Yeşilim'in günlüğü

Sevgili Batınca, halacığımı öptüm, sıkı sıkı sarıldı bana her zaman ki gibi.
Bende seni öpüyorum canım, Her şey gönlünce olsun.

Artık saati sormuyor nedense, ne yapıyor biliyor musun? Büyük duvar saatinin önüne gelip bakınıyor, öyle acıklı bakıyor ki, dayanamıyorum söylüyorum. Duymuyor, işaret ediyorum görmüyor, bıraktım artık, baksın ve altıyı beş geçe yi, bir buçuk sansın. Saat mevhumu da kalmadı. Sabah mı, öğlen mi, akşam mı? Üzülüyorum ancak yapacak hiç bir şey yok.

Babamı, geleni gideni zor tanıyor ama olsun onun nefesi, duaları yeter..
Dualarım da ona bakabilmem için sağlık, sabır diliyorum.
Ve en yakınlarıma da söylüyorum " Aferin halana bakıyorsun " demelerini istemiyorum
" bana sağlık, huzur, sabır dileyin "

Herşey gönlünüzce olsun..... Sağlık ve huzurlar diliyorum.
 
Güzeli ararız, çirkine bakmayız...Seç deseler sen birini, ben birini
Ya güzeli ya çirkini. Sen güzeli diyeceksin, ben güzeli
Çirkin yalnız kalacak.

Aşkın, sevginin, hayatın, tabiatın, mutluluğun,eşyanın, şiirlerin, şarkıların
ve de hayvanların en güzelini isteriz.

Sadece insanın güzelini, çirkinini seçeriz.
Ama en yüreklisini severiz

 
Güzel bir kitap okuyorum ...Benim için güzel çünkü beğenerek ve severek okuyorum.

İki cilt biri bitti Birinci Angela’nın külleri - ikinci Angela’nın külleri - Umuda doğru...

Ve üçüncüyü alacağım - Öğretmen

Yoksulluğun bu kadar içten anlatıldığı, Katolikliği bu kadar ağır yaşayan İrlanda’yı, kendi geçmişini anlatıyor yazar. Frank McCourt.

Elimden bırakmak istemediğim, bazen isyan ettiğim oldu yaşanmışlıklara

Geceleri geç vakitlere kadar okuyorum. Gözüm kapanana kadar, o kadar seviyorum ki okumayı anlatamam
Ertelediğim bir sürü kitabım var başucumda. O günkü ruh halimle birine başlayıp, bitiriyorum birkaç gün için de. Çabuk okurum Allahtan. Öyle günlerce sürmez. O yüzden de kitaplarım yedeklidir.

Evde oyalanacak çok şey bulurum hiç sıkılmam, günlerce dışarı çıkmadığım olur söylenmem.
Ya el işi, ya kitap. Tabi ki herkes gibi, diğer ev işleri bitince.

Birde sorarlar “ boş vaktinizde ne yaparsınız “ diye. Kimsenin boş vakti yoktur ki.
Uyku dışında.... Uyku boş olmadığına göre.... Boş vaktimiz yok yani.

Sitemizde iyice günümüzü doldurdu daha ne isterim..... SAĞLIK, HUZUR, NEŞE, BOLLUK.

 
merhaba ablacığım epeydir giremiyorum siteye çocuklar malum onlardan sıra bana gelmiyor ne yazıkki bende tam kitap kurduyum çocuklarımın aksine onlara bütün tatil boyunca 2 kitap okutabildim benden örnek almıyorlar ona kızıyorum yeni bitirdim cevdet bey ve oğullarını hangi kitaba başlasam diye düşünürken bana fikir vermiş oldun sağol ablacığım öpüyorum seni sağlıkla kal
 
Yeşilim okumayı ben de seviyorum ama bu aralar maalesef tüm boşluğumu çocuklar dolduruyor.Okusam da anlayamıyorum.Okullar açılınca ilk işim okumak.Kitabın siparişini de verdim."İÇİNDEKİ DEVİ UYANDIR."
Gerçekten sabırsızlıkla bekliyorum okulların çılmasını.Kendime zaman kalacağı için.
Hakikaten boş zamanım yok çok şükür.....
 
