Çok rahat görünen ve iyi yaşamlara sahip olan kişilerin incecik olması gerekir o zaman. Oysaki hiç bir şey göründüğü gibi değildir. İnsanoğlu üzüldüğü zaman acısını yiyerek dindirmeye çalışır. Düşünmeden ağıza atılan tüm lokmalar kilo olarak geri döner bedenlere...
Yalnız yaşayan kişilerin arkadaşlarıdır yiyecekler... Yiyip bitirdikleri ana kadardır kısa mutlulukları... Hayata daha çok tutunmaları gerektiğini bilemezler. Yalnızlığın verdiği üzüntüyle sağlıklı düşünemezler. Bedenleri kadar ruhsal durumları da tehlike altındadır. Çok zor bir durumdur. Herkes kolay kolay göğüs geremez. Zoru başarmak yalnızlar için daha güçtür.
İşsiz kişilerin avunmalarıdır yiyecekler... Yapacak bir şey olmayınca yemeklere sarılırlar. İçlerindeki acıyı bastırabilme yoludur. Ne bulurlarsa mideye atarlar. Diğer kötü alışkanlıklara başlama nedenleri değil midir yetersizlik duygusu? Tek istedikleri çalışmaktır, aşırı yemek değil...
Hasta yatanların acılarını dindirme yöntemleridir yiyecekler... saatler geçmez, günler geçmez, ağrılar hiç geçmez. Yaşamayan bilemez. Ne zordur yatanın yaşadıkları.
Kavgaların sonundaki rahatlamadır yiyecekler... Söyleyemediklerinin ya da söylediklerinin pişmanlığı ile mutfağa koşup başını buzdolabın içine sokmadır. Ya sana söylenen haklı ya da haksız kelimeler... Hazmedemeyince yiyeceğin yardım edeceğini düşünürler. Sinir anındaki şuursuzca yemeler...
Başarısızlık duygusu bedenin her yanını en çok da ruhunu rahatsız eder. Görevlerini yerine getirememe, yapmayı başarabildiğin en iyi şeyle yer değiştirir. Yemeği içine alırsın, başarısızlığı kabul edeceğine.
Kayıplar adına konuşmama kararı aldım. Çok zor tarifi, göğüs germesi. Ne kadar yersen ye acısı asla silinmeyecektir.
Parasızlığın zorluğu cebinde olmadığında, ihtiyaçlarını alamadığında, muhtaç olduğunda anlayabilirsin. Ekmek parası için derler ya, belki ondan da kötüsü... Yemek çözemese de sorunları bir çeşit rahatlamadır işte.
Tembelliğin altında yatan ne psikolojik sebepler vardır da yargılamak kolay gelir insana. Tembelliklerine kilolarda eklenince daha ne çok rahatsızlıklar ortaya çıkar görünen ve görünmeyen...
Korkuların çaresi olmasa da yiyerek soluklanmak ister insan. Unutmak ister insan bir an bile olsa neden korktuğunu. Eşinin dayağından korkan, aldığı nottan korkan çocuk, tacize uğramaktan korkan kız, taksitini ödeyemeyen baba, işten atılacağını düşünen yetişkin yer de yer. Bir süreliğine düşünmemek adına...
Hırsların kişide uyandırdığı yarışmacı durum stres yapar, yeme isteğini arttırır. Zordur rekabet ederek yaşamak.
Kıskançlığın pençesi yemeklere karşı gelemez. Yeme isteğine yenik düşer, bedenini de ruhunu da kirletir.
Nefretin karşısındakinden çok kendisine zararı olduğunu iyice şişmanladığında fark eder insanoğlu da yine de nefret etmekten vazgeçemez. Affetmeyi küçüklük olarak görür. Egosu şiştikçe kendisi şişmeye mahkumdur maalesef.
Sabırsızlığın arkasında zayıf bir irade vardır. Bekleyemeyenler yemeyi kısamayanlar gibidir. Hep kolayı seçerler.
