Başın sağolsun pelincim mekanları cennet olsun nurlar içinde yatsınlar..
Çok teşekkür ederim, Amin İnşallah
Kimse size cevap yazmıyor ve siz ısrarla sevgili dostlarım cümlesiyle başlayan yazılar yazıyorsunuzSevgili arkadaşlar dünkü maceramı, içimi dökmek ve merak edip okumak isteyen olursa diye, uzun uzun yazdım. Dün Saat 1 gibi çıktık yola bu arada hava gölgede 36 derece, bir de bayram trafiği başlamış. Neyse sorunsuz vardık Büyükşehire. Eşim beni önce bankanın önünde indirecek, eğer arabayı park edecek yer bulabilirse bekleyecek sonra eve götürecekti, oradan da otoparka çıkıp bekleyecekti. Bizim evin önü cadde duracak yer yok otopark da yürüyüş mesafesinde değil, evdeki işlerim bitince onu arayacaktım gelip beni alacaktı. Tam bankanın önüne gelmek üzereyiz ki yolda bir otobüs ile araba çarpıştı. yol tıkandı. eşime dedim ki “Ben burada ineyim sen kimseye bulaşma git otoparka ben eve yürürüm sonra seni ararım” dedim. Yanıma bel çantamı aldım, omzumda bez çanta içinde kolonya ve yedek eldiven var. Kedinin taşıma sepetini de jumbo çöp poşetine koydum aldım yanıma. Yüzüme maske ve normal siperlik taktım. Gittim bankaya kredi kartımı alacağım, Allah'tan bankada sosyal mesafe kuralları uygulanıyordu ve herkes maskeliydi Ancak meğer uzun süredir teslim edilemediği için kredi kartım bir güzel iptal olmuş. “Açılmaz mı?” dedim “yeni başvuru yaparız” dedi memur. Sonra başvuru hattını aradı konuştu “müşteri yanımda siz alın başvuruyu” dedi pat diye telefonu bana uzattı. Ben aldım ama telefonu şöyle iki karış uzaktan tutuyorum adama da "bağırabilir misiniz lütfen duyamıyorum diyorum" ki o mesafeden duyabileyim, adam bana güvenlik soruları sordu sonra annemin kızlık soyadının 5. ve 8. harfini istemez mi? ben nereden bileyim 8. harf hangisi, hadi orada kafamdan hesapladım falan söyledim. Sonra memur bana çarşaf çarşaf kağıtlar imzalattı, sistem kabul etmedi yırttı hepsini, yine imzalattı. Derken ben eşime mesaj attım dedim “işim uzun sen bekle otoparkta”. Telefonum bu arada şeffaf poşettin içinde onun üzerinden kullanıyorum. Memur dedi “teline kod gelecek oku”. Baktım gelmiş bankadan 4-5 tane mesaj hangisi? derken adam "ver ben bakiim"diye aldı teli elimden, okuyup geri verdi; o da oldu koronalı, koltuğumun altında çöp poşeti içinde kedinin taşıma sepeti, zor duruyorum ayakta, iki elim de dolu. Neyse orada eldivenleri değiştirdim. bir elim temiz diğer elimde telefon ve kirli eldivenler çıktım bankadan eve yürüdüm (bir durak) orada temiz elimle cebimden anahtarı çıkartıp kapıyı açacağım. Bu arada bizim apartmanın elektriği arsa sahibi (çoktan ölmüş) bir kadının üzerine kayıtlı duruyormuş; bunun için dün gelip tüm apartmanın elektriğini kesmişler. Apartmanda elektrik yok, geldim kapı duvar ve tabi elektronik anahtar çalışmıyor, kapı şifresi de çalışmıyor. Herkes yazlıkta ya da işte, apartman boş. Kapıcıyı aradım (kadın) 4 kere ama telefonu açmadı sonra kadının kocasını aradım dedim böyle böyle kapıda kaldım ben. Adam "aaa ben dışarıdayım, 15 dakika bekleyebilirseniz hemen çıkıp geleyim" dedi. Neyse ben orada bekledim ama artık üzerimden ter damlıyor maske siperlik nefes alamıyorum. Neyse adam geldi, ben girdim apartmana. Çıktım bizim kata (1. kat) tabi karanlıkta anahtar deliğini göremiyorum mecbur elledim her