O hiç unutamadığınız eski aşkınız...

Simdi bi hayati dolu dolu yasayan tutkulu insanlar var. Bir de libidosu düşük oldugundan ötürü yanlis yapmanin kiyisina bile yaklasamadigi icin dostluga iyi niyete merhamete düşünceli olmaya önem verenler var. Ikinci gruptan olanlara su yazdiklarin manasiz gelir. Sen de öyle gibi gorunuosun ama diilsin. Ilk gruptansin. Yani aslinda onda seni çeken sey tensel cekim. Yoksa kimse ya içi güzel aslinda dışı deli olsa da demez. Ben dümdük ilk gruptanim. Burdan aya yol olur keskelerim :KK70: insan oyle oldugunu kabullenince de artik neresi acio bilemio. Yaranin kendisi oluo. Bir degil bi cok insan var arada aklima gelen.
şimdi bir hayatı dolu dolu yaşayan, kendini seven, kendini sevdiği için yaşamayı, insanları ve GERÇEK AŞK ı seven,hayatın tadını gerçekten alabilen insanlar var, bir de kendini sevmeyi bilmediği için acıyı AŞK sanan, demogojiyi, dramayı kendine hayat felsefesi yapmış, hayattan pek de keyif alamayan insanlar var.. İşte bu insanlar sürekli geçmişteki ufak drama sahnelerini gözlerinde büyütüp sanat eseri sanırlar :KK66:
 
Unutamadığınız aşkınızın eli baltalı katil olmasına 5 var. Buraya sığdıramadığınız belki yüzlerce iyi kötü şey vardı. Kafanızı karıştırdı. Ama bu onun manyak olduğu gerçeğini değiştirmez. Onu orada bırakın ve şu anki hayatınıza odaklanın. Hayatınızda olan beyle yeni anılar eklenince bunlar unutulur.
 
şimdi bir hayatı dolu dolu yaşayan, kendini seven, kendini sevdiği için yaşamayı, insanları ve GERÇEK AŞK ı seven,hayatın tadını gerçekten alabilen insanlar var, bir de kendini sevmeyi bilmediği için acıyı AŞK sanan, demogojiyi, dramayı kendine hayat felsefesi yapmış, hayattan pek de keyif alamayan insanlar var.. İşte bu insanlar sürekli geçmişteki ufak drama sahnelerini gözlerinde büyütüp sanat eseri sanırlar :KK66:

Libidon mu düşük niye sinirlendin :KK70:
 
