Yurtdışında hayat daha mı iyi?

Doğru söylüyorsunuz. Aynı zamanda şu da olabilir, yeşil kartınız varsa. Arkadaşlarım yeşil kart sahibiydiler, iyi işler bulup o şekilde İsviçre’ye taşınmışlardı. Çok iyi İngilizce biliyorlardı ama yaşadıkları bölge dolayısıyla İsviçre Almancası da öğrenmek durumunda kaldılar.
 
35 yaşından sonra göç eden biri olarak gözlemlerimi söyleyeyim.(Almanya)

-Türkiye’de akraba ve arkadaş ortamınız ile çok vakit geçiriyorsanız çok zorlanırsınız.
-Hangi şehre taşınacağınız çok önemli.Mesela biz şu anda eski yaşadığımız yere göre 2 kat daha fazla kira veriyoruz.
-Bence hayat standartları düşüyor.Türkiye’de haftada 2-3 kez saçıma fön çektirip 2 ayda bir boyatabiliyorken burada bunu yapmak için çok ciddi bütçe ayırmanız gerekir.Kıyafet satın alma konusu da bu şekilde bence.
-Markete gittiğiniz de sinirleriniz bozulmuyor ama dışarıya çıkıp iyi bir yerde yemek yiyeyim derseniz haftalık mutfak masrafınız harcamak zorunda kalıyorsunuz.Bu yüzden bir süre sonra gereksiz gelmeye başlıyor ama bunun piskolojik etkileri bence çok fazla oluyor :)
-Madem herkesten ayrı buradayız geldiğimize değsin mantığı ile harcamalarınıza epey bi dikkat ediyorsunuz Buda bir süre sonra hayatınızda kendiniz için yaptığınız çok fazla şeyden vazgeçmenize neden oluyor.
-Sıcak bir şehirden gelecekseniz havadan dolayı bunalıma giriyorsunuz çünkü gerçekten hava genelde kapalı ve yağmurlu.
-Türkiye’de pazardan aldığınız sebze ve meyvelere hasret yaşıyorsunuz.
-Sağlık konusu en zor alıştığım olay oldu.Randevu için uzun süre beklemeniz gerekiyor.Türkiye’de ki gibi özel hastaneye gideyim olayı maalesef burada yok.
Bu yazdıklarım kendi kişisel görüşüm şimdi madem bu kadar rahatsızsın dön o zaman diyenler olabilir heryerde yaşamanın zorlukları var burada yaşamak çoğu şeyden vazgeçmemize rağmen ekonomik anlamda birikim yapmak beni tatmin ediyor :)
 
Green card mı? O ABD için ABDye kaçıp İsviçre demişlerdir belki
Amerikadan bile kaçtılar yani İsviçre’ye :) Eskiden yeşil kart çekilişleri yapılırdi hala devam ediyor mu bilmiyorum. Amerika’da çok kişi tanıdım o yeşil kart çekilişinden gelen. Gerçi o uzun bir yol ama yine de bir seçenek İsviçre için.
 
Biz bir süre y.dışında yaşadım expat olarak, şuan kalıcı olarak taşınmayı düşünüyoruz. Elbette çocuğumun geleceği çok önemli ama tek motivasyonum bu değil. Kendim içinde istiyorum. Ben kurallara uyan biri olarak bunun suistimal edilmediği yada enayilik olarak görülmediği bir yerde yaşamak istiyorum. Yakın zamanda işim düştü Çağrı merkezini 5 defa aradım her seferinde kibarca derdimi anlattım, salladılar durdular. En sonunda sesimi yükselttim, kızdım, işimi hallettiler. Ben işimin hallolması için karşımdakine bağırmak zorunda kalmak, kendime olan saygımı kaybetmek istemiyorum. Araştırma sürecindeyim hala, burası istediğiniz gibi gelin diye tavsiyeniz varsa, dinlemekten çok mutlu olurum.
 
