Önce Hamileydim Şimdi Anneyim

dişiniz hayırlı olsun öncelikle...sünnet konusu benim de kafamı çok kurcalıyor ama hala hemofili testi netleşmediği için beklemedeyiz sünnet olduktan sonra tecrübelerini paylaşabilirsen çok iyi olur...şimdiden hayırlı olsun inşallah çok rahat atlatırsınız...

sağol canım.hemofili testi mi:44: acaba doktor kan tahlilinde ona mı bakacaktı? valla kafam karıştı şimdi.kan tahlilinin sonucunda olumsuz bişey olursa ararız dediler. aramadılar şimdiye kadar. neler yaşadığımızı ayrıntılı anlatırım.

canım, kimden alıntı yaptığın görülmüyor ama..
eğer borntobemother a cevap verdiysen, yanlış hatırlamıyorsam ailelerinde genetik hemofili hastalığı var..
onun için tahlil yapılacaktı.
 
sağol canım,evet gerçekten evin direğiymiş erkek.. resmen kolum kanadım kırıldı. herşey 2 ay içinde oldu. çok dinçti herkesin yardımına koşardı..
şimdi nerdeyse yürüyemiyor..o kadar üzülüyorum ki ,keşke ağrılarının dinmesini sağlasa ameliyat ,o da işe yaramazsa diye korkuyorum,öyle olanlar varmış..
canım benim.. şimdi uyuyor,sabah 9da ameliyata girecek, bense uyuyamadım ağlıyorum:14:[/QUOTE]

inşallah bir an önce şifa bulur.ameliyatı da sonrası da iyi geçer canım. Allah kolaylık versin.
 
bende baktım hemen google emceden :40:
bu arada cena sağlık ocağındaki doktor sana şey dedi mi?
8-9 aylık yada 10-11 de kan ve idrar tahlili yaptır ona göre kan ilacının 1 yaşından sonrada devam edilip edilmeyeceğini karar vereceğiz dedi


dr sordu kan ilacını kullanıyorsunuz, di mi diye..
ben de hayır dedim. 4. ay kontrolünde verilecekti, hemşire unutmuş..
ben de özellikle sormamıştım:19:

reçeteye yazdı.. günde 7 damla kullan. 9. ayda kan sayımı yapılacak,
eğer uygun düzeyde olmazsa miktarı 20ye kadar artırılır dedi..

kuzen bebeğine vermiyormuş kan ilacını..
çünkü sürekli kusuyormuş çocuk.. :26:
kabız da yaptığını duymuştum. öyle bi yan etkisi olursa..
hiiiiç kusura bakmasınlar, ben de vermem:19:
 
canım, kimden alıntı yaptığın görülmüyor ama..
eğer borntobemother a cevap verdiysen, yanlış hatırlamıyorsam ailelerinde genetik hemofili hastalığı var..
onun için tahlil yapılacaktı.
evet canım ona cevap yazdım da neden alıntılarım görünmüyor acaba:44:neyse çok rahatladım. sağol canım.
 
Aşağıdaki fiziksel aktiviteleri evde bebeğinizle deneyebilirsiniz:

Bebeğinizin dünyaya yeni bir gözle bakmasını sağlayın! Boyun, omuz, kol kaslarının gelişimi için bebeğiniz karın üstü yatarken, kollarının ya da göğsünün altında silindir şeklinde bir minder yerleştirebilirsiniz. Küçük bir battaniyeyi yada bir havluyu yuvarlayın ve iki tarafından saç lastiği ile tutturarak minder elde edebilirsiniz. Bu aktiviteyi ayna karşısında yaparak daha neşeli bir hale getirebilirsiniz.

Bebeğinizle sörf yapın! Siz sandalyede otururken, bebeğinizi yerde sizin karşınızda oturur vaziyette yerleştirin. Daha sonra onu kavrayıp havaya kaldırın, başınızın üstünden geçirin ve sırtınızdan yuvarlayın. Ya da siz yerde sırt üstü yatarken, bebeğinizi karın üstü pozisyonda bacaklarınızın üzerine koyup yavaşça yukarı-aşağıya hareket ettirebilirsiniz.

