2009 Ağustos Anneleri Paylaşım Alanı

gunaydınlar

evrak islerim vardı sirketteyim bugun çok yazamayabilirim

nurdan gelmis hosgelmis ctesi geliyormussun sonunda sevindim.
gizem ev tarifi vs ortak herkese ozeldenmi yazarsın yoksa telde mi konusuruz ama tek tek anlatmazsın heralde ozelden hepimize yollarsın belki

ben simdi yiycek yapmadan salına salına gelcem hemde yakın bolgeye gelicem ohh ne lukss
 
günaydınn!!

bahsi geçen kurabiye tarifi,

Hindistan cevizli kuruüzümlü kurabiye

1 paket margarin8oda sıcaklıgında.sakın eritmeyin)
1 çay bardagı sıvıyag
2 yumurta birinin akını ayır
1 su bardagı kuruüzüm(sarı çekirdeksiz olanından
kabarta tozu
5,5 su bardagı un(daha fazla yada azda olabiler)
1 paket hindistan cevizi

malzemeleri karıstırıp yogur ceviz buyuklüğünde taneler yap. önce yumurta akına sonra hindistan cevizine bula..tepsiye diz. sıcak fırında pişir.(soguk fırın olursa içindeki margarin eriri ve yayılır)
 
aboww pukket sen gecenin saat kaçında uykun kaçtı kalkdın pc açıp kk ya mı geldin.


DAMLA hocamız müdüre hanım yok ortalarda teee kaç zamandır hemide.
yaff ne inşaatmış !(dönüp bakıyorum dogrumu yazdım diye)
esra üstümde baskını hissediyorum.pissssss
 
hepinize desteği için çok teşekkür ederim.ama dayım il başkanlığını kazanamadı.ama niyeyse hala bir umudum var belediye için.çünkü bu işimde gerçekten çok bunaldım.çınarımı doğru düzgün göremiyorum ona vakit ayıramıyorum.hala ev bulamadım annamlere yakın .sonum ne olcaka bilmiyorum.herşeyi zamana bırakayım diyorum olmuyor.bunalımdayım.istediğim hiçbirlşey olmuyor.allahıma çok şükür sağlığımız yerinde ama mutsuzum.
 
yaklaşık 2 aydır saçlarımı boyatmaya bir türlü vakit bulamamıştım.çok şükür patronum 10 gün yurtdışında o yokken 6 da işten çıkıyorum.dün kuaförüme gittim saçlarımı boyattım kestirdim ve fön çektirdim.biraz daha rahatladım.şimdide deli gibi alışveriş yapmak istiyorum:)))
 
nurcik gelmiş kendinden accuk haber vermiş gitmiş.
inşallah cumartesi görüşürük.özledim seni.varya nurdan Teoşa annenin bakması kararı ne kadar dogru ya. baksana senin işler çok yogun bu durumda çok zorlanırdınız .bide açıkcası işinin ilk dönemlerinde tibetin orda olmasıda size fayda saglamış olmalı.
sen çok yogunsun ve sürekli şehir dışındasın bu durum aynı evde yaşarken belki sorun bile olabilirdi.
tibet gelene kadar sende işleri daha bi yoluna koymuş olursun.inşallah sonrasındada mutlu huzurlu sakin bi hayatınız olur.sanırım bu aralar ilaç firmalarını seminer zamanları abimlerdede durum aynı

yaff bu gün işi çok iyi oldu ya
valla ben özler oldum hepimnizi.
bebikler zaten ayrı bi konu
ama hakkaten çok merak ediyorum bakalım adanın dayaklarından kimler nasiplenecek.çapkın yahoo ve anası düşünsünler bakalım.yaho adaya sarılıp öpmek isterse neler olur acep?ece deada hayranı oldu.
ayy çağan benm ogluma sarmazsa iyidir.
 

banamı dedin cigerim.)))
 
banamı dedin cigerim.)))
esrakoo gypsy denen bi hatun varya hani
o durmadan benim damla yazışımı diikliyor ya ondan.
üzerimde onun baskısı var her yazışımda geriye dönüp dogrumu diye kontrol ediyorum.
 
vay arkadaş bu özel mesaj atma işi ne zormuş yaw!!!!! yok 6 kişiye atılamazmış yok 10 dk da 1 mesaj atılırmış filan filan. neyse becerdim herkese attım. bakınız. ama meleğin nickini hatrırlayamadım ya. haber verirmisiniz ona da?
 
