Çok güzel ifade etmişsiniz teşekkürler ama arkadaşın özrü kabahatınden büyük, bir taraftan tekzip yazısı yazıyor birtaraftanda yeni gaflar, mahkemenin yolunu gösteriyor, bu nasıl bir tezat.
Geçenlerde kep törenine gittim Üniversitelerin. Öyle insan manzaralarına dalıp gittim. Kilometrelerce uzaklardan gelen aileler anne babalar gözlerinde pırıltı. Cahil eğitimli açık kapalı çiftçi doktor ev hanımı emekli köylü şehirli aileler anne babalar. Ortak dilleri, ortak sevinçleri evlatları. Bir evlat kolay büyüymüyor. Evliliğe giden bir ilişkide sadece sevdiğiniz kişiyle değil bütün aile ile evleniliyor bundan kurtuluş yok! Ne kadar uzaklaştırırsan uzaklaştır hayatının bir yerinde bir şekilde yer almak zorundalar. Bu denli tiksinti duyduysa arkadaşımız yazık o aileyede yazık.Ailesine söz söyleyince nasıl içerlemiş önce iğneyi kendimize çuvaldızı başkasına batımak lazım.
Ben de size çok teşekkür ederim. Herhalde son derece gergin bir ortam oluştuğundan konu sahibinin de diğer arkadaşlarımızın da sinirleri iyice gerildi. Bence arkadaşımız kendini tam olarak ifade etse , herkes de birbirini bağışlasa , burada yazılmış olanları unutmaya ve birbirini anlamaya çalışsa bu gerginlik geride bırakılabilir. Çok da güzel olur.
Ne güzel anlatmışsınız. Gerçekten bir çocuk yetiştirmek , onu okutmak , üniversitede okutmak çok büyük bir fedakarlığın göstergesi.
Eminim çok da güzel bir duygudur.
Bence arkadaşımızın müstakbel eşinin ailesi çocuklarını okutmaya gayret ederek görgüsünü kanıtlamış bir aile. Çoğumuz için de görgü , eğitimden ya da diplomalardan önde gelir. Sosyal ilişkilerde görgü ve hoşgörü oldukça kültürel farklılıklar bence bir uçurum değil , kutlanması gereken bir çeşitliliktir. Mesela Türkçeyi farklı bir ağızla konuşmaları insanları aşağı yapmaz , farklı yapar.
Aslında söz konusu aile hakkında pek bir şey bilmiyoruz , ama kendileri eğitim alma şansı bulamamış , ancak çocuklarını en güzel şekilde , bin bir fedakarlıkla okutmaya çalışmış emekçi aileler gördükçe şahsen çok duygulanıyorum. Bu insanlar belki çocuklarını liseye göndermek yerine onlardan çalışıp eve katkıda bulunmalarını da isteyebilirlerdi , ancak kuşaktan kuşağa değişen bir anlayış var ki böyle güzel örneklere rastlıyoruz.
Çoğu arkadaşımızın ifade ettiği gibi , köylülük - şehirlilik , eğitimlilik - eğitimsizlik gönüller bir olduktan sonra anlamsız kalır. İlkokulu zar zor bitirebilmiş biri yaşam deneyimleri ve görgüsü , gözlem gücü ve araştırma isteğiyle üniversite eğitimi almış birinden daha bilge olabilir.
Bir üniversitelinin eğitimsiz birinden , yeterli eğitim alamamış birinin de bir üniversiteliden öğreneceği çok şey vardır. Nedeni ise birbirlerinden farklı olmaları , bu yüzden de 'konuşacak bir şey bulamama' sorunu bence rahatça aşılabilir.
Bence Aylin arkadaşımız bu farklılıkları kendince değerlendirmeli ve bunlarla mutlu bir şekilde devam edebilip edemeyeceğine karar vermeli. Ona şans ve mutluluklar diliyorum.
Herkese iyi geceler dilerim. :)