Ezgi, çocuklarlar seni okuyor görünce ileride mutlaka anneleri gibi okuyacaklardır eminim
Realist, çocuklarla zor oluyor demişsin. İş güç varken olmuyor gerçekten, insan kendine zaman ayırıp rahat okumalı, sana katılıyorum. Okullar açılınca özgürlüğüne kavuşursun... Hepimize iyi okumalar


Aklıma geldi bundan yıllar önce karnım burnumda, Antalya’dan Finike’ye arkadaşımızın eski model bir Jeepi ile gidişimiz.
Babamı çok özlemiştim ama gidiş şimdiki gibi değil yol yok kıyıdan, Elmalı üzerinden sekiz saatte, dura dura, dinlene dinlene. Gençlik işte

Ve dönüş yok dedi ebe hanım teyze ..Burada doğuracaksın.
Çok sancılanmıştım hemen ebe getirdiler. Hastane yok, doğum doktoru yok. Kaldık tabi ki. Öyle zordu ki anne yok, bir büyük yok, yapayalnız...
Eşim Antalya'ya dönmek zorundaydı işleri var. Ben yaşlarda arkadaşlarım var onlar evli bile değil, hiç bir şeyden anlamıyorlar.
Babamla geçirdik günlerimizi 27 ağustosa kadar.....
Bir gün sonra eşim, o kadar uzaklardan İzmir'den anneannem de gelmişti. Çok mutlu oldum onları görünce... Annem olmasa da olurdu artık. Yapacak bir şey yok, üzülmekle de olmaz. Olanlar la mutlu olmalıydım, ” ya onlarda yanımda olmasaydı “diyor, avutuyordum kendimi...
Bir kaç günlük yemekler hazırlandı, doğum hazırlığı işte, bebeğin giysileri falan
Ama anneannem tedirgin, ebeyle nasıl olacak o kadar büyüktü ki karnım çok kilo almıştım. Ay, gün sancıları çekiyordum
Ebe teyze haber bekliyor " ciddi sancılar için "

" Bundan daha ciddisi mi olurmuş" diyorum

Anneannem, " bu ne ki dur bakalım " demez mi ? Der.

Bende ciddi sancıları bekliyorum.. Ta! ki 30 ağustosa kadar

 
Son düzenleme:
merhaba yesil melegim iki gündür ihmal ettim buralari.
önemli islerim vardi ailemle ilgilendim.

zor günler geciriyoruz ailecek. helede bizim gibi birbirine kenetli bir aile olunca. malum birinin derdi herkesin derdi oluyor. ben memnunum ama sorun bende degilde kardesde olunca daha üzücü oluyor benim icin.

bu arada güzel haberlerimde var oglusum emekliyor:)))) evet gercekten bunu görünce sevincime bende onunla bir dört ayak yürüdüm ve gülüstük:))))) ilk fark eden ben oldum.
cok seker görünüyor emeklerken fakat ne bulursa atiyor azina:))

nasilsin? (iyi görünüyorsun)

özlemisim yazmayi. birazda olsa hayatin hizindan kopup durmayi dinlenmeyi.

canim benim halamin sana ihtiyaci var sen güclü bir kisiliksin allah sana gerekecek gücüde sabrida vericekdir emin ol. halamiz suan sormasada senin onun yaninda oldugunu ve güvende oldugunu biliyordur. böyle kutsal bir görevi allah herkese nasip etmez yesilim. özel birisin....

elin nasil oldu?

kitap okuyormussun, bende okumayi seviyorum ama böyle roman kitaplari pek okumam nedense ruhum daraliyor sanki. basliyip birakiyorum. okudugum siyah beyaz olmamali yada kisa olmali.
siir, gazete, veya herhangi kisa birsey:) daha cok ilgimi cekiyor.

oglusum bana cekmez bu konuda insallah. cok takintilarim var helede renk konusunda.
hayatimin her yeri cesitli renklerle dolu.
kullandigim catal bicak bile renklidir..evimdeki esyadan cok cabuk bikarim degisim isterim.
alamiyorsam yaparim.

renkli hayati seviyorum tipki yesil gibi yesil melegim....
 
Batınca canım, tüm renkli hayatlar seninle olsun Dodoyu öpüyorum. Emeklerken ki hali harikadır, yürümesini de görürsün inşallah...herşey gönlünce seninle olsun


28 Ağustosta evimize birçok tanıdıklar geldi yardıma, nasıl sevindim ilgilerinden.
Biri bir yere, diğeri başka yere koşuşturuyorlar.

