Sevgili günlük,
Yine bütün gün aklımdan çıkmadı bugün. Kalkar kalkmaz da akla gelinir mi hiç ? Boş kalmaya göreyim, hemen dolduruyor kafamın içini. Keşke bir de ben bilseydim onun aklındakileri. Yine yanılıyor muyum bilmiyorum ama, sanki hala eskileri karıştırıyor gibi. Bazen eskileri ima ediyor sanki. Bir şey yaptı yine ve bu düşünce çok üzdü beni. Sanki bana ne ? Tabi bana ne ama insan neden böyle bir pırlantayı düşürür ki yere. Çok üzmüş hem de. Ne hakaretler geçiyor içimden. Eşsiz bir sanat eserinin üstüne kahve döken bir aptalmış. Kim verir ki bu nadide şeyleri böylelerinin eline.
Yok yok, öyle değildir ama. Yanılıyorum kesinlikle. Öyle olmamalı. Onu hak edememiş, kıymetini bilememiş birine neden üzülsün ki ? Gelelim bana. Çok kötüydüm bugün. Geliyorlar bazen böyle. Hiç bir şeye veremedim dikkatimi. Hüzün de vardı. Utanç, pişmanlık, kızgınlık, hepsi bir aradaydı. Ne kadar kötü his varsa içimdeydi anlayacağın. Sevdiği bir şarkıyı epey dinledim, daha da üzüldüm. Tam on ikiden vurmuş, benim sevdiklerimden birini de bulmuş ama biliyorum ki o dinlerken başka şeyler geçirdi aklından ben başka...
Beni hiç fark etsin istememiştim aslında. Sonra biraz da istedim. İp uçları serpiştirdim sağa sola. Zekasına olan güvenimi boşa çıkarmadı ve ipuçlarından birkaçını yakaladı. Sonra pişman oldum. Umarım hala acaba demekle meşguldür. Umarım onu korkutmamışımdır. Umarım kızdırmamışımdır da. Korkmasına ya da kızmasına gerek yok, utancımın verdiği ceza zaten yetiyor bana. Kim bilir neler düşündü, neler geçirdi içinden. Ama insanız sonuçta. Bazen iyi bazen kötü. Her zaman söz geçiremiyorsun kendine. Bir sır bu. Ne oluyorsa kendi içimde oluyor. Öyle de kalacak. Orada da sönecek. Bitecek elbette. Başka yolu yok. Ha bir de başkaları da var sanki onun etrafında, ona başka başka bakan. Onlara da kızdım en az kendime kızdığım kadar. Belki de yanılıyorumdur ama gerçekleri de şüphe doğurur. Bu günlük bu kadar günlük. Kafanı ağrıttım senin de. Umarım ben en kısa zamanda bu dertten kurtulurum, sen de...