Roxxett'den Seçmeler

Cüzdan
Sünnetçinin biri yıllardır kestiği deri
parçalarını saklarmış ve bir gün artık
emekli olmaya karar vermiş. Elindeki derileri
alıp terzinin birine gitmiş ve "bana bunlardan
birşey yap, manevi değerleri çok fazla" demiş.
Terzi de "abi sen bir tatile çık gel o zamana
kadar ben de siparişini bitiririm" demiş.
Sünnetçi tatile gidip gelmiş ve ilk iş olarak
terzinin yanına uğramış.
Ne oldu benim sipariş demiş. Terzi de sünnetçiye
bir cüzdan uzatmış.
Sünnetçi hisimla "Ulan bunca yilin emegi bu kucuk
cuzdan mi? demis.
Terzi hemen cevaplamis "oyle deme abi, biraz
oksayynca valiz oluyor!

Sen İzah Et
On yıldır evlilermiş.. Ama ilk gecelerinden
beri, adam hep karanlıkta sevişmek konusunda
ısrar etmiş.. Kadıncağız yıllar yılı kaç kez
sabahlara kadar yalvarmış, bir kerecik olsun,
ışıkları yakıp sevişmek için ama adam hep inatla
"Hayır" demiş. "Kesinlikle olmaz. İlle de
karanlıkta sevişeceğiz." O gece kadıncağız
gene ışıkları yakmak için yalvaracak gibi olmuş,
ama hemen vazgeçmiş. Kocası on yıl sonra insafa
gelecek değil ya.. Vazgeçmiş ama sadece
yalvarmaktan.. Kafasına koymuş, bu kez çünkü..
Tam sevişmenin en heyecanlı anı, en doruk
noktasında elini kaydırıp, yatağın baş ucundaki
gece lambasının düğmesine dokunuvermiş. Bir de
ne görsün.. Kocasının beline, o yapay aletlerden
biri bağlı değil mi? "Bunu bana nasıl yaparsın"
diye haykırmış. "Bunca yıldır, bu işi sahte bir
aletle yaptığını bana söylemedin bile..
Hemen açıkla bana her şeyi.. Hemen.." Adam çok ama
çok soğukkanlı yanıt vermiş. "Tamam, tamam.. Her
şeyi izah edeceğim sana..
Ama önce sen bana şu üç çocuğumuzu izah et,
bakalım!.."
 
Hayalet
İki arkadaş bir gece bir parti dönüşünde
yürüyerek eve dönüyorlarmış...Biri biraz
macera olur eğleniriz düşüncesiyle
ilerideki mezarlığa girip kestirmeden
gitmeyi önermiş ve diğeri de hemen kabul
etmiş.Mezarlığın içine girmişler ve yürümeye
başlamışlar. Çok derinlerden 'tak!-tak!'diye
garip sesler gelmeye başlamış biraz sonra.
İki arkadaş bir taraftan tırsarak bir
taraftanda tırstıklarını birbirlerine
belli etmeyerek yürümeye devam etmişler
ama bu korkunç ses onlar yürüdükçe artıyormuş..
Epey ilerledikten sonra ilerideki
sis bulutunun arkasında bir kıpırtı görmüşler.
İyice tırsmışlar ve sis bulutuna
doğru yürümeye devam etmişler.İleride bir
mezarın başında yaşlı bir adamın
elinde çekiçle mezar taşına birşeyler
yazdığını gören arkadaşlardan biri
"Yahu amca bu saatte çalışılır mı biz de
seni hayalet sanıp korkmuştuk"demiş.Yaşlı adam
şöyle bir kafasını kaldırıp gençleri süzdükten
sonra "Adımı yanlış yazmış gerizekalılar!!'demiş

Materyalist
Çok havalı ve zengin bir avukat, yeni
aldığı lüks spor arabasını ofisinin
önüne park eder. Ofisteki arkadaşlarına
nasıl gösteriş yapacağını düşünerek
arabasından inerken, yoldan hızla geçen
bir kamyon sürücü tarafındaki kapıyı
kopartır atar.Avukat derhal cep telefonunu
kapar ve polisi arar. Bir dakika içinde
polis olay yerine gelir fakat daha tek
bir soru sormasına fırsat bırakmadan
avukat isterik bir şekilde haykırmaya
başlar.. Daha geçen gün aldığı arabası
mahvolmuştur ve kaportacı ne kadar
ince iş görse gene de eskisi gibi
olmayacaktır. O kamyonun sürücüsü derhal
bulunmalı ve yaptığı hasar ona mutlaka
ödettirilmelidir.Avukat kızgın ve öfkeli
şikayetini nihayet bitirdiğinde, polis
bıkkın ve inanamaz bir şekilde başını
sallar "Siz avukatların bu kadar
materyalist olmalarını bir türlü
anlayamıyorum.." der "..sahip olduğunuz
şeylere öyle baglanıyorsunuz ki, başka
birşeyi gözünüz görmüyor..."."Nasıl söylersin
böyle birşeyi?" diye hayretle sorar avukat.
Polis adama acıyarak ve küçümseyerek bakar
"Sol kolun dirseğinin altından kopmuş
görmüyor musun?Kamyon sana çarptığı sırada
olmuş olmalı ve sen bana kaportacıdan
bahsediyorsun...."
"Aman Tanrım!" diye bağırır avukat.
"Rolex'im de gitmiş...

Kimin Telefonu
Bir golf klübunun soyunma odasında bir sürü adam
giyiniyormuş.Ortada duran bir cep telefonu çalmış,
yakınındaki bir adam hands-free konum düğmesine
basmış ve giyinirken konuşmaya başlamış.
Adam: Alo
Kadın: Merhaba şekerim, kulüpte misin?
Adam: Evet.
Kadın: Ay ben burda süper bir deri ceket gördüm.
1000 dolarcık. Alabilir miyim?
Adam: Oluur, madem çok sevdin, al tabii.
Kadın: Aslında buradan önce de galeriye uğradım.
2005 modelleri gelmiş, tam istediğim renkte birini
buldum.
Adam: Ne kadar?
Kadın: 60 000 dolarcık.
Adam: O parayı vereceksem bütün aksesuarlarını
isterim ama...
Kadın: Yaşasınnn! Bir şey daha var, geçen sene
beğendiğimiz ev yine satılık ve 450 000 dolar
istiyorlar.
Adam: Tamam, ama 420 000 dolardan fazla verme sakın.
Kadın: Oldu şekerim. Sonra görüşürüz. Seni
seviyorum.
Adam: Ben de seni...Görüşürüz.
Adam telefonu kapatıp afallamış şekilde onu seyreden
topluluğa döner ve sorar:
"Bu telefon kimin, bilen var mı?"
 
Sizin Kızdan Ne Haber?
İki aile varmış ve her iki ailenin de birer
kız çocuğu varmış. Birgün misafirlikte
sohbete başlamışlar;
-Eee sizin kızdan ne haber?..
-Valla işte ne olsun biliyorsunuz işe girdi
geçen sene. Başını kaşıyacak vakti yok. İlk
başlarda geceleri fazla mesai yapıyordu. Sonra
hafta sonları da çalışmaya başladı. Patronu çok
sevmis her işi ona veriyormus. Derken Ankara
seyahatleri başladı. Bizimki çanta sekreter gibi
patron nereye o oraya.Sonra Paris seyahatleri filan
en sonunda bu iş böyle olmayacak dediler,
patronu ev tuttu. Deli gibi çalışıyor evladım.
Ee , peki sizinki ne alemde?
-Valla bizimki orospu oldu, ben sizin kadar
güzel anlatamıyorum...

Not
Yaşlı Fred, hastaneye kaldırılmış. Ailesi, aile
papazını da kendilerine eşlik etmesi ve gereği
halinde görevini yapması için çağırmış.Papaz ve
aile efradı yatağın etrafında beklerken,
Fred'in durumu anıden kötüleşmiş.
Yatağından yarı doğrularak, el işaretleri ile
yazacak bir şeyler istemiş.Papaz, anlayışlı bir
şekilde,Fred'e bir kağıt ve bir kalem uzatmış.
Fred titreyen ellerle hızlı hızlı kağıda bir
şeyler yazıp kağıdı papaza uzatmış ve aniden ölmüş.
Papaz, böyle acılı bir anda kağıttakileri okumanın
doğru olmayacağını düşünerek kağıdı cebine sokmuş.
Birkaç gün sonra, Fred'in cenazesı sırasında,
Fred'in verdiği kağıdın cebinde olduğunu hatırlamış.
Cenazenin gömülmesinden hemen önce,Papaz ileri çıkarak:
"Sevgili Fred, ölmeden hemen önce benden kağıt
isteyerek birşeyler yazdı. Zamanı uygun olmadığı
için o anda bakmadım fakat şimdi, hepinizin önünde
bu notu okumak istiyorum" demiş ve cebinden kağıdı
çıkararak yüksek sesle okumuş:"Lütfen bir adım sola
çekil. Oksijen hortumuma basıyorsun!"