Bebeğinizle sallanma oyunu oynayın. Siz ve bir yetişkin daha bebeğinizi bir battaniyenin içine koyup karşılıklı onu sallayabilirsiniz. Bu aktivıtede sallanan bebek duyusal olarak uyarılır.

Bebeğiniz kucağınızdayken aynanın karşısına geçin. Onun vücudunun belirli yerlerini işaret ederek konuşun - ağız, göz. burun, kol vs. Sonra aynada uzaklaşarak sorun: "Bebek nereye gitti?" Yeniden yaklaşarak "Buradaymış!" deyin. Bu oyun bebeğinizin bedenine olan dikkatini arttıracak ve sizi diğerlerinden ayırmasına yardımcı olacaktır.

Keşfedecekleri tüneller yapın. Her iki tarafı açık büyük kartondan kutular kullanabilir veya bir masanın bir ucunu bir örtü ile kapatabilir ve bebeğinizi bunun içine doğru emeklemeye cesaretlendirebilirsiniz.

Temiz plastik tenis topu tüpünün üstünü yarısını örtecek şekilde renkli kağıt ile bantlayın. İçine küçük bir oyuncak ve üstüne topları yerleştirin. Tenis tüpünü bir ileri bir geri yatırın, bunu yaparken oyuncak bir görünüp, bir kaybolsun. Bu aktivite sayesinde bebeğiniz neden-sonuç ilişkisini ve objelerin daimi ( bir oyuncak görünmese dahi var olmaya devam etmektedir.) olduğunu kavramış olacaktır. Bir ayakkabı kutusunun iki tarafını kesin. İçine bir oyuncak araba koyun ve arabayı tünelden geçiriyor gibi yapın. Çocuğunuzun araba bir taraftan dışarı çıktığındaki tepkisini gözlemleyin. Arabayı çok yavaş itin ve tünelin içinde durdurun.Çocuğunuz nasıl tepki verecek?

Kurabiye kutusu çıkarın ve içine oyuncak ve yemek yerleştirin. Doldurduktan sonra kutuyu bir eşarp ile kaplayın. Çocuğunuz eşarbı çektikçe yeni sürprizlerle karşılaşacak. Kendi başına bir şeyler yapabildiğini görmeye başlayacaktır.

Yazının Kaynağı: Hamilelik, Doğum ve Bebek Bakımı El Kitabı
 

dr sordu kan ilacını kullanıyorsunuz, di mi diye..
ben de hayır dedim. 4. ay kontrolünde verilecekti, hemşire unutmuş..
ben de özellikle sormamıştım:19:

reçeteye yazdı.. günde 7 damla kullan. 9. ayda kan sayımı yapılacak,
eğer uygun düzeyde olmazsa miktarı 20ye kadar artırılır dedi..

kuzen bebeğine vermiyormuş kan ilacını..
çünkü sürekli kusuyormuş çocuk.. :26:
kabız da yaptığını duymuştum. öyle bi yan etkisi olursa..
hiiiiç kusura bakmasınlar, ben de vermem:19:

hoş sen kullanıyormusun diye sor HAYIR:37:
ya dediğin gibi biraz ön yargılı yaklaştım bu kan ilacına niyeyse böyle kişilerden yan etkileri duyunca düzenini bozmak istemedim
çocuğumun iyi mi yapıyorum kötümü yapıyorum bilmiyorum ama vermiyorum yani pekmez vermeye başladım yavaş yavaş keçiboynuzu
zaten aynı görevi görür en azından diye düşünüyorum bakalım kan tahlili yaptırınca ne çıkacak:18:
 