Çoğu kişide vardır bence bu. Evli ya da bekar fark etmiyor. Hani aklınıza gelince hala yüreğinizde sızlama hissettiğiniz... hani hala hayatını merak edip ara sıra sosyal medyada aratıp fotoğraflarına gizli gizli baktığınız... bu başlık böyle insanların dertleştiği yer olsun... izninizle önce ben anlatmak istiyorum... 19 yaşındaydım ilk defa âşık olmuştum birisine. Öyle farklı öyle iyiydi ki.. hayatinda baba eksiği olan bi kız olarak onda baba sefkatini bulmustum sanki. Ilk defa birisi bana paran var mi diye sormuştu örneğin. Gururumdan istememistim ama birisinin beni düşünmesi etkilemisti beni. Ayagimda dandik bir ayakkabı vardi ve maddi durumum yoktu. Durduk yere "ayağın mi üşüyor senin? hadi gidip sana ayakkabi alalim" diyip zorla ayakkabi almıştı. Ve bunu yaparken cebindeki tüm parayi dökmüştü mesela. zengin değildi. ikimiz de üniversite öğrencisiydik. Bos zamanlarımızda part time çalışıp para kazanmaya çalışıyorduk. Öyle saf temiz sevmişti beni. Ve ben de ona deli gibi aşıktım. Ama tecrübesizdim. Bir ilişki nasil yasanir bilmiyordum. Kavga ettiğimiz bir gun sinirden cok ağır laflar söyledim ona. Ve beni o an arkasina bile bakmadan terk etti. Sanki babam ölmüş gibi acı cektim. Cunku benim hayatimda o boşluğu dolduran oydu. Cok özür diledim cok yalvardım. Telefon hattini değiştirdi evini taşıdı ve tamamen ortadan kayboldu. Mailler attim donmedi. Tek bir sinirle söylenen sözlerden sevdiğini bırakıp gidebilir miydi bir insan? Ama öyle lanet bi gururu vardı ki asla hata affetmeyen türden... iyi insan ama zor bir karakter... Üzerine 3 yıl acı cektim. Onun yokluğunu dolduramadım. Kimseyi sokamadim hayatıma. Derken bir gece bi numara aradı beni. Ağlayan bi erkek telefonda ve bu oydu. Hayatımın şokunu yaşadım. Asla bana dönmez dedigim adam dönmüştü. "Koşup geleyim mi sana dedi?" Aynen böyle.. Gel dedim.. ve yıllar sonra tekrar ona kavuştum. Her şey cok güzeldi. Daha çok üzerime titriyor affet gittigim icin diyordu. Bir an once benimle evlenmek istiyordu hatta. O süreçte ben yüksek lisansa başlamıştım ve hala öğrenci olduğum icin evlilige hazır değildim. Benim hazır olmamı bekliyordu. Ama bu süreçte de anlamlandiramadigim sıkıntılar vardi. Bazen gerçeküstü olaylar anlatıyordu. Eve hırsız girdi beni bıçakladı tarzi şeyler. ama bıçak izi yok.. pesimde mafya var tarzı film gibi olaylar. Şizofren olmasindan şüphe etmeye başladım açıkçası. Onunla tanışanlar, bu adamda garip bisey var diyordu ama kimse ne oldugunu anlamıyordu benim gibi. Annem de bakışlarının tuhaf oldugunu söylemişti mesela. Ve hic annemin içine sinmiyordu. Bir gun sabah erken bir saatte evine sürpriz yapmaya gittim beni hiç beklemediği bi vakitte. Birlikte kahvalti yapariz diye düşündüm. Adam beni gördüğünde anlamadığım bi sekilde sinir krizi geçirdi. O kadar saçma ve gereksiz bi krizdi ki... neymis onun planlarının içine ediyormuşum. Çağırdığında geç kalıyormuşum çagirmadiginda ise geliyormuşum. Uzerime yürüdü seni öldürürüm diye tehdit etti. Icimden simdi dayak yiyeceğim dedim. Ben hayatımda öyle bi sinir gormedim. Hatta O an öldürülmekten bile korktum. Koltuğun köşeye sinmiştim adeta. Öyle dehşet bir kriz geçirdi. O bunu yaparken sakinleştirmeye çalışsam da sakinlesmedi ve sonunda beni evden kovdu. Ağlayarak evime geldim. Anneme anlattım. Annem şok oldu. Bu adamin psikolojik sağlığı yerinde degil sakın bununla evlenme bu adam seni döver belki de öldürür dedi. Acı çeke çeke bıraktım. O kadar gururluydu ki benden özür bile dilememişti. Severken ayrılmak zorunda olmak böyle bir şeymiş... aradan 5 yıl geçti. Tekrar karşıma çıktı. Evlenip boşanmış ve beni hic unutamadığını söyledi. Özür diledi 5 yil onceki hareketinden ve gidişinden dolayı. Gel hemen evlenelim dedi. Kabul edemedim... o benim gozumde hala degerli de olsa mantıken kimsenin degisemeyecegini düşündüm ve evlenirsek boşanırız dedim. Kabul etmedim. Yine gurur yaptı ve gitti. 2 yıldır görmüyorum. Yaşım oldu 30. Ben de evlenmedim. Sevdiğim bi adam var hayatimda. Ama hala ara ara aklıma eski sevgilim gelir. O kadar çok şey paylaştık ki. Eskiye dair bi şarkı duyunca bile aklima o gelir. O günlerimizi özlüyorum ister istemez. Hala içimde bi yerlerde belki de bana yaptığı iyiliklerden fedakarliklardan ötürü çok degerli. Geçenlerde 2. evliliğini yaptığını gördüm. Sanki onu simdi sonsuza kadar kaybettim. Bi yandan da o kadar mutlu olmasini isterim ki.. biz birlikte mutlu olamadık. Umarim o mutlu olabilir. Psikolojisi bozuk güzel kalpli bi adam sevdim ben. Bu da benim şanssızlığım. Yarin öbur gun başkasıyla evlensem bile ölene kadar o hep benim içimde olacak. Bazen de diyorum bu kadar mantığımı dinlemeyip son gelişinde evlense miydim onunla? Bir kere de Gerçekten kalbimi mi dinleseydim? Bu sorunun cevabını hic bilemeyeceğim sanırım.
Var mi böyle içinizde kalan aşk hikayesi?
Konunun hepsini okuyan oldumu Aman Allahım okuyamadım okadar uzun, 🙄🙄🙄
 
