Merhabalar, ben aranıza yeni katıldım. Öce hikayemi anlatayım :) Şu anda 29 yaşındayım. İlk adet gördüğüm 12 yaşından 18 yaşına hiçbir problemim yoktu. Hatta 16-18 arası son derece düzenli, 28-29 günde bir adet görüyordum. 18'imde hiç beklenmedik bir şekilde, aniden babamı kaybettim. Babamın vefatından sonraki 5 ay boyunca bir kere bile adet görmedim. Bu arada kelimenin tam anlamıyla şiştim. Basit bir ödemden bahsetmiyorum, resmen hava basılmış gibi bir kilo alımıydı. Sanırım yaklaşık 51'den 58'e çıkmıştım. 5. ay doktora gittik. PKOS teşhisi kondu. Önce söktürmesi için Farlutal, daha sonra da şimdi hiç hatırlamadığım bir ilaç verdi (Yasmin yada Diane35 olmadığını biliyorum). Bir süre o hatırlamadığım ilacı kullanıp sonra her ay Farlutal'le adet görmeye başladım. Farlutalle adet görmek doktorun 2. opsiyon olarak önerdiği, benim doğum kontrol hapı kullanmaktan kaçtığım için yaptığım bir şeydi. Ancak bir süre sonra aşırı sıkıntı vermeye başladı. Çünkü her ay 30. günden itibaren bir beklenti, 35.günden itibaren stresli ve korku dolu bir beklenti, 40. günden itibaren sinir ve stresin hat safhada olduğu isyan dolu bir bekleyiş, ve 45.günü bile bekleyemeden Farlutal... Bu döngüyü uzun süre yaşamak beni çok yıprattı ve sonunda yenik düşüp doğum kontrol hapına başladım (Yasmin). Ama hala bir yanım bunu kabullenemiyordu.. O yaşın getirdiği tuhaf bir psikoloji işte.. O yüzden 2 ay kullansam, 3. ay bir umut kendi haline bırakıyordum, yine aynı kabuslar, yine 45'i bile görmeden Farlutal.. 23 yaşında başka bir doktora gittim. "Doğum kontrol hapı kullanıcaksın, kaçışın yok" dedi. "Seninki polikistikover sendromu değil, polikistik yapıda yumurtalıkların var" dedi. Zaten ondan sonra gittiğim 2 doktor daha oldu, onlar da yanı şeyi farklı cümlelerle ifade ettiler. Çünkü akneli cilt, tüy vs gibi "görüntüsel" belirtiler yok, hormon testlerinin sonuçları hep "normal". Ama yumurtalıklarımın etrafındaki inci kolyeler baki ! Ultrason olmasa ve yumurtalıklarımdaki inci taneleri (!) görülmese, teşhis konulamaycak (doktor öyle dedi). 23 yaşında gittiğim o doktor Diane35 önerdi, ama Yasmin de olur dedi. Diane 35'e 2 ay tahammül edebildim. Aşırı iştah ve asabiyet yaptı. Sürekli bir elimde çikolata, bir elimde cips, gözlerimde yaş... :) Ve işte aralıksız Yasmin kullanmaya o zaman başladım.. Yani 6 sene önce.. Bu arada hastalıktan önce yemeyi çok sevmeme ve çok yememe rağmen Cansu Dere kadar zayıf bir kızken :), hastalıktan sonra kolay kilo alır olmuştum.. Ama genelde 58'e kadar çıkıp, hemen frene basıp 55'e iniyordum.. Yani biraz çabayla idare ediyordum.. Fakat 23 yaşlarında bir kere 70'lere çıktım (yaş itibariyle metabolizmanın doğal yavaşlamasının da katkısı olmuştur). Sonra deli gibi bir diyetle 57'ye indim. O kiloyu korumak için yıllarca çok çaba sarfettim.. Başardım da.. Hatta spora da başladım, 55'te bir denge oturttum.. Ki, tam da Yasmini aralıksız kullandığım yıllarda.. Ama nasıl başardım? Sabah 7.30 kahvaltı, bütün gün fiziksel olarak koşturmalı ve zihinsel olarak yorucu bir iş, akşam 20'de akşam yemeği, haftada 3 gün 2'şer saat spor.. Böyle korudum 55'i.. Ne zamanki sporu bıraktım, imrendiğim diğer insanlar gibi 3 öğün yemeye, canım bir şey çektiğinde kendimi kısıtlamamaya başladım, hop, yine kilo aldım. 65'e geldim. 