Kazan Doğurdu
Hoca'nın bir kazanı varmış...
Neyse uzatmayalım mevzuyu..
Köylünün biri Hoca'dan kazanını istemiş.
Hoca vermek istemiyo kazanı ama;bu sefer
de hakkında olumsuz fikir oluşacağı ve
kulis yapılacağı endişesi ile istemeye
istemeye veriyo kazanı köylüye...
Aradan epey bir zaman geçiyo ve köylü kazanın
içinde bir küçük tencere ile birlikte geliyo hocaya...
Yahu Hocam senin kazan doğurdu diyo Hoca'ya...
Hoca kazanı alıyo şöyle evirip çevirip bakıyo,
uzağa gidiyo oradan bakıyo,yukarı kaldırıyo
aşağıdan bakıyo,iyice inceliyo süzüyo ve diyo ki
köylüye;
Doğurur tabi,.mına komuşsun kazanın...
 
Geri Kalan Kısmı
Bir gün açlıkla ilgili bir anket
yapılacakmış insanlara: "Lütfen dünyanın geri
kalan kısmındaki yiyecek eksikliğine bir çözüm ile
ilgili kişisel görüşünüzü belirtir misiniz? "
Sonuç felaket çünkü:
Afrikalılar "yiyecek" kelimesinin anlamını bilememişler.
Batı Avrupalılar "eksiklik" kelimesinin anlamını
bilememişler. Doğu Avrupalılar "kişisel görüş"
sözcüğünün anlamını bilememişler.
Orta Doğulular "çözüm" kelimesini anlamamışlar.
Güney Amerikalılar "lütfen" kelimesini anlamamışlar.
Ve ABD liler de "dünyanın geri kalan kısmının"
ne olduğunu anlamamışlar.

Roket Yakıtı
Dallas'daki NASA uzay üssünde, üs komutanı,
George ve Bob adındaki astronotları yanına çağırıp,
ertesi gün çıkacakları Mars yolculuğu hakkında
son talimatları verir ve bu zor yolculuğun
öncesinde uyumak üzere evlerine gitmelerini söyler.
Her iki astronot da, talimata uyup evlerine
giderler. George tam uyumak üzereyken telefon
gelir. Arayan Bob'dur.
"Alo, George. Ben Bob. Uyudun mu?"
"Henüz değil."
"Ben çok heyecanlıyım. Uyku tutmadı. Sana da
uyarsa, benimle birlikte içmeye ne dersin?
Uzun süre içki içemiyeceğiz..."
"Ok."
Bir saat sonra George ve Bob buluşurlar, bir
bara girip içki söylerler.Barmen tam içkiyi
verirken ikisine de dikkatlice bakar.
"Hey men. Sizi tanıdım. Yarın Mars'a gidecek
astronotlarsıniz. Size içki verdiğim ortaya
çıkarsa bir daha Dallas'ta ekmek yiyemem ben.
Kusura bakmayın."
George ve Bob barmenle tartışmalarına rağmen o
barda içki içemezler. Başka barlarda şanslarını
denerler; ama TV programlarını sürekli izleyen
barmenler onları her seferinde tanırlar ve içki
vermeyi reddederler.Marketlerde kapalıdır. Tam
eve dönmeye karar verdiklerinde Bob'un aklına
bir fikir gelir.
"Yahu George'cuğum. Bizim uzay roketine koydukları
yakıtın kokusunu hatırlıyor musun? Aynı viski
gibiydi. İstiyorsan ondan içelim."
Birlikte uzay üssüne girerler. Kontrol etmek
bahanesiyle yakıt tankının yanına gelirler.
Kimse şüphelenmez. Onlara güvenmeyip te kime
güveneceklerdir ki zaten. Ertesi sabah füzeye
binecek olanlar onlardır.George ve Bob yakıt
tankından aldıkları yakıttan birer kadeh
içerler; sonra da evlerine giderler. George
tam uyumak üzereyken telefon çalar. Arayan yine
Bob'dur.
"Alo George. Yine ben. Rahatsız ettim ama kusura
bakma. Sana birşey sormak istiyorum. Karnın
ağrıyor mu?"
"Evet Bob. Hem de çok."
"Peki. O zaman sakın gaz çıkarayım deme. Ben
seni TOKYO'dan arıyorum..."
 
Heykel
"Kadın sevgilisiyle birlikteyken kocasının eve
girdiğini duyar.
- Çabuk! Köşeye geç ve bir heykel gibi davran.
Adamın her yerine bebek yağı sürer, üzerine de bebe
pudrası serper. - Sakın kımıldama ve heykelmişsin
gibi davran! - Bu nedir? hayatım, diye sorar kocası
kapıdan girer girmez.- O mu? Sadece bir heykel.
Smithler yatak odaları için bir tane almışlardı.
O kadar sevdim ki bir tane de ben ısmarladım.
Kimse o andan itibaren heykel hakkında konuşmaz
hatta yatağa girene kadar. Gece saat iki gibi
koca kalkar ve mutfağa gider,bir kaç dakika
sonra da elinde bir sandviç ve bir bira ile
geri döner.- Al bakalım, der, bir şeyler ye. Ben
3 gün boyunca Smith'lerde idiyot gibi dikilirken
kimse bana bir bardak su bile vermemişti.

Eşek Yok
Sonradan olma zengin ağalardan biri safariye gitmeye
karar vermiş. Uzun zaman sonra geriye döndüğünde
köydekilere bahsetmeye başlamış.

Yol boyunca zenginlerin neler yaptığını ve nasıl
yaşadıklarını anlatmış. Bir süre sonra köylünün biri
sormuş…

‘’Ağam neler görmüşsen hele anlat’’
Ağa anlatmaya başlar.
‘’ Bizi kocaman uçaklarla götürmüşlerdir.
Kocaman tekerlekli jiplerle ormanların, nehirlerin,
köprülerin üstünden geçirmişlerdir.’’
Derken bir köylü sorar.
‘’ Hiç hayvan yok mudur? Ağam.’’
‘’ Olmaz mı. Hele zürefa görmüşem ilk önce’’ der ağa.
‘’ O nedir’’ diye sorar köylü.
Ağa görmüş tavırları ile hem sorar hem anlatır.
‘’ Eşeği biliy misiniz?’’
‘’ Biliyiiiz ’’ der köylüler
‘’ İşte eşeğin uzun bacaklı olanı ve boynu eşeğinin üç
katı, üzerinde yuvarlak benek olana zürefa diiyler.’’
Köylüler hayalinde zürefayı canlandırmaya çalışırlar.
Bir süre yol aldıktan sonra bir köylü yine sorar.
‘’ Başka hayvanda var mıdır ağam?’’
‘’ Olmaz mı. Zebra görmüşem bir sürü’’
‘’ O nedir’’ diye sorar köylü
Ağa görmüş tavırları ile tekrar anlatır.
‘’ Eşeği biliy misiniz?’’
‘’ Biliyiiiz ’’ der köylüler
‘’ İşte eşeğin aynı boyunda yukarıdan aşağıya çizgili
pijama giyenine zebra diiyiler.’’
Köylüler hayalinde zebrayı canlandırmaya çalışırlar.
Bir süre yol aldıktan sonra bir köylü yine sorar.
‘’ Başka hayvanda var mıdır ağam?’’
‘’ Olmaz mı. Gergedan görmüşem bir sürü’’
‘’ O nedir’’ diye sorar köylü
Ağa görmüş tavırları ile tekrar anlatır.
‘’ Eşeği biliy misiniz?’’
‘’ Biliyiiiz ’’ der köylüler
‘’ İşte eşeğin yana doğri iki katı, burnunda iki tane
boynuz olanına diiyiler.’’
Köylüler hayalinde gergedanı canlandırmaya çalışırlar.
Bir süre yol aldıktan sonra bir köylü yine sorar.
‘’ Başka hayvanda var mıdır ağam?’’
‘’ Olmaz mı. Boğa yılanı görmüşem bir tane’’
‘’ O nedir’’ diye sorar köylü
Ağa boğa yılanı ile eşek arasında nasıl bir bağ kurarım
da anlatırım diye biraz düşünür.
Köylüler merakla bekler.
Ağa sorar.
‘’ Eşeği biliy misiniz?’’
‘’ Biliyiiiz ’’ der köylüler.
‘’ Eşeğinkini de biliy misiniz?’’’’
‘’ Biliyiiiz ’’ der köylüler
‘’ İşte eşeğinkinin 5 katı uzunlukta amaaa eşek yok
ortalıkta !!.....
 