Hiç unutamadığım gizli gizli baktığın biri yok hayatımda.
Bence sağlıklı bir durum da değil birini o kadar zaman unutmamak.
Yardım almalısınız hayat akıp gidiyor.
Sizin özlediğiniz aslında o psikopat adam değil yasayamadığınız aile sevgisi baba sevgisi özlemi.
 
Kız ,ne aşkı ?topla kendini ‘beni öldürmesinden korktum’dediğin adam mı içini sızlatacak ? Aşk değil o tutku geçici birler ondaki yani seven adam kıyamazcılardanım ben

Boşanmış birde boşanır tabi kim bilir ne çekti o kadıncağız yazık

Annenler kesinlikle dinlenmeli

Sağlıklı psikolojiye sahip birini bulur evlenirsem ki aşık olurum o zaman yazarım ,suan için sorduğun soruya cevap veremiyorum
 
Çoğu kişide vardır bence bu. Evli ya da bekar fark etmiyor. Hani aklınıza gelince hala yüreğinizde sızlama hissettiğiniz... hani hala hayatını merak edip ara sıra sosyal medyada aratıp fotoğraflarına gizli gizli baktığınız... bu başlık böyle insanların dertleştiği yer olsun... izninizle önce ben anlatmak istiyorum... 19 yaşındaydım ilk defa âşık olmuştum birisine. Öyle farklı öyle iyiydi ki.. hayatinda baba eksiği olan bi kız olarak onda baba sefkatini bulmustum sanki. Ilk defa birisi bana paran var mi diye sormuştu örneğin. Gururumdan istememistim ama birisinin beni düşünmesi etkilemisti beni. Ayagimda dandik bir ayakkabı vardi ve maddi durumum yoktu. Durduk yere "ayağın mi üşüyor senin? hadi gidip sana ayakkabi alalim" diyip zorla ayakkabi almıştı. Ve bunu yaparken cebindeki tüm parayi dökmüştü mesela. zengin değildi. ikimiz de üniversite öğrencisiydik. Bos zamanlarımızda part time çalışıp para kazanmaya çalışıyorduk. Öyle saf temiz sevmişti beni. Ve ben de ona deli gibi aşıktım. Ama tecrübesizdim. Bir ilişki nasil yasanir bilmiyordum. Kavga ettiğimiz bir gun sinirden cok ağır laflar söyledim ona. Ve beni o an arkasina bile bakmadan terk etti. Sanki babam ölmüş gibi acı cektim. Cunku benim hayatimda o boşluğu dolduran oydu. Cok özür diledim cok yalvardım. Telefon hattini değiştirdi evini taşıdı ve tamamen ortadan kayboldu. Mailler attim donmedi. Tek bir sinirle söylenen sözlerden sevdiğini bırakıp gidebilir miydi bir insan? Ama öyle lanet bi gururu vardı ki asla hata affetmeyen türden... iyi insan ama zor bir karakter... Üzerine 3 yıl acı cektim. Onun yokluğunu dolduramadım. Kimseyi sokamadim hayatıma. Derken bir gece bi numara aradı beni. Ağlayan bi erkek telefonda ve bu oydu. Hayatımın şokunu yaşadım. Asla bana dönmez dedigim adam dönmüştü. "Koşup geleyim mi sana dedi?" Aynen böyle.. Gel dedim.. ve yıllar sonra tekrar ona kavuştum. Her şey cok güzeldi. Daha çok üzerime titriyor affet gittigim icin diyordu. Bir an once benimle evlenmek istiyordu hatta. O süreçte ben yüksek lisansa başlamıştım ve hala öğrenci olduğum icin evlilige hazır değildim. Benim hazır olmamı bekliyordu. Ama bu süreçte de anlamlandiramadigim sıkıntılar vardi. Bazen gerçeküstü olaylar anlatıyordu. Eve hırsız girdi beni bıçakladı tarzi şeyler. ama bıçak izi yok.. pesimde mafya var tarzı film gibi olaylar. Şizofren olmasindan şüphe etmeye başladım açıkçası. Onunla