Ever Güli o saatte uyandım, uyku tutmadı ilk defa.Oysa Elif hanım mışıl mışıl uyuyordu. Ama pek etkilemedi beni çok şükür.Çok teşekkürler tarif için belli çok güzel bir kurabiye hindistan cevizine de bayılırım, deneyeceğim ama yaptığım zaman ayar bilmiyorum löp löp gidiyor kurabiyeler...
Bir de pastanelerde bol hindistan cevizli dışı sert içi sakızımsı kurabiyeler oluyor onlar da süper. Adı KOKO galiba. Onların da hastasıyım....

Evet ya, Damla hocam nerelerde hakkaten?

Ne güzel tuvalet olayı için girişimler başlamış. Bazen annem diyor, tuvalete çiş için oturttum yaptı falan diye ama ben üstüne uğramadım. Anne erken boşver dedim. O da zaten zorlamıyorum suyu açıyorum oynarken yapıyor dedi. Belki benimki de hazırdır yavaştan başlamasam iyi olur.

Ben artık bu kıza bez bağlayamıyorum zaten kavga kıyamet. Çıplak gezecekmiş acayip sinir oluyorum alt değiştirme zamanı...
 
Son düzenleme:
Anneye bağımlı çocuklarda öğretilmiş çaresizlik

ANNEYE BAĞIMLI ÇOCUKLARDA ÖĞRETİLMİŞ ÇARESİZLİK
Bir çocuk nasıl anneye bağımlı hale gelir? Anneye bağımlı hale gelen çocukların kişilik özellikleri nedir? Bu soruların cevabını verebilmemiz için doğumdan okul çağına kadar çocuğun zihinsel gelişimini izlememiz gerekir. Bilindiği gibi, çocuğun doğuma kadar olan zihinsel potansiyeli genetik mirasa, yani anneden babadan ve atalarından genler vasıtasıyla intikal eden kodlara bağlıdır. Buna doğuştan gelen zihinsel yetenek diyebiliriz. Yeni doğan bir bebeğin genetik kodlar vasıtasıyla sahip olduğu zihinsel yeteneklerin açığa çıkması ve işlerlik kazanması aileden alacağı eğitime bağlıdır.



Yeni doğan bir bebek, annenin koruması ve bakımı olmadan hayatını devam ettiremez. Annenin şefkatli kollarında ve sıcak kucağında s?t emen, altı kirlendiğinde temizlenen, koruyup kollanan bir bebek, geldiği bu yeni dünyada yalnız ve korumasız olmadığını hissetmeye ve anneye güven duymaya başlar. Güven duygusu sadece beslenme ve bakıma bağlı olmayıp, anneden aldığı sevgi ve şefkatle yakından ilişkilidir. Bu sebepledir ki, en az iki yaşına kadar anne çocuk beraberliği güven duygusunun gelişiminde çok önemlidir. Bu süreyi anne sevgisinden ve şefkatinden ayrı geçiren bir bebek, resmi kurumlarda çok iyi bakılıp beslense dahi, zihinsel ve duygusal yönden geri kalmakta; güven duygusu gelişmemektedir.



