Sizce annemiz hasta mı?

çok zor şeyler yaşamışsınız , umarım bizim başımıza da gelmez aynıları
 
Peki teyzeler halalar birşey yapamaz mı,es ile birlik olunsa zorla tedaviye alinamaz mi ki.. benim ablamda boyle.. yegenlerim nasıl soluyorlar göz göre göre . Ama dışarıya mükemmel bir profil..
 
merhaba belki başka birilerine de yardımcı olur diye özelden değil açıktan paylaşacağım.
dosya benim şahsi kütüphanemdendir. link güvenilirdir, çalışmazsa ulaşabilirsiniz. umarım yasak değildir.
 
öncelikle uzun yazacağım üzgünüm. bir yorumda yalnız hissetmemek güzel demişsin o sebeple yazıyorum ve belki bir çıkış görürsün diye umuyorum.
ön bilgi olarak benimkiler ben 3 yaşındayken boşanmış. hep annemleydim ve babamın maddi-manevi birkaç sefer hariç yardımı olmadı. onlar da annemin durumuna kıyasla çok basit şeylerdi. babamı uzun uzun anlatmayacağım, çok vakit geçirmedim ama tam bir kalpsizdi bence. şuan annem 60, babam 70 yaşında. dolayısıyla gençliklerine göre duygusal olarak çok farklılar (yorgunlar) artık. onlara negatif bir duygu, durum olmasın da ne olursa olsun yeter artık.
yalnız annelerde bu tarz sorunların farklı seviyelerde olduğunu düşünüyorum ben de. hayatına başka erkek girince sizi ikinci plana atması da cabası bu tarz kişiliklerin. ama sorunun kocadan sonra başladığını düşünmüyorum, belki pik yapıyordur o kadar. yakın ilişkiler bütün psikolojik örüntülerimizin çıplak kaldığı yerler. o romantik eşleşmeler boşuna olmuyor aslında. anneyle babanın birbirini seçmesi boşuna değil yani, karşı tarafta da o psikolojiye cevap veren ayrı bir ruhsal hal var. garip ama baban sırf annenden intikam almak için bile o kadını seçmiş olabilir. babadan yardım istemenin mantıklı olduğunu düşünmüyorum ama maddiyat için zorlayabilirsiniz.
boşanma sonrası aynı psikolojik örüntü çocuklara aktarılıyor x2 yapılmış şekilde. yani annenize de aileden aktarılmış bir örüntü olabilir. o noktada yüzleşip iyileşmeye çalışacakları yerde güçlerinin yettiği, nazlarının geçeceği, acısını çıkarabilecekleri çocuklara yöneliyorlar. anneniz evet hasta bence. ben kötülüklerin de hastalıklardan (ruhsal dengesizliklerden) kaynaklandığını düşündüğüm için her iki yoruma da katılıyorum. benim için ayrım yok.