Babyhope 702 OYUNCAKLI HOPPALA YÜRÜTEÇ GittiGidiyor'da 73937292

30 tl canım aynısını 25 e görmüştüm gittigidiyorda

kullananlara sormak lazım dezavantajı varmı diye ben alıcaktımda babamız fazla pimpirikli ayakları yere hızlı çarparmışta acırmış diye mani olmuştu ama düşünüyorum hala bastığı yere minder koyarım :))

iyiymiş fiyatı..
yalnız ürün özellikleri kısmında, kargo ücreti 7,5 lira yazıyor..
niyetli olanlar dikkate alsın.. :34:

sabit bi ürün olduğu için ayağının altına minder, katlanmış battaniye falan konabilir..
bi şeycik olmaz.. :1:
 
Günaydin kızlar
Ya ben sabah kafamı yastıktan kaldıramıyorum öğlen aksam hep uyumak istiyorum saclarım hastalıklı gibi dökülüyor. Kızımı anne sütünle besliyorum. Acaba bı vitamin eksikliği mı oluştu? Benimle aynı durumda olan var mı? Esim dün sen hasta mı olacaksın diyo o geldigi gibi cocugu ona verip yattım. Aslında geç kalkmıştım:( hic bisi yapmak istemiyorum elim kolum kalkmıyor yani napcam bilmiyorum doktora bile gitmeye eriniyorum:(
ben vitamin içmeye başladım.aynı senin gibiydim.hem doğum hem emzirme bütün depolarımız boşalmış durumda.o yüzden multivitamin içiyorum.için de demir de var.kansızlık varsa ona da iyi gelir.bence sen de iç canım.
 
Bülent, avucunu açmış kendisine doğru elini uzatan adama ters ters baktı.

Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. "Sapa sağlam adam gidip çalışacağına dileniyor, belki benden daha zengindir" diye düşündü. Zaten canı çok sıkkındı, birde sinirlenmişti.

Alaycı bir ses tonuyla:

Ekmek parası mı istiyorsun ? diye sordu.

- Hayır çikolata parası lazım!

Bülent'in kızgınlığı şaşkınlığa döndü. Espri yeteneği olan dilencinin hali de başka oluyor diye düşündü.

- Niye siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz?

- Hayır. Ekmek bulamadığımız günler genellikle bulgur pilavı yeriz, onu da bulamadıysak aç yatarız.

Bülent adamın ciddi mi konuştuğunu yoksa dalga mı geçtiğini anlayamamıştı.

- Bu gün karnınız doydu üstüne tatlı mı istedi canınız?

- Fakirin canı mı olur ki, tatlı istesin beyim.

- Bu bir kamera şakası mı yoksa sen iş bulamamış stendapçı mısın?

- Hiçbiri değil. Sadece fakirim. Bugün karımın doğum günü, ona çikolata götürmek istiyorum.

- Doğum gününde yaş pasta alınır bildiğim kadarıyla.

- O bizim için değil zenginler için. Otuz yıllık evliliğimiz boyunca ona bir kez bile yaş pasta alamadım. Ama her doğum gününde mutlaka çikolata götürdüm. Çikolatayı çok sever.

Adamın söyledikleri Bülent'in dikkatini çekmişti. O akşam karısıyla kavga etmiş, kapıyı çarpıp kendini sokağa atmıştı. Arabasına da binmemiş sahile kadar yürümüştü. Denizi seyretmek de onu rahatlatmamıştı . Oysa eskiden denizi seyrederken çok rahatlardı. Dalgalar sıkıntısını alıp götürürdü. Fakat karısının evde ağlıyor olduğunu bildiği için olsa gerek, hiçbir şey onu rahatlatmıyordu.

Dilenciyle konuşurken biraz kafası dağılmıştı. "Acaba söyledikleri gerçek mi, yoksa uyduruyor mu" diye düşündü.

- Cebinde bir çikolata alacak para yok mu şimdi? Bülent'in sorusu üzerine adam ceplerini boşalttı, bir nüfus cüzdanından başka bir şey çıkmadı.

- Ben dilenci değilim. İşim yok. Günlük çalışırım, ne iş bulursam yaparım. Fakat bu gün bütün gün iş aradım, aksilik bu ya, hiçbir iş bulamadım.

Bülent oturduğu bankı işaret ederek yer gösterdi.

