günlük ben eski gülen sevecen paşayı geri istiyorum ne olur onu bana geri versinler
içim acıyo günlük içim
Söz verdim, ağlayamam.
ağlarsam üzülürmüsün.
söyle anne,
“Annesiz büyür mü bebekler ? “
Mavi boyalı bir odadayım.
Hafiften bir ışık .
Heryerde hastane kokusu.
Oysa burnumda senin kokun olmalı.
Biriri tutuyor elimden, birileri birşeyler söylüyor.
Ağlayamıyorum.
Ağlama üzülür diyorlar.
Söz verdim, ağlayamıyorum.
Peki ağlarsam üzülürmüsün?
Ağlamak istiyorum.
Gözlerimi kapatıyorum.
Gözlerini görüyorum.
ellerin yumuk yumuk.
Ellerini uzatıyorsun.
Uzanıyorum ellerine
Tam tutacakken kayboluyorsun.
Gözlerim açıkken görmek istiyorum seni.
Çünkü ne zaman kapasam gözlerimi kayboluyorsun.
Nisan yağmurları zamanı.
Gökyüzü sağanak sağanak.
Söz verdim gözlerime sağanak
yasak.
Ağlayamıyorum.
Kurt ,kuş
börtü böcek ,
toprak sırılsıklam .
Uyuyup kalmışım bir vakit
Burda duruyor pijaman ve patiklerin.
Çırılçıplak göndermişler seni.
Oysa Nisan yağmurları zamanı.
Nasıl üşür insan bilirim.
Anne ,
“Melekler örtermi kanatlarıyla ölen bebeklerin üzerini ? ”
Uyuyup kalmışım bir vakit.
yanımdasın.
Kollarımın arasında.
Mis gibi süt kokuyorsun.
bir yıldız kayıyor geceden.
Ağla diyorsun.
Ağla anne üzülmem.
Toplar göz yaşlarını bana getirir melekler.
Özlediğimde kayan bir yıldızda seyrederim yüzünü,
Senin yerine melekler uyutur beni.
Ve melekler senin ninnilerini söyler.
Ve melekler üstümü kanatlarıyla örter.
Üşümem.
Ve üzülme anne ölen bebekler büyümek için annelerini bekler...