Bu tip konularda iki yaklaşım dikkatimi çekiyor.
Bazı meslektaşlarımız,sürekli velileri ve onların çocuk yetiştirme yöntemlerini eleştiriyor,
hatta suçluyor,mesleğimizin zorluklarından
ve kutsallığından dem vuruyor.
Karşılığında ücret aldığımız,bile isteye tercih ettiğimiz mesleğimizi,'kutsal' diye nitelendirmek de bizim toplumumuza özgü bir durum sanırım.
Kendisine tavsiye veren ve yaşça büyük meslektaşlarına;
'sen bana tavsiye verecek durumda değilsin' şeklinde saygısızca bir üslup kullanıp,
sonra da yeni nesil çocukların ne kadar saygısız olduğundan dem vuranlar bile var.
Veliler de öğretmenleri ve sistemi beğenmiyor,
yetkin ve yeterli bulmuyor.
Sen diliyle karşılıklı ithamlar,
nahoş sözler havada uçuşuyor.
Bu tutum ve tavır,çözüme hizmet etmediği gibi birbirimizi anlamaya bile çalışmıyoruz.
Biz yetişkinler olarak tartışma üslubundan habersiziz,oturmuş eğitim sistemini konuşuyoruz.
Yetişkinlerin böyle olduğu bir toplumda,
çocuklara söylenebilecek tek şey;
'bizi örnek aldıkları' olabilir.
Bilim ve teknolojide ülke olarak seviyemiz ortada,
uluslararası eğitim sınavlarındaki durumumuz ortada,
meslektaşlarımızdan bir kısmı kalkmış
geçmişe methiyeler düzüyor.
Kendini geliştirmek,yenilenmek,değişim gibi kavramlarla işleri yok.
Ya Hu!
Eski-yeni eğitim sistemimiz pek bir iyi,
veliler pek bir ilgili,
biz öğretmenler de pek bir başarılıyız da
durum niye böyle peki?
Ne kadar ironik.
Son söz özeleştiri iyidir,bizi geliştirir.
İğneyi kendine,çuvaldızı başkasına batırmayan da olduğu yerde sayar durur.