- Oturun biraz dertleşelim bari, dedi.

Adam çekingen çekingen oturdu yanına.

- Yokmu eşin dostun, borç alacak akraban?

- Fakirin akrabaları da fakir olur beyim. Bulurlarsa kendi karınlarını doyururlar.

- Dilenecek kadar çok mu seviyorsun karını ?

- Hem de çok seviyorum. Otuz yılımı aydınlattı o benim.

- Hımmmm. Aşk hemde otuz yıl süren aşk. Hayret doğrusu! Aşkın ömrü en fazla üç yıl diyorlar oysa. Sen otuz yıldan bahsediyorsun.

- Evet. Geçen yıllar sevgimi azaltmadığı gibi artırdı.

- Söyle o zaman nedir evlilikte mutluluğun sırrı? Söylediklerine bakılırsa sen mutluluğun formülünü bulmuş gibisin.

- Ben ilkokulu bile bitirmedim. Öyle formül falan bilmem.

- Formül dediysem kimya formülü sormuyorum canım. Bende altı yıllık evliyim. Sevdiğim kadınla evlendim, fakat mutlu değilim. Sürekli kavga ediyoruz. Daha iki saat önce kapıyı çarptım çıktım. Evimiz, arabamız, işimiz, gücümüz, her şeyimiz var, ama mutlu değiliz. Senin hiçbir şeyin yok, ama mutlusun. Para mı acaba bizi mutsuz eden?

- Hiçbir şeyim yok mu? Hayır benim her şeyim var. Benim karım her şeyim. Sevgilim, eşim, arkadaşım, hayat yoldaşım. Hayatımı paylaştığım insandan daha değerli ve daha önemli ne olabilir ki dünyada? Sizin ev, araba, iş diye her şey dediğiniz şeylerdir aslında hiçbir şey olan.

- Öyle deme, şu kadar varlığın içinde bile karım her şeyden şikayet ediyor. Bir de fakir olsam kim bilir ne olur?

- Altın tasın, kan kusana faydası yoktur beyim. Sen kadın ruhunu hiç anlamamışsın. Hiçbir kadın iyi bir evde oturduğu, hergün çeşit çeşit yiyecekler yediği için mutlu olmaz. Bir kadın, kocasının her şeyi olduğunu bildiğinde ancak mutlu olur.

- Sizin mutluluğunuzun sırrı bu mu ?

- Olabilir. Ben karıma değerli şeyler alamıyorum ama ona benim için ne
kadar değerli olduğunu hissettiriyorum. O da çok mutlu oluyor.

- Bir kadına değerli olduğunu nasıl hissettirilir?

- Küçük kızı severek.

- Küçük kız mı ? Hangi küçük kız ?

- Yaşı kaç olursa olsun her kadının içinde hiç büyümeyen bir küçük kız vardır. O kızı ne kadar çok sever, ne kadar çok mutu edersen, o kadını da o kadar mutlu edersin.

- Nasıl yani ?

- Küçük kız neleri sever, nelerden hoşlanır bir düşünün. Küçük kızlar hep beğenilmek, ilgi görmek isterler. Güzel olduklarını duymaya bayılırlar. Kendilerine prensesmiş gibi davranılmasını beklerler. Küçük kızlar hep prenses olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Biraz şımartılmak isterler. Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler. İltifata doymaz küçük kızlar. Öyle değil mi?

- Haklısın. Benim dört yaşımda bir kızım var. Adı Aylin. Her akşam boynuma sarılır "babacığım beni ne kadar seviyorsun?" diye sorar. Giysisini değiştirdiği zaman etrafımda "Baba güzel olmuş muyum?" diye sorar durur. Güzelsin demem de yetmez ona. "Harikasın prenses gibi olmuşsun" demeliyim. Dünyanın en güzel kızı demeliyim.

