offf off
git kız izin al
uçağa onu uğurlamaya git
dargın gitmesin yola
ayrılacaksanızda ayrılırsınız
konuşmamaya ne lüzum varki o senin çocuğunun babası ayrılsanız bile bir ömür boyu görüşeceksiniz kızınız sayesinde
ne bileyim belki seni orda görünce şaşırır
dili çözülür..
ayrılma demiyorum o karar sizin kararınız ama böyle uzun yola gidipte gelirse sanki sen kendini daha çok üzeceksin aramadı etmedi..
ay ne bileyim birilerini kavuşturmayı okadar çok istiyorumki bu ilk sen olsan ne güzel olur
şaşırmaz pek ama sevinir.
kübadan geldiğinde (sabah 4de inmişti uçak rötar yapmıştı), 2 yaşındaydı bizim prenses o zaman. valizini alırken görmüştüm eşimi. tam çıkış kapısından çıkarken salmıştım kızı üstüne, bizim pıtırcık da pigme boyuyla herkesin arasından "babişkoooooooooooooooooooommmm" diye bir sarılmıştı bacağına, (tabi bizimkinin haberi yok) allahım adam kalp krizi geçiriyordu halüsinasyon falan gördü sanmıştı.
alışıktır benim deliliklerime. bir ara gene dellenmiştim bi hafta ortası iş çıkışı burdan bursaya gittim, girdim otele tak tak kapıyı çaldım, karşısında beni gördü, gene bembeyaz bir surat. sonra sabahın körü gene ist a işe döndüm.
yani ben seviyoum süpriz yapmayı, sevildiğini hissettirmeyi, şımartmayı.
hep karşılık beklemeden yaptım diye düşünüyordum ama içimde bir yerlerde beklemişim demek ki.
o hiç kalmadı sevgisiz, ilgisiz.
benim hissettiklerimi ancak kendi yaşarsa anlar diye düşünüyorum.
yani benim yaptığım gurur değil inanın değil...
kendını çok guzel ıfade edıyorsun pekı aynı burdakı gb esınede net bır sekılde beklentılerını soyledın mı ? beklentılerının gerceklesmedıgı ıcın kotuye gıttıgını artık yoruldugunu daha fazla tek taraflı yurutemıycegını , aslında onun yaptıklarının senın ıstedıklerını karsılamadıgını anlattın mı ??
ve eşinde sana bu yol degısmez yuruyceksen boyle yuruycez dedımı ?
yanı ne oldu .. ıkı tarafta bırbırını cezalandırıyor suan
faRE dağa kusmus dağın haberı yok misalı ..
bence esın de suan hayal kırıklıgında muhtemel erkek aklıyla daha ne olmalıydıkı ne yapmalıydım falan dıe dusunur gurur yapıyordur ..
sen , sen aslında cok haklısın .. sevdıgımız ınsanlara keendımızı hibe ederiz.. hibe dıyorum yanı bısey beklemeden ama aslında içten içe beklerız yok canım derız bu kadar ıylıgme karsılık bır hareket gelır mutlaka .. ama karsı taraf ıstedıgımızı vermezse : bıranda butun kapılarımız kapanır ıstesekte açamayız ..
çok net bir şekilde artık yorulduğumu ve pes ettiğimi söyledim. gücüm kalmadığını, artık hiç birşey için savaşamayacamı işin kötüsü savaşmak bile istemediğimi belirttim. dilekçeyi vermeden önceki konuşmalarımız bunlar.
kendi kendimi mutsuz ettiğimi, evliikten çok şey beklediğimi, evliliğin masallarda olduğu gibi olmadığını, kimsenin bir elmanın iki yarısı olamayacağını savundu. ona göre gayet ideal bir eş. benim de gayet iyi bir anne ve eş olduğumu iddia etti.
zaten öyle bir dilekçeden bile haberi olmadığı için önünde bir anda imzalı bir dilekçe ve benim bu sözlerim şok etmiştir onu. eminim.... ona zaten değişicekmisin ya da ne düşünüyosun diye sormadım... direk verdim eline. "benim istediğim bu" diyerek.....
Canım ama şey gibi olmamış mı sankii..