İsviçreye nasıl gidebiliriz acaba yolu yöntemi nedir araştırdım da daha iyi ülkeye benziyor
benim ex eşimde evlenerek yerleşti oraya. Onun dışında çalışarak vatandaşlık, oturum izni alınıyor mu bilmiyorum. Ama dediğim gibi 30 ülke gezdik, orası seçmesinin kesin bir sebebi vardır.
konuda fransalar almanyalar havada uçuyor ama benim gönlüm hep italyadan yana
akdeniz insanı ne olursa olsun yakın geliyor
İtalya’da Roma’ya ve Napoli’ye gitmiştim. Roma’ya bayılmıştım. Açık hava müzesi gibi şehir. Tarih kokuyor, colezyum filan çok etkileyiciydi. Kendimi Gladyatör filminde gibi hissetmiştim İtalyan erkekleri inanılmaz yakışıklı ve bakımlı pizza yemiştim, burda yediklerimiz pide gibi kalır. Napoli iyi izlenim bırakmadı. Hırsızlık olayı çok. Venedik’e gitmedim ama en çok merak ettiğim şehir olarak listemin başında. Bir de gitmediğim yerlerden Rio De Janiro ve Peru. Bir tek gezegende hayat var ama Dünya gerçekten keşfedilmeyi bekliyor gibi
 
Dünyaya bir kez geliyoruz sanırım hayallerimizin peşinden koşmak lazım ama hayat bazen inişli çıkışlı ne olacağı belli olmuyor sevdiklerimiz güç veriyor ailem istanbul da onlardan ayrı kalmak ta var hayatımız da herkes girip çıkar ama aile bambaşka biraz da duygusalımm ya napacam bilmiyorum açıkçası babam da pek istemiyor bazen insanlaştık ortam bozuyor gibi hani tabi karakter değişmez ama gidenleri görüyordu eşlerinden ayrılmış falan korkuyor
 
Bazen de diyorum acaba orda hayat bizi değiştirir mi
 
Green card çıkmadı ya keşke o çıksa idi
 
Ya size yazdığım mesaj yarım kaldı, başka arkadaşın sayfasına düştü
Ben 20 sene önce bekarken gitmiştim, 3 ay kaldım. Küçük şirin bir ev kiralamıştık. Tokyo inanılmaz kalabalık ve büyük bir şehir. Biz daha yeşillik orman olan bir şehire gelmiştik. En çok zorlandığımız konu yemekti Allahtan Türkiye'den kahvaltılık götürdük de, hatta karşı komşumuz Japon bir çifte de zeytin vermiştik çok beğenmişlerdi. Çok acıktığımızda Mc. .d hamburger yiyorduk sürekli
Bizim ilgimizi çeken ve şaşırmamızı sağlayan çok şeyler vardı tabiki.
Mesela bir Restaurant'à girdik, oranın özelliği 90 dakika içinde belli bir ücrete açık büfe tarzında, ne alırsan al pişmiş veya çiğ hatta masaların ortasına elektirikli ızgara monte edilmiş, istediğin kadar et yiyebiliyorsun, en son tatlı ve dondurmaya geldi biz kivili dondurma zannedip alınca bide baktık ki yeşil çaylıymış o kadar acı bir tadı vardı ki bitireceğiz diye canımız çıkmıştı. Eğer yediklerinden minnacık bile kalsa, o ödeyeceğin hesabın iki katını ödeme cezası vardı .
Sonra bi turşu dükkanına girdik..Allahım şokları yaşadık yılanlardan bile şifa niyetine turşu yapmışlar..daha neler neler
Mesela siz bilirsiniz refleksoloji onlar için çok önemlidir. Kaldığımız yere yakın park vardı orda böyle çivi gibi kalından inceye doğru giden yürüyüş parkuru var, çıplak ayakla üzerinde yürümeye çalışıp sonra kaplıcadan gelen kaynar su akan çeşmenin altına ayaklarımızı sokardık .
Çok keyif aldığımız havai fişek Festivaliydi 1 saat sürdü çimenlere yatıp seyrettik.
En duygulu olduğumuz an karşı komşuzun bize el emeği kimono hediye etmesiydi . Orda inanın hiç kabalık saygısızlık bir durum olmadı. Kim olursa olsun herkes işten çıktı mı doğru spora gidilirdi..yaa ben coştum yazdıkça yazdım
 
bir blogta belediyenin onay verdiği evlerde yaşanabildiğini okumuştum buna şaşırmıştım o yüzden sormak istedim tesekkür ederim
 
türkiye de en son iskender yedigimde 27-30tl ödemiştim burda 10-12€civari. haftalik alisveris 50-100€ ise ve disarida yemek musriflik gibi geliyorsa turkiyede yasayanlar 50-100 birimi kac gunde markette nelere harciyorlar?
türkiyede fön cektirmek ne kadar bilmiyorum 10 tl mi? burada tas catlasin hadi 10€ olsun. birim olarak işe el attığınızda bu dediklerim ayniya gelmiyor mu? yanliz o degilde biz burda sac manikur pedikür derken alternatifler buluyoruz hakkaten türkiyeye gidip orda islem yaptirim diyince kendimi bi özel hissediyorum
 