tarafı diğer eldivenlerim de corona oldu. İçeriye girdim eldivenleri çıkarttım bir baktım ki yedek eldivenim bir tane kalmış. Neyse artık üzerimdekiler ağır geldi, koydum çantaları masaya, gittim ellerimi yıkadım siperliği kaldırıp, maskeyi indirdim çeneye. Tarçını arıyorum ama Tarçın yok. Sesimi duyunca hemen çıkardı ama yok. Komşumuzun sahiplendiği diğer iki kedi geziniyor ortalıkta. Aramadığım delik kalmadı. Rahat bir 20-30 dakika geçmiştir. Sesleniyorum her tarafı arıyorum yok. Meğer yatak odası perdesinin arkasına saklanmış ama öyle bir saklanmış ki ikinci kez perdenin arkasına baktığım halde ben onu göremedim ama o beni görmüş olacak ki bu çıktı oradan. Sevdirdi kendini falan. Epey zayıflamış. Neyse evden eşimin sözleşme ve fatura defterini aldım koydum çantaya,, sadece eşime iki şort ve 3 gömlek aldım, bir de 2 eşofman aldım (kışa kalırsak diye), banyodan şampuan ve duş jeli aldım. Mutfakta da bir paket açılmamış çay buldum onu aldım. Dedim poşeti açayım taşıma çantasına Tarçını koyayım. En son taşıma çantasını da alır çıkarım. Tarçını taşıma çantasına götürmem ile birlikte Tarçın çıldırdı. Deli gibi çırpınıp kurtuldu elimden ama sol elimin her tarafından kanlar akıyor. Parçaladı beni. Gittim ellerimi yıkadım. kolonya sürdüm. Dedim biraz sakinleşsin tekrar deneyim. Bu arada yanımda getirdiğim taşıma sepeti yumuşak kumaş türü, rahat eder diye düşünmüştüm ama onun içine koymamın imkanı yok, annemizin yatak odasında taşıma boxu buldum, ama komşumuz onu ellemiş belli ki çünkü her zaman koyduğum dolapta değil yerdeydi. Dedim koronalı olabilir ama ne yapayım buna koyayım. İkinci denememde de her tarafımı yırttı, bacağım dahil, şu an koca bir çizik var, kan aktı resmen. Üçüncüde de aynı. İnanın vazgeçtim onu almaktan her tarafım perişan oldu. Eşimi aradım dedim “ben Tarçını alamayacağım”. Eşim çok şaşırdı. “Bir daha dene” diyor dedim “her tarafım kan revan içinde”. Neyse bu arada eşimin arkadaşı da biz çıkmaya hazır olduğumuzda bize bir emanet getirecekti. Dedim ki eşime “migrosu iptal edelim, arkadaş miigrostan eğer alabiliyorsa sadece hellim peyniri kapsın gelsin yeter. Sonra doğrudan eve gidelim, benim migrosa gidecek halim kalmadı”. Ama dedim bir 10 dakika bekle ben Tarçının gönlünü alayım öyle çıkalım, çünkü Tarçın benden kaçmaya başladı. Annenin yatağının altına girdi çıkmıyor. Tarçından öyle kötü ayrılmak istemedim. Baktım mutfakta bir tane ödül maması kalmış hemen onu açtım verdim ona yatağın altında yemeğe başladı, o yaladıkça kap da öne doğru geliyor bu da takip ediyor, geldi yatağın ucuna kadar. Ama bu arada bir 10 dakika geçti. Dedim ki bitirsin kabını çöpe atayım kokmasın, öyle çıkarım. O sırada aklıma geldi Boxu koydum karşısına, mama kabını da içine doğru koydum. Tarçın yarı beline kadar boxa girdi yiyor, elimi sokup mamayı boxun dibine götürdüm Tarçın geri kaçtı sonra biraz bekledim, yine girdi boxa ben de kapağını kapatıverdim. Tarçından böyle bir numarayı yemesini hiç beklemezdim keşke en başta deneseymişim. Eşimi tekrar aradım dedim "gel" bu arada baktım Tarçın çok tüy döküyor eşime dedim elektrik süpürgesini de alayım mı? Yazlıkta yok ve o olmadan Tarçının tüyü ile başetmem mümkün değil. Elektrik süpürgesini maalesef üzerine korona bulaşan çöp poşetine koydum, fakat bu sefer