Sorular


Adamin biri is muracaatina gitmis. Bir gurubun onunde
gorusmeye almislar... "Simdi sana bazi sorularimiz olacak
bakalim bile bilecek misin?" demisler,
Adam da "sorun" demis.. "Yolcu tasir, karayolunda gider,
sofor kullanir bil bakalim bu nedir?" Adam dusunmus ve
"yolcu otobusu" demis..."Tamam dogru ama hangi marka,
Mercedes var, Mitsubishi var di mi?
Bilemedin ama sana bir sans daha verecegiz" demisler...
"Soyle bakalim havada yolcu tasir, pilot kullanir bu nedir?
" Adam hemen cevaplamis "yolcu ucagi ..."
"Tamam ama" demisler " Boeing var Airbus var di mi hangisi?"
Bunu da bilemedin diyip is gorusmesini bitirip adami gonderirlerken,
adam donmus demiski"Bir soru da ben sorabilir miyim?"
"Tabi buyur sor bu en dogal hakkin" demisler
"Kadinlarin iki bacagi arasinda bulunur, uremeye yarar nedir bu?"
demis... Hemen herkes o malum kelimeyi soylemis.
Adam "tamam bildiniz ama ananinki var ebeninki var di mi hangisi?..."

Marangoz
Kadının birinin apışarasında siyah bir leke çıkmış
ve doktora gitmiş. Doktor lekeye bakmış parmağıyla
ovalamış leke çıkmış kadın sevinerek eve gitmiş.
Ertesi hafta yine aynı yerde leke çıkmış kadın
yine aynı doktora gitmiş. Doktor yine lekeye bakmış
parmağıyla ovalamış leke çıkmış sonra kadına
hanımefendi 'kocanız ne iş yapıyor?' diye sormuş
kadın 'Marangoz'diye cevap verince,doktor
'O zaman söyleyin kocanıza a...ızı yalarken
kulağından kalemi çıkarsın' demiş.

Döner
Adamın biri köyden kasabaya alışveriş yapmak için gider
yol bayağı uzun olunca adamda kasabada yemek yeyip
köyüne öyle dönmek ister bi lokantaya girer garsondan
bir çorba ister ve masasına bırakıldıktan sonra afiyetle
yemeye başlar bu arada alaycı garsonda köylüyü görünce
bununla bi dalga geçeyim de ömrü boyunca anlayamasın der.
Adam çorbasını bitirince garson hemen yanında biter ;
-ehemm efendim arkadan ne alırdınız?
köylü birden kızarır ama altada kalmaz hemen cevabı yapıştırır!
-sen önümdekini kaldır sonra döner verirsin!!!

Lastik Tak
Yaşlı adamın biri otobüse binmiş.
Oturacak yer yokmuş. Ayakta duruken bastonu
durmadan yerden kayıyormuş.
Bunu gören genç bir adam yaşlı amcaya dönüp:
"Bey amca, o bastonun ucuna bir lastik takarsan
kaymaz." demiş.
Bunun üzerine yaşlı adam da genç adama
dönüp: " O lastiği baban zamanında takmış
olsaydı ben şimdi oturuyor olacaktım." demiş

Yenisin Heralde
Bir gün bir tavşan keraneye gitmiş. içeri bi bakmış bütün
hepsi tavşan içerdekilerin. artık yeni arayışlar içine girmek istemiş.
Sonunda bi yılan bulmuş. anlaşmılar. Ama yılanın karnı acıkmış.
Tam icraata geçeceklerken yılan bizim tavşanı yemiş. sonra kendi
kendine düşünmüş "ulan ben bunu yedim ama ya yanlış anlaşılıp
kimse gelmezse bana" sonra pişman olup bizim tavşanı kusarak
çıkarmış. Tavşan sonra sormuş "Sen yenisin heralde",
Yılan "yoo nerden çıkardın?" tavşan "BÖYLE AĞIZA MI ALINIR
.mına koyyim? "

Çok Var
Bir Amerikali, bir İngiliz ve bir Iraklı barda oturmuş içki
içiyorlarmış.

Amerikali içkisini bitirince bardağı havaya firlatmiş, silahını çıkarıp
bardağa ateş edip parçalamış:

"Bizde bardaklar o kadar ucuzdur ki biz Amerika'da aynı bardakla iki
kere içki içmeyiz" demiş.

İngiliz de bunun üzerine içkisini bitirip bardağı havaya fırlatmış ve
ateş ederek bardağı parçalamış:

"Bizim İngiliz kumsallarında bardak yapacak cam için o kadar çok kum
vardır ki, aynı bardakla iki kere içki içmeyiz" demiş.

Bunun üzerine Iraklı da buz gibi soğukkanlı bir şekilde içkisini
bitirmiş, bardağı havaya fırlatmış, silahını çekip Amerikali ve İngilizi
vurup öldürmüş:

"Bağdat'ta bu İngiliz ve Amerikalılardan o kadar çok var ki, biz aynı
adamlarla iki kere içki içmeyiz"
 
Karıyı da Çalmışlar
Sarhoşun biri üst baş dağınık bir halde
karakola gelir, araba anahtarını göstererek
komisere şöyle der : - Komiserim şu elimde
gördüğünüz anahtar var ya,onun üstünde az önce
benim arabam vardı, şimdi yok. Arabamı çalmışlar...
Komiser sarhoşa şöyle bir bakar: - Sen önce
kendine bir çeki düzen ver bakayım şu haline bak..
devletin komiseri önünde böyle fermuarı açık
durmaya utanmıyormusun?
Sarhoş pantolonunun önünde açık fermuara bakar,
bakar ve şöyle der: - Aha, karıyı da çalmışlar...

8 Numaralı Kutu
Doktorun biri yeni bir muayene açmış. Kapıya yazmış...
"Vizite ücreti 100 Dolar. İyileştirmediğimiz hastaya beş mislini geri veriyoruz..."
Vizite pahalı ama, doktor gerçekten doktor...
Her gelen hasta iyileşip gidiyor...
Doktorun ünü her geçen gün artıyormuş...
Uyanığın biri doktora gidecek, iyileşmeyecek ve beş misli parayı geri alacak ya, kapıyı çalmış...

"Doktor! Ağzımın tadı hiç yok... Öyle kötüyüm ki, hiçbir şeyin tadını alamıyorum..."
Doktor... Adama şöyle bir bakmış, hemşireye seslenmiş:"
Hemşire hanım! Sekiz numaralı kutuyu getirin"
Hemşire adama uzatmış kutuyu, adam, bir kaşık içindekinden yemiş ve anında tükürmüş...
"Ama Bu bok!!!!!"

Doktor sakin, "Evet! İyileştiniz. Tad alıyorsunuz artık.."
Adam, parayı ödemiş sinirleri tepesinde gitmiş...
Aradan birkaç ay geçmiş. büyük bir hırsla yeniden kapısına dayanmış doktorun...

"Doktor bey, ben de hafıza kaybı başladı... Herşeyi unutuyorum...!"
Doktor, adama şöyle bir bakmış yine, hemşireye dönmüş, "Kızım, sekiz numaralı kutuyu getirir misin?" demiş.

Adam, hemen itiraz etmiş, "Ama, o kutuda bok var!"...
Doktor, "Doğru! Bakın, hafızanız da yerine geldi!...."

Adam, ağlamaklı, hırsla ödemiş parayı çıkmış dışarı...
Kurmuş da kurmuş intikam planlarını... Birkaç ay sonra.."
Doktor! Ben de iktidarsızlık başladı... Durumum kötü, hiçbir şey yapamıyorum..."

Doktor adamı gözüyle şöyle bir inceleyip, "Hemşire hanım sekiz numaralı kutuyu getirir misin" diye seslenince, adam, tüm hırsıyla,
"S.kecem, seni de sekiz numaralı kutunu da..." diye bağırmış..

Doktor gayet sakin, "Geçmiş olsun! Artık yapabiliyorsunuz!!!!!!!!!"

Boru Yetmedi
Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve
antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için
arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır.
Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev
sahibi bunlara bir şey ikram etmek için biraz
ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır.
Soba yerden 1 m kadar yukarda, altındaki dizili
taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş
olabileceğine dair bir tartışma başlar. Kimyacı,
"adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini
düşürmüş,böylece daha kolay yakmayı amaçlamış."Fizikçi,
"adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın
daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş."Jeolog,
"burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi
bir deprem anında sobanın taşların üzerine yıkılmasını
sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış."
Matematikçi, "sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş,
böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını
sağlamış." Antropolog, "adam ilkel topluluklarda
görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe
saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş." diyerek görüşünü
bildirmiş. Bu sırada ev sahibi içeri girmiş ve ona
sobanın yukarda olmasının nedenini sormuşlar.
Adam da cevaplamış: "Boru yetmedi."