Babam erzak yolluyor görevli ile. Aman aman bir şölen sanki. Şimdi düşünüyorum da canım babam benim

Akşam açık hava sinemasına gidiyoruz hepimiz. Yakınımızda sinema. Ne ağrım, ne sancım var. Ebe teyze de sinemada....Şaşıyor “ oturamadınız evinizde “ diye....Gülüşüyoruz.

Eve dönünce biraz sancı var umursamıyorum. “ Bu ne ki “ dediler ya, ovuşturuyorum usulca geçiyor.
Sabah ebe teyze uğruyor “ az kalmış “ diyor gidiyor.

Öğleden sonra, “ yürüyerek biraz tur atalım mı?” diyorum

“ Aaaa! Delirdin mi? Yeşilim, yollar da doğurursun tövbe tövbe “ diyorlar.

Oturuyor, biraz kâğıt oynuyoruz. Akşam yemekten sonra geçmek bilmiyor, yatsam olmuyor, bebişin giysileri ile oyalanıyorum. Uyuyorum az sancı ile
 
29 Ağustos sabahı bir tuhaf kalkıyorum yataktan ebe teyze uğruyor yineliyor “ geldi, gelecek az kalmış “ gidiyor.
Yemekler yapılıyor, yeni ilâveler... Börekler, kekler, çörekler... Yeme de, yanında yat türünden. Bir de iştahlıyım. Kimileri de yaptıklarından yolluyor..Gel keyfim gel, iyice şişmişim zaten

Bir tanıdığımız akşam yemeğe davet ediyor gidiyoruz. ” Gelmezseniz kırılırım” diyor. Benim canıma minnet
Güzel vakit geçirip dönüyoruz ..Yatıyoruz hemen uyuyorum....
Aman Allah’ım bu da ne .....Böyle bir sancı duymamışım şimdiye kadar

30 Ağustos saat sabahın üçü, ebe teyze geliyor bende tık yok. Gayret ha! gayret.... Tık yok.
Öğlen oluyor, öğleden sonra ı..ıh yok, sadece kuru sancılar. Kuru ama benim çığlıklar ...sesim kısılıyor..herkes erkek bu diyor yok ya o zamanlar ultrason tahminle aman bu erkek ...
Bağırıyorum " yaaaa kız erkek farketmez bu çıkmayacak "

Ebe kızıyor " çıkacak tabiki içinde kalacak değil ya, sen gayret et "

" Gayret et " ne kolay söylüyor sanki ben hiç gayret etmiyorum

Akşam oluyor, duyuyorum telâşlarını. Saat sekiz, on yedi saattir yatıyor, bağırıyorum.
veeee fener alayı geçiyor 30 Ağustos.......


 
ayy canimm benim:))))

bunlari okuyunca dogumumu hatirladim. kimsemde yoktu esimle yalniz basima hastanelerde. ilk dogumum ama korkmuyordum, simdi birdaha olursa korkarim artik:)))))
neler cektik 20 saat sesim kisilmisti artik benimde.
bide gücüm kalmamisti. kolumu kaldircak gücüm yoktu.
sonra dogum gerceklesdi ben iki saat icinde ayaga kalktim iyimi:)))) birden bir enerji geldi bana ne agri ne sanci ne yorgunluk deli gibi hastanenin koridorlarinda dolandim bebegimle:))))) esim kiziyordu yat diye:))) sanirim heycan yapmisdim kendime. bebegim kollarimda ben savasdan cikmis anne:)))) kendimle gurur duymustum:)) sanki kimse cocuk dogurmuyor:))))

dodo uyuyor simdi:) uyandiginda öperim yesil melegim...

sende halami öp benim yerime.

ee sen nasilsin?? elin nasil oldu?
kendine dikkat et yesil melegim.....
 
Batınca benim görünmez arkadaşım her şey için teşekkürler
Halamı sormuşsun o da artık hep uyuyor elim daha iyi canım Dodo'yu ve seni öpüyorum

Akşam saat dokuz fener alayı geçerken, çığlıklarım alaya karıştı ve kızım dünyaya geldi. İyi ki gelmiş Annesinin bir tanesi............Simsiyah saçlı (sonraları sarışın oldu çok açıldı saç rengi ) renkli gözlü, o burnunu yerim ben. Her anne gibi hayranlıkla seyrederdim

Hâla ona bebeğim ve her şeyim derim. Küçükken “ sen benim neyimsin “ demiştim
“ Bebeğin ve her şeyin “ deyince o gün bu gündür öyle.

