2010'da evlendik kızlar, peki ya sonrası, hadi paylaşalım... :)

Belki nette gezinirken görmüş tıklamıştır canım yani abartılacak bi durum varmı peki görüşme konuşma gibi..
 
Tatile laptop neden götürülür anlamıyorum eşimde götürelim mi demişti bana getirirsen ben gitmem dedim. Netten ev bakarız dedi yok olmaz dedim hiç bişey düşünmemek için kafamızı boşaltmak için gidiyoruz
 
bilmiyorum ki canım ama not etmiş gibi bide bakarım bi ara diye yazdım diyor anlamadım anlatsa herşeyi anlattıramadımda bitürlü
 




üzüldüm canım...
Bide iki video nolcakmı diyor
Sen yapsan ona neolurmuş hiç onu düşündümü

çok kötü yaa daha yeni evlisin niye başka arayışlar içinde olasın
 

canım acele karar verme daha yeni evliymişsin biraz annende kal sonra sakin sakin konuşun boşanıcam dedim diyosun ne dedi ne tepki verdi eşin
 
kızlar eve gidince okurum yazdıklarınızı, az bi sorun yaşadım da net yüzünden int engellediler, açtı şimdi Yılmaz bey deneme süresindeymiş miş

şu hikayeyi okuyun lütfen, eşime mail atıcam bunu şimdi

KÜÇÜK KIZ

-Allah rızası için.
Bülent, avucunu açmış ona doğru elini uzatan adama ters ters baktı. Elli yaşlarında gösteren adam, görmeye alıştığı hırpani kıyafetli dilencilere benzemiyordu. Üzerindeki giysiler eski fakat temizdi. Eli yüzü temiz ve sağlıklı görünüyordu. Sapasağlam adam gidip çalışacağına dileniyor, belki benden daha zengindir diye düşündü. Zaten canı çok sıkkındı bir de sinirlenmişti. Alaycı bir ses tonuyla,