__________________
 
derhal rotanızı değiştirin
Bir savaş gemisi karanlık ve sisli bir gecede yol alıyormuş. Derken kaptan köşkündeki komutan tam karşıda ve uzakta üzerlerine doğru gelen bir ışık farketmiş. Hemen karşı tarafa sinyal göndererek şu mesajı geçmiş:
-"Derhal rotanızı 30 derece doğuya çeviriniz" Karşıdan anında cevap gelmiş:
-"Sen rotanı 30 derece batıya çevir!" Komutan şaşırmış, biraz da sinirlenmiş, mesajı tekrarlamış:
-"Rotanı derhal 30 derece doğuya çevir, emrediyorum!" Karşıdan cevap:
-"Asıl sen rotanı 30 derece batıya çevireceksin!" Komutan öfkeden küplere binmiş, bir mesaj daha yollamış.
-"Ben 30 yıllık kaptanım, sana son kez emrediyorum, rotanı 30 derece batıya çevir!"
-"Sen 30 senelik kaptansan ben de 20 senelik denizciyim, sen rotanı 30 derece doğuya çevir." Komutan, o kadar sinirlenmiş ki, hemen mürettebata bütün topları ateşe hazır hale getirmelerini emretmiş ve son kez bir mesaj göndermiş:
-"Burası bir savaş gemisi, derhal rotanı 30 derece batıya çevirmezsen ateşe başlayacağız."
-"Burası da bir deniz feneri.. Sen rotanı bir an önce 30 derece doğuya çevirmezsen birazdan kayalara çarpacaksın"


BaBaAnne
Yetmiş sekiz yaşında, tonton bir babaannem var. Ne kadar modern olsa da gelişmiş teknolojiye ayak uydurmakta epey zorlanıyor. Buna en güzel örnek evimi aradığında telesekretere bıraktığı not.
- "Babaannesi aradı dersiniz."

Papatyanın Hikayesi
Koskoca bir bahçede harikulade çiçekler içinde bir papatya... Aşık olmuş, yanmış tutuşmuş ak sakallı bahçıvana... Bir ümit bekliyormuş... Yüzlerce çiçeğin arasından onunla, sadece onunla saatlerce ilgilensin, buz gibi suyunu sadece ona döksün istiyormuş. Sadece ona değsin makası, sadece ona gülsün dudakları.... Kıskanıyormuş bahçıvanı. Kırmızı güllerden, sarı lalelerden, mor menekşelerden, zambaklardan... Papatya, sadece bahçıvan için açıyormuş bembeyaz yapraklarını... Bir gün aşkı öyle büyümüş ki yapraklarını taşıyamaz olmuş... Eğilivermiş boynu... Toprağa bakıyormuş artık.... “Buna da şükür” diyormuş... Yetiyormuş ona, bahçıvanın varlığını hissetmek... Zaman akıp gidiyormuş... Papatya bahçıvanın yüzünü görmeyeli çok olmuş. “Ne var sanki boynumu kaldırsa, bir kerecik daha görsem yüzünü diyormuş... Ve işte bir gün, bahçıvan papatyaya doğru yaklaşmış, incecik bedenini ellerinin arasına almış, elindeki sopayı köklerinin yanına toprağa sokmuş, bir iple papatyanın gövdesini bağlayıvermiş sopaya.... Papatya o an daha çok sevmiş bahçıvanı.... Hala göremiyormuş onu ama bedeni kurtulmuş... Uzun bir müddet sonra bahçıvan uğramaz olmuş bahçeye... Gelen giden yokmuş. Kahrından ölecekmiş papatya... Ama işte bir sabah hortumdan akan suyun sesiyle uyanmış... Derin bir oh çekmiş... Çılgıncasına sevdiği bahçıvan geri gelmiş. Birden kendisine doğru gelen iki ayak görmüş. Bu onun delicesine sevdiği bahçıvan değilmiş... Başka birisiymiş... Adamın elinde bir de makas varmış... Papatyanın kafasını kaldırmış yukarıya doğru...”Ne güzel açmışsın sen böyle” demiş... Bu gencecik yakışıklı bir delikanlıymış... Gözleri gök mavisi, saçları güneş sarısıymış... “Ama gövden seni taşımıyor” demiş... Elindeki makası papatyanın boynuna uzatmış ve bir hamlede başını gövdesinden ayırmış... Papatya yere düşerken hatırlamış sevdiğini... O ak saçlı, ak sakallı yaşlı mı yaşlı bahçıvanı... Birde o gencecik yakışıklı delikanlıyı düşünmüş... Ve o an anlamış neden o yaşlı bahçıvanı sevdiğini. O herşeye rağmen, papatyaya emek vermiş. Ona hiçbir zaman güzel olduğunu, onu sevdiğini söylememiş ama, aslında onu hep sevmiş... Papatya anlamış artık. SEVGİ EMEK İSTERMİŞ... Yere düştüğünde son bir kez düşünmüş sevdiğini.... Teşekkür etmiş ona içinden... Son yaprağı da kuruduğunda, Biliyormuş artık... GERÇEK SEVGİNİN, SÖYLEMEDEN, YAŞAMADAN VE ASLA KAVUŞMADAN VAROLABİLECEĞİNİ...
 
Köyün birinde yaşlı bir amca yaşarmış.Bu amca bir gün hayvan pazarına gidmiş.
Orada rengi mor olan bir koyun almış. Bu mor koyunu o kadar severmiş ki ailesi bi yana , mor koyun bi yana...

Derken bir gün mor koyun kaybolmuş.Bu yaşlı amca üzüntüsünden yatağa düşmüş.Bunu gören büyük oğu: '' Baba, ne eder o koyunu bulurum,sen rahat ol '' demiş..başlamış koyunu aramaya ... her yere bakmış koyun yok..akşam eve gelmiş.
Büyük oğlu: Baba ben koyunu bulamadım demiş. babasıda çek lan cezanı deyip büyük oğlunu ateş ederek öldürmüş.

Derken ortanca oğlanı gelmiş '' baba ,kardeşim bulamadı ama ben bulurum,yeri gögü deler mor koyunu sana geri getiririm demiş.'' o da aramış taramış her yere bakmış mor koyun yok..

Eve gelmiş..baba demiş ben mor koyunu bulamadım..Babası öfkeyle sende çek lan cezanı diyerek ortanca oğlunuda öldürmüş..

Derken en küçük oğlu Temel gelmiş. Baba demiş,ben onalrdan daha akıllıyım,onlar bulamadılar ama ben kesin bulurum sen canını sıkma demiş...
Temelde her yere bakmış,yeri göğü delmiş,koyun yok..eve gelmiş baba ben koyunu bulamadım demiş...Babası sende çek lan cezanı diyerek onuda vurmuş....
 
Temel'in Kedisi
Temelin bir kedisi varmış ve hergün düzenli olarak gezmeye çıkartırmış.Birgün yolda karşılaştığı bir arkadaşı:



-Ula senun paşka işin yok midur pikmaymusun herkün bu kediyi gezdirmekten? diye sorunca Temel:

-KPende piktum ama ne yapayum ha pu kedi pakiredir istemayrum pi de yavrulasın korkayrum salamayrum! demiş. Bunun üzerine arkadaşı:
-Ula usağum ha punun kolayi fardur... Penzine pula sal oni yanuna gelmez kedi medi..
Temelin kafasına yatmış bu yöntem bir deneme yapmış bakmış gerçekten yanına kedi falan yanaşmıyor hergün sabahtan salarmış kediyi benzine bulayıp... aksam hava kararınca kedi de eve dönermiş rahat etmiş Temel, taaa ki bir akş am kedi hava kararıpta hala eve dönmeyinceye kadar...
Bir telaş bir telaş oraya bak buraya sor yok yok gitti bizim kedi diye düşünürken rastladığı mahallenin çocuğu
-ha pen kördum senun kediyi şu ileriki ranpada penzini bitmiş öbür kediler dayanaydu





Fındıklar

Temel ile fadime birbirlerini çok istiyorlarmış. Fakat utangaçlıklarından birbirlerine açılmak ne kelime konuşmaları bile çık zormuş. Tesadüfen yalnız kaldıkları bir günde artık canına tak demiş olan temel fadimeye; habu findukluklardan yukarı bir çikalummi der. Fadime de he temel çikalum der. Biraz yürürler. Temel konuşacak kelime bulamaz, fadime durumu anlar bari bir soru sorayımda temel açilsun diye düşünür.