bunca eşya ve Tarçını hep bir anda nasıl indireceğim aşağıya onu düşünüyorum. iki seferde indirsem alt kapı kapanacak tekrar giremeyeceğim içeriye. Sonra dedim herşeyi önce daire kapısının önüne çıkartayım, alt kapının arasına birini sıkıştırayım, elektrik süpürgesini ve çantayı indireyim, onları eşime vereyim o arabaya koyana kadar çıkar Tarçını alır inerim. Ama eşimin eldiven takması lazım herşey her yere değdi. Kapının önüne çıkartırken o geldi aklıma eşimi aradım dedim “eldiven giy”. Tam teli kapattım baktım ki aralık kalan daire kapısından diğer kedi Mırloş çıkmış tekrar içeriye giriyor. Kapıyı hemen kapadım. Bakındım, Mırloş içeride ama Hasret yok. Deli gibi evde Hasreti aradım yok. Sesleniyorum mutlaka gelirdi ama yok. Ki Mırloş ve Hasret hiç birbirlerinden ayrılmazlar yapışık ikiz gibiler Mırloş geziyor Hasret yok. Dedim Hasret de çıktı herhalde apartmanın içine kaçtı (bir kere kaçmıştı öyle ta çatı katına kadar çıkmış) Eşimi aradım dedim böyle böyle Hasret kaçtı sen bekle. Çıktım apartmanın içinde Hasreti aramaya. Önce alt kata indim, ara ara Hasret yok. Tek tek katları çıkmaya başladım, elektrik yok, zifiri karanlık, cep telefonunun ışığını açtım tek tek tüm katları çıkıyorum Hasreti arıyorum. 8. kata kadar çıktım (çatı) Hasret yok En alta kadar tekrar indim yok. Bu arada maske ve siperlik de kafamda. ter içinde kaldım. Eve girdim tekrar, ağlayacağım neredeyse, evde salak salak geziyorum baktım ardiyede Hasret dolabın üzerine çıkmış taa tepeden bana bakıyor Allah dedim seni bildiği gibi yapsın. Bu arada alt kata indiğimde gördüm ki kapıcı kapıyı kapamış ama arasına bir çubuk yerleştirmiş kapının mandalı geçmesin diye ve dolayısıyla dışarıdan açılabiliyor, indirdim tüm eşyaları verdim eşime sonra çıktım Tarçını aldım bindim arabaya. Çıktık otoparka eşimin arkadaşı gelmiş bekliyor, ondan da bin kere özür diledim, sağ olsun Hellim peyniri de almış bize. Yerleştirdik hepsini arabanın arkasına geldik. Gerisi sorunsuz geçti. Şu an Tarçın da eve alıştı sayılır, morali iyi. Kendini de güvende hissediyor olmalı ki şimdi göbeğini açmış yatıyor. Gözde ile birbirlerini hemen tanıdılar, yadırgamadılar ama Gözde biraz kıskandı, azıcık trip attı. Arabadan sadece Hellim peynirlerini ve kediyi aldık, diğer eşyalar ile bugün ya da yarın ilgilenmeyi planlıyorum. Gece yorgunluktan yıkamaya üşendiğim için Hellim peynirlerinin kaplarına kolonya sıkıp, buzdolabı poşetine kilitleyip buzdolabına yerleştirdim, birini de hemen açıp saklama kabına aktardım. Dünkü macera da böyle roman oldu :)
Eki Görüntüle 2669121
Sevgili arkadaşlar dünkü maceramı, içimi dökmek ve merak edip okumak isteyen olursa diye, uzun uzun yazdım. Dün Saat 1 gibi çıktık yola bu arada hava gölgede 36 derece, bir de bayram trafiği başlamış. Neyse sorunsuz vardık Büyükşehire. Eşim beni önce bankanın önünde indirecek, eğer arabayı park edecek yer bulabilirse bekleyecek sonra eve götürecekti, oradan da otoparka çıkıp bekleyecekti. Bizim evin önü cadde duracak yer yok otopark da yürüyüş mesafesinde değil, evdeki işlerim bitince onu arayacaktım gelip beni alacaktı. Tam bankanın önüne gelmek üzereyiz ki yolda bir otobüs ile araba çarpıştı. yol tıkandı. eşime dedim ki “Ben burada ineyim sen kimseye bulaşma git otoparka ben eve yürürüm sonra seni