10-12 € ya İskender yada et yenilen yerler genelde Türk restoranları.Bir kaç kez gittim ve artık kesinlikle gitmiyorum.Dışarıda severek yemek yediğimiz yerlerde iki kişi en az 60-70€ öderken bu paraya kaç kilo et alınıyor diye ister istemez hesaplıyor insan.Gittiğim kuaföre kesimi 50 € ya yaptırıyorum Türkiye’de kullandığım saç rengini sorduğum zaman 200-250 € istemişti.Türkiye’de de buraya gelmeden önce saç kesimi 50 TL boyaya 300 TL veriyordum.Şahsen ben burada bu fiyata saç boyatmam tabi bu benim seçimimdir belki
 
Kesim sizde 50 Euro, Türkiye'de 50 TL.
Boya sözde 250 Euro , Türkiye'de 300 TL.
Siz orda Euro kazanıp birim ücret 300 kesim artı boya kapatıyorsunuz, biz burda TL kazanıp kesim artı boya 350 kapatıyoruz. Hiçbir fark göremedim neye dayanarak siz daha pahalı olup orayı tercih etmiyorsunuz ? Tabi Euro'yu TL'ye kur çevirip Türkiye ucuz diyorsanız bilemiyorum ama biz TL kazandığımız için ve siz de oranın parasını kazandığınız için pahalılık aynı bence.
Lütfen aydınlatırsanız sevinirim anlayamadım çünkü :)
 
Yok sizin dediğiniz mantıklı haklısınız ama bu konuda ki diğer paylaşımlarımda da anlatmak istediğim göç etmenin en büyük sebebi bence ileriye yatırım yapabilmek yani bizim için öyle.Bu mantıktan ilerleyince çoğu şeyden vazgeçiliyor en azından benim yakın çevremde gördüğüm bu.
 
Bu pahalılık konusuna bende İngiltere üzerinden yazayım. Ortalama burada 2500 pounds maaş alan birini düşünün Türkiye’dede aynı maaşı TL olarak alanı düşünün. 2500 TL maaş yani. Ben burada kazandığım 2500 poundsun 1250 sini kiraya verdiğimde elimde kalan 1250 poundsa gayet rahat geçinebilirim. Haftalık 100 poundsa dolabımı fullerim en güzel meyve sebzeyi doldururum. Ama Türkiye’de bir kilo et en çok konuşulan et en az 70 tl şu an ne kadar bilmiyorum. Burada 8 pounds. Bu şekilde hesap yaptığınızda maddi olarak rahat yaşarsın. Maneviyat olayında eksik kalırsın. Ben 1500 poundsa Türkiye’de büyük ailemle bir hafta çok güzel tatil yapabiliyorum. Maddi açıdan aileme destek olabiliyorum. Bunlar güsel şeyler. Ve bu ülkede serbest yaşama hakkına sahipseniz. Devlet kiranızın yüzde 70 ini ödüyor. Her çocuk için zengin fakir farketmez aylık 80 pounds destek veriyor. Bunun gibi birsürü devlet desteği var. Sosyal devlet olmanın faydaları. Bence imkanı şansını denemeli.
 
yani illa anne-baba-teyze-amca olmak zorunda değil kiminin de arkadaş grubu vardır
kadınsa kuaföre, alışverişe gittiği kankaları vardır
erkekse atıyorum kayserisporludur ve her 2 haftada bir maça gider, halısaha yapar, balığa gider gibi gibi.
başka kişilerin de daha başka başka aidiyetleri vardır.

