Yorumların hiçbirini okumadım.. Başlığa takıldım.
Sizi terkeden sevgilinizi geri getirmek...
Bu bir ihtiras mı? Gururunuza yediremediniz bunu da, bu zaafınızın adını "aşk" koyarak mı kendinizi kandırıyorsunuz.
Kusura bakmayın bu bir kişilik ve haysiyet eksikliğidir.
Gittiyse gitmiştir ve bitmiştir, dönse bile kapı kapalıdır. Gurur meselesi değil bu, biraz onurlu olmak lazım hayatta.
Bu bir tavsiye değil, çünkü sonradan öğrenilmez bu tip duygular; varsa insanın hamurunda vardır.
Vazgeçmenin Paradigması
Bir şeyi elde etmenin yolunun ondan vazgeçmek olduğunu size söylesek pek inandırıcı gelmez ama biz yine de anlatalım.
İşe bir örnekler başlayalım;
Ayşe ve Ali adında iki tane konu mankenimiz var. Her ikisi de ortama bir mahallenin çocuklarıdır. 18-22 yaşları arasındadırlar.
Ayşe ortalama bir kızdır belki liseyi bitirmiştir belki bitirememiştir. Belki de Açık Öğretim’de filan okumaktadır. Öyle dikkat çekici bir güzelliği yoktur. Hatta bir çok yanını kusurlu bulmaktadır. Bir havası, tarzı, belli bir mesleği ya da geliri de yoktur.
Ayşe ciddi bir özgüven sorunu yaşamaktadır çünkü her gün çeşitli dizilerde gördüğü yaşıtları ile rekabet edecek gücü ve özellikleri kendinde görememektedir. Ne onlar kadar güzel, havalı, seksi, diri, çekici ne de onlar kadar eğitimli, kariyerli ve gelir sahibidir. O filmlerdeki kızlar gibi “asil” bir aile yerine ortalama bir aileden gelmektedir.
Hayata nasıl tutunacağını bilemez, gelinlik çağına gelmiştir ama ciddi bir talibi olmamıştır. Dahası ondan daha güzel olan mahallenin kızlarına bile talip olan çıkmamaktadır. Henüz aile ve etraf tarafından evlilik konusunda baskı altına alınacak yaşat değildir ama zaman zaman bu durum kafasına da takılmıyor değildir. “Ya evde kalırsam?” korkusu daha çok evde kalmış kızları gördüğü zaman akraba ve mahalle kızlarını gördüğünde aklına gelmekte ama bu durumu umursamamaya çalışmasına rağmen yine de kafasından çıkarıp atamamaktır.
Televizyondaki kadınlarla nasıl rekabet edecektir. Özgüveni darbeli, hüzünlü üzüntülü, keyifsiz, neşesiz mutsuz ve umutsuz bir kız olmuştur. Yaşama sevincini kaybetmiştir. Herhangi bir şey için kendisinde “yapma ve harekete geçme” enerjisi bulamamaktadır. Çok çeşitli, karmaşık uygular içinde “zihinsel bir sürüklenme” yaşamaktadır.
İşe Ayşe’nin bu durumuna “paradigma A” diyelim. Bütün bir araya gelmiş çok çeşitli enerji matematik konumlanma oluşturmuştur ve sonuç mutsuzluk ve özgüven yoksunluğudur.
Birden sahneye Ali çıkar. Ali, kendine göre doğru bir sistem kurmuştur. Genel paradigmalara uygun yaşamış, gerekenleri yapmış, kendisi ile barışık tatminkar ve mutlu bir gençtir. Bir meslek lisesinde meslek öğrenmiş çıraklık ve kalfalık yaptıktan sonra usta olmuş, askere gidip gelmiş şimdi de küçük bir atölye açmıştır.
Şimdi sıra evlenmeye gelmiştir, yine kendine göre “uygun” olarak gördüğü Ayşe ile ilgilenmekte ve onu “evinin kadını” yapmak istemektedir. Zaten birbirlerini çocukluktan beri tanımaktadırlar, Ayşe mahallenin kızıdır. (Bildiktir)
Ali, duygularını ve düşüncelerini Ayşe’ye “açar”. Onu beğendiğini, onunla evlenmek istediğini, söyler.