-"Uy temel habu findukluklar kimundur" der.

Temel hemen atılır
-Emicemundur bi tane koparanun a...na koyarum ",
Fadime hemen bir fındık koparır. Temel fırsatı kaçırmaz hemen sarılır fadimeye fındıklıkların altında işlerini bitiriler.
Sonra kalkıp tekrar yürümeye başlarlar ikiside mutludur. Biraz sonra fadimenin canı çeker temele tekrar sorar,
-"Temel, habu findukluklar kimundur.
Temel" dayimundur, bitane koparanun a.. na koyarum der.
Fadime hemen birtane koparır. Temel tekrar sarılır fadimeye uzun uzadıya fındıkların arasında işlerini görürler.
Tekrar kalkarlar yürüler. Biraz sonra fadimenin canı tekrar ister temelde aynı işi yapar. Bu böyle birkaç defa daha devam eder fakat Temelin pili bitmiştir, ama fadime doymak bilmez tekrar sorar
"Uy temel ha bu findukluklar kimundur da",
temel "ha bilmeyirum galiba fiskobirluğunduler"




Avcı Temel

Dört kişilik avcı grubu, tecrübeli avcı Temel'in önderliğinde ormanda ilerlemektedirler. Karşılarına küçük bir delik çıkar. Temel yatın yere tavşan deliği! Bütün avcılar yere yatarlar. Gerçekten bir müddet sonra delikten tavşan çıkar. Avcılar hemen Vururlar.



Tekrara yürümeye başlarlar. Bir süre sonra büyük bir delik çıkar karşılarına. Temel: "Yatın yere, tilki deliği!" Yatarlar. Biraz sonra tilki çıkar onu da vururlar. Tekrar düşerler.

Bu defa daha büyük bir delik çıkar. Temel:" Yatın yere ayı ini", Yere yatarlar ve çıkan ayıyı vururlar. İyice keyiflenen avcılar yürümeye devam ederler. Kısa bir zaman sonra kocaman bir deliğin başında dururlar. Acemiler hep birden Temel'e bakaralar. Temel:"Uşaklar ne çıkacağunu bilmeyrum. Ama yatın ne çıkarsa bahtumuza!" Ertesi gün gazetelerde:
Dört avcı tren altında can verdi...





Refleks

Temel İstanbul'a gelmiş ve İstanbullu bir kızla flört etmeye başlamış. Beraber yolda yürürlerken kız dalgınlıkla bir muz kabuğuna basmış. Sendelemiş, fakat tam düşeceği sırada tekrar dengesini sağlayıp son anda yere düşmekten kurtulmuş. Ve Temele demiş ki:



- Nasıl refleksim iyi mi?

Sendelediği sırada kızın iç çamaşırı olmadığını da gören Temel cevap vermiş :
- Uyy siz ona refleks mi diyisınız ?




T.H.P

Temel sabah uçağı ile parise gidiyor. İşlerini tamamlayıp akşam uçağı ile istanbula dönmek istemekte...aksilik uçagi kaçırır. Saat 23.30 de lüks bir otelin yolunu tutar. odasına çıkıp uyur. sabah saat 7'de resepsiyona gidip hesabını sorar.



Eline bir fatura uzatırlar temel şaşırır.Ulan bir başımızı koyduk ve kalktik 400 dolar... Olurmu. der. - Ama efendim hizmetlerimiz var.

Temel faturaya bakar T.K.P 100$
- T.K.P ne?
- Tenis kortlarını kullanma parası.
Ben kullanmadım ki der temel.
- Kullansaydınız efendim 6 tane kortumuz var. Der
Resepsiyon memuru yine bakar H.K.P 150$
- Bu ne?
- Havuzu kullanma parası
- Kullanmadim ki der temel. Resepsiyon memuru gayet sakin bir şekilde kullansaydiniz 3 tane havuzumuz var 2 tanesi olimpik.
Temel çok sinirlenir ve hemen bir kalem ister. Faturanın altına aynen sunu yazar.
T.H.P 500$. Ve resepsiyon memuruna uzatır.
- Ver bakalım 100$ sizinde bana 500$ borcunuz vardır, der Temel. Resepsiyon memuru şaşırır.
- T.H.P ne oluyor?
Temeli Halletme Parası.
Aman efendim olurmu öyle şey estağfurullah. der resepsiyon memuru.
Kardesim Temel burdaydı Halletseydiniz bütün gece...
 
Eyaletlerin Hikayesi

Temel ile Idris cok eskiden bir yolculugacikmislar.Temel'in arkasinda saz, Idris'in sirtinda azik, Asya'yi gecip, Amerika'ya gelmisler. Burda dolasirken birden etraflarini kizilderililer sarmis.



Napicaz derken Temel:

-"Ben sazimi cikartip caligim, bunlar boyle birsey gormemislerdir,"deyip baslamis saz calmaya. Temel'in saz calisini duyan butun kizilderililer son hizla kacmislar.
Bunun uzerine Idris:
-"Buraya bir tek saz yetti, buranin adi TekSaz olsun" demis.
Gene yola koyulmuslar. Bir gun yine kizilderiler etraflarini sarmislar,
Temel gene ayni taktik saz calmis. Sazi duyan yerliler iyicene sinirlenip uzerlerine yurumeye baslamislar Temel ile Idrisin.
Bunun uzerine Idris guzel bir yellenmis. Kokuya dayanamayan kizilderilerin hepsi vin.
Temel:
-"Buranin adi da Laz VeGaz olsun bari," demis.
Dolasmaya devam ederlerken gene kizilderililer saldirmislar. Temel baslamissaza, ama sazi duyan kizilderililer cok sinirlenip almislar sazi, Temelin uygun bir yerine monte etmisler ve gitmisler. Bunun uzerine Idris:
-"Buranin adi da ArkanSaz olsun".



Burasi Amerika

Temel Dallas'daki kuzeni Dursun'u görmeye gitmis. Dursun Temel'i havaalaninda karsilamis. Beraberce disari çikmislar. Temel bir bakmis 10 metre boyunda bir limuzin! "Uyyy, amma da büyük bu,da!"



Dursun hafifçe gülmüs. "Temelim burası Amerika! Bura da herbirsey büyük!"

Yola çikmislar, Dursun'un çiftliğinin kapisindan içeri girmisler. Git git bir türlü eve varmiyorlar. Temel saskinlik içinde: "Uyy, amma da büyük çiftlik daaa!"
Dursun gene hafifçe gülmüs. "Temelim burasy Amerika! Burada herbirsey büyük!"
Neyse, aksam olmus, yemek salonuna geçmisler. Salonun ortasinda kocaman bir masa. Bir ucunda Temel bir ucunda Dursun. Temel Dursun'u taa uzaktan zor seçiyor. "Uyy!" diye baaarmis. "ammabüyük masa, da!"
Dursun'un sesi gelmis "Temelim burasi Amerika! Bura da herbirsey büyük!"
Yemekten sonra Temel'in tuvalete gitmesi gerekmis. Dursun:
"Temelim, alt kata in, soldan üçüncü kapi" diye tarif etmis. Temel alt kata inmis ama sol yerine sagdan üçüncü kapiya girmis. Orasi evin havuzunun oldugu yermis.Heryer karanlik oldugu için Temel elektrik düğmesini ararken havuza düsmüs. Can havliyle bağırmaya baslamis:
"Sifonu çekmeyiiin!!Sifonu çekmeyiiin!"




Aynı yerde

Temel uzun zamandir görmedigi arkadasi Cemal'le Istanbul'da



karsilasinca :

- Usak nasilsun pakayum?
- Iyiyum...
- Çocuklarin nasildur?
- Onlar da iyidur.
- Peki karin nasildur?
Temel böyle sorunca Cemal'in birden yüzü degisir...Temel
arkadasinin karisinin geçen yil öldügünü hatirlayip hemen söyle der:
- Yani hala ayni mezarda mi yatiyii?





Prova

Temel iş için gittiği bir şehirde birkaç günlüğüne bir otele yerleşmiş.



