- 9 Kasım 2013
- 4.369
- 4.372
- 198
- Konu Sahibi obiviyante
- #1
Anlamıyorum arkadaşlar! Ya da anlayamıyorum…
30 yaşındayım; hayatımın çok büyük bir döneminde aktif olarak bu sorunu yaşadım. Bilemiyorum burada derdime derman olabilecek birileri var mıdır, ya da belki benim gibi birileriyle karşılaşırım bir şekilde. Ya da bana ışık tutacak önerilerde bulunan bazı insanların bu şekilde bana ulaşmalarını sağlarım, ya da ben onlara ulaşırım… Neyse işte…
Dürüst ol dediler, dürüst ve adil olmak lazım, haksızlığa boyun eğme zalimi azdırma dediler eyvallah dedim. Böyle büyüdüm yani. Hayatımın düsturu oldu. Çokta zor olmadı benim için çünkü terazi burcuyum.
İlkokuldaydım. Okulun bahçesine beton dökülmüştü. Çocuklar henüz kurumadan üstüne ayak basmaya falan başladılar. Çok sinirlendim. Yapmayın devlet malı günah dedim. Bunu yapmamaları içinde baya mücadele ettim. Çokta sinirlendim, sonunda benimle alay ettiler. O kadar üstüme geldiler ki ağladım.
Ne biliyim mesela kırmızı ışıkta asla geçmedim. Hayatım boyunca hiç kopya çekmedim. İnsanların emeğine haksızlık olur düşüncesiyle kimseden not istemedim. Benden not isteyenlere açıkça “Bak arkadaşım ben her Allah’ ın günü bu fakülteye geliyorum. Akşama kadar ders dinliyorum. Üstelik bu hiçte zevkli değil. Not tutmak için en öne oturuyorum, o yüzden notlarımı vermem. Ama birlikte çalışmak istersen gel çalışalım!” dedim. Tabi bu beni hep antipatik ve sevilmeyen bir insan yaptı.
Bir arkadaşım vardı. Nişanlıydı. Eş zamanlı olarak eski nişanlısıyla görüşüyordu. Yapma dedim. Bak dedim annenle baban ayrı büyümüşsün. Başından bir nişan geçmiş, bizim insanımız dedikoducudur. Erkeğe bir şey olmaz ama sen mağdur olursun. Görüşme diğer adamla ya da şimdiki nişanlından adam gibi ayrıl yoluna bak. Yazıktır günahtır dedim. Bana düşman oldu. Kendisinin bana düşman olması yetmedi diğer ev arkadaşlarımı da örgütledi. Bildiğin kovuldum evden.
Araştırma görevlisi olarak atandım. İşe başladığım gün mezun olduktan 11 yıl sonra zor bela İngilizce’ yi geçip araştırma görevlisi olan bir bayanı başıma verdiler. Allah şahidim hiç hakir görmedim. Odasına gittim o oturabilirsin demeden oturmadım. Gitti olur olmaz ne var ne yoksa beni danışmanımın şimdilerde Profesör olan diğer asistanına şikâyet etti. Ben başıma buyrukmuşum, kendime çok güveniyormuşum, her işi yapabileceğimi düşünüyormuşum. Yüksek lisans öğrencileriyle oturdu dedikodumu yaptı. Diğer asistanları bana karşı bir güzel örgütledi. Çok uğraştı benimle 6 yıl sabrettim. Allah’ tan danışmanım çok değerli bir insandır, bana sahip çıktıda bir şekilde yoluma bakabildim.
Geçtiğimiz günlerde odama gelip bana “Sen dosdoğru sun, şu fakültede güvenebileceğim iki kişi varsa birisi sensin!” (vallahi aynen böyle söyledi) demiş olan bir arkadaşımın bölümümüze daha yeni atanmış diğer bir asistan arkadaşıma benim için “Ona dikkat et, kurnazdır, soğuk ve baskın bir tiptir!” dediğini öğrendim. O kadar üzüldüm ki anlatamam. Bu olay günlerdir kafamı meşgul ediyor. Halbuki ben o eğitime gidebilsin diye hocama ne kadarda ısrar etmiştim. Yeni gelen asistan arkadaşa da başka bir şehirden geldi diye ne kadar destek oldum ama o bana diğer arkadaşın lafları yüzünden tavır aldı.
Sorun nedir bilmiyorum. Dün bir arkadaşım bana çok netsin, kendini olduğun gibi ifade ediyorsun dedi. Bu halim insanları rahatsız edebilirmiş. Ben patavatsız birisi değilim. İkili ilişkilerde çok hassasımdır. İnsanları kırmamak için çok özen gösteririm. Neden böyle oluyor anlamıyorum.