O andan itibaren her ikisinin de paradigmasını değişir. Ayşe “A” konumundaki çaresiz beğenilmeyen talep edilmeyen bir kız konumundan “B” durumuna, yani talep edilen istenilen, beğenilen bir kız durumuna geçer.
“Paradigma A’nın matriks alanı “Ali”nin söyledikleri ile yıkılmıştır.
Bu şekilde Ayşe’ye özgüvenini tetikleyecek bir enerji akımı Ali’in matriksinden geçmiştir.
Dış dünyaya başka gözlerle bakmaya başlar çünkü Ali’n farkında olmadan gönderdiği enerji Ayşe’nin enerji alanına yeni bir güç katmıştır.
Ayşe “B” paradigması enerjisi ile hareket etmeye başlar. Özgüveni başka bir paradigmaya, yani kafasındaki hedefe ulaşabilmek için “uygun kuvvete” ulaşmıştır. Ayşe’nin kafasında hedef her zaman dizilerdeki hayat olmuş ama bunun için yeterli özgüven enerjisine sahi olamamıştır.
Ayşe yeni özgüven enerjisini “talep edilme” paradigmasından almıştır. Sadece bundan dolayı “Ali” ye hayır der. Ali’nin farkında olmadan Ayşe’ye kattığı enerji “Ali”ye “hayır” olarak geri dönmüştür.
Gerçekte ise, yani somut dünyada somut veriler silsilesinde ne Ayşe’nin ne de Ali’nin hayatında hiçbir değişiklik olmamıştır. Maddi dünyaları somut kalırken, psikolojik dünyaları değişmiştir. Ayşe ne daha fazla güzelleşmiştir ne de Ali daha fazla yoksullaşmıştır.
Ayşe, Ali’nin evlenme teklifine “hayır” diyerek “B” paradigmasından “C paradigmasına geçer. O artık sadece “talep edilmiş” değil aynı zamanda “hayır” demiş bir kişidir. Potansiyel enerjisi daha da büyür, etkinleşir. Kafasındaki hayallere ulaşabilmek içi gerekli enerjiyi bulduğunu hissetmektedir.
Ali’nin teklifini kabul ederek bir esnafın karısı, ev hanımı olmaktansa dizilerdeki kızların dünyasına benzer bir dünyaya girmek niyetindedir. Ali ise bu duruma bir anlam veremez. Çünkü her şey “uygun-makul” görünmektedir.
Ali bir ev geçindirecek durumdadır. Eliz yüzü düzgün, karakterli, kişilikli bir gençtir. Ayşe de kendi mahallesinden biri, kendisi gibi ortalama bir insandır. İki “ortalama” insanın evlenmesinden daha “doğal” ne olabilir?
Ali, Ayşe’den vazgeçmek istemez. Onu kendisine bağlamak ve ikna etmek için çabalar göstermeye başlar. Ali farkında olmadan “Korteks Bilinçaltından” bir kız tarafından “istenmeyen adam” paradigmasından “bir kız tarafından istenen adam” paradigmasına geçebilmek için savaşmaktadır ama bunun farkında bile değildir.
Ayşe’ye hediyeler verir, ikna konuşmaları yapar, araya aracılar koyar, ilanı aşk yapar.
Ali’nin bütün bu çabaları sadece Ayşe’nin “C” paradigmasından “D” paradigmasına geçmesini sağlar. Özgüveni daha da artar, enerjisi çoğalır. Ayşe, artık bir erkeğe acı verebilecek kadar kuvvetli bir kızdır çünkü uğruna bir erkek yırtınmaktadır. Ayşe’nin potansiyel enerjisi ve özgüveni tavan yapar.
O artık dizilerdeki kızlar gibi bir erkeği parmağında oynatacak kıvama gelmiştir. Ve bu gücü elde etmek için “hayır” demenin dışında bir şey yapmamıştır. Bir “hayır” sayesinde büyük bir ruhsal dönüşüm gerçekleşmiştir.