ararım” dedim. Yanıma bel çantamı aldım, omzumda bez çanta içinde kolonya ve yedek eldiven var. Kedinin taşıma sepetini de jumbo çöp poşetine koydum aldım yanıma. Yüzüme maske ve normal siperlik taktım. Gittim bankaya kredi kartımı alacağım, Allah'tan bankada sosyal mesafe kuralları uygulanıyordu ve herkes maskeliydi Ancak meğer uzun süredir teslim edilemediği için kredi kartım bir güzel iptal olmuş. “Açılmaz mı?” dedim “yeni başvuru yaparız” dedi memur. Sonra başvuru hattını aradı konuştu “müşteri yanımda siz alın başvuruyu” dedi pat diye telefonu bana uzattı. Ben aldım ama telefonu şöyle iki karış uzaktan tutuyorum adama da "bağırabilir misiniz lütfen duyamıyorum diyorum" ki o mesafeden duyabileyim, adam bana güvenlik soruları sordu sonra annemin kızlık soyadının 5. ve 8. harfini istemez mi? ben nereden bileyim 8. harf hangisi, hadi orada kafamdan hesapladım falan söyledim. Sonra memur bana çarşaf çarşaf kağıtlar imzalattı, sistem kabul etmedi yırttı hepsini, yine imzalattı. Derken ben eşime mesaj attım dedim “işim uzun sen bekle otoparkta”. Telefonum bu arada şeffaf poşettin içinde onun üzerinden kullanıyorum. Memur dedi “teline kod gelecek oku”. Baktım gelmiş bankadan 4-5 tane mesaj hangisi? derken adam "ver ben bakiim"diye aldı teli elimden, okuyup geri verdi; o da oldu koronalı, koltuğumun altında çöp poşeti içinde kedinin taşıma sepeti, zor duruyorum ayakta, iki elim de dolu. Neyse orada eldivenleri değiştirdim. bir elim temiz diğer elimde telefon ve kirli eldivenler çıktım bankadan eve yürüdüm (bir durak) orada temiz elimle cebimden anahtarı çıkartıp kapıyı açacağım. Bu arada bizim apartmanın elektriği arsa sahibi (çoktan ölmüş) bir kadının üzerine kayıtlı duruyormuş; bunun için dün gelip tüm apartmanın elektriğini kesmişler. Apartmanda elektrik yok, geldim kapı duvar ve tabi elektronik anahtar çalışmıyor, kapı şifresi de çalışmıyor. Herkes yazlıkta ya da işte, apartman boş. Kapıcıyı aradım (kadın) 4 kere ama telefonu açmadı sonra kadının kocasını aradım dedim böyle böyle kapıda kaldım ben. Adam "aaa ben dışarıdayım, 15 dakika bekleyebilirseniz hemen çıkıp geleyim" dedi. Neyse ben orada bekledim ama artık üzerimden ter damlıyor maske siperlik nefes alamıyorum. Neyse adam geldi, ben girdim apartmana. Çıktım bizim kata (1. kat) tabi karanlıkta anahtar deliğini göremiyorum mecbur elledim her tarafı diğer eldivenlerim de corona oldu. İçeriye girdim eldivenleri çıkarttım bir baktım ki yedek eldivenim bir tane kalmış. Neyse artık üzerimdekiler ağır geldi, koydum çantaları masaya, gittim ellerimi yıkadım siperliği kaldırıp, maskeyi indirdim çeneye. Tarçını arıyorum ama Tarçın yok. Sesimi duyunca hemen çıkardı ama yok. Komşumuzun sahiplendiği diğer iki kedi geziniyor ortalıkta. Aramadığım delik kalmadı. Rahat bir 20-30 dakika geçmiştir. Sesleniyorum her tarafı arıyorum yok. Meğer yatak odası perdesinin arkasına saklanmış ama öyle bir saklanmış ki ikinci kez perdenin arkasına baktığım halde ben onu göremedim ama o beni görmüş olacak ki bu çıktı oradan. Sevdirdi kendini falan. Epey zayıflamış. Neyse evden eşimin sözleşme ve fatura defterini aldım koydum çantaya,, sadece eşime iki şort ve 3 gömlek aldım, bir de 2 eşofman aldım (kışa kalırsak diye), banyodan şampuan ve duş jeli aldım. Mutfakta da bir