kast ettiğim şey illa gelin-kaynana aile apartmanında oturuyor olmak gibi şeyler değildi esasen, birinin ailesiyle böyle herşeyi ortak yapma durumu vardır (ki sadece muhafazakar aileler böyledir diye bir şey de yok ben çok Kıbrıslı, İzmirli aile gördüm ki onlar da herşeyi birlikte yapıyor, market alışverişine gidilecek vuhuuu cümbür cemaat gidiliyor sonra gelip rakı sofrası kuruluyor; kızı bir üst sokakta oğlu bir alt sokakta oturuyor, göndermiyorlar uzağa, yani batılı tarz dediğim sadece bireysel takılma anlamında burada yoksa her hayat görüşünden insan vardır komün hayatı yaşayan)

müslümanlık benim için öyle kendimi tanımlamak için ilk sırada kullandığım bir aidiyet olmasada ben de müslüman ülkede yaşamak tercihinde bulundum mesela. (dilim var, imkanım da var, başka ülkelerde de yaşadım). çocuk yetiştiriyor olsaydım durum farklı olurdu ama şu anda kök ailemi önceliyorum. annemi -babamı bu yaştan sonra alıp x ülkeye götüremem. artık hasta oldukları olacakları yaşlardalar. corona aşısıyla bile 3 gün hasta oldu annem. bu da tamamen göreceli

yalnız şöyle uzman mühendis olan bir kişi tr'de 2500 liraya çalışmaz, asgari ücret bile değil
en az 8-10 bin lira maaş alan insanlar bunlar. karı-koca 15-20 bin lira maaş alan insanlar buraları bırakıp gelenler (bu mühendis vs. olarak, kalifiye işgücü olarak gelenlerden bahsediyoruz).
üstüne neredetye hiçbir ülke kalifiye işgücü vizesiyle gelene sosyal yardım vermez. ancak 3-5-10 sene sonra çocuk filan yapar kalıcı oturum alırsınız, sonra işten çıkarsınız da ondan sonra sosyal yardım alırsınız (süre ülkeye göre değişir)
üsütne karı-koca çalışıyor olanın gittiği yerde karı-koca iş bulması zor olabiliyr nelde sadece kocaların işi oluyor kadınlar 1-2 sene çalışamıyor. yani orada doğmuş büyümüş olan kişiler ya da uzun süredir orada olan kişiler hemen kendileriyle kıyaslamasınlar. şartlar çok farklı.

aynı şey bu kaför saç boyası meselesi için de geçerli
tr'de 10 bin lira kazanan kişi 300 birim parayı boyaya verebilir
ama x ülkede 3 bin birim kazanan kişi için 300 birim maaşının onda biri, çok para, vermez yani.
üstelik genel olarak hizmet sektörü avrupada kötüdür, bu zaten bilinen bir şey.

ama peyniri eti yumurtayı çok daha ucuza alırsınız mesela 60-70 birim paraya haftalık market için hepsini alırsınız neredeyse- dolayısıyla oradan rahat rahat telafi edersiniz. saçınızı da kendiniz boyayın veya tr'ye gelince boyatın artık
 
siz nerde yaşadınız yurtdışında.
kuafor olayını gidersem eğer bende TR'ye geldikçe boyatırım diye düşünüyorum dayanabilirsem :)
en mantıklısı bu gözüküyor
 
siz nerde yaşadınız yurtdışında.
kuafor olayını gidersem eğer bende TR'ye geldikçe boyatırım diye düşünüyorum dayanabilirsem :)
en mantıklısı bu gözüküyor
benim şöyle ben tr'deyim neredeyse 10 sene oldu şu anda... ama ondan önce de 10 seneye yakın bir dönem 7-8 farklı şehirde yaşadım :) orta avrupanın büyük kısmında az-çok tecrübem oldu. yani bazı tecrübelerim 20 sene öncesi. şimdi de iş olarak hala avrupada çalışıyorum, (yani internet sağolsun tr'de yaşıyoum ama avrupada çalışıyorum hala).

o zamanlar daha dar bütçem vardı, daha fazla da enerjim vardı tabi (gençlik) o yüzden tecrübem epey yüksek: hem meraktan (çok severdim gezmeyi/keşfetmeyi), hem gençlik enerjisi hem daha ucuzunu bulurum vs. arayışı....(o zamanlar öyle cep telefonunda uygulama vs yoktu ki şehirde en uygun x nerede bulunur arayıp bulalım)
 
Evlatlik olarak benide alirmisiniz isvece gelsem
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…