En son ortaokul dönemlerinde günlük tutuyordum. Şuan yine iç döker gibi günlüğe yazma fikri beni gülümsetti.
Bazen kendimi çıkmazda hissediyorum. Kendi hayatımda benimsediğim ve uyguladığım, negatif elektrikten uzak durma halim, insanları anlayabilmeye çalışmam ve anlayamayıp anlaşamadıklarımdan da uzak durmam, hayata bir kere geldim, ne kavga etmeye, ne insanların fesatlıklarını çekmeye, şeklindeki düşüncelerim bazen yeterli gelmiyor. Aslında geliyor ama ne zaman annemle ya da babamla konuşsam içim daralıyor.
Çok iyi bir şekilde anladım ki bir insanın kendini bilmemesi kadar kötü birşey yok. Sırf mezun oldukları okul ya da çalıştıkları yerler ya da mevkileri yüzünden kendilerini herkesten üstün gören bir aileye sahibim. Bazen öyle bunalıyorum ki yaydıkları karamsar enerjiden, komple iletişimi kesesim geliyor.
Kendi mutsuz, iletişim yoksunu evliliklerinin faturasını bana kesmeye çalışan bir anne baba.. Evlenmen şart mı, ona mı kaldın, hayatını yaşasana gibi laflar...
Evlilik nedir ki, insan sadece onların sandığı gibi cahilse mi evlenmek ister bu devirde, evlilik sadece eski devirde kalan birşey mi.. Kendileri huzurlu olamamışlarsa, evde iki yabancı gibilerse bunun sorumlusu ben miyim?
Bazen o kadar komik geliyor ki günlük...
Şuan beraber olduğum adam beni her konuda anlayan,dinleyen,her konuyu konuşabildiğim,kafamda acaba sorusunun bir kere bile oluşmadığı bir adam.
Bunu, bu uyumu yakalamak kolay birşey mi ki ailem bana onla evlenemezsin diyebiliyor. İçimden ''Size ne ?'' diyorum ama yüzlerine diyemiyorum. Şuan asla onları anlayamasam da, bu yaşıma kadar beni onlar getirdi, her zaman rahat içinde yaşattılar, hiç birşeyimi eksik bırakmadılar.Kırıcı olmak, içimdekileri söylemek konusunda vicdanım beni durduruyor.Evet şuan onlara muhtaç değilim, ihtiyacım da yok desteklerine ama yine de durduruyor vicdanım beni..
Tabi şu da var.. Rahat içinde yaşamaktan kastım maddiyat. Manevi açıdan, çocukluğumdan üniversite için evden ayrılana kadar asla evde aile sıcaklığı görmedim. Annem gelir bana babamı eleştirir dururdu,babam gelir annem için aynısını yapardı ben daha çocukken ya da ergenken. Belki de bu yüzden o kadar bunalarak büyüdüm ki böyle saçma sebeplerden huzursuz olmaktan. Sonrasında hep olumsuzluklardan uzak durmaya çalıştım.
Bazen arkadaşlarım beni güçsüz görüyor, tartışma ortamalrında duramadığım için, kaçtığım için. Halbuki bu kavga edemeyeceğimden değil, sadece o an o ortamda bana afakanlar bastığı için. Bomboş geldiği için...
Şuna o kadar inanıyorum ki günlük, kişinin iç huzuru hayattaki en önemli şey. İç huzurun yoksa her hareketten her sözden sorun yaratabiliyor insanlar.
Sana soruyorum günlük.. Ben kendimce bir düzenimi oturtmuşum, mutluyum, huzurluyum, bir derdim tasam yokken, sırf emin olduğum adamla evlenmek istediğim için ailemi mi sileyim?
Bir aile eşek kadar olmuş çocuklarının hayatına karışmayı ya da tehdit etmeyi nasıl kendilerinde hak görebiliyor hala çözebilmiş değilim... Çocuklarına verdikleri ve övündükleri şey maddi olanaklarsa bi ailenin, kafa sadece bu yönde çalışıyorsa, onları nasıl inandırabilirim ki mutlu bir evlilik için illa lüks bir yaşam gerekmediğine. Birebir canlı örnek sizsiniz ya! Mutlu olabildiniz mi parayla, bir gün yanyana oturdunuz mu koltuğa,geçtim el ele tutuşmayı sarılmayı falan.
Kim inandırabilir beni şuan, evlenceğim adamda ancak ailemdeki kadar ya da daha fazla para olunca mutlu olabileceğime?
İnsanların ciddi sorunları vardır, sevgilisi kötü söz eder, anlaşamaz, kocası aldatır vs vs bir sürü sorun okuyorum. Hayatımda bir tane bile negatif birşey yokken ben şuan neden ailemin saçma inadı, cahilliyet fışkıran bakış açısı yüzünden mutsuz oluyorum günlük?
İleriyi görebiliyorum az çok, iyice işi inada bindirecekler, ben de evlenicem. Bizi unut dedikleri için bu laflarını hiç affedemicem. Çünkü ortada mantıklı bi sebepleri yok. Hayatım sorundan uzak olsun dedikçe, geri kalan hayatımı aileye küs dargın yaşayacağım.
Bu ne aptal bir durum günlük?