1 haftadır çok ağır olmayan bir diyetle 64'ü gördüm, yani fren yapmasaydım yine 70'lere çıkıcaktım. Sonuçta 6 yıldır Yasmin kullanıyorum ve öncesinde çektiğim o sıkıntılardan sonra, Yasmin'in yan etkisiz oluşu, o veya bu şekilde 28 günde bir adet görüyor olmak bana harika geldi. "Teşekkürler Yasmin, iyiki varsın" diye gecdim yıllarca :) Taaa kiii, beklenen an gelinceye, evleninceye kadar.. 2 ay oldu evleneli.. Ben 29'um, eşim 35.. Kaybedicek 1 günümüz bile yok.. Geçen haftalarda doktora gittik. "Yasmin'i bırakıcaksın, kaçışın yok" dedi :) "Keşke Yasmin'le hamile kalınsa" dedim, "imkansız" dedi
Şaka bir yana, Yasmin'i kesip, 3-5 ay vücudu dinlendirip kendi haline bırakıcakmışız, bu süre içinde gebelik olmazsa -ki doktor fazla umutlanmamamız gerektiğini ima etti, bu sürenin daha çok vücudun kendine gelmesi için gerekli olduğunu ifade etti- 3-5 ay sonra tekrar gidicekmişiz, ve bu sefer, Yasmin'in tam tersi, yani yumurtlamayı sağlayan bir ilaç vericekmiş. Bu 3-5 ay içinde de adet görmezsem veya beklemeye dayanmazsam, 45 gün sabredip, olmazsa 45. gün Farlutal alıcakmışım.. Çok ama çok korkuyorum... Adet görememekten mi korksam, görmekten mi korksam, şimdiden bilemiyorum... 30 günü geçtiği anda regl olamayacağım için korkacak mıyım, hamileyim diye umutlanacak mıyım, bu iki duyguyu aynı anda, üstelik bir de 6 yıldır kullandığım hormonu kesip vücudum alt üst olmuşkan nasıl kaldıracağım? Regl olsam sevinecek miyim? Üzülecek miyim? 3-5 ay sonra verilen ila. işe yarayacak mı? Yoksa dengemi bir kez daha alt üst edip hayatımdan çıkıp gidecek mi? Önümde ne kadar sürelik bir mücadele var? Birkaç ay? 1 yıl? 2 yıl? Ya daha fazlaysa? Nasıl dayanırım? Ki, gebe kalabilmede en önemli faktörlerden bri "rahat ve stressiz" olmakken.... Ben bunu nasıl başarırım? Her an bu konuyu düşünüp, sürekli hesaplar kitaplar yapıp, sürekli bir şeyleri bekleyerek, sürekli korkarak, umut ederek, belki hayal kırıklıkları yaşayarak? 30'umdan gün almışken, önümdeki süreyi bilmezken... Çok korkuyorum... Ağrılı / sancılı adet gördüğü için adet görmekten nefret ettiğini, menopoza girmek istediğini söyleyen kadınlardan nefret ediyorum. Allah gönlünüze göre versin, ne diyeyim... Evlenip de "henüz çocuk düşünmüyorum, hazır değilim" vs diyen kadınlardan nefret etmesem de, onlarak karşı büyük antipati besliyorum... Konuşurken bir kere yutkunalım... Düşünürken iki kere düşünelim... Dileklerimize, sözlerimize dikkat edelim. Herşey insanlar için, kimin başına ne zaman ne geleceği belli olmaz. Kimilerinin işkence olarak gördüğü o adet sancılarını, kimileri "gününde olsa da sancılı olsa" diye mumla arıyor... Kimileri çocuk oyuncağı gibi hamile kalıp patır patır kürtaj olurken, kimileri sağlıklı bir bebek, bir melek sahibi olmak için herşeyini verecek durumda. Evet, kimseyi düşünceleri, seçimleri için yargılayamayız.. Ama düşüncelerimizi, seçimlerimizi yüksek sesle ifade etmeden önce düşünelim.. Bizi duyanlar, okuyanlar üzülür mü diye... Bu yazıyı sonuna kadar okuma zahmetine katlandıysanız, teşekkür ederim. Kime böyle uzun uzun anlatılır ki bunlar? En yakınlarınız bile, durumu bilse bile, bu kadar detaylı iç dökülmüyor.. En basitinden onlar üzülmesin diye... Bu yüzden yılların birikimini döktüm buraya, çok yer kapladığım için kusura bakmayın :)