tanışanlar, bu adamda garip bisey var diyordu ama kimse ne oldugunu anlamıyordu benim gibi. Annem de bakışlarının tuhaf oldugunu söylemişti mesela. Ve hic annemin içine sinmiyordu. Bir gun sabah erken bir saatte evine sürpriz yapmaya gittim beni hiç beklemediği bi vakitte. Birlikte kahvalti yapariz diye düşündüm. Adam beni gördüğünde anlamadığım bi sekilde sinir krizi geçirdi. O kadar saçma ve gereksiz bi krizdi ki... neymis onun planlarının içine ediyormuşum. Çağırdığında geç kalıyormuşum çagirmadiginda ise geliyormuşum. Uzerime yürüdü seni öldürürüm diye tehdit etti. Icimden simdi dayak yiyeceğim dedim. Ben hayatımda öyle bi sinir gormedim. Hatta O an öldürülmekten bile korktum. Koltuğun köşeye sinmiştim adeta. Öyle dehşet bir kriz geçirdi. O bunu yaparken sakinleştirmeye çalışsam da sakinlesmedi ve sonunda beni evden kovdu. Ağlayarak evime geldim. Anneme anlattım. Annem şok oldu. Bu adamin psikolojik sağlığı yerinde degil sakın bununla evlenme bu adam seni döver belki de öldürür dedi. Acı çeke çeke bıraktım. O kadar gururluydu ki benden özür bile dilememişti. Severken ayrılmak zorunda olmak böyle bir şeymiş... aradan 5 yıl geçti. Tekrar karşıma çıktı. Evlenip boşanmış ve beni hic unutamadığını söyledi. Özür diledi 5 yil onceki hareketinden ve gidişinden dolayı. Gel hemen evlenelim dedi. Kabul edemedim... o benim gozumde hala degerli de olsa mantıken kimsenin degisemeyecegini düşündüm ve evlenirsek boşanırız dedim. Kabul etmedim. Yine gurur yaptı ve gitti. 2 yıldır görmüyorum. Yaşım oldu 30. Ben de evlenmedim. Sevdiğim bi adam var hayatimda. Ama hala ara ara aklıma eski sevgilim gelir. O kadar çok şey paylaştık ki. Eskiye dair bi şarkı duyunca bile aklima o gelir. O günlerimizi özlüyorum ister istemez. Hala içimde bi yerlerde belki de bana yaptığı iyiliklerden fedakarliklardan ötürü çok degerli. Geçenlerde 2. evliliğini yaptığını gördüm. Sanki onu simdi sonsuza kadar kaybettim. Bi yandan da o kadar mutlu olmasini isterim ki.. biz birlikte mutlu olamadık. Umarim o mutlu olabilir. Psikolojisi bozuk güzel kalpli bi adam sevdim ben. Bu da benim şanssızlığım. Yarin öbur gun başkasıyla evlensem bile ölene kadar o hep benim içimde olacak. Bazen de diyorum bu kadar mantığımı dinlemeyip son gelişinde evlense miydim onunla? Bir kere de Gerçekten kalbimi mi dinleseydim? Bu sorunun cevabını hic bilemeyeceğim sanırım.
Var mi böyle içinizde kalan aşk hikayesi?
Aşık olduğumuz şeyin özneler değil de hikayenin kendisi ve o hikaye içindeki rolümüz, yani aslında aşık olma halinin ta kendisi olduğunu düşünüyorum.

İnsan aşık olduğunda kendini hiç beklemediği hallerde görür. Kapanmaz dediği yaralar kapanır, hiç yaralanmam zannettiğiniz noktalar zayıflığı olur. Dolmaz dediği boşlukların yerini bile unutur insan, bazen ulaşılmaz görünen mutluluklar ayağının altına serilir bazen de ruh hali bulutlardan bi başlar düşmeye zemine çakılama kadar şaşkınlık ve hayranlıkla izler. Yani o muhteşem hormon ve dürtü atağına izin verdiği ölçüde en acısı ve en tatlısıyla yaşadığını iliklerine kadar hisseder.