Çocuk kendi ayakları üzerinde dikilene kadar gerekli olan besleme, temizlik, yardım ve koruma gibi annelik hizmetleri, yürümeye ve konuşmaya başladıktan sonra yavaşlatılmalı; elini yüzünü yıkama, dişlerini fırçalama, yemeğini kaşıkla yeme, giyinip soyunma, oyuncaklarını toplama, tuvalet ihtiyacını giderme gibi becerileri annesinin yardımı olmadan kendi başına yapabilmesi için teşvik edilmeli ve eğitilmelidir.

Bir çocuk üç-dört yaşına geldiğinde yukarıda saydığımız becerileri kazanmış olmalıdır. Eğer anne yardım etmeye devam eder, “sen yiyemezsin ben yedireyim, sen giyemezsin ben giydireyim, atlama düşersin, koşma terlersin,” diyerek sıkıntı yaşamadan her ihtiyacı karşılanır, her istediği yerine getirilirse; anneye bağımlı hale gelir, yapabileceği işleri yapamaz olur. Buna psikolojide “öğretilmiş beceriksizlik” diyoruz. Öğretilmiş beceriksizliğe maruz kalan çocuklar, karşılaştıkları problemleri anne ve babalarının yardımı olmadan çözemez, kendi başlarına karar veremez, sorumluluk almak istemezler.



Anneye bağımlı çocuklar, ihtiyaçlarının karşılanmasını, her isteğinin yerine getirilmesini anne ve babanın görevi bilir; çaba sarf etmeye gerek duymazlar. Hazıra alıştıkları için zihinsel ve fiziksel olarak tembel bir kişilik kazanmışlardır. Özgüvenleri çok zayıftır. Arkadaş edinmede ve oyun kurmada güçlük yaşarlar.


ANNEYE BAĞIMLI ÇOCUKLARDA ÖĞRETİLMİŞ ÇARESİZLİK



Eğer okulların açıldığı gün bir ana okulunun veya ilköğretim okulunun önünde bulunma ve çocukları gözlemleme fırsatı bulmuşsanız; sanırım bulmuşsunuzdur. İçinizde anne baba olanlar çocuğunu okula götürdüğü ilk günü hatırlayacaklardır. Bazı çocuklar annelerinin elinden ve eteğinden tutmuş, korku ve panik içinde etrafa bakmaktadır.



Bu çocuklar anneleriyle birlikte sınıfa girmek, aynı sıraya birlikte oturmak isterler. Öğretmenler, okulun ilk birkaç günü bu çocukların okula alışmaları için anneleriyle birlikte oturmalarına izin verir. Ancak bir hafta sonra bile anneleriyle birlikte oturmakta ısrar eden; anneleri ayrılmak istediğinde ağlayarak peşinden giden çocuklar vardır. “Okul korkusu” veya diğer adıyla “okul fobisi” yaşayan bu çocuklar aşırı koruyup kollanan, her ihtiyacı anne baba tarafından karşılanan, hazıra alışmış, aileye bağımlı hale getirilmiş çocuklardır.



Aileye bağımlı çocuklarda “öğretilmiş âcizlik” dediğimiz özürlü bir kişilik gelişmektedir. Dev ağaçların gölgesinde kalan taze fidanlar, nasıl büyümeleri için gereken ışığı alamadıkları için bodur kalır, gelişemezlerse; bu çocuklar da anne babalarının gölgesinde kalmış, gelişememiş fidanlardır. Aileye bağımlı çocuklar, anne ve babalarının yardımı olmadan yemeğini yeme, dişini fırçalama, tuvalet ihtiyacını giderme, oyuncaklarını toplama, bakkaldan ekmek alma gibi akranlarının rahatlıkla yapabildikleri işleri yapamazlar. Anne ve babalarından ayrı kalmaktan korkar, kendi başlarına okula gidip gelemez, yatılı okulda kalmak istemez, kalabalıkların içinde kendilerini yalnız hissederler.