Doğum günün kutlu olsun. Sağlık, huzur, neşe, bereketle bir ömür boyu ailenle uzun yıllar diliyorum.

Canım yavrularım
Bana yaşattığınız her güzellikler için...
Kırmadığınız, sevdiğiniz, saydığınız
Beni anladığınız için teşekkür ederim
Tüm emeklerim size helâl olsun
İyi ki varsınız. Allah acınızı göstermesin
Allah’a emanet olun..

Anne olmak isteyen, tüm anne adaylarına dualarım onlarla

30 Ağustos zafer bayramı kutlu olsun
 

Hepinize hayırlı Ramazanlar

Yine de güzel bakıyor hayata...... Ya geceler, ah! O geceler

Gözlerinin renginden değil o güzellik, insanın insan gibi olması gerektiği gibi. Acılarını sevince dönüştürmeyi, sevinçlerini paylaşmayı öğrenmiş.

Her sabah tekerlekli sandalyesinde, arabasının kapısını otomatik açıyor mutlaka ama mutlaka iki kişi yardımına koşuyor yıllardır. Talebi yok yardım için ama o biliyor gelip yardım edecekler.

Adliyeye gidecek avukat hanım. Öğleden sonra aynı saatlerde döneceğini bilirler yine yardıma koşarlar hiç bıkmadan, öfleyip, püflemeden insan olmanın gerektirdiği gibi.

Şimdilerde gençlerin hiçbir yerde yaşça büyüklere öncelik vermediklerini düşünürsek...

Avukat hanım yalnız yaşıyor kendi tercihi, gündüz evinde her işi yapan yardımcısı var.

Ya geceler, ah! O geceler

Fazla beklentisi yok yaşamdan, sadece kimselere yük olmamak için tüm duaları
Şikâyet bilmez tevekkül ile yaşar. Ağlamanın işe yaramadığını çoktan öğrenmiş, ayaklarının üstünde duramayınca, aklıyla durmayı bilmiş, kimseye zarar vermeden, hırslanmadan, içindeki fırtınayı hatta kasırgayı çoktan bastırmış bir köşelere. O simsiyah geceleri, gündüze çevirerek oyalamış kendini. Kitaplar, filmler uyku gözü kapatana kadar.

Hal böyle olunca... Bizlerin hırsı, kavgaları, şikâyetleri, nedir ki ? Hiç, kocaman birkaç hiç.

Şehit ailelerinin ömür boyu bitmeyecek, unutmayacakları acıları.

Yoksulların suskunluğunu hatırlayıp, silkelenip kendimize gelelim, biraz utanıp sıkılalım artık.

Yeşilimin duyguları



 
çok Hepimizin Ramazanı mübarek olsun Sağlık, huzur, bereketler diliyorum

Bu gün babam ameliyat olacaktı ertelendi, haftaya kaldı. tetkikler yeterli çıkmadı keyfim yok

Kızım geldi onunla beraberim yarın ıstanbul'a dönecek iki gün yeter Allaha şükür. Çok özlemişim
 
Kızım buradaki evini boşalttı, dağıttı tüm eşyalarını. Artık temelli Istanbula gidişi beni burktu haliyle.
Bir yanda sevinç, bir yanda burukluk hayat böyledir işte.

Babişkomun sürekli ameliyatla ilgili soruları, o tatlı bakışları...... Önemsiz bir ameliyat diye anlatışım
Halamın ısrarlı kalkmamacasına yatışları, geleni tanımayıp aman ben uzanayım diye söylenmeleri
Ama bir şaşkınlığım var nedense, bazı şeyleri kaldıramaz oldum artık.

İyi ki burası var.... Kendimi stresten uzak, dinlenmiş buluyorum
 
ablacım tşk ederim yazıların için dediğin gibi her şey üst üste geliyor. kaldıramaz hale geliyorsun bazende isyan ediyorsun.ama sen güçlüsün ablam hepsini atlatacağına eminim kendine iyi bak öpüyorum.
 

Sağol fatom, güçlü ol da nereye kadar inan çok canım sıkkın. Atlatacağım söz

Dün geç vakit çiftliğe gittik, oğlum ve gelin kızım halamla kaldılar

Gündüz sıcak gece limonata gibi Antalya’ya göre. Bir çok bölgede cırcır böceklerin duyulmadığı şu günlerde son çırpınışla susmak bilmeden cır cır cır.
Mehtap harika, akan su sesi, yakında ki köyden duyulan köpek havlaması sanki diğer köpeklerle haberleşiyorlar. Mehtap kayıyor ağır usulca.