Bak zaten fikri belliymiş düşünüyormuş ayrılığı hazır imzalı dilekçeside..
Demmekki hep aklındaymış anı bekliyomuş gibi düşünmez mi eşin..
Böyle yorumlayıp daha bi kırılmaz mı daha bi büyütmez mi olayı..
canım baktığın zaman burdaki arkadaşlara bile neden ayrılmak istediğini yani haklılığını anlatamıyorsun.gerçek hayattaki tanıdıklarına nasıl anlatıcaksın bilmem..
işin zor.
zaten bizim türk milleti
1-fiziksel şiddet
2-aldatma
3-eve bakmama
bu nedenler yoksa boşanmayı hiç haklı görmez sana diyeyim.
zaten çoğumuzda o yüzden mutsuz mutsuz devam ettiriyoruz evliliklerimizi.
tebrik ederim arkadaşım bu kadar doğru anlatabilirdi.
dün kayınvalidem de bana en son dediki 'sen şimdi eşinden niye boşanmak istiyorsun,ben anlamadım'
anlayamaz da çünkü ortada şiddet,aldatma,eve bakmama gibi somut olan bir sorun yooook
işte bu yoksa boşanma nedeni de yok çoğuna göre,
peki ama ruhumuzda kopan fırtınalar,ya onlar ne olacak,maneviyat bu kadar önemsiz mi?
ortada elle tutulur gözle görülür bir sebep yoksa kimse anlamıyor boşanma lafının nereden çıktığını
ve dediğin gibi bu yüzden değil midir işte çoğumuz mutsuz mutsuz devam ediyoruz evliliklerimize
canım sanki sizin ilişkinizde tutku yokmuş yani eşinde yokmuş.Hani karşındakinin kokusu seni çeker dans etmek istersin,dokunmak istersin, onunla elele saatlerce yürümek istersin,uykusuzluktan ölsende sabaha kadar kahkaha atmak istersin.Kava ettiğinde ya da öptüğünde hatta karşısında yemek yerken, konuşurken herşey herkes yansın bir o olsun istersin...Yani bu his çok farklı bir şey...Sakinlik, dinginlik değil yakıcı bir birliktelik bir coşku vardır tutkuda.Ama sanki eşin senin gibi tutkulu bir insan için fazla sakinmiş gibi...Yani çok affedersin biraz sıkıcı.Yani şu durumda sen benim aşkımsın, hayatımın kadınısın,ayrılıkta neymiş diyip yırtsaydı o dilekçeyi bence herşey farklı olurdu.Sen tutkuyu arıyorsun evliliğinde gibi geldi.Ama sonuçta oda çok çalışıyormuş ve anladığım kadarıyla yapısı böyle mantıkçı ve sakin...Ne bileyim hep böyledir yani eskiden beri sanırım...ama arkadaşım bazen dinginlikte güzel.hayırlısı olur umarım
canım iyi ki de alıntı yapmışsın ben nasıl olduysa atlamışım o mesajı..
çok doğru aslında. herkes
-rahat battı
-tuzu kuru kendine dert çıkardı
-doyumsuz, şımarık
gibi bir sürü yafta vurucak eminim. özellikle eşimin tarafı...
ama kimseye verecek bir hesabım yok. Önce Allahım sonra eşim ve kızım dışında. Allahım zaten içimi biliyor. eşim benim kitabımı yazacak kadar(bugün 14 sene doldu dile kolay) beni tanıyor. benim üzüldüğüm ve şaşırdığım nokta bu zaten.
benim gözümden ne düşündüğümü ne hissettiğimi anlayan adam niçin çabalamadı? ben gerçekten çok şey istemedim ki. yiyecekler, içecekler, giyecekler, tatiller her isteyenin olsun ben bahçeden kopan bir papatyaya da razıydım.
her özel günde geldi çiçeğim ya şirkete ya eve (sn zamanlarda meyve sepeti gönderiyordu ben de kilo alıyorum diye söyleniyordum) ve inanırmısınız her gelen çiçekten bir tane kuruttum evde saklıyorum. arada kızdırırım onu. dur şu çiçeklerimi bir seveyim diye. (bizim bütün yıldönümleri, benim doğumgünüm, hepsi 3 ayda aralık,ocak,şubat arka arkaya)...
