettiğince düşünmesini beklerim. Vefalı olsun.
Aldiği kararları sonuca bağlamadan evvel benim gönlümü de süzgeçten geçirsin. Mutsuzluğumu, rahatımı, sağlığımı hesap etsin.
Ben onun hayallerine destek olurum. Yeter ki o hayaller başkalarının hakkını gasp etmeyecek, masum hayaller olsun. Topluma zarar vermeyen, beddua almayan biri olsun.
Ben onun geleceği için çabalayacağım. O da elden ayaktan düştüğümde- Allah evlada bile muhtaç etmesin- beni bir köşeye atmasın. Kendi yanımda olamasa da üç kuruşluk konforu çok görmesin.
Çünkü kendime çok eli açık olmayan ben onun için her şeyin en konforlusunu seçiyorum.

Bunlar çok uçuk beklentiler değil.
Çok başarılı olmasına gerek yok ama gerçekten iyi bir insan olsun. Herkese faydası olmasa bile zararı da olmasın.
Ona iyiyi göstermek için çok çabalayacağım.
Gözleri bende olur inşallah.
Çok zor çocuk yetistirmek, yanlıştan korumak.
Hangimiz korkmuyoruz ki..
Rabbim yanlıştan, kötü insanlardan korusun hepsini.
 
Egıtım aılede baslar. Anne baba neyse cocukta o olur. Bunu bır cok aılede gozlemlıyoruz ha su var aıle duzgundur cocuga karsı cıkmama vardır o cocuk bı arkadastan amcadan haladan dayıdan alır aıle ıkaz etmez o kotu davranısı ondanda olur. Benım gorusum bu benım cocuklarım konusmasından tut yaptıkları hareketlere kadar bır cok seyı ben cunku hep benımleler fazla ınsan gormuyorlar ve ben kucukluklerınden berı bı davranısı onaylamıyor sureklı uyarırım yapmıyorlar.
Esımın bı akrabası var kızımla yasıt oglu var ana avrat duz gıdıyor cocuk annesıne neden ıkaz etmıyorsun dıyorumm aman etsın dıyor cocuk kufur ettıkce aıle guluyor. Dıgerı asırı kavgacı her cocugu dovuyor bogazını sıkıyor anne benım oglum dayak yıyecegıne dovsun dıyor. Hatta cocugu sana arkadasın vurırsa altta kalma sende vur dovemezssen tas at asla ezdırme kendını dıyor. Bu cocuklar nolaccak buyunce nekadar saygılı olacak nasıl kavgacı olmayacak annesıne ıtoglu ıt kız kardesıne o.... Dıyenı var cevremde cunku annede kızına o... Dıyor sınırlenınce baba sakalasırken bıle ananı avrafını.... Dıyor. Yanı cocuklar aılede ne gorurse o. Sen guzel yetıstırısen guzel olur. Sonrada arkadas cevresıne dıkkat etmen gerekıyor. Basarı konusuna gelınce herkes basarılı olmak zorunda degıl bı ınsanın kapasıtesı neyse odur sonucta herkes doktor avukat olursa temızlıgı kım yapacak marangoz tamırcı vs vs bırcok sektor var onlarında yerı dolacak aklı neyse yetenegı neyse o olacak hırsız ugursuz olmasında emek vererek ıs yapsında ne olursa olsun sen elınden gelenı yaparsın olmayanı zorlamassın. Iyı ınsan olsun. Kadına cocuga dogaya hayvana buyuge saygılı sevgılı olsun bunları anneden babadan ogrenecek.
 
Konu sahibinin niye topa tutulduğunu anlamadım :KK64: kadın ne yapması gerektiği konusunda fikir danışan bilinçli ve sorumluluk sahibi çocukları için kaygı duyan bir anne.bu neden yerli yersiz afilli felsefik sözlerle sabote edilmiş anlamadım🤷‍♀️
Canm kk da bir grup var. Her konuya da mutlaka yorum yapıyorlar konu boşanmaysa yada kocaysa aman boşa gitsin tayfası. Konu annem ise aman ayrıl o evden diyen tayfa konu. Kaynana ise mesafe koy görüşme diyen tayfa konu çocuk dogurmaysa. Aman doğurma tek çocuk yeter eğitim zenginlik diyen tayfa konu bakirelikse yıl olmuş 2020 ne zarı boşver diyen tayfa. Hepte aynı rumuzlar şimdide hanımefendi ye amann sen nasıl bir annesin çocuğun nasıl istiyorsa öyle olsun saygı duyulmayacak kişiye saygıda duymasın. Büyük diye ne saygısı diyen. İyiki snein çocuğun değilim diyen tayfada aynı ... Ben sasirmadm
 
Canm kk da bir grup var. Her konuya da mutlaka yorum yapıyorlar konu boşanmaysa yada kocaysa aman boşa gitsin tayfası. Konu annem ise aman ayrıl o evden diyen tayfa konu. Kaynana ise mesafe koy görüşme diyen tayfa konu çocuk dogurmaysa. Aman doğurma tek çocuk yeter eğitim zenginlik diyen tayfa konu bakirelikse yıl olmuş 2020 ne zarı boşver diyen tayfa. Hepte aynı rumuzlar şimdide hanımefendi ye amann sen nasıl bir annesin çocuğun nasıl istiyorsa öyle olsun saygı duyulmayacak kişiye saygıda duymasın. Büyük diye ne saygısı diyen. İyiki snein çocuğun değilim diyen tayfada aynı ... Ben sasirmadm
Hımm Amerikalı Türkler😄
 
Öncelikle herkese merhaba, bu bdv konusu değil demeyin benim için çok büyük bir sorun. Aklımın her köşesinde hep bu soru, iki oğlum var bir 7 yaşında diğeri 6 aylık. Çevremde gördüğüm her kötü örneği gözlemliyorum. Nasıl anlatsam çocuğu üniversiteye giden iş arkadaşımın çocuğu ile ilgili yaşadıklarından, bir müşterinin çocukları ile ilgili anlattıklarından ders çıkarmaya çalışıyorum. Ne yapmak lazım?
İçten içe yetiştirdiğim çocuklarımın büyüyünce başarısız olmalarından, beni hayal kırıklığına uğratmalarından, saygısız, haksız ve bencil olmalarından çok korkuyorum. Lütfen bana bir akıl verin. Özellikle yetişkin çocukları olan yada çocuk gelişimi konularında uzman olan arkadaşların fikirlerini almak istiyorum.
Büyüyünce başarısız olmalarından ve beni hayal kırıklığına ugratmalarindan korkuyorum cumleniz beni gerçekten çok üzdü. Siz bunu direkt çocuklarınıza soylemeseniz bile çocuklarınız eminim bu mesajınızı kesinlikle almıştır ve bu hiç de iyi bir mesaj değil önce düşüncelerinizi değiştirin iyilestirin. Yetişin çocuklar kitabını muhakak okuyun. Amacınız çocuklarınızın başarılı insanlar olması olmamalı. Başarısızlığın da normal bir durum olduğunu ogretmelisiniz. Hayatta başarısız olmamış ,hiç hayal kırıklığına ugramamis bir insan yok. Hayal kırıklığına hazır olmalı ve çocuklarınıza da bu duyguyla nasıl baş etmeleri gerektiğini ogretmelisiniz. Ancak her başarısızlıkta uzulurseniz çocuklarınız kendilerini suçlar ve tek amaçları sizi ve başkalarını mutlu etmek olan insanlar haline gelirler
 
Back
X