Sağol fatom, güçlü ol da nereye kadar inan çok canım sıkkın. Atlatacağım söz
Dün geç vakit çiftliğe gittik, oğlum ve gelin kızım halamla kaldılar
Gündüz sıcak gece limonata gibi Antalya’ya göre. Bir çok bölgede cırcır böceklerin duyulmadığı şu günlerde son çırpınışla susmak bilmeden cır cır cır.
Mehtap harika, akan su sesi, yakında ki köyden duyulan köpek havlaması sanki diğer köpeklerle haberleşiyorlar. Mehtap kayıyor ağır usulca.
Çok erken uyanıp sindirmek istedim her şeyi
Sabahın oluşunu hissediyorsunuz, tabiat uyanıyor. Her canlı hareket halinde.
Atın yerine geçtiğini, kümesteki tavşanların, ördeklerin, tavukların, horozların, güvercinlerin, hindilerin, birbirine karışan seslerini, cırcırları dinlemek güzel. Doğa ile baş başa kalmak sanırım herkesin ideali
Tv yok, radyo yok, internet yok, ( var da ihtiyaç yok) sadece gazetelere göz gezdirmek yetiyor.
Güzel bir köy kahvaltısı, her şey doğal, çıtır çıtır. Biber, domates, peynir, bal, tereyağ, fırından yeni çıkmış mis köy ekmeği. Kilo almayı göze alırsak............. Öğlen çiftlik kebabı, ayran. ( öğleden sonra döndük ne yazı ki ) Akşam ızgara, bol yeşil salata veeee her an çay, kahve, meşrubat.
Sabah, kahve keyfi Pembe Köşkte. Irmağa bakarak hafif çalan Zeki Müren eşliğinde.
Evlerde kalan geçici misafirlerin, hayranlıkla seyrettiği bu tabiat harikası yeri, giderken ağlamaklı, tekrar gelmek üzere vedalarını unutamayacağım.
Ben de dönmek istemedim ama bir sürü iş var, bekleyenler var. Bu bile yetti bana
Sevgilerimle....