İste ben bundan çocukken de nefret ederdim, bir saat kursa gidicem derdim annem almasın diye, eve erken - kendi başıma gelirdim. Markete gitmek bile ozgurluktu benim icin. Annem bazen beni bir yere gönderirdi,karşıdan karşıya düzgün geçiyor muyum bakmak için arkamdan gelirdi, yolda onla karsilasirdim

sonra ne oldu? 18 olup başka şehre okumaya gider gitmez oraya da gideyim,buraya da gideyim, gece de çıkayım, kamp da yapayım... artık nasıl baskılandiysam özgürlüğü bulduğum gibi ipinden boşanmış at gibi özgürlüüük diye koştum. Aynı kiyafetine karisilan kızların başka şehre gider gitmez teshire varacak kıyafetler giyinmesi gibi, erkeklerle konuşması bile kavga meselesi olan kızların başka şehre gider gitmez don değiştirir gibi erkek değiştirmesi gibi. İnsan nereden baskılanirsa oradan patlıyor. Belki ilk 18 senem aşırı Steril,bir fanusun içinde geçmeseydi ben de herkes gibi keyfine seyehat eden biri olacaktım, şimdiki gibi yaşam amacı laylaylom gezmek olan biri olmayacaktım (ki şu an bu mesajı telefonların genelde çekmedigi, dağların ötesinde bir köy arabasında yazıyorum

).
Annem bizi mahalleye bile salmazdi (90lar çocuğuyum) , nolur nolmaz sokaklar tehlikeli, organ mafyası kaçırır diye. Bisikletle pencereden görülmeyecek bir yere gitmem yasaktı, araba çarpar diye... Vücudumda bir yara izi olmadan büyüdüm çünkü düşecek ortam yoktu,her an annem arkada beni tutmaya hazır geziyordu. En güzel anılar adrenalinle olur (eğer kaydiysaniz çocukluğunuzda karda yokuştan poşetle kaydiginiz anılar mesela parka gitmekten piknikten daha kiymetlidir. Ben kaymadim bilemem,annem biyerimi kırarım diye izin vermezdi). Çocuktan bunu almak bence korkunç bir şey.
Öyle ki ben üniversitede bisikletle bir mesire alanında tepeye çıkıp bir şeyler içmiştim o zamanki flortumle. Sonra inerken komik bir şekilde düşmüştüm patpatpat diye. İlk bisikletten düşüşümdü,Dirsegim yaralandi. O benim ilk yara izimdi ve kaybolsun istemedim. Çünkü diyorum ya, tehlikeli her şey yasakti bana. Her kabuk bağlandığında soydum soydum soydum,iz kalsın diye sonunda iz kaldı. Hala gordukce mutlu oluyorum yara izimi:)
Yani sevgili aileler, çocuklardan yara izini almak , onların düşmesine, kendini keşfetmesine izin vermemek gerçekten güzel bir şey mi?
Benim neredeyse tüm çevrem annem gibi, gözlem yapmak için yeterince imkanım oldj
çocukları da gerçekten maldan farksız. Bir otobuse binip inip karşıya geçip diğerine binmek bile büyük olay onlar için. Ya da ben ve kendi ablamı da dahil ediyorum piremses olarak yetiştikleri için iş beğenmiyoruz mesela. Daha normal ailelerin düşe kalka büyüyen çocukları uzun yıllar aynı yerde sabrediyor, bir yerlere geliyor. ama ben ve benim gibi yetişen insanlar 'o bana bunu dedi ayrildim', 'burasi şöyle böyle oldu ayrıldım' diye diye dikiş tutturamiyorlar. Biliyor ki her zaman anne baba dağ gibi arkada
Bu hoş gibi görünüyor ama aslında hiç hoş bir şey değil. Kuzenim 50 yaşlarında mesela,onun annesi benimkinden beter bir de her şeyin üstüne erkek diye şımartılmış falan. Adam kendi yuvasını kurmuş hala daha birşeylerde ailesine güveniyor . Adam her duseyazdiginda ailesi dağ gibi arkasinda olmuş,engel olmuş. Düşmediği icin kalkmayı öğrenememis. Saçma sapan bir insan. Yaşı elli, kendi oniki.
Bence, benden samimi bir tavsiye cocuklarini az sal:) ver market listesi alsınlar mesela. Pazarda ayrıl , ona 'sen balığı seç,yesillerden diri marul seç şunu bunu al, burada bulusalim' falan de, discisine kendi gitsin, ayakkabı alacaksa bırak arkadaşıyla gitsin alsın ödesin,bir kahve içsin gelsin eve. Şehrinizde varsa "tiyatroya gidelim kızım, sen yorumlara bak seç bir oyun, kredi kartımla al biletleri" de, bir organizasyon kabiliyeti gelişsin. Siz disardayken "hava çok güzelmiş, termosa çay koyup fırına milfoy poğaça atıp örtü vs alin gelin,piknik yapalim" diyin mesela. 14 yaş bunu pekala yapabilecek bir yaş. Bunlar bence çocuğa özgüven verir. Bakkala bile gönderilmeyen , evde yalnız kalmasina izin verilmeyen çocuğun özgüveninden ne olur? Onda tuttuğunu koparma özgüveni olmaz ki, "ben her şeyi yapabilirim" özgüveni olmaz..içi boş , buyuklenmeci bir özgüven olur.