sevgili arkadaşım
S sevvalsu merhaba,
yazını gördüm ve belki bir ümit elimden bir şey gelir diye başlık açmak istedim.
bundan 4 sene önce anneme meme kanseri teşhisi kondu. çok zor ve sıkışık bir dönemimize denk geldi fakat hemen kemoterapiye başlayabildik. aradan geçen zaman içerisinde kanser yayılma evresine geçti, ilaçlar etki etmiyor, annemin ve dolayısıyla bizim moralimiz günden güne çöküyordu. aynı dönemlerde kardeşimin hamilelik haberini aldık. annemin en çok istediği şey anneanne olmak torununu, onun büyüdüğünü görebilmekti. bu süreçte Allahın bize gösterdiği bir lütuf olarak bir bayanla tanıştık. bu bayan bizlere her hastalığın aslında zihinde olumsuz bir duygunun sebep olduğunu, kendisinin de kanseri bu duygulardan kurtularak -"hiç ilaç dahi kullanmadan"- yendiğini anlattı. annem de tabii her şeye inanacak ve deneyecek duruma gelmişti. ve yaşamak isteyen annem kadının söylediği her şeyi harfiyen yerine getirdi. sonucunda yüce Allahın bir mucizesi olarak birkaç ay sonraki tetkikler için hastaneye gittiğimiz zaman doktor gözlerine inanamadı. 0 KANSER HÜCRESİNE RASTLANMIŞTI.
şimdi bize anlatılan ve uyguladığımızı anlatayım sana, sen veya bir başkası, aynen bize olduğu gibi belki bir umut olur diyerek:
şöyle ki, kanser aslında hücrelerin intihar etmesinden kaynaklanıyor. yani yaşamayı kendine hak görmeyen bilinçaltı ( bizim zihnimizden tamamen bağımsız bir alan ) kendi kendini yok etmeye odaklanıyor. sonuç kanser. hatta tam olarak karşılığı da şu ki: hayatımızda affedemediğimiz birileri olduğu zaman ve bu duygu çok yoğun olduğu zaman hücreler intihar etmeye başlıyor. şimdi soru şu: siz kimi affedemediniz? belki anneniz, belki babanız, eşiniz, kendiniz. herkes olabilir. bunun için her akşam yatarken kendinize sorabilirsiniz, muhakkak cevabı gelecektir. illa öyle büyük bir olay olmasına da gerek yok. belki siz küçükken çok istediğiniz bebeği almadı diye babanıza küstünüz, bilinç altınız da bunu bir tehdit olarak algılayıp yıllarca içince büyüttü. belki de annenize karşı küskünsünüz, içinizdeki küçük kız çocuğu annem beni nasıl bırakıp gider diye onu bir türlü affedemiyor... hayat bu kime şifanın nereden geleceği belli olmaz, bize şifa işte böyle bir yerden geldi. o gün bu gündür herhangi bir yerim ağrıdığı veya bir şey yaşadığım zaman hemen internete girer hastalıkların zihinsel sebepleri yazar ve yaşadığım şeyin bana verdiği olumlama kalıplarını tekrar ederim. bu sayede ve buna olan inancım sayesinde son 3 yıldır herhangi bir ilaç kullanmadım. eğer ki ilgilenirseniz veya bu konuya dair merak ettiğiniz, atladığım bir durum varsa lütfen bana yazın. interneti çok sık kullanıyorum, bir kaç saat içerisinde mutlaka mesajınızı görürüm.
bu de ek olarak kanser için olumlama ve affetme yöntemi: olumlama sözlerini her gün sabah akşam ne zaman aklınıza gelirse, en rahat olduğunuz yerde, mümkünse yalnızken bağıra bağıra söylemeniz, aynanın karşısında gözlerinizin içine bakarak söylemeniz çok etkili. bu sayede bilinçaltı kalıplarının değişmesi kolaylaşıyor. tavsiyem minimum 21 gün hiç aksatmadan buna devam edin. 21 gün sonunda kendinize sorun" ben şu kişiyi affettim mi" eğer içinizde hiç tereddüt olmadan cevabınız evetse o zaman herşey harika, eğer ki içinizde en ufak bir şüphe hissi oluştuysa bir 21 gün daha - en ufak şüphe kalmayana kadar devam edin.