Tabi insan pek çok farklı koşulu düşünerek böyle bi hormon atagına her zaman izin veremiyo, eğer işler yolundaysa daha dengeli, samimi ve sürdürülebilir bi ilişkiye evriliyo aşk, arada bi alevleniyo ama tamamen aşkın etkisinde hareket etmeyi bırakıyosunuz. Tekrar kendinize, mantığınıza yer açıyosunuz.

Bu da olmayıp her sey en alevli halindeyken yarım kalırsa da geçmiş olsun. Tekrar o ilişkideki insan olma ihtimaline saplanıp kalıyo pek çok insan.

Konu sahibi hikayedeki adamı mı özlüyor şimdi yoksa anlattığı hikayedeki babasının yokluğunu hissetmeyen, değer gören, güvende ve huzurlu hisseden kadını mı mesela? Hissin bi yanılsamadan kaynaklanması bi sey degistirmez, adamın gercekte bu duyguları uyandıracak bi adam olmaması da. Olay gerçek olmasa da duygu gerçek çünkü.

Ki zaten olay tektir ama her taraf aynı olay icin baska bi hikaye anlatır, gercekten olayları ve insanları degil, kendi hikayelerimizi yaşıyoruz aslında.

O nedenle unutamadığınız adamlara değil kendi içinizdeki kadınlara selam olsun. Aynı kadınları farklı yollarda yeniden arayın, aynısını bulamazsınız belki ama geçmişe değil geleceğe bakan doğru bi yolda daha iyisini bulabilirsiniz.
 
Ayy aklıma geldi bak şimdi :)
En büyük aşkım sandığım, ölüp bittiğim,
Şimdilerde ise yüzünü ve ses tonunu hatırlamadığım adamı...
Aslında beni böyle yapan keşkeydi.
Ayrılmasaydık nolurdu? Çocuktuk, toyduk.
Yıllar sonra yüzyüze geldik ve o aşık olduğum adam değildi. O an bitti bir anda.
Ah gururu uğruna geberen adam çok mutlu ol inşallah.
Çünkü ben hakettiğimi buldum, sende bul..

Herkesin vardır bir hikayesi bu da benim hikayem :)
 
Nasıl kabullendiniz bu yeni adamı, duygusal boşluga düsmüşsünüzdür illaki.nasıl yaşıyorsunuz bu evliliği?.nasıl dayanıyorsunuz.? Çok zor olmalı...çok içime dokundu nedense ya...
Ahh canım benim. Anlamışsın hislerimi. Düştüm tabi boşluğa. Çoooook ağladım. Sonra daha az ağladım. Sonra daha az. Sonra vazgeçtim ağlamaktan. Ama acı taş gibi içimde
 