Akşam yatma vakti yatağa girdiğinde yan otel odalarının birinde büyük

bir gürültü. Temel rahatsız olduğundan uyku tutmayınca gidip uyarmak
istemiş. Kapıyı çalıp, durumu anlatınca kapıyı açan;
- Kusura bakmayın biz müzisyeniz yarın bir konserimiz var da prova
yapıyoruz.
Anlayışla karşılamış Temel, ve geri dönmüş. Ertesi gün yine aynı gürültü
ve yine uykusuzluk. Tekrar gitmiş ve kapıyı çaldığında yine aynı cevapla
karşılaşmış ve yine anlayışla karşılaşmış.
Bu durumlar birkaç gün bu şekilde sürmüş. Bir gün akşam müzisyenlerden
gürültüye devam ama kapıyı çalan yok. Merak etmişler;
-Bu Temel'e bir şey oldu galiba
Kapısını çalmışlar Temel'in ama kapıyı açan yok. Bir yolunu bulup içeri
girmişler. Yatak odasından Temel'in tuhaf sesleri geliyor. Yavaşça
yaklaşmışlar Temel yatağın üzerinde mastürbasyon vaziyetlerinde. Biri
dayanamamış sormuş:
-Arkadaş bu ne vaziyet?
Temel de;
-Bugün prova yapiyrum, haçan yarin hepinizun anasini....





Vampir Temel

Bir tepenin ardında 3 tane vampir duruyormuş.. Adları Hank , Frank ve tabii



ki Temel .. Hank benim karnım acıktı bir şöyle uçayım da karnımı doyurup geleyim demiş . Bu uçmuş bi 15 dk sonra geri gelmiş ağzı burnu kan içinde

Bizimkiler nerden buldun? diye sormuşlar .
O da"Şurda sıralı ışıklar var ya demiş işte orda tombik bir kadın yatıyordu .. Daldım başta çok debelendiama sonunda teslim oldu" demiş ..
Frank da ben bi karınımı doyurayımdeyip o da uçmuş. Oda 15 dk sonra geri gelmiş ..Tabii ki onunda ağzı burnu kan içinde!
Ona da sormuşlar nerden buldun diye.
O da "Şurda 3 tane ışık var ya demiş, işte orda bi adam buldum bende onun kanını içtim geldim demiş . En son bizim Temel bende karnımı doyurup da geleyim demiş .. O da uçmuş fakat hemen gelmiş, üstelik ağzı burnu kan içinde. Bunlar merak edip sormuşlar sen ne kadar hızlısın bu kadar çabuk nasıl buldun demişler . Bizim Temel de
"Şurda direk var ya demiş gördünüz mü?"
Onlar da evet demişler .
"He işte ben o direği görmedim de"




Süzme

Temelin 8 tane cocugu varmis ama hepsi de birbirinden salak,



gerizekaliymis. Temel ve karisi Fadime doktora gitmisler.Durumu

anlatmislar. Böyle böyle biz artik cocuk istemiyoruz demisler. Doktor
bunlara 1-2 kutu prezervatif vermis. Nasil kullanilacagini falan anlatmis
yollamis. Neyse bunlar kullana kullana bir gün prezervatifleri kalmamis
Temel kara kara düsünmeye baslamis . Ne yapsak ne etsek diye Fadime "Dur ben sana dantelden örüvereyim demis" Olcüyü falan almis 1-2 gün icinde örmüs. aradan 9 ay gecmis Temel ile Fadimenin 1 cocuklari daha olmus. Zamanla cocuk büyümüs, 9-10 yaslarina gelmis. Ama nasi bi cocuk zeki mi zeki, firlama mi firlama . Önceki 8 ine hiç benzemiyo. Tum sinavlarda birinci, sporda tum sehrin en iyisi, Köyün en zeki,atilgan cocugu olmus.
Bir gün Temel kahvede otururken sormuslar :
" Ya Temel senin 9 cocugun 8'i deli mi deli bu sonuncusu nasi oluyor da
bu kadar akilli oldu?" Temel gerine gerine cevap vermis :
" Suzme o, suzme."



Tecavüz

Kadinin birinin arabasi otobanin ortasinda bozulmus. Kadin arabasini kenara çekmis ve yardim bulabilmek amaciyla otobanin kenarinda yürümeye baslamis. Bu sirada yanina yaklasan kötü niyetli bir adam kadina tecavüz etmeye kalkmis. Kadin kendini korumak için çantasina uzanmis ve eline aldigi biçak ile adamin cinsel uzvunu hizla kesmis. Kadin kestigi bu



parçayi hizla uzaklara firlatarak oradan kaçmis. Tam bu sirada Idris ile

Temel otoyolda otomobilleri ile yol almaktadirlar. Adamin seyi gelir ve
bizimkilerin camina çarparak seker. Bunun üzerine Temel Idris'e dönerek : Uy ula idris sinekteki mala bak usagum




Ah şu medya!

Temel bir gun hamama gider Herkezin uzerinde pestemal vardir ama temelin



uzerinde bir gazete kagidi sarilidir .... Temel e sorarlar

- Temel hayirdir niye pestemal degilde gazete kagidi
Temel cevap verir:
-Oglum medya herseyi buyutuyor..




Temel ve çoban

Bir gün dagda gariban bir çoban zengin agasinin yüzlerce koyununu



otlatirken yanina birisi yaklasmis. Temel:

- Hey hemserim kolay gelsin. Sana burda kaç koyun oldugunu söylersem
banabir koyun verirmisin. Gariban çoban biraz düsünmüs ve aklindan
"Ulan ben bile burada kaç koyunoldugunu bazen sasiriyorum bu adam nerden bilecek demis" ve Çoban:
- Tamam bilirsen al bir tane koyunu götür. Temel:
- Tam 548 koyun var. Çoban:
- Hemsehrim dogru bildin. Bir koyunu al götür.Tabi o adam gitmis
koyunlarin arasina dalmis ve en irisini sirtlamis götürürkençoban
seslenmis.Çoban:
- Hey...! dur bakalim bende senin nereli oldugunu bilirsem koyunu geri
birakacak misin. Temel kabul edince coban:
- Sen Trabzon'lusun.
- Peki nereden anladin?
- 548 tane koyun içinden davar köpegini sirtlayip götüren Trabzonludan
baskasi olmaz da ondan.






Sahte dolar

Marketin birine bir turist gelmis bir seyler almis, sonra türk parasi



çikaramamis dolar uzatmis kasadaki adama.

Adam para sahte mi degil mi diye kuskuya düsmüs. Paranin orasina burasina
bakmis.Evirmis çevirmis anlayamamis sahte olup olmadigini.
Bakmis böyle olmayacak parayi sirada bekleyen Temel'e uzatmis.
'Bir de sen bak hele' demis.
Temel paranin bir altina bir üstüne bakmis sonra masanin üstüne atmis
ve 'bu para sahte' demis.
Herkes sasirmis, nasil anladin bu kadar çabuk demisler.
Temel de: 'Bunun üstünde Atatürk resmi yok' demis.
 
İsim değişikliği

Temel ismini degistirmek için mahkemeye basvurmus.



Hakim demis ki: "Ne var oglum niye ismini degistirmek istiyorsun? Hem

senin ismin ne bakalim ?"
Temel cevap vermit : "Temel Kiç".
Hakim : "Tamam o zaman degistirmekte haklisin, yeni ismin ne olsun
istiyorsun?"
Temel : "Dursun Kiç" olsun demis.





Maske

Temel bir maskeli balonun yarışmasında kompozisyonuyla birinci gelmiş. Çırılçıplak, kafasında gaz maskesi, elinde bir demet çiçek ve orasında sallanan bir prezervatif. Jüriye göre: Çıplaklık fakirliği; Gaz maskesi hava kirliliğini;



Prezervatif de bedensel kirliliği simgeliyormuş. Bir demet Çiçek ise doğayy simgeliyormuş. Hayır diye itiraz etmiş Temel.

- Punu temek istemistum. Kaput kullanmak, çiçeği gaz maskesiyle koklamaya

penzer.
 
Otobüs soförü "yandaki kazaya bakarken" otobüsü devirdi: Alti ölü... 11 Subat

* Malatya'da hirsiz çaldigi mallari koydugu yerde bulamayinca polisi aradi!... 27 Subat

* 73 yasindaki dede inege tecavüz ederken yakalandi...

* Show TV'nin "Kaçak" adli yarismasindaki "kaçan adam" Bursa'da kendisini gören 10 kadar isgüzar tarafindan "Kaçak lan bu," denilerek dövüldü...

* Diyanet isleri eski Baskani ve eski Devlet Bakani Dr. Lütfi Dogan kadinlarin ne hissettigini anlamak için evinde türbanla dolastigini açikladi... 9 Ekim

* Tansu Çiller Kirklareli halkina "Allah'i size emanet ediyorum," diye seslendi... 12 Ekim

* Televole ekibi taaa Kibris'a kadar giderek Çagla Şikel'in mesajinda adi geçen tostu yapan makineyi buldu...

