günlerden bir gün bir temiz yüzlü çocukla tanıştırılmak, aşık olmak...
o iltifatlar ederken utanıp kızarmak, flörtün en bi Türk filmi tadında olanından yaşamak
6. ayda söz kesmek, 1. yılda evlenmek...
bebiş olsun diye düzinelerce haplar içmek, bebiş gelmedikçe arabesk klipler çekmek...
evliliğin 1,5.uncu yılında bebiş vermek o temiz yüzlünün kucağına...
küçük sorunları görmezden gelmek, büyük sorunları zip'leyip sıkıştırmak..
rahat ve mutlu bi ev hayatı için yırtınmak, açık iletişim kurmak, mücadele etmek...
" aaey evlilik aşkı öldürür yaneee" diyenlere gözlerinin içi parlayarak, hala onu ilk günkü gibi sevip özlediğini anlatmak
onsuz yatakta uyuyamamak...
sonra bi sabah uyanmak, şeytanın sizi cart diye dürtmesi...
temiz yüzlü çocuğun telefonunda pek de temiz olmayan fotoğraflar görmek..
kalpten bir şangırtı kopması
hafıza kaybı
ellerin, hatta yüzün uyuşması...
gayet sakin ve kendinden emin, karşısına geçmek, sormak...ve o çocuğun herşeyi yalanlaması
"delil"leri burnuna sokmak, "ben yapmadım" demesi...
o yere göğe sığdıramadığın aşkın evin içinde dolaşan mikroskobik bi canlıya dönüşmesi...hem de birkaç dakika içerisinde...
sonra bebeğinin bir çift kara bakışıyla kendine gelmek, anneyim ülen ben demek...
uçakta bile başımıza bi musibet gelse, maskeyi önce kendimize takmıyor muyuz...maskeyi takmak derin bi nefes almak...
yavaş yavaş toparlanmak..."sınav dünyası" demek...her sınavı Tus tadında olan şu güzel hayat için...Kim mi?...hiç canım "bir arkadaşım"...