Kötü dilin kişiyi ve çevresini nasıl etkilediğini bir bilseydiniz sözlerinize daha çok özen gösterirdiniz. Ağır konuşanlar çok ağır yiyecekler yerler. Vicdan azaplarını susturabilmek için.
Dedikodunun etrafa verdiği zarar şişmanlığın sonuçlarından bile fazladır. Dedikodu yapanlar kendilerini de yaptıklarını da zehirlerler. Tıpkı yediğimiz endüstriyel gıdalar gibi...
Cimriliğin açılımı vermemektir. Yiyecekler dahil paylaşamamaktır. Bedenlerindeki fazla kiloyu, yağları bile veremezler...
Günah işlemenin yükü yediğiniz hiç bir yiyeceğin fazlalığını kapatamaz. Tövbe ettikten sonra yiyerek kişi kendini cezalandırmayı bırakır.
Yalanın sonuçları her zaman ağırdır. Sana kilo olarak döneceği kesindir.
Aşırı arzunun sonu yoktur. Tam bir felaketle biteceğini bile bile yemeye de gerek yoktur.
Aldatmanın ve aldatılmanın yiyerek acısı geçmez. Devam edeceksin yoluna hiç durmadan...
İsyan etmenin bir çeşit reaksiyon vermesidir bol bol yemek. Karşı geldiğin neyse yiyerek önleyemezsin bir bilsen...
Kibrin altında yatan kişinin çocukluğudur, yaşadıklarıdır. Bir çeşit ben varım demesidir. Yiyerek kibrini sindiremezsin. Vazgeçeceksin kendinden ve yiyeceklerden. Arkası gelecektir...
İntikamın tatlı olduğu söylense de tıpkı bir tatlı gibi yendikten sonra ki pişmanlığı çok büyüktür.
Ayrılığın acısı yüreklerimizi yaksa da ilacı yiyecekler değildir.
Sevgisizliğin en büyük tesellisi yemektir. Çıkmaz bir yolda çıkış aramaktır. Çıkışı bulan olmamıştır ama yemeyi kesmenin çözüm olabileceği düşünülememektedir.
Yargılamak en kolayıdır kişinin kendini iyi hissedebilmesi için, yediğinizde de bu duyguyu yaşamıyor musunuz? Yememeyi seçemiyoruz nedense...
Verilen tüm örneklerin yeme ile bağdaştırılması ve milyonlarca örnek verilmesi şunu açıklamaktadır.
Yemenin kişinin kişisel gelişimiyle yakından ilgisi olduğudur. Yazmış olduğum kitap belki de dünyada zayıflama kitabı adı altında yazılmış tek kişisel gelişim kitabıdır.
Kişisel gelişimimizi tamamlayamadığımız sürece, yaşamımızı dengeye koyamadığımız sürece kilolu olarak yaşamaya devam edeceğiz.
Lütfen şunu düşünün.
Eğitim durumunuz üniversite yada daha yüksek de olsa eğer kiloluysanız,
İşiniz en iyi pozisyonlarda da olsa ama kilo problemi yaşıyorsanız,
Maddi koşullarınız harika da olsa ama zayıflayamıyorsanız,
Ünlü ya da tanınmış da olsanız, medyada kilolu olarak biliniyorsanız,
Kültür düzeyiniz tavan yapmış bile olsa, bildikleriniz sizi inceltemiyorsa,
Teknoloji bu kadar ilerlemişken OBEZİTEYİ yok edemiyorsa
Bir yerlerde yanlışlık var demektir. Bu yönden baktığınızda inanç sisteminizi güçlendirerek kişisel gelişiminize katkıda bulunarak toplumun yarası olan kilo sorunlarını ortadan kaldırabiliriz.
Kendinizden memnun bireyler olmayı hak etmiyor musunuz?
Sorgulama zamanı gelmedi mi sizce?
Kendinize öz saygınızı kazanmayı ve sağlıklı kişiler olmak istemiyor musunuz?
Kendinizi ve evreni sevmeyi seçmek ister misiniz?