Çoğu kişide vardır bence bu. Evli ya da bekar fark etmiyor. Hani aklınıza gelince hala yüreğinizde sızlama hissettiğiniz... hani hala hayatını merak edip ara sıra sosyal medyada aratıp fotoğraflarına gizli gizli baktığınız... bu başlık böyle insanların dertleştiği yer olsun... izninizle önce ben anlatmak istiyorum... 19 yaşındaydım ilk defa âşık olmuştum birisine. Öyle farklı öyle iyiydi ki.. hayatinda baba eksiği olan bi kız olarak onda baba sefkatini bulmustum sanki. Ilk defa birisi bana paran var mi diye sormuştu örneğin. Gururumdan istememistim ama birisinin beni düşünmesi etkilemisti beni. Ayagimda dandik bir ayakkabı vardi ve maddi durumum yoktu. Durduk yere "ayağın mi üşüyor senin? hadi gidip sana ayakkabi alalim" diyip zorla ayakkabi almıştı. Ve bunu yaparken cebindeki tüm parayi dökmüştü mesela. zengin değildi. ikimiz de üniversite öğrencisiydik. Bos zamanlarımızda part time çalışıp para kazanmaya çalışıyorduk. Öyle saf temiz sevmişti beni. Ve ben de ona deli gibi aşıktım. Ama tecrübesizdim. Bir ilişki nasil yasanir bilmiyordum. Kavga ettiğimiz bir gun sinirden cok ağır laflar söyledim ona. Ve beni o an arkasina bile bakmadan terk etti. Sanki babam ölmüş gibi acı cektim. Cunku benim hayatimda o boşluğu dolduran oydu. Cok özür diledim cok yalvardım. Telefon hattini değiştirdi evini taşıdı ve tamamen ortadan kayboldu. Mailler attim donmedi. Tek bir sinirle söylenen sözlerden sevdiğini bırakıp gidebilir miydi bir insan? Ama öyle lanet bi gururu vardı ki asla hata affetmeyen türden... iyi insan ama zor bir karakter... Üzerine 3 yıl acı cektim. Onun yokluğunu dolduramadım. Kimseyi sokamadim hayatıma. Derken bir gece bi numara aradı beni. Ağlayan bi erkek telefonda ve bu oydu. Hayatımın şokunu yaşadım. Asla bana dönmez dedigim adam dönmüştü. "Koşup geleyim mi sana dedi?" Aynen böyle.. Gel dedim.. ve yıllar sonra tekrar ona kavuştum. Her şey cok güzeldi. Daha çok üzerime titriyor affet gittigim icin diyordu. Bir an once benimle evlenmek istiyordu hatta. O süreçte ben yüksek lisansa başlamıştım ve hala öğrenci olduğum icin evlilige hazır değildim. Benim hazır olmamı bekliyordu. Ama bu süreçte de anlamlandiramadigim sıkıntılar vardi. Bazen gerçeküstü olaylar anlatıyordu. Eve hırsız girdi beni bıçakladı tarzi şeyler. ama bıçak izi yok.. pesimde mafya var tarzı film gibi olaylar. Şizofren olmasindan şüphe etmeye başladım açıkçası. Onunla tanışanlar, bu adamda garip bisey var diyordu ama kimse ne oldugunu anlamıyordu benim gibi. Annem de bakışlarının tuhaf oldugunu söylemişti mesela. Ve hic annemin içine sinmiyordu. Bir gun sabah erken bir saatte evine sürpriz yapmaya gittim beni hiç beklemediği bi vakitte. Birlikte kahvalti yapariz diye düşündüm. Adam beni gördüğünde anlamadığım bi sekilde sinir krizi geçirdi. O kadar saçma ve gereksiz bi krizdi ki... neymis onun planlarının içine ediyormuşum. Çağırdığında geç kalıyormuşum çagirmadiginda ise geliyormuşum. Uzerime yürüdü seni öldürürüm diye tehdit etti. Icimden simdi dayak yiyeceğim dedim. Ben hayatımda öyle bi sinir gormedim. Hatta O an öldürülmekten bile korktum. Koltuğun köşeye sinmiştim adeta. Öyle dehşet bir kriz geçirdi. O bunu yaparken sakinleştirmeye çalışsam da sakinlesmedi ve sonunda beni evden kovdu. Ağlayarak evime geldim. Anneme anlattım. Annem şok oldu. Bu adamin psikolojik sağlığı yerinde degil sakın bununla evlenme bu adam seni döver belki de öldürür dedi. Acı çeke çeke bıraktım. O kadar gururluydu ki benden özür bile dilememişti. Severken ayrılmak zorunda olmak böyle bir şeymiş... aradan 5 yıl geçti. Tekrar karşıma çıktı. Evlenip boşanmış ve beni hic unutamadığını söyledi. Özür diledi 5 yil onceki hareketinden ve gidişinden dolayı. Gel hemen evlenelim dedi. Kabul edemedim... o benim gozumde hala degerli de olsa mantıken kimsenin degisemeyecegini düşündüm ve evlenirsek boşanırız dedim. Kabul etmedim. Yine gurur yaptı ve gitti. 2 yıldır görmüyorum. Yaşım oldu 30. Ben de evlenmedim. Sevdiğim bi adam var hayatimda. Ama hala ara ara aklıma eski sevgilim gelir. O kadar çok şey paylaştık ki. Eskiye dair bi şarkı duyunca bile aklima o gelir. O günlerimizi özlüyorum ister istemez. Hala içimde bi yerlerde belki de bana yaptığı iyiliklerden fedakarliklardan ötürü çok degerli. Geçenlerde 2. evliliğini yaptığını gördüm. Sanki onu simdi sonsuza kadar kaybettim. Bi yandan da o kadar mutlu olmasini isterim ki.. biz birlikte mutlu olamadık. Umarim o mutlu olabilir. Psikolojisi bozuk güzel kalpli bi adam sevdim ben. Bu da benim şanssızlığım. Yarin öbur gun başkasıyla evlensem bile ölene kadar o hep benim içimde olacak. Bazen de diyorum bu kadar mantığımı dinlemeyip son gelişinde evlense miydim onunla? Bir kere de Gerçekten kalbimi mi dinleseydim? Bu sorunun cevabını hic bilemeyeceğim sanırım.
Var mi böyle içinizde kalan aşk hikayesi?
Bu aşk değil sevgide değil 😐Siz acı çekmeyi sevengillerdensiniz sanırım inanın bu sevgi değil bi nevi takıntı gibi yalın daha çok genç
Güzel bi evlilik yaparsanız bu topigi açtıgınıza bile gülersiniz inşallah öylede olur
 