paket açılmamış çay buldum onu aldım. Dedim poşeti açayım taşıma çantasına Tarçını koyayım. En son taşıma çantasını da alır çıkarım. Tarçını taşıma çantasına götürmem ile birlikte Tarçın çıldırdı. Deli gibi çırpınıp kurtuldu elimden ama sol elimin her tarafından kanlar akıyor. Parçaladı beni. Gittim ellerimi yıkadım. kolonya sürdüm. Dedim biraz sakinleşsin tekrar deneyim. Bu arada yanımda getirdiğim taşıma sepeti yumuşak kumaş türü, rahat eder diye düşünmüştüm ama onun içine koymamın imkanı yok, annemizin yatak odasında taşıma boxu buldum, ama komşumuz onu ellemiş belli ki çünkü her zaman koyduğum dolapta değil yerdeydi. Dedim koronalı olabilir ama ne yapayım buna koyayım. İkinci denememde de her tarafımı yırttı, bacağım dahil, şu an koca bir çizik var, kan aktı resmen. Üçüncüde de aynı. İnanın vazgeçtim onu almaktan her tarafım perişan oldu. Eşimi aradım dedim “ben Tarçını alamayacağım”. Eşim çok şaşırdı. “Bir daha dene” diyor dedim “her tarafım kan revan içinde”. Neyse bu arada eşimin arkadaşı da biz çıkmaya hazır olduğumuzda bize bir emanet getirecekti. Dedim ki eşime “migrosu iptal edelim, arkadaş miigrostan eğer alabiliyorsa sadece hellim peyniri kapsın gelsin yeter. Sonra doğrudan eve gidelim, benim migrosa gidecek halim kalmadı”. Ama dedim bir 10 dakika bekle ben Tarçının gönlünü alayım öyle çıkalım, çünkü Tarçın benden kaçmaya başladı. Annenin yatağının altına girdi çıkmıyor. Tarçından öyle kötü ayrılmak istemedim. Baktım mutfakta bir tane ödül maması kalmış hemen onu açtım verdim ona yatağın altında yemeğe başladı, o yaladıkça kap da öne doğru geliyor bu da takip ediyor, geldi yatağın ucuna kadar. Ama bu arada bir 10 dakika geçti. Dedim ki bitirsin kabını çöpe atayım kokmasın, öyle çıkarım. O sırada aklıma geldi Boxu koydum karşısına, mama kabını da içine doğru koydum. Tarçın yarı beline kadar boxa girdi yiyor, elimi sokup mamayı boxun dibine götürdüm Tarçın geri kaçtı sonra biraz bekledim, yine girdi boxa ben de kapağını kapatıverdim. Tarçından böyle bir numarayı yemesini hiç beklemezdim keşke en başta deneseymişim. Eşimi tekrar aradım dedim "gel" bu arada baktım Tarçın çok tüy döküyor eşime dedim elektrik süpürgesini de alayım mı? Yazlıkta yok ve o olmadan Tarçının tüyü ile başetmem mümkün değil. Elektrik süpürgesini maalesef üzerine korona bulaşan çöp poşetine koydum, fakat bu sefer bunca eşya ve Tarçını hep bir anda nasıl indireceğim aşağıya onu düşünüyorum. iki seferde indirsem alt kapı kapanacak tekrar giremeyeceğim içeriye. Sonra dedim herşeyi önce daire kapısının önüne çıkartayım, alt kapının arasına birini sıkıştırayım, elektrik süpürgesini ve çantayı indireyim, onları eşime vereyim o arabaya koyana kadar çıkar Tarçını alır inerim. Ama eşimin eldiven takması lazım herşey her yere değdi. Kapının önüne çıkartırken o geldi aklıma eşimi aradım dedim “eldiven giy”. Tam teli kapattım baktım ki aralık kalan daire kapısından diğer kedi Mırloş çıkmış tekrar içeriye giriyor. Kapıyı hemen kapadım. Bakındım, Mırloş içeride ama Hasret yok. Deli gibi evde Hasreti aradım yok. Sesleniyorum mutlaka gelirdi ama yok. Ki Mırloş ve Hasret hiç birbirlerinden ayrılmazlar yapışık ikiz gibiler Mırloş geziyor Hasret yok. Dedim Hasret de çıktı herhalde apartmanın içine kaçtı (bir kere kaçmıştı öyle ta çatı katına kadar çıkmış) Eşimi aradım dedim böyle böyle Hasret kaçtı sen bekle. Çıktım apartmanın içinde Hasreti aramaya. Önce alt kata indim, ara ara Hasret yok. Tek tek katları çıkmaya başladım, elektrik yok, zifiri karanlık, cep telefonunun ışığını açtım tek tek tüm katları çıkıyorum Hasreti arıyorum. 