annenizle farklılıkları çoktu benim annemin. ama ortak olarak yaşadığı kötü şeylerin sorumlusu kendi seçimleri veya babam değil de benmişim gibi hissettirirdi. kesinlikle babamın bir uzantısı olduğum için beni istemediğini düşünürdüm. beni sokağa atmadığı için minnettar hissetmek zorunda bırakırdı ama bir yandan da ondan para alırsam suçlu hissederdim. (o konuda hakkını yiyemem çünkü evet o olmasa sokakta kalırdım) birkaç kere evden kaçmaya çalıştım ama yaşım çok küçüktü ve plansız olduğum için yakalandım. zaten kaçabilsem ne yapacaktım onu da bilmiyorum. partnerinden dolayı çok büyük istismara maruz kalmış olmama ve o olayda bana inanmamasına rağmen her zaman sen ne yaşadın ki derdi bana hiç haberi yokmuş gibi ama onun kendi çocukluğundan itibaren yaşadıklarını yüzlerce kere dinlerdim. babamın ona yaptıklarını aynı şekilde anlatıp dururdu. sanki bizim evde bir tek onun duygularına yer vardı. kendi yaşadıklarımdan bahsetmek onu suçlamak olacağı için, bu da onu çıldırtacağı ve benim için feda ettikleriyle ilgili duygusal manipülasyona başlayıp beni suçlu çıkaracağı için bundan kaçınırdım. onun da gerçekten berbat bir hayat hikayesi vardı. uzatmamak için es geçiyorum. senin annen gibi benimki de ailesinden okuyan tek kişiydi, kendi kendine bir hayat inşa etmişti. çocukken beni ağlatır sonra ağlarsam daha çok üstüme yürürdü ağlamayacaksın diye. onu eleştirecek olsam babam benimle görüşmemesine rağmen git baban baksın, babana vereceğim seni falan deyip yarama tuz basardı. defalarca birlikte olduğu adamlar yüzünden ben de zarar gördüm. beni istismar eden adamla 10 yıl yaşamayı, annemin bana inanmamasını, beni korumamasını, o adamın bana uyguladığı psikolojik oyunları geçtim, ondan sonraki adam yüzünden ölümle burun buruna bile geldik. (ama o an yaşadığım ölüm korkusu beni iyileştiren şey oldu) çocukluktan itibaren uzun yıllar farklı dönemlerde, farklı psikolojik rahatsızlıklarım oldu. bazıları devamlı vardı. (bulimia, insomnia, depresyon, uyuşturucu, intihar isteği, aşırı uçta davranışlar vs.) ki yukarıda gönderdiğim kitapta da bazılarının açıklaması yapılmış. ilk boşandıklarında ve benimle tamamen yalnız kaldığında sık sık sinir krizleri geçirdi, bu yere bir şey dökmem gibi basit sebeplerden ötürü olurdu. tabak çanak kırardı, ağlardı, bağırırdı, komşularımız gelirdi. sonra onu duygusal olarak toparlamak sanki gene bana kalırdı. sürekli onu tetiklememek için diken üstündeydim. sonra ergenlikte duygularımı hissizliğe doğru bastırdım. lisedeyken omurgamı yamultan şeyin (skolyoz) hem bu sebepten, hem de gördüğüm istismardan olduğunu düşünüyorum. bir gün bacaklarıma bağlantı gitti ve ben yere düştüm. sonra neyse ki fizik tedaviyle ayağa kaldırdılar. bu aynı bulimia gibi mesela, onun da istismardan ve değersizlik gibi çeşitli duygulardan olduğunu film karakterleriyle ilgili bir kitaptan öğrenmiştim. ben ergenken önce benim isyanlarım yüzünden, daha da büyüdüğümde ise benim ona düzelmesi yönünde yaptığım konuşmalar yüzünden sinir krizleri olmaya devam etti. zamanla öfkesi eskiye göre yok oldu. sadece onu bir sabah durduk yere koltukta ölü gibi yatarken buluyordum, ağlayıp duruyordu. ilaç içip, ağlayıp, 1-2 hafta öyle yatıyordu, sonra normale dönüyordu. artık o kadar uzun sürmüyor ama yine saçmasapan sebeplerden tetikleniyor ve en az 2 gün içinden