- İşte kadınlar bir ömür boyu bunu duymak isterler. Ben elli yaşındaki karıma böyle davranıyorum. Ömrümüz olurda seksen, doksan yıl da yaşarsak ben ona böyle davranmaya devam edeceğim. Ona "bebeğim" diye hitap ediyorum çok hoşuna gidiyor. "Bebeğim bana bir çay yapar mısın?" dediğimde çay yapmak için nasıl koşturduğunu görmelisiniz.

- Hiç kavga etmezmisiniz siz?

- Kavga evliliğin tadı tuzu. Arada biz de tartışırız. Küsüp barışmanın tadı ayrıdır. Benim karım bir keçi kadar inatçıdır. Onunla barışmak için uğraşmak ayrı bir keyif verir bana.

- Benim eşim çok ciddi kadındır. Hiç küçük kız havası yok onda.

- Küçük kızlar büyüdükleri zaman artık sevgi, ilgi istemeye utanırlar. En ciddi yada en yaşlı kadının bile o küçük kız mutlaka vardır. Yeter ki sen o tatlı kızı sevindirmeyi, mutlu etmeyi bil. Ve o küçük kızı asla aldatma. Yoksa bir daha sana güvenmez ve ne yaparsan yap hep kuşkuyla bakar. Küçük kızlar hem çabuk mutlu olurlar hemde çabuk kırılırlar. Çok narindir onlar. Hoyrat elleri sevmezler. Yumuşak dokunuşları severler.

- Bu tavsiyeni deneyeceğim. Fakat her zaman yapabilir miyim bilmiyorum. Bazen işlerim çok yoğun oluyor o zaman eve çok yorgun gidiyorum.

- Bu sadece bir bahane. O küçük kızı mutlu etmek dünyanın en kolay işi. Çoğu zaman birkaç tatlı söz yeterli olur. Sen o küçük kızı mutlu ettiğinde karşılığını fazlasıyla alırsın. Artık o seni rahat ettirmek için elinden gelen gayreti gösterir. Karısı mutlu olmayan erkek mutlu olamaz. Mutlu olmak isteyen erkek önce hayat arkadaşını mutlu etmelidir. Düşünsene somurtkan, mutsuz, sürekli söylenen biriyle yolculuğa çıksan ne kadar mutlu olabilirsin.

- Haklısın da ben de bütün gün ailem için çalışıp yoruluyorum.

- Yine para, yine dış sebepler. Evet para önemli ve gerekli ama kadınlar para için erkekleri sevmezler. Para geçici mutluluklar verir. Kadınlar hediye almayı severler. Paran varsa hediye al tabi. Ama hediyeyle mutlu olmasını bekleme. Hediyenin yanına sevgini katmazsan hediyenin bir anlamı yoktur. Benim hiçbir zaman çok param olmadı. Günlük kazandım günlük yedik. Bazen aç kaldığımız günler oldu. Hiçbir zaman karımın kulaklarına altın küpe takamadım ama her zaman aşk sözleri fısıldadım. Hiçbir zaman boynuna pırlanta gerdanlık alamadım ama hep öpücüklerle sevdim boynunu. Hiçbir zaman ona ipek elbiseler giydiremedim ama kendi bedenimle ipek elbise gibi yumuşacık sardım bedenini ve mutlu ettim onu.

Adam ayağa kalktı.

- Bana müsaade, artık gitmeliyim, karım merak eder. Sende git evine küçük kızın gönlünü al, belki o küçük kız şimdi evde ağlayıp duruyordur.

- Bülent de ayağa kalktı. Kuvvetlice elini sıktı.

- Sizi tanıdığıma çok memnun oldum. Elini bıraktı koluna girdi. Yolun karşısındaki pastaneyi gösterdi.

- Hadi gel eşin için şuradan çikolatalı pasta alalım, dedi.

Pastayı aldılar. Adam hayatında ilk defa karısına yaş pasta götürmenin mutluluğuyla, bin bir teşekkür ederek evinin yolunu tuttu. Bülent de pastanenin yanındaki manavdan karısının en sevdiği meyvelerden aldı.