8. kata kadar çıktım (çatı) Hasret yok En alta kadar tekrar indim yok. Bu arada maske ve siperlik de kafamda. ter içinde kaldım. Eve girdim tekrar, ağlayacağım neredeyse, evde salak salak geziyorum baktım ardiyede Hasret dolabın üzerine çıkmış taa tepeden bana bakıyor Allah dedim seni bildiği gibi yapsın. Bu arada alt kata indiğimde gördüm ki kapıcı kapıyı kapamış ama arasına bir çubuk yerleştirmiş kapının mandalı geçmesin diye ve dolayısıyla dışarıdan açılabiliyor, indirdim tüm eşyaları verdim eşime sonra çıktım Tarçını aldım bindim arabaya. Çıktık otoparka eşimin arkadaşı gelmiş bekliyor, ondan da bin kere özür diledim, sağ olsun Hellim peyniri de almış bize. Yerleştirdik hepsini arabanın arkasına geldik. Gerisi sorunsuz geçti. Şu an Tarçın da eve alıştı sayılır, morali iyi. Kendini de güvende hissediyor olmalı ki şimdi göbeğini açmış yatıyor. Gözde ile birbirlerini hemen tanıdılar, yadırgamadılar ama Gözde biraz kıskandı, azıcık trip attı. Arabadan sadece Hellim peynirlerini ve kediyi aldık, diğer eşyalar ile bugün ya da yarın ilgilenmeyi planlıyorum. Gece yorgunluktan yıkamaya üşendiğim için Hellim peynirlerinin kaplarına kolonya sıkıp, buzdolabı poşetine kilitleyip buzdolabına yerleştirdim, birini de hemen açıp saklama kabına aktardım. Dünkü macera da böyle roman oldu :)
Eki Görüntüle 2669121
yooo siz oyle zannediyorsunuz G gul2016 guzel fotograflar paylaşıp elinden geldigince güzellestirmeye calisiyo ortami. cogu zaman begenj yapiyoruz o paylasimlarina, simdi bi cok arkadasimiz tatilde cevaplar ondan azKimse size cevap yazmıyor ve siz ısrarla sevgili dostlarım cümlesiyle başlayan yazılar yazıyorsunuz
Olsun cevap olması şart değil, sizler buradasınız, onu bilmek beni mutlu ediyor, Bu zor günlerde çok destek gördüm buradan, dostlarım olarak görüyorum sizleri. Bir de uzun uzun yazmayı seviyorum ben, tabi ki kimse okumak zorunda değil. Ben karşılığını alıyorum :)Kimse size cevap yazmıyor ve siz ısrarla sevgili dostlarım cümlesiyle başlayan yazılar yazıyorsunuz
Konya da hastaneler dolu.bahceye çadır kurulduğu,günde 300 cıvarı vaka söyleniyor.Türkiye nin 1/3 ü Konya mı şimdi?Gerçekten inanıyor musunuz 900 vaka olduğuna ??
Ben genelde giris yapmadan takip ediyorum ve bahsettiginiz üyeyi seviyorum. Ben mesela yorum yapamadım çünkü yanlis bir şey yazmaktan urkttum, aynı kaygıları yaşıyorum ve negatif bir şey okusam duysam kaygım artıyor. Neyse gül arkadaşımız sizi guldurmus bu da güzel birşey kendisinin paylaştığı fotolarla ben gülümsüyorum içim ferahliyor.Kimse size cevap yazmıyor ve siz ısrarla sevgili dostlarım cümlesiyle başlayan yazılar yazıyorsunuz
Kıymet bilen çok az amaArkadaslar , uzun bir suredir yazmiyordum. Gecen hafta annemi yurt disindan yani benim yanimdan T r ye goturdum . Annemin gelmesinden bir hafta sonra zaten yasadigim ulkede salgin basladi ve ucuslar durdu Bir kac ay .
Geri donerken havaalani cok bostu . Kuyruk yoktu . Ucakta bize bir form verdiler doldurmak icin . Tr ye girdik.