-Ekmek parası mı istiyorsun?diye sordu.
-Hayır çikolata parası lazım.
Bülent’in kızgınlığı şaşkınlığa döndü. Espri yeteneği olan dilencinin hali başka oluyor diye düşündü.
-Niye siz ekmek bulamayınca çikolata mı yiyorsunuz?
-Hayır. Ekmek bulamadığımız günler genellikle bulgur pilavı yeriz onu da bulamadıysak aç yatarız.
Bülent adamın ciddi mi konuştuğunu yoksa dalga mı geçtiğini anlayamamıştı.
-Bu gün karnınız doydu üstüne tatlı mı canınız istedi?
-Fakirin canı mı olur ki, canı tatlı istesin beyim.
-Bu bir kamera şakası mı yoksa sen iş bulamamış standapçı mısın?
-Hiçbiri değil sadece fakirim. Bu gün karımın doğum günü ona çikolata götürmek istiyorum.
-Doğum gününde yaşpasta alınır, bildiğim kadarıyla?
-O bizim için değil zenginler için. Otuz yıllık evliliğimiz boyunca ona bir kez bile yaşpasta alamadım. Ama her doğum gününde mutlaka çikolata götürdüm. Çikolatayı çok sever.
Adamın söyledikleri Bülent’in dikkatini çekmişti. O akşam karısıyla kavga etmiş kapıyı çarpıp kendini sokağa atmıştı. Arabasına da binmemiş sahile kadar yürümüştü. Denizi seyretmekte onu rahatlatmamıştı. Oysa eskiden denizi seyrederken çok rahatlarda. Dalgalar sıkıntısını alıp giderdi. Fakat karısının evde ağlıyor olduğunu bildiği için olsa gerek hiçbir şey onu rahatlatamıyordu. Dilenciyle konuşurken biraz kafası dağılmıştı. Acaba söyledikleri gerçek mi yoksa uyduruyor mu diye düşündü.
-Cebinde bir çikolata alacak para yok mu şimdi?
Bülent’in sorusu üzerine adam ceplerini boşalttı. Bir nüfus cüzdanından başka bir şey çıkmadı cebinden.
-Ben dilenci değilim. İşim yok. Günlük çalışırım, ne iş bulursam yaparım. Fakat bugün bütün gün iş aradım, aksilik bu ya. Hiçbir iş bulamadım.
Bülent oturduğu bankı işaret ederek yer gösterdi.
-Oturun biraz dertleşelim bari, dedi.
Adam çekingen çekingen oturdu yanına.
-Yok mu eşin dostun borç alacak bir akraban?
-Fakirin akrabaları da fakir olur beyim. Bulurlarsa kendi karınlarını doyururlar.
-Dilenecek kadar çok mu seviyorsun karını?
-Çok hem de çok seviyorum. Otuz yılımı aydınlattı o benim.
-Hımmmm. Aşk hem de otuz yıl süren bir aşk. Hayret doğrusu! Aşkın ömrü en fazla üç yıl diyorlar oysa. Sen otuz yıldan bahsediyorsun.
-Evet. Geçen yıllar sevgimi azaltmadığı gibi artırdı.
-Söyle o zaman nedir evlilikte mutluluğun sırrı? Duruma göre sen mutluluğun formülünü bulmuş gibisin.
-Ben ilkokulu bile bitirmedim öyle formül falan bilmem.
-Formül dediysem kimya formülü sormuyorum canım. Ben de altı yılık evliyim. Sevdiğim kadınla evlendim fakat mutlu değilim. Sürekli kavga ediyoruz. Daha iki saat önce kapıyı çarptım çıktım. Evimiz, arabamız, işimiz, gücümüz her şeyimiz var ama mutlu değiliz. Senin hiçbir şeyin yok ama mutlusun. Para mı acaba bizi mutsuz eden?
-Hiçbir şeyim yok mu? Hayır benim her şeyim var. Benim karım her şeyim. Sevgilim, eşim, arkadaşım, hayat yoldaşım. Hayatımı paylaştığım insandan daha değerli ve daha önemli ne olabilir ki dünyada? Sizin ev, araba, iş diye her şey dediğiniz şeylerdir aslında hiçbir şey olan.
-Öyle deme şu kadar varlığın içinde bile karım her şeyden şikayet ediyor. Bir de fakir olsam kim bilir ne olur?
-Altın tasın kan kusana faydası yoktur beyim. Sen kadın ruhunu hiç anlamamışsın. Hiçbir kadın iyi bir evde oturduğu, her gün çeşit çeşit yiyecekler yediği için mutlu olmaz. Bir kadın kocasının her şeyi olduğunu bildiğinde ancak mutlu olur.
-Sizin mutluluğunuzun sırrı bu mu?
-Olabilir. Ben karıma değerli şeyler alamıyorum ama ona benim için ne kadar değerli olduğunu hissettiriyorum. O da çok mutlu oluyor.
-Bir kadına değerli olduğunu nasıl hissettirilir?
-Küçük kızı severek.
-Küçük kız mı? Hangi küçük kız?
-Yaşı kaç olursa olsun her kadının içinde hiç büyümeyen küçük bir kız vardır. O kızı ne kadar çok sever, ne kadar çok mutlu edersen, o kadını da o kadar mutlu edersin.
-Nasıl yani?