Evine geldiğinde karısı şişmiş gözlerle mutfak masasında oturmuş su içiyordu. Bülent hiç konuşmadan meyveleri büyükçe bir tabağa döküp yıkadı., sonra eşinin önüne koydu.

- Bunlar dünyanın en şanslı meyveleri, dedi.

İnci hiç konuşmadı.

- Sorsana "niye" diye.

İnci kızgın kızgın:

- Niye? diye sordu.

- Çünkü dünyanın en güzel ve en tatlı kadının midesine gidecek, dedi gayet ciddi bir ses tonuyla. İnci şaşırmıştı. Bir anda yüzünün ifadesi yumuşamıştı.

- Bunlar senin sevdiğin meyveler, senin için aldım.

- Hayret bir şey! Her zaman kendi sevdiğin meyveleri alırdın. Benim hangi meyveleri sevdiğimi iyi hatırlamışsın. Aslında bu beklediğim istediğim bir şeydi. "bak senin sevdiğin meyveleri aldım" Ama şimdi kıymeti yok. Çünkü sana çok kırgınım, meyve alarak gönlümü alamazsın.

- Özür dilerim seni kırdığım için.

Sonra Bülent yere diz çöktü.

- Cezam neyse razıyım. Ama bir tek şey istiyorum senden. Seni delice seven bu adamı senden mahrum etme.

- Bülent yere çömelmiş, boynu bükük bir vaziyette çok komik görünüyordu.

İnci kıkır kıkır gülmeye başladı.

- Affetmek o kadar kolay değil. Bakalım hangi cezalara katlanabileceksin, dedi.

Bülent işte o zaman ona muzip muzip bakan eşinin içinde sakladığı küçük kızı gördü.

Bundan sonra her şey daha farklı olacak diye düşündü.
 
kuzen 6,5 aylıkken kullanmaya başlamış kızına..
çok hareketli bi bebe, kucakta 3 dk tutamazsın, düz duvara tırmanacak :27:
o, ben güç getiremiyorum biraz da mecbur oldum ama şimdi çok memnunum diyo..
tıfıl bütün evi turluyor, girmediği çekmece dolap, yolmadığı çiçek, çekmediği masa örtüsü kalmamış.. :1:

ama benim farketteğim bi şey; bebekte hiç emekleme emaresi yok.. :25:
yere koydu bi ara, sırtüstünden yüzüstüne kaçıncı denemesinde döndü..
yüzüstü pozisyonda sürünme çabası bile yok..
ki 8. ay civarı bebekler emekler.. (7,5 aylık bebek)
kuzene sordum, emeklemiyor mu diye, hayır ama..
inş emeklemeden direkt yürür diyo..
yürüteç bu bakımdan biraz kandırıyor sanırım..:26:

ben ayşeciki yüzüstü pozisyonda ayağında destek verince bile kendini öne ittiriyor..
netice-i kelam; ben de yürüteç düşünmüyorum.. :19:



:17::16:

Su an benim kizim zaten emekliyo,sirttan yuze yuzden sirta da cok rahat donebiliyo.sence bu asamadan sonra yuritec emeklenesine etki eder mi canim ne dersin?madem bebisler cok mutlu oluyo,yuritece binmedigi zaman yaptigi hareketleri de olumsuz etkilemiycekse,alsam mi acaba yurutec? Kafam karisti :))
 
merhaba arkadaşlar benim kızım 6 ayı doldu öyle dönmeye başladı hatta endişe bile etmiştim bir sorunmu var diye sizinlede paylaşmıştım. Çok şükür 5 gündür dönüyor yüzüstü dönüyor ama sırt üstü geri dönemiyor o yüzden dönüyor bikaç dakika bekliyor yoruluyor sürekli bağırıyor gel çevir diye hiç bir iş yapamıyorum hatta oturamıyorum bile oyun halısında dönüyor o sırada bacağı oyun halısının oyuncakların asılı olduğu kasnağa takılıyor tam dönemiyor basıyor çığlığı valla çok yoruldum bütün gün onu çevir sustur kafam şişti. Sizin bebekleriniz artık her yöne rahat dönüyor benim yaşadığım süreç ne kadar sürer acaba kendi kendine her yöne ne zaman döner? Bende rahat ederim :))
 