Diğer yandan ise Ali de “A”paradigmasından “B” ve “C”, son olarak “D” konumuna geçmiştir. Artık yalvarmaya başlamıştır. Ayşe ile görüşmemekte, yüz yüze gelmemektedir. Şimdi artık “e” paradigması söz konusudur. Daha düne kadar mutlu ve düzenli bir şekilde yaşarken Ali şimdi kendini içkiye, hüzne ve mutsuzluğa vurur. Sürekli “olumsuz enerji” üretmektedir. Ayşe’yi düşünmekte, başkalarına sürekli ondan ve başına gelenlerden bahsetmekte ve ilgili düşünceler ve hayaller geliştirmektedir.
İşte, Ali’nin “e” paradigmasında oluşturduğu enerjiler, adres Ayşe olduğu için TümAn alanında (soyut matriks) doğrudan Ayşe’nin matriks alanına ulaşmakta ve ona yeni enerjiler katmaktadır.
Ali, “Ayşe” dedikçe onu düşündükçe ondan daha fazla uzaklaşır. Ali farkında olmadan Ayşe için acı çektikçe, onu düşündükçe, onu kendinden uzaklaştırmaktadır. Çünkü Ayşe yine Korteks bilinçaltında, kendine güç katan enerjilerin kaynağını Ali’nın acı çekmesinden, onu talep etmesinden kaynaklandığı “bilinçsiz-bilme” yolu ile bilmektedir.
Bu sürecin devam etmesi için Ali’nin “E” paradigmasında kalması yani acı çekerek Ayşe’ye olan aşkının “talep” sürecinin devam etmesi gerekmektedir. Ali, “E” konumunda yani bir kadına aşkına ilan etmiş, aşkından vazgeçemez halde acı çekerek kuvvetli bir anlam enerjisi üretmektedir. Mahalle meyhanesinde oturup içki içerken o sırada meyhaneye ünlü üstat-bilgin Horasani gelir.
Bir dünya adamıdır Horasan, belli bir milliyeti yoktur. Her dili ve her hali bilmektedir. Ali, son çare olarak durumunu Horasani’ye anlatır ve yardım ister.
Horasani bilmenin ve bilginin ne kadar değerli olduğunu göstermek için ondan bilgi karşılığında maddi bir şeyler ister. Ali bedel ödemeden bilgiye sahip olsaydı ne o bilgiye ne de o bilgeye değer verirdi. Bilginin bedelini aldıktan sonra Horasani şunları söyler;
“Ayşe’nin sana dönmesini istiyorsan en ondan “vazgeçmelisin” . Hem de gerçek anlamda. O zaman o sana geri dönecektir. Çünkü Ayşe, herhangi bir maddi temeli olmadan (Burada düşüncenin düşünceyi ve her ikisinin de maddi süreci nasıl değiştirdiği izleyin).
Sadece senin ona gönderdiğin olumlu ya da olumsuz enerjileri kullanarak, kendini üstün bir konuma getirdi. Bu durumun devam etmesini istediği için senin acı çekmeni istiyor. Ondan vazgeçtiğin zaman artık onun faydalandığı enerjileri üretmemiş olacaksın. Çünkü o senin, onun hakkında her türlü enerjiyi “soyut alanında” alıyor ve kullanıyor.
İkinizin arasında kuvvetli bir soyut bağ oluştuğu için sen eğer enerji üretirsen o doğrudan ona gidiyor. Onu görmesen de onunla konuşmasan da soyut alanda senin zihnin onun zihnine bağlı.
Bundan sonra bu enerjileri üretmeyi bıraktığında o enerjisiz kalacağı için bilinçaltı harekete geçecek ve enerjinin kaynağı sen olduğun için sana geri dönecek. Çünkü o senin ürettiğin enerji olmadan özgüvenini sürdüremez. Yeniden özgüven kazanmak için enerjinin kaynağına yani sana dönerek sorunun ne olduğunu almak isteyecektir. Hisler boyutunda onu yücelten enerjinin kaynak bilgisi ondan mevcuttur.
Bu şekilde ama başka mazeretler sana döndükten sonra, enerjinin devam etmesi için daha tavizkar olacaktır.
Ancak bu kez e senin artık onu istemiyor olma ihtimalin ortaya çıkar. Çünkü kendinin “istememe” paradigmasına koyduğun an artık sen eski sen olmayacağın için bu kez sana geri döneni kabul etme isteğin olmayabilir.