Anne baba okula başlayan çocuklarına yardım etmeye devam eder, okula götürüp getirir, çantasını taşır, derslerine ve ödevlerine yardım eder; hatta çocuk ödevini yapmadan uyuduğunda öğretmenine mahcup olmasın diye ödevini yaparsa; çocuk “demek bunları yapmak da annemin ve babamın görevi” diye düşünecektir.



İlköğretim üçüncü sınıfa giden bir erkek öğrenci sınıfta kitapsız oturuyordu. Öğretmen neden kitabı olmadığını sordu. Çocuğun verdiği cevap çok ilgi çekiciydi: “Annem kitabımı çantama koymayı unutmuş.” İlköğretim üçüncü sınıfa giden bir çocuk, çantasını hazırlama görevinin annede olduğunu zannediyorsa; bu çocuk kesinlikle aileye bağımlı, öğretilmiş bir beceriksizdir.



“Neden Ağlıyorsun Anne, Bak Düşmedim”



Anne baba okulunda “öğretilmiş beceriksizlik” konusunu işlerken bir annenin gözlerinden yaşlar aktığını gördüm. Aramızda şöyle bir diyalog geçti:

“Neden ağlıyorsunuz, sizi üzecek bir şey mi söyledim?”

“Hayır, beni üzecek bir şey söylemediniz; aksine beni büyük bir yanlıştan döndürdünüz…”

“Nasıl bir yanlışlık bu; bizimle paylaşmak ister misiniz?”

“Şimdi paylaşmak istemiyorum; birkaç gün sonra belki…”



Aradan bir hafta geçmiş; ben olayı neredeyse unutmuştum. Anne aramızda geçen diyalogu hatırlattı ve yaşadıklarını paylaşmak istediğini söyledi. Bunu duyduğuma çok sevinmiştim. Anne anlatmaya başlamış, bütün sınıf dikkatle dinliyordu.



İşte annenin anlattıkları: “Siz öğretilmiş acizlik konusunu işlerken içim cız etmişti. Göz yaşlarımı tutamadım. Biri kız biri erkek iki çocuğum var. Kızım on yaşında ilköğretim dördüncü sınıfa gidiyor. Oğlum henüz üç yaşında. İkisini de çok seviyorum. Ancak, sizi dinlerken, bu sevgimi hatalı yönde kullandığımı fark ettim. Başlarına bir kaza gelmesinden, yanlış yapmalarından, mutsuz olmalarından korktuğum için bütün ihtiyaçlarını karşılıyor, en basit işlerde bile yardım ediyor, neyi nasıl yapacaklarını ben söylüyordum. Kızımı okula ben götürüp getiriyor, ders programını ve ödevlerini ben takip ediyor, yanına oturup ödevlerini ben yaptırıyordum. Onu kendime bağımlı hale getirdiğimi ancak şimdi anlayabiliyorum…”



Anne derin bir nefes aldıktan sonra anlatmaya devam etti: “Sizi dinledikten sonra, çocuklarıma karşı annelik tutumumu değiştirmeye karar verdim. Kızım kendi başına okula gidip gelebilsin diye onu cesaretlendirecektim. Odasının dağınıklığını artık ben toplamayacaktım. Yardım istemedikçe derslerine ve ödevlerine karışmayacaktım. Ancak uygulamaya kalkınca bunun o kadar da kolay olmadığını anladım. Kızımı karşıma aldım. “İlişkilerimizde bazı değişiklikler yapmaya karar verdim…” dedim. “Bazı şeyleri benim yardımım olmadan yapabilecek kadar büyüdüğünü düşünüyorum. Okula kendi başına gidip gelebilirsin. Artık odanın dağınıklığını ben toplamayacağım, kendin toplayabilirsin. Benden yardım istemedikçe derslerine ve ödevlerine karışmayacağım; çalışma programını kendin yapacaksın…”



Daha söyleyeceklerimi tamamlamadan kızım ağlamaya başladı. “Ama bu nasıl olur?” dedi. “Artık beni sevmiyor musun? Bu söylediklerini, sen olmadan, nasıl yapabilirim?..” Kendimi kızımın yerine koyunca ona hak verdim. Onu hazıra ben alıştırmıştım. Kendi ayakları üzerinde durmayı da yine ben öğretecektim. Eğer senin yaşındaki kızlar yapabiliyorsa, sen de yapabilirsin; bence denemeye değer, hemen pes etme, dedim. Deniyoruz, başaracağımızı ümit ediyorum.”