O zaman uyanış devrini başlatalım.
Yaşam değerlerimizi gözden geçirip hak ettiğimiz yaşamı seçelim.
Alıntı !
Yalnız yaşayan kişilerin arkadaşlarıdır yiyecekler... Yiyip bitirdikleri ana kadardır kısa mutlulukları... Hayata daha çok tutunmaları gerektiğini bilemezler. Yalnızlığın verdiği üzüntüyle sağlıklı düşünemezler. Bedenleri kadar ruhsal durumları da tehlike altındadır. Çok zor bir durumdur. Herkes kolay kolay göğüs geremez. Zoru başarmak yalnızlar için daha güçtür.
İşsiz kişilerin avunmalarıdır yiyecekler... Yapacak bir şey olmayınca yemeklere sarılırlar. İçlerindeki acıyı bastırabilme yoludur. Ne bulurlarsa mideye atarlar. Diğer kötü alışkanlıklara başlama nedenleri değil midir yetersizlik duygusu? Tek istedikleri çalışmaktır, aşırı yemek değil...
Hasta yatanların acılarını dindirme yöntemleridir yiyecekler... saatler geçmez, günler geçmez, ağrılar hiç geçmez. Yaşamayan bilemez. Ne zordur yatanın yaşadıkları.
Kavgaların sonundaki rahatlamadır yiyecekler... Söyleyemediklerinin ya da söylediklerinin pişmanlığı ile mutfağa koşup başını buzdolabın içine sokmadır. Ya sana söylenen haklı ya da haksız kelimeler... Hazmedemeyince yiyeceğin yardım edeceğini düşünürler. Sinir anındaki şuursuzca yemeler...
Başarısızlık duygusu bedenin her yanını en çok da ruhunu rahatsız eder. Görevlerini yerine getirememe, yapmayı başarabildiğin en iyi şeyle yer değiştirir. Yemeği içine alırsın, başarısızlığı kabul edeceğine.
Kayıplar adına konuşmama kararı aldım. Çok zor tarifi, göğüs germesi. Ne kadar yersen ye acısı asla silinmeyecektir.
Parasızlığın zorluğu cebinde olmadığında, ihtiyaçlarını alamadığında, muhtaç olduğunda anlayabilirsin. Ekmek parası için derler ya, belki ondan da kötüsü... Yemek çözemese de sorunları bir çeşit rahatlamadır işte.
Tembelliğin altında yatan ne psikolojik sebepler vardır da yargılamak kolay gelir insana. Tembelliklerine kilolarda eklenince daha ne çok rahatsızlıklar ortaya çıkar görünen ve görünmeyen...
Korkuların çaresi olmasa da yiyerek soluklanmak ister insan. Unutmak ister insan bir an bile olsa neden korktuğunu. Eşinin dayağından korkan, aldığı nottan korkan çocuk, tacize uğramaktan korkan kız, taksitini ödeyemeyen baba, işten atılacağını düşünen yetişkin yer de yer. Bir süreliğine düşünmemek adına...
Hırsların kişide uyandırdığı yarışmacı durum stres yapar, yeme isteğini arttırır. Zordur rekabet ederek yaşamak.
Kıskançlığın pençesi yemeklere karşı gelemez. Yeme isteğine yenik düşer, bedenini de ruhunu da kirletir.
Nefretin karşısındakinden çok kendisine zararı olduğunu iyice şişmanladığında fark eder insanoğlu da yine de nefret etmekten vazgeçemez. Affetmeyi küçüklük olarak görür. Egosu şiştikçe kendisi şişmeye mahkumdur maalesef.
Sabırsızlığın arkasında zayıf bir irade vardır. Bekleyemeyenler yemeyi kısamayanlar gibidir. Hep kolayı seçerler.
Kötü dilin kişiyi ve çevresini nasıl etkilediğini bir bilseydiniz sözlerinize daha çok özen gösterirdiniz. Ağır konuşanlar çok ağır yiyecekler yerler. Vicdan azaplarını susturabilmek için.