kuzen 6,5 aylıkken kullanmaya başlamış kızına..
çok hareketli bi bebe, kucakta 3 dk tutamazsın, düz duvara tırmanacak :27:
o, ben güç getiremiyorum biraz da mecbur oldum ama şimdi çok memnunum diyo..
tıfıl bütün evi turluyor, girmediği çekmece dolap, yolmadığı çiçek, çekmediği masa örtüsü kalmamış.. :1:

ama benim farketteğim bi şey; bebekte hiç emekleme emaresi yok.. :25:
yere koydu bi ara, sırtüstünden yüzüstüne kaçıncı denemesinde döndü..
yüzüstü pozisyonda sürünme çabası bile yok..
ki 8. ay civarı bebekler emekler.. (7,5 aylık bebek)
kuzene sordum, emeklemiyor mu diye, hayır ama..
inş emeklemeden direkt yürür diyo..
yürüteç bu bakımdan biraz kandırıyor sanırım..:26:

ben ayşeciki yüzüstü pozisyonda ayağında destek verince bile kendini öne ittiriyor..
netice-i kelam; ben de yürüteç düşünmüyorum.. :19:



:17::16:

Bizde yürüteç almayı düşünmüyoruz..:19: Görümcem oğluma almışdı.. eskişehire gittiğimizde baktım nasıl diye çok hoşuma gitmedi..:100: birde çocuk hep parmak ucunda yürüyor. ayakları tam yere basmıyor..üstelik cenanın dediği gibi yere yatırınca dönemiyor bile..

eşim ellerinden tutup yürütmeye çalıştı ama hep parmak ucunda yürüyor.. böyle yürüyecekse biz almayalım gerek yok dedi eşim..
:20: zaten bizim kız yerde ordan oraya yuvarlanıyor..:emir_bebek:

bende küçükken yürüteçte yürümüşüm ama hep parmak ucuna basıyormuşum babam çok kızarmış o yüzden zor basmışım topuklarıma
:30:

GLMT yazdığın yazı çok hoş.. tam bizi anlatan bir yazı..:16::16:
 
kızlar içinizde şu cem yılmaz ın yeni sinema filmine giden varmı yani stand up
herkes çok metediyor ama yer yok sinemalarda birde ceren ile celal mi ne bir de o varmış
gerçi şahan gökbakarı sevmem ama ezgi molayı severim :44:
 
sünnet yaptıran anneler bir sorum olacak.sünnetten sonra bebişler çok ağlıyorlar mı? sonrası çok sıkıntı oluyor mu acaba?
sadece ilk gece cok zor geciyor canım agrı kesici fitiller ve şurup vermişti bize doktor ben onlarla atlattım ilk gece anestezinin etkisi gectikten sonra acısından ayaklarını kaldırıp kaldırıp yere vurmustu babasıda bende perişan olduk onun o halini görünce keşke yaptırmasaydık diye ağladıgımı hatırlıyorum ama şimdi iyiki yaptırmısız diyorum cok rahatladı oğlum sizde en acısız ve en sorunsuz sekilde atlatırsınız inş. birde pansumanları cok önemli ben sürekli pansuman yaptım doktor fazlasına gerek yok günde 2 yeter dedi ama ben her bez değiştirdiğimde yaptım temiz kalsın diye ve yapışmasın diye 3.gün oğlum sanki sünnet olmamıs gibiydi
 
kızlar içinizde şu cem yılmaz ın yeni sinema filmine giden varmı yani stand up
herkes çok metediyor ama yer yok sinemalarda birde ceren ile celal mi ne bir de o varmış
gerçi şahan gökbakarı sevmem ama ezgi molayı severim :44:


eşim gitmiş gülmekten öldüm diyor :9::9:


bu arada o 25 tl değil hoppala ben biliyorum kraft 125 tll 1 i unutmuş :1::1:
 
Back
X