“Gelelim üç yaşındaki oğluma. Onu da kendime bağımlı hale getirmiştim. Ancak, birkaç gün önce yaşadıklarımız bana ümit verdi. Sanırım onunla işimiz daha kolay. Oğlumla sokakta yürürken veya merdiven inip çıkarken elinden tutuyor; başına bir kaza gelmesin diye elini bırakmıyordum. Çocuğum elini kurtarmaya ve kendi başına yürümeye çalıştıkça, ben “hayır” diyordum.

Tutum değiştirmeye karar verdiğim gün, oğlumla bakkaldan ekmek almış eve geliyorduk. Bir deneme yapmak istedim. Oğluma döndüm:

“Ahmet, dedim, neden sokakta değil de yaya kaldırımında yürüyoruz?’

“Çünkü, dedi, sokakta yürürsek arabalar bize çarpar.”

“Elini bıraksam, sokakta mı yürürsün, kaldırımda mı?”

“Kaldırımda.”

“Evet, sen akıllı bir çocuksun, nerede yürüyeceğini biliyorsun. Artık elinden tutmama gerek yok” dedim ve elini bıraktım. Söylediklerime ve elini bırakmama inanamadı. Tek başına yürümenin zevkine varmak istercesine adımlarını hızlandırdı. Düşecek diye korktum. Alışkanlık işte… “Ahmet, biraz yavaşla lütfen, sana yetişemiyorum…” dedim.



Apartmanımızın dış kapısından girdik. İkinci kata, dairemize, çıkan merdivenin başında durduk. “Ahmet, dedim, artık yeterince büyüdün. Elimden tutmadan bu merdiveni kendi başına çıkabilirsin.” Aslında o benim elimden tutmuyordu; ben onun elinden tutuyor, bırakmıyordum… O anki şaşkınlığını anlatamam. Sanki uzaydan gelmişim gibi yüzüme baktı.

“Gerçek mi? Gerçekten büyüdüm mü?”

“Evet oğlum, gerçekten büyüdün…”



Merdiven basamaklarından bir çıkışı vardı ki, anlatamam. Ha düştü, ha düşecek. Yüreğim ağzıma geliyor, “dikkat et, düşeceksin!” dememek için kedimi zor tutuyordum. Merdivenin son basamağını da çıkınca geriye döndü, zafer kazanmış komutan edasıyla ellerini havaya kaldırdı. “Yaşasın, çıkabildim!” dedi. Yüzündeki sevinci görmeliydiniz. Göz yaşlarımı tutamadım. Ağladığımı görünce: “Neden ağlıyorsun anne, bak çıkabildim, düşmedim…” dedi.



Gerçek sevginin ne olduğunu şimdi anlıyorum. Aşırı sevgi ve koruma içgüdüsüyle çocuklarımızın yeteneklerini köreltiyor, onlara beceriksizliği öğretiyormuşuz.”