Çok erken uyanıp sindirmek istedim her şeyi
Sabahın oluşunu hissediyorsunuz, tabiat uyanıyor. Her canlı hareket halinde.
Atın yerine geçtiğini, kümesteki tavşanların, ördeklerin, tavukların, horozların, güvercinlerin, hindilerin, birbirine karışan seslerini, cırcırları dinlemek güzel. Doğa ile baş başa kalmak sanırım herkesin ideali
Tv yok, radyo yok, internet yok, ( var da ihtiyaç yok) sadece gazetelere göz gezdirmek yetiyor.

Güzel bir köy kahvaltısı, her şey doğal, çıtır çıtır. Biber, domates, peynir, bal, tereyağ, fırından yeni çıkmış mis köy ekmeği. Kilo almayı göze alırsak............. Öğlen çiftlik kebabı, ayran. ( öğleden sonra döndük ne yazı ki ) Akşam ızgara, bol yeşil salata veeee her an çay, kahve, meşrubat.

Sabah, kahve keyfi Pembe Köşkte. Irmağa bakarak hafif çalan Zeki Müren eşliğinde.
Evlerde kalan geçici misafirlerin, hayranlıkla seyrettiği bu tabiat harikası yeri, giderken ağlamaklı, tekrar gelmek üzere vedalarını unutamayacağım.

Ben de dönmek istemedim ama bir sürü iş var, bekleyenler var. Bu bile yetti bana

Sevgilerimle....
 
Son düzenleme:
yeşilim aradaki bu kaçamaklar insana ne olursa olsun,her zorluklarına rağmen hayatın yaşanmaya değer olduğunu hatırlatıyor.Ben de çok severim doğa ile başbaşa kalmeyı.Hatta oralarda yaşamayı.Ama gel gör ki mecburiyetler elimizi kolumuzu bağlıyor..Ne mutlu sana ki yakınında bir yer.Biz öyle bir yere gidebilmek için en az bir yıl beklemek zorundayız.....
 
ah ablacım,tatilden yeni döndük sayılır ama
özledim dinlenmeyi...
inan gözümde büyor,okul,iş,ev...
Allah sağlık versin ama gerçekten kendimi çok yorgun hissediyorum...
siz çiftliği anlatırken ,ben de oradaydım...sanki
içime bir huzur doldu,anlatamam kelimelerle...
Antalya aşığı ben,özledim oraları...
denizi,güneşi,dinlenmeyi....
ah ahhhh...
benim yerime de bir kahve içseydiniz keşke....
ama Allah kısmet ederse,emekli olduktan sonra
ömrümün geri kalan kısmını,karşısında deniz,bahçesi olan
bir kasabada ya da köyde geçirmeyi çok istiyorum...
düşünürken bile huzur doluyor içime...
ama çalan telefonun sesiyle,iş yerinde olduğumu istemesemde hatırlıyorum...
sevgiyle kalın...
 
Realist, inşallah sana da nasip olur canım neden olmasın. insan arada huzur arıyor değil mi?

Songül, artık çalışma hayatı, ev, çocuk insanlar gerçekten bunaldı sayılı günlerle tatil zevki olmuyor Umarım emekliliğinde gönlünce yaşarsın canım. Ege veya Akdeniz kıyılarında

Bende babamla hastane işlemlerinden henüz döndüm yorgun ve bitkinim çok zor
Allah sabır versin hastalara, refakatçilere....Hava da feci nem, feci bir sıcak.
Hastane içi serin, Cuma münasebetiyle kalabalıktı yine de işlemler bitti Pazartesiye kadar..... son tahlil yapılacak, gerekirse çarşamba günü babamın yatışı olacak herşeyin hayırlısı olsun ne yapalım iyi olsun da

Bir de " yaşlısınız amca ameliyat riski var kabul için şurayı imzalarmısınız " dediler.

İmzaladı.......... döndük
 
Sevgili yeşilim nasılsınız
Biliyorum bu aralar hep hastane işleri devamlı bir koşturmaca içindesiniz
Geçecek bu günlerde inşallah
Babanızda iyi olup ayağa kalkacak
Sevgilerimi yolluyorum :1hug:
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…