“Sana söz veriyorum ki bu beni son görüşün olacak. Geri gelmeyeceğim. Seni bir daha böyle bir duruma sokmayacağım. Hayatına bundan sonra bensiz devam edeceksin. Sanki hiç var olmamışım gibi.” (Edward)
***
Hiçbir ayak izi yoktu. Yapraklar artık kıpırdamıyordu ama yine de ormana doğru yürümeye devam ettim. Başka bir şey yapamazdım. İlerlemek zorundaydım. Eğer onu aramaya devam etmezsem her şey bitecekti.
Aşk, hayat… bitecekti. (Bella)
***
Onu düşünmemek için kendimi zorlasam da, unutmaya zorlayamamıştım. Geceleri bitkin düşüp uyuduğum zamanlarda zihnimden kayıp giderse diye korkuyordum. Aklım bir elek gibiydi ve gün gelecek onun gözlerinin rengini hatırlayamayacaktım, soğuk tenini veya sesinin dokusunu… Onu düşünemeyecektim, ama bunları unutmamalıydım.
Yaşayabilmek için bir tek şeye ihtiyacım vardı; onun var olduğunu bilmek. Hepsi bu kadar. O var olduğu sürece diğer her şeye katlanabilirdim. (Bella)
***
Hatırlamanın yasak, unutmanın korkunç olduğu, zor bir çizgide yürüyordum. (Bella)
***
Jacob, benim için, sanki Tanrı tarafından gönderilmiş bir hediyeydi. (Bella)
***
Tek bildiğim, sevginin bazı insanların gücünü bitirebildiğiydi. Tamir edilemeyecek kadar çok kırılmıştım. (Bella)
***
Sevginin bu şekilde çalışmadığına karar verdim. Birisi ile ilgilenmeye başladıktan sonra, mantıklı davranmak imkânsız bir hal alıyordu. (Bella)
***
“Sanki birisi onu terk etmedi…ama öldü.” (Charlie)
***
Sanki birisi öldü, sanki ölen bendim. Çünkü gerçek aşktan daha fazlasını kaybetmiştim. Sanki bütün bir geleceği kaybetmek gibiydi, bütün aileyi, seçtiğim bütün hayatı. (Bella)
***
Çok garipti, ikimizin de ölümcül bir tehlike içerisinde olduğumuzun farkındaydım. Yine de kendimi iyi hissediyordum. Kalbim yerinden fırlayacak kadar hızlı atıyor, kanım damarlarımda sıcacık akıyordu. Ciğerlerim Edward’ın teninden gelen tatlı mayhoş bir kokuyla dolmuştu. Sanki göğsümde hiç delik olmamıştı. Harika hissediyordum, iyileşmemiştim ama sanki hiç yaralanmamış gibiydim. (Bella)
***
“Sen imkânsız birisin” dedi ve sert, kızgın bir kahkaha attı. “Bana inanman için ne yapabilirim? Uyumuyorsun, ölmedin. Buradayım ve seni seviyorum. Seni her zaman sevdim ve hep seveceğim. Senden uzak olduğum her saniye, seni düşünüyordum, hayalimde yüzünü canlandırıyordum. Seni istemediğimi söylemek hayatımda işlediğim en büyük günahtı.” (Edward)
***
Cennetteydim; cehennemin ortasında bir cennet. (Bella)
***
İlk gördüğüm Jasper’dı ama o beni görmemişti. Gözleri bir tek Alice’i görüyordu. Alice hemen onun yanına gitti ama etraftaki diğer çiftler gibi birbirlerine sarılmadılar. Sadece birbirlerinin yüzüne baktılar. O an, o kadar özeldi ki, kafamı çevirmek zorunda kaldım. (Bella)
***
“Bella, senin olmadığın bir dünyada yaşayamam.” (Edward)
***
“Bella, senden önce, hayatım tıpkı aysız bir gece gibiydi. Çok karanlık, ama yıldızlar vardı, sebepler… Ve sen, gökyüzüme bir meteor gibi girdin. Ve bir anda her şey yanmaya başladı, parlaklık vardı, güzellik vardı. Sen gittiğinde ve meteor ufka düştüğünde, her şey simsiyah oldu. Hiçbir şey değişmedi ama gözlerim ışık yüzünden kör olmuştu. Artık yıldızları da göremiyordum. Ve artık hiçbir şeyin bir anlamı yoktu.” (Edward)
***
“Bana hiçbir söz verme” diye fısıldadım. Eğer kendimi umudun kollarına bırakırsam ve bir şey olmazsa… bu beni öldürürdü. O merhametsiz vampirler benim işimi bitirememiş olabilirlerdi ama umut… bunu başarabilirdi. (Bella)
***
Üçüncü seçenek: Edward beni sevdi. Aramızdaki bağı hiçbir yokluk, uzaklık ya da zaman kopartamadı. Ve benden ne kadar özel, güzel, parlak ya da mükemmel olursa olsun, benim kadar terse dönemezdi. Ben nasıl ona aitsem, o da bana aitti. (Bella)
***
Gerçekten, o da beni, benim onu istediğim gibi istiyordu; sonsuza kadar. İnsani yönlerimi almak istemiyordu, işte bu yüzden çaresizce beni ölümlü olarak bırakmak istiyordu. (Bella)
***
“Eğer sen varsan, cennete ihtiyacım yok” (Bella)
***
İçindeki acının yankısını içimde hissediyordum. Onun acısı benim acımdı. (Bella)
***
Ciddi sorunlarım vardı.
En yakın arkadaşım, beni düşmanlarıyla aynı görüyordu.
Victoria hala serbestti, sevdiğim herkesin hayatını tehlikeye atıyordu.
Eğer yakında vampir olmazsam, Volturi beni öldürecekti.
Ve şimdi de, eğer vampir olursam, Quileute kurt adamları bu işi kendileri yapacaklardı, hem de gelecekteki ailemi de öldürerek. Gerçekten de bunu yapabileceklerini düşünemiyordum, ama endişeleniyordum. En yakın arkadaşım böyle bir işe kalkarak ölür müydü? (Bella)
***
Edward hafifçe kolumu sıktı. “Ben buradayım.” Derin bir nefes aldım. Doğruydu. Edward buradaydı, bana sarılmıştı.
Bu gerçek olduğu müddetçe her şeyle yüzleşebilirdim. Omuzlarımı dikleştirdim ve alınyazıma doğru yürüdüm, kaderim yanımda duruyordu. (Bella):asigim::asigim::asigim:
__________________