Dedikodunun etrafa verdiği zarar şişmanlığın sonuçlarından bile fazladır. Dedikodu yapanlar kendilerini de yaptıklarını da zehirlerler. Tıpkı yediğimiz endüstriyel gıdalar gibi...
Cimriliğin açılımı vermemektir. Yiyecekler dahil paylaşamamaktır. Bedenlerindeki fazla kiloyu, yağları bile veremezler...
Günah işlemenin yükü yediğiniz hiç bir yiyeceğin fazlalığını kapatamaz. Tövbe ettikten sonra yiyerek kişi kendini cezalandırmayı bırakır.
Yalanın sonuçları her zaman ağırdır. Sana kilo olarak döneceği kesindir.
Aşırı arzunun sonu yoktur. Tam bir felaketle biteceğini bile bile yemeye de gerek yoktur.
Aldatmanın ve aldatılmanın yiyerek acısı geçmez. Devam edeceksin yoluna hiç durmadan...
İsyan etmenin bir çeşit reaksiyon vermesidir bol bol yemek. Karşı geldiğin neyse yiyerek önleyemezsin bir bilsen...
Kibrin altında yatan kişinin çocukluğudur, yaşadıklarıdır. Bir çeşit ben varım demesidir. Yiyerek kibrini sindiremezsin. Vazgeçeceksin kendinden ve yiyeceklerden. Arkası gelecektir...
İntikamın tatlı olduğu söylense de tıpkı bir tatlı gibi yendikten sonra ki pişmanlığı çok büyüktür.
Ayrılığın acısı yüreklerimizi yaksa da ilacı yiyecekler değildir.
Sevgisizliğin en büyük tesellisi yemektir. Çıkmaz bir yolda çıkış aramaktır. Çıkışı bulan olmamıştır ama yemeyi kesmenin çözüm olabileceği düşünülememektedir.
Yargılamak en kolayıdır kişinin kendini iyi hissedebilmesi için, yediğinizde de bu duyguyu yaşamıyor musunuz? Yememeyi seçemiyoruz nedense...
Verilen tüm örneklerin yeme ile bağdaştırılması ve milyonlarca örnek verilmesi şunu açıklamaktadır.
Yemenin kişinin kişisel gelişimiyle yakından ilgisi olduğudur. Yazmış olduğum kitap belki de dünyada zayıflama kitabı adı altında yazılmış tek kişisel gelişim kitabıdır.
Kişisel gelişimimizi tamamlayamadığımız sürece, yaşamımızı dengeye koyamadığımız sürece kilolu olarak yaşamaya devam edeceğiz.
Lütfen şunu düşünün.
Eğitim durumunuz üniversite yada daha yüksek de olsa eğer kiloluysanız,
İşiniz en iyi pozisyonlarda da olsa ama kilo problemi yaşıyorsanız,
Maddi koşullarınız harika da olsa ama zayıflayamıyorsanız,
Ünlü ya da tanınmış da olsanız, medyada kilolu olarak biliniyorsanız,
Kültür düzeyiniz tavan yapmış bile olsa, bildikleriniz sizi inceltemiyorsa,
Teknoloji bu kadar ilerlemişken OBEZİTEYİ yok edemiyorsa
Bir yerlerde yanlışlık var demektir. Bu yönden baktığınızda inanç sisteminizi güçlendirerek kişisel gelişiminize katkıda bulunarak toplumun yarası olan kilo sorunlarını ortadan kaldırabiliriz.
Kendinizden memnun bireyler olmayı hak etmiyor musunuz?
Sorgulama zamanı gelmedi mi sizce?
Kendinize öz saygınızı kazanmayı ve sağlıklı kişiler olmak istemiyor musunuz?
Kendinizi ve evreni sevmeyi seçmek ister misiniz?
O zaman uyanış devrini başlatalım.
Yaşam değerlerimizi gözden geçirip hak ettiğimiz yaşamı seçelim.
Alıntı !