Çoğu kişide vardır bence bu. Evli ya da bekar fark etmiyor. Hani aklınıza gelince hala yüreğinizde sızlama hissettiğiniz... hani hala hayatını merak edip ara sıra sosyal medyada aratıp fotoğraflarına gizli gizli baktığınız... bu başlık böyle insanların dertleştiği yer olsun... izninizle önce ben anlatmak istiyorum... 19 yaşındaydım ilk defa âşık olmuştum birisine. Öyle farklı öyle iyiydi ki.. hayatinda baba eksiği olan bi kız olarak onda baba sefkatini bulmustum sanki. Ilk defa birisi bana paran var mi diye sormuştu örneğin. Gururumdan istememistim ama birisinin beni düşünmesi etkilemisti beni. Ayagimda dandik bir ayakkabı vardi ve maddi durumum yoktu. Durduk yere "ayağın mi üşüyor senin? hadi gidip sana ayakkabi alalim" diyip zorla ayakkabi almıştı. Ve bunu yaparken cebindeki tüm parayi dökmüştü mesela. zengin değildi. ikimiz de üniversite öğrencisiydik. Bos zamanlarımızda part time çalışıp para kazanmaya çalışıyorduk. Öyle saf temiz sevmişti beni. Ve ben de ona deli gibi aşıktım. Ama tecrübesizdim. Bir ilişki nasil yasanir bilmiyordum. Kavga ettiğimiz bir gun sinirden cok ağır laflar söyledim ona. Ve beni o an arkasina bile bakmadan terk etti. Sanki babam ölmüş gibi acı cektim. Cunku benim hayatimda o boşluğu dolduran oydu. Cok özür diledim cok yalvardım. Telefon hattini değiştirdi evini taşıdı ve tamamen ortadan kayboldu. Mailler attim donmedi. Tek bir sinirle söylenen sözlerden sevdiğini bırakıp gidebilir miydi bir insan? Ama öyle lanet bi gururu vardı ki asla hata affetmeyen türden... iyi insan ama zor bir karakter... Üzerine 3 yıl acı cektim. Onun yokluğunu dolduramadım. Kimseyi sokamadim hayatıma. Derken bir gece bi numara aradı beni. Ağlayan bi erkek telefonda ve bu oydu. Hayatımın şokunu yaşadım. Asla bana dönmez dedigim adam dönmüştü. "Koşup geleyim mi sana dedi?" Aynen böyle.. Gel dedim.. ve yıllar sonra tekrar ona kavuştum. Her şey cok güzeldi. Daha çok üzerime titriyor affet gittigim icin diyordu. Bir an once benimle evlenmek istiyordu hatta. O süreçte ben yüksek lisansa başlamıştım ve hala öğrenci olduğum icin evlilige hazır değildim. Benim hazır olmamı bekliyordu. Ama bu süreçte de anlamlandiramadigim sıkıntılar vardi. Bazen gerçeküstü olaylar anlatıyordu. Eve hırsız girdi beni bıçakladı tarzi şeyler. ama bıçak izi yok.. pesimde mafya var tarzı film gibi olaylar. Şizofren olmasindan şüphe etmeye başladım açıkçası. Onunla tanışanlar, bu adamda garip bisey var diyordu ama kimse ne oldugunu anlamıyordu benim gibi. Annem de bakışlarının tuhaf oldugunu söylemişti mesela. Ve hic annemin içine sinmiyordu. Bir gun sabah erken bir saatte evine sürpriz yapmaya gittim beni hiç beklemediği bi vakitte. Birlikte kahvalti yapariz diye düşündüm. Adam beni gördüğünde anlamadığım bi sekilde sinir krizi geçirdi. O kadar saçma ve gereksiz bi krizdi ki... neymis onun planlarının içine ediyormuşum. Çağırdığında geç kalıyormuşum çagirmadiginda ise