Bir önceki konumda bahsetmiştim annem kanser hastası, yoğun bakımda ve vefatını bekliyoruz. Gencecikken bu dünyadan göçüp gidecek. Bu duygunun yoğunluğuyla çevremi gözlemledim ve düşündüm. Neden hepsinin hayatı yolunda? Neden onlar da büyük sınavlar vermiyorlar? Kötü bir düşünce biliyorum ama onların da acı çekmesini istiyorum

Herkesin ailesi sağ, hayatlarında sevdikleri biri var, maddi kaygıları yok... Gülüyorlar eğleniyorlar. Dokunuyor bu durum bana. Bu imtihan dünyasında neden sadece imtihanı biz veriyoruz?
Acıyla yüzleşmenin de çeşitleri var ve haklısınız, bütün dünyadan nefret etmeniz için çok da kötü bi zaman değil.
Kimi insan inançlarıyla kavga eder böyle zamanlarda, inandığı yaratıcıdan nefret eder.
Gerçi bu daha çok kayıp kesinleştiğinde girilen bi ruh halidir. Zira eğer öyle ya da böyle sevdiğiniz kişi hala hayattaysa inançlarınızla ters düşmek istemezsiniz belki bi mucize olur umuduyla.
Dua adı altında pazarlıklar edersiniz; daha inançlı olmaya, daha iyi bi insan olmaya, bi daha hicbi sey istemeyeceginize, eger o iyi olursa bi daha onu hic üzmeyeceğinize, hep yanında olacağınıza söz verirsiniz.
Kaybınız kesinlestiğinizdeyse pazarlığın yerini öfke alır, neden ben safhası başlar. Ülkemizde çok bilmiş teyzelerin "Aman kızım isyan etme, Allah insana taşıyamayacağı yük yüklemez" siyle karşılık bulur bu çaresizlik hali genelde. Allah ölümü bilmemkimlere vermiş başlıklı bi hikaye (anektod, masal, dini rivayet her ne ise işte) anlatırlar falan. Senin anann baban yedi sülalen ölsün sen isyan etme olur mu ablacım diyesin gelir, çogunlukla diyemezsin. Halbuki ne teyzeler kötü niyetlidir, ne siz herkesin ölmesini istiyosunuzdur. Ama oyle bi andır o iste, hicbi sey söylenemeyecek anlarda bi sey soylemeye calısınca teyzeler sacmalar siz de nefret kusarsınız.
Bazen dogrudan hastadan nefret edersiniz. Kendine iyi baksaydı böyle olmazdı, şunu yapsaydı hasta olmazdı, sanki sizi bile isteye terk ediyormuş gibi bütün öfkeniz ona yönelir.
Bazen de sizin gibi siz mutsuzken mutlu olan ya da mutlu görünen herkesten ve her şeyden nefret edersiniz. Güneşli havadan nefret edersiniz, anneler gününde instagramda gülücükler saçan sevimsiz insanlardan nefret edersiniz. Sizin göz göre göre kaybettiginiz seye çabasız sahip olan herkesten ve her seyden tiksinirsiniz. Teselli edenlerden, yargılayanlardan, şu an size yorum yapan insanlardan, benden, ondan, bundan...
Normal yani. Hepsi bitip kabullendiğinizde geçecek. Bi noktada yorulacaksınız, öfkenin sizi yalnızlastırdıgını, direncinizi düsürdügünü fark edeceksiniz, kabulleneceksiniz, acı azalıp güzel zamanlar anılarınızın bas kösesine yerlesecek. Iste o zaman geldiginde nefretinize tutunmayın, bu öfkeyi hayatınızın kalıcı bi parçası haline getirmeyin yeter. Şu anda negatif olmaya sonuna kadar hakkınız var. Mutlu olan herkesin de gittigi yere kadar yolu var, bosverin siz onları.