çıkamadığı ağlama krizlerine giriyor. ölümle yüzleştiğimiz o olaydan sonra o da değişti aslında. sanırım o ilişkide cinsel istismara da uğradı. dava sürecimiz oldu ama pek istediğimiz gibi sonuç alamadık. kısacası yaşadığı şeyleri atlatamıyor. dışarıdan baksan özgür, çalışmış, hayatını kurmuş, emekli olmuş, sosyal pıtırcık, herkesle konuşur, kolay arkadaş bulur, evde duramaz, sürekli bir yerlerdedir böyle biri. bu arada ben de üniversite sınavında derece yapmış, notları iyi olan, zeki ama çalışmayan bir çocuk ve gençtim. meraklıydım, kitap okurdum, müzik dinlerdim, film izlerdim, gerçek dünyadan kaçardım, sanat severdim. benim şansım 15 yaşında yatılı okula gitmem oldu. 18 yaşımda da üniversite için başka şehre gittim ve o zamandan beri yani 10 senedir ondan ayrı yaşıyorum. bu arada bu konuda da beni onu yalnız bırakmakla suçluyor. kendisi aynı yaşlarda aileden kaçmasına rağmen. hala benim ne yaşadığımın farkında olduğunu da düşünmüyorum. hem kendisinin iyileşmesi için, hem de benim nasıl iyileştiğim hakkında ne kadar konuşsam da nafile. bu arada babamla 18 yaşımda "tanışmaya" gittim. uzun yıllar ondan nefret ettikten veya korktuktan sonra. onunla da sonradan bağ kurulamayacağını gördüm. arada normal bir şekilde konuşuyorum. o da çok normal şeyler olmuş gibi geçmişe bu kadar takılma demişti annem ve kendisiyle ilgili konuştuğumda. o hayatımda babam olarak bulunsaydı başıma gelen çoğu şeyi yaşamayacağımın farkında bile değil yani. asıl ben kimim, başımdan neler geçti asla bilmiyor. geçmişe dair sorumluluk, pişmanlık duyduğunu düşünmüyorum. baksan gözünden yaş aktığını görmüşümdür ama geçen yaz kaza geçirdim ve umrunda bile olmadı. ama olumlu olarak hatasını fark etti ve şuan işi bıraktığım için az bir miktar para yolluyor bana ilk defa. annem evliliği esnasında psikoloğa gitmiş biri ama şimdi reddediyor, ben de zorlamıyorum. babam da evliyken annemin psikolog ısrarını reddetmiş, boşanınca gitti bir ara hatta beni de götürmüştü 1 seansa, sanırım resmi olarak mecbur olduğu bir şeydi gibi hatırlıyorum ama sonra ne yaptı bilmiyorum, çünkü babamı pek görmedim. devam ettiğini sanmam. ben de 2 sefer psikiyatriye gittim ama hem doktorla hem ilaçla kötü tecrübem olduğu için o kapıyı kapattım. kendimi iyileştirdikten sonra şimdi terapi almayı ve her şeyi bir uzmanla tekrar değerlendirmeyi düşünüyorum. neyse çok uzattım.
yani ben annem narsist diyemem bence değildi ama bazı özelliklerini taşırdı ve ben annemden çok daha fazla narsist özellikler taşıyan bir partner seçtim, en uzun ilişkim o kişiyleydi ve ben de takıntılıydım ona. (beni fiziksel şiddet gördüğüm ve uyuşturucu kullandığım bir ilişkiden kurtaran onun hayatıma girmesi olmuştu yani ilişkiye girerken de hala hastaydım ve bu yüzden beni seçti.) onunla birlikte narsistlerin aslında gizli narsist "kurbanlar" seçtiklerini fark ettim. o şekilde de aslında babamın annemden daha büyük narsist olduğunu, annemin bu kurban psikolojisi (gizli narsistliği) sayesinde ikisinin eşleştiklerini fark ettim. gizli narsistler duygusal olarak yarasını iyileştirmek yerine kurban rolünü oynamayı seçen özgüvensiz ve kendine değer vermeyen insanlar. sağlıklı kişilik oluşturamamış ve dışarıdan gelen değere muhtaç insanlar. içindeki boşluğun dolması mümkün olmadığı için aşırı uç davranışlar sergileyen insanlar. çok yüksek