BU ŞİİR KAFİYESİZ KALMASIN EMİ ?
Bu yaşa gelinceye kadar ezbere bildiğim bir sözle büyüdüm ben: “ Anne ol, beni o zaman anlarsın.”
Kimi zaman nemli gözlere eşlik ederdi bu kelimeler de acıklı bir türkünün hikayesini dinler gibi olur içlenirdim. Kimi zaman da gençliğin verdiği deli bir hırçınlıkla ruhumu tehdit eden tiz bir ses sanır kulak asmazdım bu söze. Anacım bugün bana: “Anne olacaksın !” dediler. Yani ben şimdi sen gibi mi olacağım ? Yani şimdi akreple yelkovan, seni anlayabileceğim bir zümrütten zamanımı mı gösteriyor ? Becerebilecek miyim dersin ? Öğretmen olduğumda bir böyle heyecanlanmıştım. Halbuki “anne” kelimesi bütün unvanlardan öte. ‘Anne olmak’ seninle büyümüşken gözümde, o en çok senin başına yakışan pırıl pırıl parlayan sabır tâcını bana mı devredeceksin şimdi ?
İçimde kendi kendime konuşmalarımla biraz olsun hafifletmeye çalışıyorum heyecanımı. Sonra insanlar durmadan dinlenmeden nelere ulaşmak için çalışıyorlar diyorum içimden. Gece gündüz demeden dişini tırnağına takıp uğraşıyorlar.Ya anne olmaya çalışmak ? Bu mutluluk için ölesiye çalışmak bile nafile; çünkü anne olmayı başarabilmek bir mucize!
İçimde bir mucize büyüyor, ben büyüyorum, gözümde kainat büyüyor.
Senin atacağın adımlardan önce yürümeyi öğrenen benim aslında bebeğim, farkındayım da şu an emekliyorum. Senin için yaşamaya ve alışmaya çalıştığım şeyleri anlatmak için anneliğin o geniş fedakarlık anlayışına yakışır mı bilmem ama biraz annemden kalan annelik sancısını anlamaya, biraz kendimi sana tanıtmaya ve biraz da senin için ortalığı toparlamaya çalışacağım.
Öyle deli dolu biri değilimdir. Daha çok canı tez demek daha doğru olur. Bir işi hemencecik yapıp yenisine geçmek isterim; ama doktor Zeynep teyzen daha yavaş hareket etmem gerektiğini söyledi. Bu yüzden şimdileri bir köşe minderini andırıyor halim. Biraz da çocuksuyumdur yani severim hareketli olmayı; ama şu aralar tâkâtim yok yürümeye bile. Şikayetçi olduğumu sanma zaten geçecekmiş bunlar kısa bir süre sonra.
Gençlik heyecanından mıdır nedir bilmem, pek sevmezdim otobüs ve trenlerde bir yerlere tutunmayı ya da merdivenlerden inerken pek umursamazdım basamakların sayılarını. Şimdi sen varsın diye içimde, düşmemek için yere, sımsıkı yapışıyorum gördüğüm her korkuluğa.
Hep bir yerlere yetişecekmişim gibi koşarcasına giden ben, küçücük adımlar atıyorum şimdi. Hele bir de tansiyonum düşüp gözüm kararınca yüzüm kireç gibi oluyor da boylu boyunca uzanmak istiyorum betondan soğuk yollara ama sen varsın diye dayanıyorum.
Canı tatlı denilen insanlardan olmadım hiç, yani pek acımaz canım ya da hemencecik velveleye vermem ortalığı. Şimdiyse ödüm kopuyor hasta olup da ilaç almak zorunda kalırım da sana zarar veririm diye. Sırf bu yüzden hiç sevmezken üst üste giyinmeyi, seni soğuktan koruyormuşum gibi geliyor da incecik şeyler giymeyi erteliyorum bir sonraki yaza.
Terlik giymek pek âdetim değildir ama üşütmemeye dikkat et diyor doktor ki çok kolay nezle olur da aldırış etmezdim. Şimdiyse sen geleceksin diye ‘biz’e iyi bakıyorum.
Artık baktığım her şeyden senin de etkilendiğini, duyduğum her şeyi senin de duyduğunu öğrenince görmenin bile manası değişti. Kötü şeylere nazar etmekten sakınıyorum kendimi. Kelimeleri tek tek cımbızla seçiyorum da öyle konuşmaya çalışıyorum sanki.
Hasılı senden önce senden sonra diye ikiye ayrılıyor zaman. Her şeyi paylaşmayı öğrenmiştim de bedenimi ilk kez paylaşıyorum, belki de bu yüzden kendimi sana bu kadar yakın hissediyorum. Sen susadın diye su içtim, sen aç kalma diye ben de acıkmış gibi yaptım. Ağzıma koymadığım şeyleri, ismini bilmediğim yiyecekleri sen içimdeyken istedim. Baban kitaplara düşkün bense kumaş parçalarına, seviyorum işte renkli renkli alıp giymeyi; ama artık beşiğini düşünüyoruz nefes alacağın odanı, cicilerini. Daha iktisatlı daha hesaplı olmaya çalışıyoruz; çünkü sen geleceksin dünyamıza, mesela kontrollerin için aylık para ayırmayı dahi senin üzerimizdeki şirin haklarından birisi olarak sayıyoruz, buradan da anlamış olman gerekir ki, biz senden önce bir çiftken, seninle beraber gerçek bir aile olduk.
Bu sözleri babana okurken kalbimin nasıl heyecandan attığını bir bilsen, bak gördün mü karıştırdım gene. Senden daha iyi kim hissedebilir ki ama değil mi ; kalbime en yakın kalp seninki çünkü, hoş gör alışacağım buna da.
Babanla yazmaya başladığımız bir şiir var, yıllardır yazıyoruz; ama şiirin bir yeri eksik kaldı, hadi sevgi şiirimizin en güzel kafiyesi, bebeğim gel, gel de bu şiir kafiyesiz kalmasın, bi de babanı beraber bekleyelim, yalnızlıklardan gönlümde oluşan korkuları ve boşlukları seninle doldurayım ve tebessüm ettireyim, can suyum, rabbim seni korusun, miniğim benim, can parçam, içimde büyüttüğüm nazenin çiçeğim, rümeysam…
Ben gül koklasam senin ağzın gül kokarmış, öyle diyor bir şair, bense babanla beraber seni koklamak istiyoruz bebeğim, seni koklayınca kim bilir elimiz-ayağımız birbirine dolanır mı bilmiyorum; ama evimiz güllerden bile daha güzel kokacak bundan eminim, bir gül gibi dünyamıza açacağın güne, saate dek bir yudum su gibi geçsin zaman ve gözlerimi açayım ki sen…o kadar güzelsin ki!!!
bu şiir kafiyesiz kalmasın tatlım emi ?
BENDE BUNU PAYLASMAK İSTEDİM KIZLAR...