30 yaşındayım; hayatımın çok büyük bir döneminde aktif olarak bu sorunu yaşadım. Bilemiyorum burada derdime derman olabilecek birileri var mıdır, ya da belki benim gibi birileriyle karşılaşırım bir şekilde. Ya da bana ışık tutacak önerilerde bulunan bazı insanların bu şekilde bana ulaşmalarını sağlarım, ya da ben onlara ulaşırım… Neyse işte…
Dürüst ol dediler, dürüst ve adil olmak lazım, haksızlığa boyun eğme zalimi azdırma dediler eyvallah dedim. Böyle büyüdüm yani. Hayatımın düsturu oldu. Çokta zor olmadı benim için çünkü terazi burcuyum.
İlkokuldaydım. Okulun bahçesine beton dökülmüştü. Çocuklar henüz kurumadan üstüne ayak basmaya falan başladılar. Çok sinirlendim. Yapmayın devlet malı günah dedim. Bunu yapmamaları içinde baya mücadele ettim. Çokta sinirlendim, sonunda benimle alay ettiler. O kadar üstüme geldiler ki ağladım.
Ne biliyim mesela kırmızı ışıkta asla geçmedim. Hayatım boyunca hiç kopya çekmedim. İnsanların emeğine haksızlık olur düşüncesiyle kimseden not istemedim. Benden not isteyenlere açıkça “Bak arkadaşım ben her Allah’ ın günü bu fakülteye geliyorum. Akşama kadar ders dinliyorum. Üstelik bu hiçte zevkli değil. Not tutmak için en öne oturuyorum, o yüzden notlarımı vermem. Ama birlikte çalışmak istersen gel çalışalım!” dedim. Tabi bu beni hep antipatik ve sevilmeyen bir insan yaptı.
Bir arkadaşım vardı. Nişanlıydı. Eş zamanlı olarak eski nişanlısıyla görüşüyordu. Yapma dedim. Bak dedim annenle baban ayrı büyümüşsün. Başından bir nişan geçmiş, bizim insanımız dedikoducudur. Erkeğe bir şey olmaz ama sen mağdur olursun. Görüşme diğer adamla ya da şimdiki nişanlından adam gibi ayrıl yoluna bak. Yazıktır günahtır dedim. Bana düşman oldu. Kendisinin bana düşman olması yetmedi diğer ev arkadaşlarımı da örgütledi. Bildiğin kovuldum evden.
Araştırma görevlisi olarak atandım. İşe başladığım gün mezun olduktan 11 yıl sonra zor bela İngilizce’ yi geçip araştırma görevlisi olan bir bayanı başıma verdiler. Allah şahidim hiç hakir görmedim. Odasına gittim o oturabilirsin demeden oturmadım. Gitti olur olmaz ne var ne yoksa beni danışmanımın şimdilerde Profesör olan diğer asistanına şikâyet etti. Ben başıma buyrukmuşum, kendime çok güveniyormuşum, her işi yapabileceğimi düşünüyormuşum. Yüksek lisans öğrencileriyle oturdu dedikodumu yaptı. Diğer asistanları bana karşı bir güzel örgütledi. Çok uğraştı benimle 6 yıl sabrettim. Allah’ tan danışmanım çok değerli bir insandır, bana sahip çıktıda bir şekilde yoluma bakabildim.
Geçtiğimiz günlerde odama gelip bana “Sen dosdoğru sun, şu fakültede güvenebileceğim iki kişi varsa birisi sensin!” (vallahi aynen böyle söyledi) demiş olan bir arkadaşımın bölümümüze daha yeni atanmış diğer bir asistan arkadaşıma benim için “Ona dikkat et, kurnazdır, soğuk ve baskın bir tiptir!” dediğini öğrendim. O kadar üzüldüm ki anlatamam. Bu olay günlerdir kafamı meşgul ediyor. Halbuki ben o eğitime gidebilsin diye hocama ne kadarda ısrar etmiştim. Yeni gelen asistan arkadaşa da başka bir şehirden geldi diye ne kadar destek oldum ama o bana diğer arkadaşın lafları yüzünden tavır aldı.
Sorun nedir bilmiyorum. Dün bir arkadaşım bana çok netsin, kendini olduğun gibi ifade ediyorsun dedi. Bu halim insanları rahatsız edebilirmiş. Ben patavatsız birisi değilim. İkili ilişkilerde çok hassasımdır. İnsanları kırmamak için çok özen gösteririm. Neden böyle oluyor anlamıyorum.