Zafer Dergisi

Yazar: Ali Çankırılı
 
ayyy çok uzunmuş nasıl sıkılmadan okudum ki acaba??? paylaşmak istedim çünkü galiba ben böyle anne olmaya adayım.aşırı yöneticiliğim var sanırım.bunuda farketmeye başladım nasıl mı?? Yağızı dün babanesine bırakmak zorunda kaldım eksikti herşeyim.içtiğim su attığım adım.konuştuğum söz.evde yapacak hiçbir şey yoktu sanki.bomboştum.oğlumu bana bağımlı benide evladına bağımlı bir anne olarak yetiştirmeye başlamıştım sanırım.öyleki eskiden eşim yatağımızda değilde odada uyuyunca eksiktim ama şimdi eşimin eksikliğini hissetmiyorum bile oğlum(larım) varsa herşey tam diye düşünüyor ve hissediyormusum.yaklaşık 2haftadır sorguluyorum kendimi.dün alperi doktora götürdük gece.mecbur yağızı babanesine bıraktık.uykusu bölünmesin diye de almadık.evlerimiz yakın bu arada.babası bıraktı ben arabada bekledim.alperle çıkmayalım oyalanmadan doktora gidelim dedim.eşim geldi çok düşkün olmasına rağmen babaya ağlamaış sordum dedini görür görmez oynamaya başladı bakmadı bile çok mutlu oldu dedi.şaşırdım.ben öyle eksilmiştim ki nasıl olurda yağız eksiklik hissetmez dedim.benim yukarı çıkmadığımı senın gittiğini nasıl olur da anlamaz anlasa bile nasıl tepki vermez.eğer yağız böyle tepki vermese beklediğim gibi tepki verseydi herşeyin yolunda olduğunu düşünecektim.özgürlüğüne şimdiden düşkün olmasaydı ben yanlış yapma yolunda olduğumu farketmeyecektim.fark ettim ama kolay değil hala bir yanım eksik.ve hala görevimi başaramadım annelı yapamadım evladım yok yanımda diyorum.halbukı o babanesi o canı tabıkı gidecek değil mi ama yok ben rahat olamıyorum.eşimi arayıp oğlumu getir dememk için zor tutuyorum kendimiarattırdım gayet iyiymiş keyfi yerindeymiş.NASIL OLUR YA?! diyorum hala kendime.
arkadaşım 3 yaşındaki oğluna bursya annesinin yanında bırakmıstı 1 hafta ayrı kalmıslardı cok şaşırmıştım.hala şaşırmaktayım nasıl olur da durabılıyor ayrı diye.
 

yazdıklarını okuyunca tüylerim ürperdi bende duygulandım.ama bak en yakın örneğimiz nurdan.oda istermi ki teo dan ayrılmak mecbur kalınca insan çaresiz kalıyıor.ve hertürlü fedakarlığa katlanıyor.kimbilir içi nasıl sızlıyordur.tabi alışınca biraz rahatlamıştır
 

yok tabiki benimkisi aşırılık.öyleki eşimi dahi çoçuklarım üzerindeki davranışlarını yönetmeye çalıştığımı farkettim.sonuçta o babası tabiki bazı şeyleri konusarak davranışlarımızı düzelteceğiz doğruyu bulacağız ama benımkisi abartı olmaya başladı sanırım.dediğim gibi 2 haftadır bunun üzerinde duruyorum ve kendimi düzelteceğim diye inanın başıma ağrı giriyor.o kadar sıkıyorum ki kendimi anlatamam.sanırım yüzde yüz güveneceğim hem yanında olup hem yalnız bırakabileceğim ortamlarda bulunmalıyım.k.validemlere gittiğimde ben varken onlar ilgilenmez yani ihtiyaçlarını yıne ben karşılarım yalnızda bırakmam.en iyisi annemlere gitmem olacak sanırım.annem hem daha rahat hem de göz kulak olabilecek yapıda.bende sessizce uzaktan izlerim diyorum.sonuçta k.validem benı kırmamk için müdahale ettiğimde seslenmez bana bırakır ama annem beni uyarıyor.msn de konuşurken bile bırak az kend başına oynasın tadına varsın senin değil kendi hayal gücünü kullansın diye beni uyarıyor.öyleki oyuncak aldığımda bile önüne koyup oynamasını öğrenmesini baklemek yerine ona nasıl oynanacağını gösteriyorum.farklı şekillerde oynadığında hayır bak böyle diye düzeltiyorum.aslında bir çocuğun hayal gücü çok geniştir ve bir oyuncağı her şekilde oynayabilir.biz onu saçma görürken çocuğumuz o oyunda yada yaptığı şekilde neler görüyordur kimbilir.yani aslında yanlışımın çok olduğunu farketmeye başladım.birde mesela oğlum bu müdahalelerim yuyuznden kendi başına oynarken hemen sıkılmaya başladığınıda farkettim durup durup benım kucağıma atlıyor onunla oynamak için top getiriyor hadi oynayalım diye yada başka bir şeyler.
 