ben hiç bir doğumgününü es geçmedim hep süpriz partiler yaptım. iş yerindekileri bile ayarttım onlar eşimi iş toplantısı diye götürdüler mekana, 25 kişi ordaydık...
bir kere bile kendinden bişey yapmadı. evet çıktık dılşarı ama "nereye gitmek istersin"in cevabı karşılığında gittik. yani gene benim istediğim oldu.
gerçekten eş olarak da baba olarak da çok iyi bir insan.
suratsızlığı, sabit fikirlliği, ciddiliği, (burada iki lakap takıldı ona ikisini de çok sevdim) ağır abiliği, mantık abideliği, kötümserliği...
bunlar hem kendine zarar hem bana.
beraber girer yemek yapar benimle. bugüne kadar ne bir küfür ne bir hakaret duymamışımdır şahsıma edilen. en fazla "totoş" der bana ben de ona "sensin totti" derim geçiştiririz.
ama yoruldum diyorum ya. düşünüyorum düşünüyorum evet çok güzel 14 sene. doğumgününden 1 hafta önce bana evlenme teklif eden ve doğumgünümde ilk yüzüğümüzü parmağıma takarken benim "neden bugün?" soruma "çünkü ben seninle yeniden doğmuş gibi hissediyorum kendimi" diyen adam nerde? ben mi yokettim onu? hayat mı? belki ben de kötü geldim ona bilmiyorum....
ben de günlerdir bunu sorguluyorum ama cevap bulamıyorum tıkanıp kalıyorum..
beni ve eşimi bu hale getiren ne?
biz,o birbirinin gözlerinde dünyayı yakabilen biz nereye gittik?
nasıl bu derece düşman,uzak,soğuk iki insan haline geldik?
biz bu idiysek,yıllar önceki o iki kişi kimdi o zaman?
hayat mı,şartlar mı,biz mi birbirimizi bu hale getirdik acaba..
sanki bu soruya cevap bulsam tüm düğüm çözülecek gibi geliyor ama bulamıyorum..
nereye gitti o aşık olduğum adam,yoksa ben mi bu hale getirdim onu..
canım yalnız şunu da bil tutkulu ilişkinin kavgasıda tutkulu ve ateşli oluyor yani onuda sürdürmek zor kıskançlık oluyor falan...Ne bileyim ortası olsa.Eşin çok olgun hatta sana göre fazla olgun ama yapısı bu.Bunu değiştiremez ki...Kimi insan öyledir işte
ALAcım aile konusunda o derece haklısın ki,ben hiç bu açıdan düşünmemiştim.babam ailesi düşünüyorum..evet ilşkileri çok kopuk ve soğuk.babaannem mesela senin kayınvaliden gibi hiç sevgisini çocuklarına göstermemiş,hepsine sadece korku salmış bir kadın.çok katıydı diye anlatır babam,halam.hatta arada o kadar büyük bir sevgisizlik var ki halam annesinin cenazesine dahi gitmemiş ve annem şok olmuştum diye anlatır hep.aslında tabi bu da yetiştirilme tarzıyla ilgili bir durum.
insanları yargılamadan önce nasıl yetiştirildiklerine de bakmak gerekir.
ben mesela gerçekten vıcık vıcık bir evde el bebek gül bebek büyüdüm. evlenmeden bir gün önce bile (25 yaşındaydım bu arada) annemle babamın arasına "açılın gelen varrrrr" diyip girip ikisini de mıncır mıncır mıncıklardım. erkek kardeşim sevmez mesela öpmeyi, öptürmeyi (karısını öptürüyordur tabi eşeğin sıpası) yatırırıdım onu tombiş yanaklarını sıka sıka kızartırdım. koşa koşa gider yüzünü yıkardı
eşim tarafına gelince: belay cım sen biraz daha tamin ediyorsundur aile yapısını diye düşünüyorum. çok seviyeli hatta neredeyse soğuk denebilecek bir aile yapısı. hatta bir kaç ay önce eşimle küçük kaynım serzenişte bulunmuşlardı annelerine "bize hiç sarılmadın sen" diye.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?