* Biçaklanan adami arkadaslari bes dakika mesafedeki izmit Devlet Hastanesi yerine "Tanidik doktor var," diyerek Gölcük'e götürürken yolda can verdi... 15 Subat

* Kurban Bayrami'nin daha ilk dakikalarinda 103 kisi kendini yaraladi, bir tosun da 5. kattan düstü. Japon turistler sokaklarda kurban kesen Türkleri kameralarla kaydetti...

* Evine gelen elektrik faturasini gören Kemal Dervis "Bu faturalar herkese böyle mi geliyor? Bu millet buna ragmen isyan etmiyor ha. Türkiye'de isyan çikmayacagina inandim," dedi... 25 Subat

* Bursa'da Umut Semerci adli genç "Bir Çift Yürek"i okuyup Aborjinlere katilmak üzere evden kaçti... 4 Mart

* Bir adam halay çekerken kendini biçakladi...

* istanbul Büyüksehir Belediyesi 8 Mart Dünya Kadinlar Günü için düzenleyecegi senlige çagiracagi adlari açikladi: Tecavüzden hapis yatan Dogus ile kadin dövmeyi savunan ibrahim Erkal... 5 Mart

* Bülent Ecevit dramatik bir tonla "Baris degil savas istiyoruz," dedi, ayni gün Tayyip Erdogan'in sürç-ü lisani "Kürdistan" oldu... 7 Mart

* Yozgat'ta "McDavut's" adiyla köftecilik yapan adama McDonald's uyarida bulundu. Köfteci "McDonald's'a bir zarar verdiysek özür dileriz," dedi... 9 Mart

* Diyarbakir'da DGM katibi ile odacisi yargicin kasesi ile mührünü kullanarak Avrupa'ya iltica etmek isteyenlere para karsiligi "giyabi tutuklu ve PKK'li" belgesi verirken yakalandi...

* Rize ve Giresun'da iki kisi kendi kestikleri agacin altinda kaldi... 11 Mart

* Bartin'da 34 yasinda bir adam ahir kapisina bagladigi kuzuya tecavüz ederken yakalandi... 13 Mart

* Konya'daki bir markette avakadonun yaninda "kullanma klavuzu" verilmeye baslandi... 15 Mart

* Trabzon'daki bir çiftin kizlarina her gün önünden geçtikleri GiMA marketin adini verdikleri ortaya çikti...

* Tunceli'de 3000 kisi birahanede çalisan 8 kadina karsi yürüdü... 25 Mart

* Nuri Ergin "Sambabasi, satanist, anafo, sanal Pokémon, kinali kuzum, Ciguli, Marziye" benzetmeleri yaptigi Alaattin Çakici ile barisabilecegini söyledi...

* "Kümes Hayvanlari Dernegi" adi altinda horoz dövüstüren gruba Hayvan Dostlari Dernegi baskin yapti, 4 kisi yaralandi...

* Urfa'da iki çete 13 yasindaki usta kapkaççi M.Y'yi transfer etmek için otomobil önerdi, kavga çikti, 11 kisi tutuklandi... 31 Mart

* Sheraton Otel faturasi Zekeriya Beyaz'in erotik yayin yapan Pay TV'yi izledigini ortaya koydu. Televizyonu açtiginda porno yayinla karsilastigini savunan Beyaz "Dört kisi ne yapiyorlardi öyle, insan insanligindan çikiyor vallahi," dedi... 9 Nisan

* Kayseri'de "Ben Cebrailim (Azrail bile degil!) hepinizin caninizi alacagim," diyerek tehditler savuran adam çevresinden 200 milyon Lira haraç aldi... 21 Nisan

* Sinop'ta bomba dersi veren bir adam "gerçek bomba ile verdigi" derste pimi açik unutunca yaralandi... 26 Nisan

* ingiltere'de bir midilliye tecavüz ederken pantolon ve cüzdanini düsüren Tuncay Özcan polise soygun ihbari yapti. Ancak DNA testi skandali ortaya çikardi... 30 Nisan

* Bursa'da iki adam uzun yolculukta tek kapili arabada arkada oturan ve sürekli tuvalet ihtiyaci duyan arkadaslarini basini mermere vurarak öldürdü... 30 Nisan

* Bursa'da bir adam fabrikada çayina çis karistirip saka yapan üç arkadasini pompali tüfekle öldürdü... 3 Mayis

* Gaziantep'te bir adam yavru kazini yiyen kediyi pompali tüfekle vurdu, kedinin sahibi de döner biçagiyla adami öldürdü... 19 Mayis

* Silifkeli Ünal Pisirgen inek makedinin içine koydugu sogutucudan "sagdigi" ayrana "inek kola" adini verdi... 22 Mayis

* Vanlilar köy-kent projesi için gelen Dünya Bankasi yetkililerine "Biz kent istemiyoruz, inek verin yeter," dedi... 28 Mayis

* Bursa'da bir adam digerini "sol eliyle çorba içtigi için" öldürdü.. 29 Haziran

* Adanali seyyar lokantaci Osman Çakmak zabitadan kaçmak için büfesini rayli sistemle tasidi... 8 Temmuz

* Kiyisinda "içtigi" Sapanca Gölü'nü "o kafayla" yüzerek geçecegi iddiasina giren Ali Pehlivan boguldu... 10 Temmuz

* Konya'da akil hastalari hasta bakicinin anahtarlarini çalarak kaçti... 15 Temmuz

* Giresun'da çarpisan otomobillerde kavga çikti bir ölü, iki yarali... 15 Temmuz

* Giresun'da cami avlusunda iskambil oynayan kardesleri uyaran müezzin öldüresiye dayak yedi... 19 Temmuz

* Adana'da döner ustasi Yunus Sen dürümün içindeki eti az bulan müsterisince öldürüldü... 19 Temmuz

* Sarhos olup bes ay önce tasindigi evi kendi evi zannederek içeri giren, rahat rahat televizyon seyreden adam ev sahiplerinden yedigi dayak nedeniyle öldü... 22 Temmuz

* Adana'da oglunun sünnet dügününde hep ayni sarkiyi çaldiran grupla tartisan adam bir kisiyi öldürdü... 22 Temmuz

* iki komsu kadin TV sesinin yüksekligi nedeniyle gündüz kavga ettiler, gece de esleri kavga etti, bir ölü... 24 Temmuz

* Gaziosmanpasa'da üç kafadarin 370 metrelik elektrik kablosuyla yaptiklari isikli uçurtmayi halk UFO sandi... 27 Temmuz

* Rize'de bosanmadaki mal paylasiminda kavga çikti: Bir ölü, bes yarali... 10 Agustos

* izmit'te Ahmet Üstün'ü kaçirdigi genç kizin yakinlari önce dövdü, sonra da iki saat boyunca kirmizi bez parçalarindan yapilan bir dansöz kiyafeti ve topuklu ayakkabilarla mahallede "oynatti"... 13 Agustos

* Kolici katil tahliye talebi reddedilince yargica saatini firlatti... 24 Eylül

* Konya'da biri cami avlusuna krizde bakamadigi gerekçesiyle hamster birakti...

* Cihangir Parki'nda Keje adli dizinin çekimlerinde rol geregi biri biçaklandi. Tinerci Adil Çaliskan "Güçsüz birine saldirmak olur mu," diyerek iki kameramani kalçasindan biçakla yaraladi... 29 Eylül

* BBG üçüncü dönem birincisi Kaan'in annesi istanbul ikinci bölgeden bagimsiz milletvekili adayi oldu, oglunun fotografiyla dolasip "Bu çocugu ben yetistirdim," diyerek oy istedi...

* Eskisehir'de taraftarlar dernegi baskani Deniz Yilmaz'i gözaltina alindi. Polis Yilmaz'in kendini duvara vurup akcigerlerini patlattigini kaburgalarini kirdigini açikladi...

* Erzincanlilar Arçelik reklaminda "korkak" bir bekçiyi canlandiran Safak Sezer'e kizinca oyuncu özür diledi... 27 Kasim

* Samsun'da bir genç silahla Atatürk büstünü rehin aldi. Ertesi gün de büste çiçek koydu...
 