seboş kendini sorgulayabilmen hataların ın farkına varabilmen çok güzel
evethaklısın çocularımıza hayal güçlerini kısıtlamadan oyunoynamalıyız. lider onlar olmalı oyunlarda onlar yönlendirmeli bizi.
aşırı koruyucu olmamalıyız. özgüvenleri için. vss vss.
yazdıklarını okumak zevkliydi.
sıkılmadımda.
ama sucluluk psikolojisine girip içinde buhranlar yaşamakdansa kendine çeki düzen verme isteiği ve düzelmeyilim kararını alkışlıyorum..
ögrenecegiz yavas yavas yeterki kalıcı hasarlar bırakmıyalım evlatlarımızda.
ilk defa enna baba olduk.
bunun bi okulu yokki gidelim ögrenelim.
herbirimizin çocugu aynı mizaca karaktere sahip değilki kitaplarda yazanları aynen uygulıyalım. evladını en iyi sen tanırsınonun nasıl bir birey oldugunu isteklerini düşkünlüklerini en iyi sen bilirsin.buna göre en iyi yöntemide sen geliştirirsin.
düzelme konusunda Allah emeğini boşa cıkarmasın.başarılar..:)
 
çalışan arkadaşlarda ugramaz oldular.
güliz
sibelonlarda yok bugun..
poff valla hakkaten sıkcıı olmaya başladı. bişeyler paylaşamıyoruz gel yaz. git
sonra gel cvp oku yine git..
 
evet ben uğramalı topik sessizleşmiş.önce gecmişi okuyzcam diiye yetişemezdim.şimdi tam tersi.herkes birseylerle uğrasıyor.bende alpeer beyle meşgulum
 
Yazı çok güzel teşekkürler gelgit.
Ben de kendi içimde bazen kararsızlıklar yaşıyorum kızımla ilgili olaylarda.
Bende genel olarak mükemmeliyetçi bir yapı var, psikolog açıklamıştı. Annelikte çok tehlikeli oluyor bu da. Ben daha önce de psikolojik terapi aldım ve çok faydasını gördüm. Halen de bazı yazıları takip ediyorum. Genel konular anneliğe de uygulanabilir tarafları da var. Yazarın tüm yazıları başlıklar halinde listelenmiş. . Belki sizlere de yardımı olur:

http://cadde.milliyet.com.tr/Yazilar/252/1
 
Son düzenleme:
duşa girmem gerek alper uykuya tam dalamadığı için duşa giremiyorum.kokacağım yakında.
 
canım çekti. Akşam bu tarifi denicem inşallah güzel olur.
ne güzel ya biraradasınız hep ist da olmanın güzellikleri bir gün istanbula gelirsem bende misafir olmak istiyorum gününüze
esrakoo gypsy denen bi hatun varya hani
o durmadan benim damla yazışımı diikliyor ya ondan.
üzerimde onun baskısı var her yazışımda geriye dönüp dogrumu diye kontrol ediyorum.
diikliyor yazmışsın bak yine uyarıcak benden sölemesi
efeet çok zor facede atsaymışın keşke
bu arada meleği nicki tuanna


nurdan hoşgeldin yoğunluğunu atlatırsın inşallah hayatında bir an önce düzene girer
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…