duygular hissetmezse içindeki boşluğu gördüğü için kriz içinde yaşayan insanlar. ben de belirli bir yaşıma kadar öyle biri olduğumu düşünüyorum. ama ben annemden farklıydım çünkü ben de onun kurbanıydım bir yerde. zaten herkesin nevrozu kendine özel gerçekten. sonra bu kurban rolünü reddettim. dediğim gibi ölüm korkusu ölmek istemediğimi fark ettirdi ve bende tamamen değişme fikrini tetikledi. sırasıyla bütün alışkanlıklarımı, düşünme şeklimi, yaşam biçimimi değiştirdim. hislerimi, dürtülerimi, örüntülerimi sürekli düşündüm, yazdım yazdım yazdım ve analiz ettim. kendimden bambaşka bir insan yarattım. bunu gölge çalışması pratiği ile yaptım ve burada çoğu başlıkta ismini veriyorum. bu değişme fikri 20 yaşında çok cılız bir kıvılcım ile başlamıştı ve ben şuan 26 yaşını bitirdim. bu saatten sonra içimdeki ışığın söneceğini sanmam. bu değişimi sürekli yazarak ve kendimi analiz ederek, ilaçsız ve doktorsuz yaptım. sana bunları kardeşin ve kendin psikolojinize dikkat edin diye ve annenle babanın örüntülerini fark edin, sizde yarattıkları etkileri fark edin ve tek çareyi kendinizde arayın diye yazıyorum. zaten benim şansım da 15 yaşında evden çıkmam oldu. zaman kaybetmeden çıkın o evden, annenle ilişkinizi yine sürdürebilirsiniz. annemle de babamla da ilişkimin sürmesinin sebebi büyük oranda benim emeklerim sayesinde. onları tanımak, izlemek ve aynı kendimi kabul ettiğim gibi oldukları hali kabul etmek bana çok şey kattı. annen kabul ediyorsa doktor yolunu elbette deneyin. ama siz kendi kendinizde dengesizlikler görüyorsanız bunları iyileştirebilirsiniz demek istiyorum. ben hem annemi, hem babamı olduğu gibi kabul ettim. kimsenin iyileşmesinden falan sorumlu değilim, zaten kimse kimseyi iyileştiremez, bunu kişi kendisi yapmalı. kişi kendisi çabalamadıkça terapist bile iyileştiremez, zaten ilaçlar da insanları uyuşturmak için ve neyse ki bunu itiraf eden doktorlar da var. bunu sadece anne babayı değil uzunca süre bütün partnerlerini ve arkadaşlarını garip ve hasta insanlardan seçmiş ve bir çeşit kurtarıcı rolüne bürünmüş, aslında kendisi hasta olan biri olarak söylüyorum. ben kendi hayatıma bakıyorum ve kendimi gerçekten huzurlu hissediyorum. kendimi tanıdığımı ve kendimi gerçekleştirebildiğimi hissediyorum. hiç kimseyle bir hesabım kalmadı. bana öğrettikleri şeyler için hikayemdeki herkese teşekkür ederim. güzel bir latince deyiş vardır: "amor fati"
 
Son düzenleme:
öncelikle güzel mesajınız için teşekkürler , vaktim olduğunda mutlaka okuyacağım.

Şuan mezuniyetim için kalan son sınavlarıma hazırlanıyorum ,inşallah onları da verirsem mezun olabileceğim. Annem birkaç gün önce bana mezuniyet hediyesi bir saat ve altın kelepçe almış , bunları bana verip 'al bunlar senin hediyen 'dediğinde o kadar rahatsız ve husursuz hissettim kendimi ki anlatamam. Bir de gitmiş mağazadaki en pahalı saati almış, inanılmaz bir husursuzluk ve mutsuzluk kapladı içimi hiç mutlu olmadım, tiksindim kendimden böyle hissettiğim için. Madem sen bu kadar iyi bir anneydin madem biz bu kadar iyiydik maddi olarak o zaman bunca zaman biz neden bunları yaşadık diye düşündüm kendi kendime ağla ağla helak oldum ama şimdi iyiyim . Güzel düşünceleriniz için teşekkürler tekrardan umuyorum çok yakın zamanda her şey daha güzel olacak
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…