BİR ONU YAPMADILAR

Yaşlıca, ancak kadınların yaşlanabileceği kadar yaşlı bir hanıma bir türlü teşhis konulamıyor. Kadıncağız yirmi sekiz gündür hastahanede yatmakta ve hiç bir sonuç yok. Belki dikkatinizi çekmiştir, üniversite hastahanelerinde garip bir hiyerarşi vardır. Ord.Prof. başta, arkasında Doçentler, sonrasında başasistanlar ve bir iki parlak öğrenci üçgen düzende "Vizitelere" uçarak giderler. Yine böyle bir gün ve tüm kadro hastanın başında. Ord. Prof sorar:
-Radyolojik tetkikler?
Hemen filmler ışıklı panoya yerleştirilir.
Sert ve kararlı bir ses:
-EKG? Derhal "Trase" hocanın önüne serilir...
-Eforlusu? O da hemen açılır hocanın önüne...
-Laboratuar tetkikleri? Her şey önceden hazırlanmıştır.
-Elektroansefalografi?
-Buyurun hocam.
-MR?
-Dışarıda çektirilmiş!.. MR da konulur büyük
patronun önüne. -Sintigrafi? Anjiyo?... derken büyük şef sorar :
-Scan oldu mu ? Kadından gelen cılız bir ses :
-Bir onu yapmadılar !
 
ali'nin türkçesi çok zayıfmış.öğretmen ali ye git evde 5 tane cümle kur gel demiş.sonra eve gitmiş.
ali:baba bana bir cümle söylermisin? demiş
babası gazete okuyormuş
-defol defol demiş. gitmiş yazmış sonra annesine gitmiş annesi mutfakta sana reklamı izliyomuş.
Ali:anne bana bi cümle söylermisin demiş
Annesi:sanaaaaaaa sanaaaaa sanaaaaaaa demişgitmiş onuda yazmış.abisi tarzancılık oynuyormuş
Ali:abi bana bir cümle söylermisin? demiş
Abisi:tarzan tarzan tarzan demiş sonra ablasını odasına gitmiş ablası sevgilisiyle konuşuyomuş abla bana bi cümle söylermisin demiş
AblAsı:sen önden git şekerim belki ben arkadan gelirim demiş sonra kardeşi fülütle oynuyormuş bana bi cümle söylesene demiş oda do re mi fa şişti kafa demiş bunuda yazmış sonra ertesi gün:
öğretmen:birinci cümleni söyle bakalım demiş
ali:defol defol demiş
öğretmen:sen onu kimse söylüyorsun
ali:sanaaaaaaaaaa sanaaaaaaa sanaaaaaaaaaaaaaa
öğretmen:sen kendini ne zannediyosun
ali:tarzan tarzan tarzan
öğretmen:yürü bakalım müdüre
ali:sen önden git şekerim belki ben arkadan gelirim demiş müdür kafasına sopayla vurmuş do re mi fa şişti kafa demiş.......
 
Tabura yeni bir komutan gelmis ve askerleri toplayarak bir konusma yapacagini belirtmis. Bütün askerler toplanmislar ve komutan baslamis konusmaya :
"Bugün tanismak için sizleri buraya topladim. Benim adim Ahmet,
soyadim Kirç. Tekrar ediyorum, Kirç. Arada R var. Sakin ola diliniz sürçmesin çok fena yaparim. Herkes iyice ezberlesin hata istemem !"

Askerler dagilmislar ve herkes "Arada R var, arada R var" diye içinden ezbere koyulmus. Komutan ise bu konuda ne kadar hassas oldugunu göstermek için sagda solda gördügü askere soruyormus :

- Sen !

- Emredin komutanim!

- Soyadim ne benim ?!

- Kirç komutanim.

- Aferin ! Isinin basina !

Komutan böyle böyle hergün bir kaç kere soyadini soruyor ancak kimse

sasirmiyormus. Temel ise bu konuda çok sanciliymis. Ya bir gün piyango

kendisine çikarsa ve sasirirsa diye daralip dururmus. Nihayet bir gün tören esnasinda komutan aniden arkasina dönmüs ve Temel'i isaret ederek :

- Sen ! Soyadim ne benim ?!

Temel heyecandan konusamiyor, nutku tutulmus. Yaprak gibi sallanmaya baslamis. Komutan gayet sinirli :

- Sana söylüyorum, cevap ver, asabimi bozma !

Hemen arkasindaki arkadasi bakmis Temel'in basi belaya girecek hemen

fisildamis :

- Arada R var, arada R var...

Bunun üzerine Temel rahatlamis ve cevap vermis :

- Gört !!!
 
Temel makinist olmus. Birgün rayda
giderken tren yolu üzerine bir çocuk çikar.

Temel düdüge olanca gücüyle asilir
ama çocuk kilini bile kipirdatmaz.

Tren çocuga gittikçe yaklasir. Temel kendi kendine düsünür :

- Acaba çocugu mu öldürsem, yoksa treni raydan çikartip 400
yolcuyu mu öldürsem.

Bu sorunun içinden çikamaz. Ve yolculara sormak üzere arkaya dogru gider.

Yolculara sorar. Tabi ki yolcular
canlarinin kiymetini bilmektedir ve Temel'in çocugu öldürmesini isterler.

Olanlar olur. Ertesi gün
gazetelerde :

- Tren kazasinda 401 ölü ! sans eseri Temel kurtulmustur.

Ve Temel'i mahkemeye çikarirlar. Hakim sorar :

- Temel olay nasil oldu, anlat !

Temel basi önde cevap verir :

- Hakim bey, hersey çocugun tarlaya dogru kaçmasiyla
basladi
 
Temel son model bir araba alir.
araba sifir oldugundan dolayi iki sene garantisi vardir.
temel üc gün sora motoru patlatir servise gütürür.
servis ona yeni bir araba verir.
Temel bir hafta sonra o arabanin motorunuda patlatir.
Temele yeniden bir araba daha verirler ve yirmi gün sonra
o arabanin motorunuda patlatir.Servis yetkilileri bir türlü motoru nasil patlatdigini anlayamaz,ve temele sorarlar temel gelin beraber gidelim göstereyim der ve arabaya binip otobana cikarlar birinci ,ikinci,ücüncü,dördüncü ve besinci fitese takar ve ben hiz yapmayi cok seviyorum der , simdi siki durun rokete takayrum der ve motoru patlatir.
 
Adamla karısı her zamanki gibi kilisede vaaz dinlemeye gidiyorlarmiş. Ancak adam her seferinde vaazin ortalarına doğru uyuklamaya başlarmış,o yüzden yerlerine oturmadan önce karısı çantasından bir çengelli iğne çıkartmış, "Bana bak adam.." demiş.. "Bugün de yanımda uyuklarsan şu iğneyi artık nerene rastgelirse batırıcam" Derken kilise toplanmış, vaaz başlamış. Biraz sonra kadın yana doğru başını bir çevirmiş, kocası uyukluyor.. Kadın; "Benden günah gitti" diye iğneyi çıkarırken, > Papaz; "BU EVRENİ YARATAN KİMDİR?" diye sormuş. Tam o anda kadın iğneyi batırıverince adam; "TANRIMMM" diye bağırmış.. Papaz gülümsemiş, "Adamı uyandırdım" diye kadın da gülümsemiş..Vaaz devam etmiş.. 5_10 dakika sonra kadın yine başını çevirmiş, adam yine uyukluyor... Bu arada vaaz devam ediyor.. Papaz; "Allah'in sizi duyması için ona şöyle seslenmeniz yeter" derken, kadın yine adama igneyi > batırınca,adam; "EY YÜCE TANRIM!!" diye bağırmış.. Papaz yine onlara bakıp gülümsemiş, vaaz devam etmiş...5_10 dakika sonra kadın kocasına bakmış,adamın yine uyukladığını görünce;"Pes yani pes" diye iğnesini çıkartmış.. Papaz da bu sırada ; ". Peki Havva ikinci kez hamile kaldığı zaman Adem'e ne demiştir? "diye sorarken kadın bütün gücüyle iğneyi adama batırmış ve adam can havliyle bağırmış: "BANA BAK YETTI ARTIK.. O ELiNDEKiNi BANA BIR KEZ DAHA SOKARSAN YEMIN EDİYORUM TUTTUĞUM GİBİ KOPARACAGIM "
 
Olay, bir arkadaşımın annesinin gözetmen olarak bulunduğu ilkokulu dışardan bitirme sınavlarından birinde gerçekleşiyor. Dışardan bitirme sınavı ya, yağlı ballı adamlar da var sınavda. Gözetmenler sınav sırasında sıraların arasında dolaşıyorlar. Tam o sırada gözetmen bakıyor, adamın biri soruların hiçbirine cevap verememiş; acıyor dama. "Maddenin üç halini yazınız" sorusunu parmağıyla işaret ediyor ve adamın kulağına eğilip cevabı fısıldıyor: " Katı, Sıvı, Gaz." Sınav kurulunu dumura uğratan an cevap kagıtları okunurken gerçekleşiyor. Sorunun cevabı, kagıtların birinde aynen şöyle yer alıyor:
- Katır, Sığır, Kaz
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…