Inanin yurt disinda yasiyorum ama Izmir in o sicaginda , bir baktim yollarda herkes maske kullaniyor . Ben de uydum tabi ki . Bizim burda yollarda kimse kullanmiyor . Izmir in o sicaginda Ben de hep taktim .Gerci hic nefes alinmiyor .
Sunu gordum , tr de daha fazla onem veriliyor . Bir de baktim dondukten sonra buraya , bizim ulkemiz insanI gibi yok .
Teşekkür ederim arkadaşım, ben de sizleri seviyorum. Biz hala izole bir yaşam sürüyoruz. Dış dünya ile bağlantım benim hala buradan ibaret, bir de arkadaşlarımız ve ailemizle yaptığımız görüntülü telefon konuşmalarından. Benim gibi yaşayan pek kalmadı, anlatığım gibi çevremdeki herkes normal hayatına döndü. Bu durum da ayrıca canımı sıkıyor. Görümcem dün telefonda konuşurken "Siz aşırı abartıyorsunuz, covid diye bir şey yok yahu, olsaydı ben şimdiye kadar 10 kere ölmüştüm" dedi. Geçenlerde bir grup arkadaşı ile Likya yolunu yürüdü, yürüyüşte 5 kişi aynı pet şişeden ağızlarına dayayarak su içmişler. Kv günlere gidiyor, gezilere, kuaföre çarşıya pazara her yere, önceki gün arkadaşları ile 7 saat konken oynamışlar, yemişler içmişler. Bir enayi ben kaldım. Bu bayramda virüsün çok büyük bir patlama yapacağını düşünüyorum ama sanırım tek düşünen benim.Ben genelde giris yapmadan takip ediyorum ve bahsettiginiz üyeyi seviyorum. Ben mesela yorum yapamadım çünkü yanlis bir şey yazmaktan urkttum, aynı kaygıları yaşıyorum ve negatif bir şey okusam duysam kaygım artıyor. Neyse gül arkadaşımız sizi guldurmus bu da güzel birşey kendisinin paylaştığı fotolarla ben gülümsüyorum içim ferahliyor.
Olsun cevap olması şart değil, sizler buradasınız, onu bilmek beni mutlu ediyor, Bu zor günlerde çok destek gördüm buradan, dostlarım olarak görüyorum sizleri. Bir de uzun uzun yazmayı seviyorum ben, tabi ki kimse okumak zorunda değil. Ben karşılığını alıyorum :)
Çok teşekkür ederim, onur duydum.5-6 konusunda kızlar diye başlayıp konularına hiç cevap alamamış biri sanırım hırsını böyle çıkarmaya çalıştı.
aklıma gelmişken Pro üyeliğiniz hayırlı olsun ...
İlk fotoğrafa bayıldım ❤Günaydın sevgili dostlar, bugün de morallerimizi yüksek tutabilmek dileği ile sizlere bir gün doğumu ile kırmızı bir sardunya çiçeği ve kedilerimi gönderiyorum, Tarçın dün ilk defa bahçeye çıktı, kardeşi Gözde ile beraber. Sevgiler
Eki Görüntüle 2669572 Eki Görüntüle 2669573 Eki Görüntüle 2669574 Eki Görüntüle 2669575 Eki Görüntüle 2669576
Estağfurullah canım, olur mu öyle şey, sizler çok değerlisiniz benim için. Teşekkür ederim. Hem herkes düşüncesini ifade edebilir, arkadaş da düşüncesini ifade etmiş ben buna bozulmadım yani.
ben çoğu gün siz fotoğraf attınız mı diye giriyorum bu başlığa. iyi ki varsınız. her zaman cevap yazamasamda bu foruma başından beri moral veren kişisiniz valla. terapi gibi geliyor sizin fotoğraflarınız.Estağfurullah canım, olur mu öyle şey, sizler çok değerlisiniz benim için. Teşekkür ederim. Hem herkes düşüncesini ifade edebilir, arkadaş da düşüncesini ifade etmiş ben buna bozulmadım yani.
Selçuk Tıp'in bahcesinde cadir kuruli, testi orda yapıyorlar, tedavi yatis vs. icerden devam ediyor. Özel hastaneler bile dolu Farabi filan.Konya da hastaneler dolu.bahceye çadır kurulduğu,günde 300 cıvarı vaka söyleniyor.Türkiye nin 1/3 ü Konya mı şimdi?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?