Bu örnek;
Zihinlerin, soyut matriks alandan nasıl birbirlerine bağlandıklarını uzaktan etkilediklerini ve bağlantıların enerjilerinin birbirine akması trafiği mevcuttur. Yani sadece “Hayır” ya da evet diyerek bile çok kuvvetli paradigma değişiklikleri sağlanabilir.
alıntı
sevgili ben toprak ve arkadaşlar size bişe danışmak isityorum.benim uzun süreli bir birlikteliğim var.ama aramız 1 yıldır çokkkk kötü ayrı gibiyizde denebilir.ayrı şehirlerdeyiz ve aylardır birbirimizi görmüyoruz.bikaç gün sonra yanıma gelecek.ben onu istiyorum.nasıldavranayım?napayım?resmen üzerine titreyen kovalayan durumundayım çünkü.kovalama ozaman diyeceksiniz ama bıraksam sanki tamamen bitecek gibi
@ Bentoprak
Hatirlarsan nisanlim turkiyede ben hollandada,
beyefendi evlenmeye hazir olmadigi icin ayrilmistik biz ocak ayinda,
Ben kisin beraber oynariz diye atari goturmustum,
sanirim kablosunu onda unuttum hic hatirlamiyorum bile,
bu kabloyu 2 hafta once bizim kiracilara birakmis, halamgile vermeleri icin.
Onlarda bizimkilere geri vermis,
Benim onunla o gunden beri hic bir sekilde irtibatim yok,
ortak arkadasimda yok..
4 ay sonra kablo vermek ne anlama gelebilir aceba..
Durduk yere baya gerdi bu olay beni.
Suan turkiyeye gitmeme cok az kaldi, tatilden sonra memlekete gidesim yok hic
Canım hatırlayamadım ama gerilecek bir şey yok ve bu olaya bir anlam yükleme bence.İrtibat kurmak istese seni her şekilde bulurdu.Sen hiç kafanı bulandırma ve düşünme.Sen tatilini yap sosyal hayatına devam et.
Bu birliktelik senin çabanla itekleyerek devam ediyor anlaşılan.Yazdıklarımı oku içinde kendini bulacaksın.Neyi yapıp neyi yapmaman gerektiğine kendin karar vereceksin.Çok ilgi insanı bunaltır,fazla naz usandırır.Ortayı bulmaya çalışın.Kendiniz olun.Dürbünü çift taraflı kullanmayı öğrenin.Kaçan kovalanır.Lütfen merkezinize birini koymayın.Mutluluğunuz birine bağlı olmasın.Ve unutmayın zorla güzellik olmaz.Bitecekse bu gün olmasa yarın mutlaka bitecektir.Her bitiş bir başlangıçtır bunu unutmayın.Uzatmaları oynamak zaman kaybından başka bir şey değildir.Her şey gönlünüzce olsun.Sevgisiz kalmayın.
Yaşadıklarınızı siz biliyorsunuz.Yazdıklarımı okuduysan kendini bulabilir nerde hata yaptın görebilirsin.Hep yazıyorum eş adayınız,kişiliği oturmuş,sorumluluğunu bilen,oturup konuşabildiğiniz,diyolog kurabildiğiniz,konuşmasını dinleten,çevrenizle uyumlu,ailesine değer veren biri olmalı.Aşk o güzel duygu yerini sevgiye ve tabi ki saygıya bırakabiliyorsa güzeldir.İstiyorum ki gençlerimiz balon alevi gibi sönen aşklara kucak açmasınlar,yanlış yapmasınlar,kişiliklerinden ödün vermesinler.Yarın kendilerini utandıracak hatalar yapmasınlar.Keşkeler olmasın hayatlarında.Günlük değil ömürlük olsun birliktelikler.Sevgisiz kalmayın
sevgili ben toprak,evet ilişkimiz şuan ebnim iteklememle yürüyor.ama benim yüzümden bunun farkındayım.onu çok yordum öle bir kaçtımki öle bi kaçan kovalanır olamaz yıllarca kaçtım çok üzüdüm onu şımarıklık yaptım zırtbırt oda bıktı çok bıktı hemde öle biktıki bittik gibi bişeyiz.o yüzden onu kaybetmek istemiyorum ve onu seviyorum.ne yapabilirim peki
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?