Kanser Sebebi:
Derin acı. Uzun süre taşınan kırgınlık, sır, hüzün bedeni kemiriyor. Nefreti içine gömmek. Olumlaması:
“Geçmişle ilgili her şeyi sevgiyle affediyorum. Yaşamımı mutlulukla doldurmayı seçiyorum. Kendimi seviyorum.” ****
Louise L. Hay tarafından yazılan "Tüm Hastalıkların Zihinsel Nedenleri" adlı kitap sahip olduğumuz rahatsızlıklara farklı bir açıdan bakmamızı sağlıyor. Yazara göre sahip olduğumuz her hastalığı kendi düşünce kalıplarımızla biz yaratıyoruz.. Eğer o düşünce kalıbını keşfedip onu değiştirebilirsek sahip olduğumuz rahatsızlık ve hastalık da ortadan kalkmış oluyor. Yazar kitabında bütün hastalıkları ve bunlara neden olan düşünce kalıplarını tek tek belirtmiş ve bunların yerine geliştirilecek yeni düşünce kalıplarını da ortaya koymuş. Yazarın kendisi de kendi kanser hastalığını düşünce gücüyle iyileştirmiş ve ona göre her hastalık düşünce gücüyle iyileştirilebilir. Burada kısaca Louise Hay’in yaşamındaki deneyimlerden biraz bahsetmekte fayda var:
Louise Hay, daha 18 aylıkken anne-baba boşanınca evlatlık veriliyor, fakat 3 hafta boyunca hiç durmadan ağlayınca annesine geri veriliyor. Annesi başlarını sokacak bir yer olsun diye bir adamla evleniyor ve böylece üvey babası oluyor. Üvey baba şiddetin en iyi terbiye sistemi olduğuna inanan katı bir Alman. Üvey baba ile yaşanılanlar yetmiyormuş gibi daha 5 yaşındayken alkolik bir komşunun tecavüzüne uğruyor ki hafızasından ne o anı ne sonrasındaki doktor muayenesi vb süreçler siliniyor. Tecavüz sonrasında da üvey babasından sürekli “bu senin hatan, suç sende” şeklinde suçlanıyor daha 5 yaşında küçücük bir kız… Çocukluğu ve gençliği boyunca bir hiç olduğunu, değersiz olduğunu düşünüyor. Sevgi ve şefkate aç büyüyor, yetişiyor. Sonrasında da zihinsel bir takım düşüncelerle hep kötü erkekleri hayatına çekiyor, 16 yaşında hamile kalıyor, bir aileye evlatlık veriyor vs vs.. Louise Hay’in hikayesi öyle bir hikaye ki baştan sona okunmalı. Fakat bizim için buraya kadarı bile yeter. Neden mi? Çünkü şöyle diyor Louise hikayesinde:
“.. Ve bir gün dünya başıma yıkıldı. Kanser teşhisi konmuştu. Beş yaşında tecavüze uğramış ve dayak yiyerek büyümüştüm, bu geçmişimle vajinamda kanser yaratmamdan daha doğal ne olabilirdi?” ve bunun üzerine herkese öğrettiği hatta üzerine kitap yazdığı (heal your body) şeyi kendi üzerine uygulamaya karar veriyor. Çünkü diyor ki ben bu hastalığın zihinsel nedenini tedavi etmediğim müddetçe ameliyat olsam bile vücut yeniden üretecek ve kesip biçeçecek bir Loise Hay kalmayana dek sürekli ameliyat masasında olacağım. Ve diyor ki “Kanser ya da herhangi bir hastalık, ameliyattan sonra yeniden oluşuyorsa, bu doktorların başarısız ameliyat yapmış olmasından kaynaklanmaz. Neden, hastanın düşüncelerinde bir değişiklik yapmamasındandır. Kişi hastalığını yeniden yaratır. Ama aynı yerde, ama vücudun başka bir yerinde!” Bunun üzerine alternatif yöntemleri deniyor. Düşünce davranış kalıplarını değiştirmekten ve ayna karşısında sürekli doğru düşünce kalıbını tekrar etmekten tutun, ayak refleksolojisine kadar… Ve ekliyor: “Ameliyat olmadım. Zihinsel, fiziksel ve duygusal arınmanın sonucu, 6 ay sonra yeniden doktora gittim. Doktorlar zaten bildiğim bir şeyi doğruladılar. Bedenimde tek bir kanser hücresi bile yoktu!”
**** not: burada yazdığım ve paylaştığım hiç bir bilgi tıbbi olarak bir bilgi değildir. sadece bilinçaltımızın bizi yönlendirme ve koşullamalarına dayalı olarak, negatif bilgi ve deneyimleri pozitife çevirmek adınadır. ben kendi hayatımda sonsuz bir faydasını görüyorum. inşallah birilerine daha kapı açar.
Sevgiyle...