geliyormuşum. Uzerime yürüdü seni öldürürüm diye tehdit etti. Icimden simdi dayak yiyeceğim dedim. Ben hayatımda öyle bi sinir gormedim. Hatta O an öldürülmekten bile korktum. Koltuğun köşeye sinmiştim adeta. Öyle dehşet bir kriz geçirdi. O bunu yaparken sakinleştirmeye çalışsam da sakinlesmedi ve sonunda beni evden kovdu. Ağlayarak evime geldim. Anneme anlattım. Annem şok oldu. Bu adamin psikolojik sağlığı yerinde degil sakın bununla evlenme bu adam seni döver belki de öldürür dedi. Acı çeke çeke bıraktım. O kadar gururluydu ki benden özür bile dilememişti. Severken ayrılmak zorunda olmak böyle bir şeymiş... aradan 5 yıl geçti. Tekrar karşıma çıktı. Evlenip boşanmış ve beni hic unutamadığını söyledi. Özür diledi 5 yil onceki hareketinden ve gidişinden dolayı. Gel hemen evlenelim dedi. Kabul edemedim... o benim gozumde hala degerli de olsa mantıken kimsenin degisemeyecegini düşündüm ve evlenirsek boşanırız dedim. Kabul etmedim. Yine gurur yaptı ve gitti. 2 yıldır görmüyorum. Yaşım oldu 30. Ben de evlenmedim. Sevdiğim bi adam var hayatimda. Ama hala ara ara aklıma eski sevgilim gelir. O kadar çok şey paylaştık ki. Eskiye dair bi şarkı duyunca bile aklima o gelir. O günlerimizi özlüyorum ister istemez. Hala içimde bi yerlerde belki de bana yaptığı iyiliklerden fedakarliklardan ötürü çok degerli. Geçenlerde 2. evliliğini yaptığını gördüm. Sanki onu simdi sonsuza kadar kaybettim. Bi yandan da o kadar mutlu olmasini isterim ki.. biz birlikte mutlu olamadık. Umarim o mutlu olabilir. Psikolojisi bozuk güzel kalpli bi adam sevdim ben. Bu da benim şanssızlığım. Yarin öbur gun başkasıyla evlensem bile ölene kadar o hep benim içimde olacak. Bazen de diyorum bu kadar mantığımı dinlemeyip son gelişinde evlense miydim onunla? Bir kere de Gerçekten kalbimi mi dinleseydim? Bu sorunun cevabını hic bilemeyeceğim sanırım.
Var mi böyle içinizde kalan aşk hikayesi?
Türk halkının arabesk ruh huyu sanırım. Boşverin hayat o kadar güzel ki bir insanı düşünmeye değmeyecek kadar da kısa misal ben 5 yıllık ilişkimi bitirdim ayrıldıktan bir ay sonra da nişanlandı başkasıyla tabi ki aklıma geliyor ama bu da beynimizin bize bir oyunu yarım kalan her şeyi beynimiz daha çok anımsar araştırmalara bak. Ha bir de tecrübe ile sabit gerçek sevgiye rastgelince kafanı kaldırıp gökyüzüne bakıp Allah'ım çok şükür diyorsun. İnşallah çok mutlu olursun.
 
Tuhafsiniz haa. Kafanizi kullanabiliosaniz aşık degilsiniz arkadaslar hu hu. Dayak ye öl gene de kal orda demedim kimseye lafi sacma sapan yerlere cekip illa tartisma cikartcaksiniz.
 
Kucuk buyuk hic bi askimi unutmam. Ama simdi iclerinden herhangi biri gelse, yeniden dese asla kabul etmem. Eski beni hic ama hic cezbetmiyor. Guzel anilar var tamam ama bittiyse bir sebebi vardir. Yeni insanlar tanimanin daha saglikli oldugunu dusunurum. Ayrica bu anlattiginiz adamin akli dengesi yerinde degil gibi. Bence sizinn yarariniza olmus ayrilmaniz
 
X