Günaydın günlük...
Dün annemden geldikten sonra saat 10 gibi dedemin vefat ettiğini öğrendim. Beklenen bir ölüm olmasına artık acılarının bittiğini bilmeme rağmen göz yaşlarıma hakim olamadım. Hala inanamıyorum dedem öldü mü şimdi? neden en yakınımızdaki insanlar bize ölümsüz gibi gelir günlük? Dünden beri dedemle olan tüm anılarım canlandı, bir türlü gözümün önünden gitmiyor. çocuk aklımla bana ne kadar da kocaman ve güçlü görünürdü dedem. en çok dokunan da küçük yaşta annesiz kalması ve hayatının her devresinde yaşadığı zorluklar. Evlat acısı, torun acısı hepsini gördü dedem. İnşallah mekanın cennet olur, nurlar içinde yat dedeciğim.
Başınız sağ olsun. Huzur içinde yatsın.
Sizin dedeniz nezdinde ben de dedeme selam edeyim birkaç satırla..
Nasılsın dedem? Rahatta mısın? Işıkta mısın?
Ölümünün üzerinden geçen yılları hesaplamayı bırakalı çok oldu dedem.
Büyüdüm, düştüm, kalktım. Düşe kalka büyüdüm dedem.
Senin omuzlarından esrik bir yaşam sürmekteyim.. Hep aklımdasın. Çakmağın hep çantamda. Her gün defalarca dokunuyorum ona.. Sana selam gönderiyorum. Alıyorsun değil mi? İyi ki benim dedem oldun. İyi ki senin en sevdiğin torunun oldum. Bana yaşamın inceliklerini, duyguların ne kadar önemli olduğunu sen aşıladın.
Bu yüzden de hep mutsuz oldum dedem. Mutsuz olmaktan mutluyum ama.. İnsan kaldım, bozulmadım. Senin istediğini yaptım.
Sen ki; bir tren rayını gösterip demiştin ki;
İnsanlar ikiye ayrılır. Bir grup bu raya bakar ve demir yığını, lokomotiflerin yürüyebilmesi için bir araç olarak görür.
Diğer bir grup vardır ki; bu rayı geniş arazilere, otlaklara uzanan bir kurdela gibi görür. Onda özlem görür, onda kavuşma görür, onda ayrılık görür. Onda insanı görür.
Hangi grupta olacağına sen karar vereceksin. Ya araç diyeceksin, ya da kurdela..
Kurdela dedim dedim. Onu seçtim. Seni sevdim, seveceğim. Ve hiç ama hiç unutmayacağım.
Rahatta uyu, ışıkta uyu dedem.