-Küçük bir kız neleri sever, nelerden hoşlanır bir düşünün. Küçük kızlar hep beğenilmek, ilgi görmek isterler. Güzel olduklarını duymaya bayılırlar. Kendilerine prensesmiş gibi davranılmasını beklerler. Küçük kızlar hep prenses olmayı hayal ederler. Sürprizlerden hoşlanırlar. Biraz şımartılmak isterler. Sevilmek ve sevildiklerini hep duymak isterler. İltifata doymaz küçük kızlar. Öyle değil mi?
-Haklısın. Benim dört yaşında bir kızım var. Adı Aylin. Her akşam boynuma sarılır “Babacığım beni ne kadar seviyorsun” diye sorar. Giysisini değiştirdiği zaman etrafımda “Baba güzel olmuş muyum” diye sorar durur. Güzelsin demem de yetmez ona. Harikasın prenses gibi olmuşsun demeliyim. Dünyanın en güzel kızı demeliyim.
-İşte kadınlar bir ömür boyu bunu duymak isterler. Ben elli yaşındaki karıma böyle davranıyorum. Ömrümüz olurda seksen, doksan yaşarsak ben ona böyle davranmaya devam edeceğim. Ona bebeğim diye hitap ediyorum çok hoşuna gidiyor. Bebeğim bana bir çay yapar mısın dediğimde çay yapmak için nasıl koşturduğunu görmelisiniz.
-Hiç kavga etmez misiniz siz?
-Kavga evliliğin tadı tuzu. Arada biz de tartışırız. Küsüp barışmanın tadı ayrıdır. Benim karım bir keçi kadar inatçıdır. Onunla barışmak için uğraşmak ayrı bir keyif verir bana.
-Benim eşim çok ciddi bir kadındır. Hiç küçük kız havası yok onda.
-Küçük kızlar büyüdükleri zaman artık sevgi, ilgi istemeye utanırlar. En ciddi ya da en yaşlı kadının bile içinde o küçük kız mutlaka vardır. Yeter ki sen o tatlı kızı sevindirmeyi, mutlu etmeyi bil. Ve o küçük kızı asla aldatma. Yoksa bir daha sana güvenmez ve ne yaparsan yap hep kuşkuyla bakar sana. Küçük kızlar hem çabuk mutlu olurlar hem de çabuk kırılırlar. Çok narindir onlar. Hoyrat elleri sevmez onlar. Yumuşak dokunuşları severler.
-Bu tavsiyeni deneyeceğim. Fakat her zaman yapabilir miyim bilmiyorum. Bazen işlerim çok yoğun oluyor o zaman eve çok yorgun gidiyorum.
-Bu sadece bir bahane. O küçük kızı mutlu etmek dünyanın en kolay işi. Çoğu zaman birkaç tatlı söz yeterli olur. Sen o küçük kızı mutlu ettiğinde karşılığını fazlasıyla alırsın. Artık o seni rahat ettirmek dinlendirmek için elinden gelen gayreti gösterir. Karısı mutlu olmayan erkek mutlu olamaz. Mutlu olmak isteyen erkek önce hayat arkadaşını mutlu etmelidir. Düşünsene somurtkan, mutsuz, sürekli söylenen biriyle yolculuğa çıksan sen ne kadar mutlu olabilirsin.
-Haklısın da ben de bütün gün ailem için çalışıp yoruluyorum.
-Yine para yine dış sebepler. Evet para önemli ve gerekli ama kadınlar para için erkekleri sevmezler. Para geçici mutluluklar verir. Kadınlar hediye almayı severler. Paran varsa hediye al tabi. Ama hediyeyle mutlu olmasını bekleme. Hediyenin yanına sevgini katmazsan hediyenin bir anlamı yoktur. Benim hiçbir zaman çok param olmadı. Günlük kazandım günlük yedik. Bazen aç kaldığımız günler oldu. Hiçbir zaman karımın kulaklarına altın küpe takamadım ama her zaman kulaklarına aşk sözleri fısıldadım. Hiçbir zaman boynuna pırlanta gerdanlık takamadım ama hep öpücüklerle sevdim boynunu. Hiçbir zaman ona ipek elbiseler giydiremedim ama ben kendi bedenimle ipek bir elbise gibi yumuşacık sardım mutlu ettim onu.
Adam ayağa kalktı.
-Bana müsaade, artık gitmeliyim, karım merak eder. Sende git evine küçük kızın gönlünü al belki o küçük kız şimdi evde ağlayıp duruyordur.
Bülent de ayağa kalktı. Kuvvetlice elini sıktı.
-Sizi tanıdığıma çok memnun oldum.
Elini bıraktı koluna girdi. Yolun karşısındaki pastaneyi gösterdi.
-Hadi gel eşin için şuradan çikolatalı yaşpasta alalım, dedi.
Pastayı aldılar, adam hayatında ilk defa karısına yaşpasta götürmenin mutluluğuyla evinin yolunu tuttu. Bülent de pastanenin yanında ki manavdan karısının en sevdiği meyvelerden aldı. Evine girdiğinde karısı şişmiş gözlerle mutfak masasında oturmuş su içiyordu. Bülent hiç konuşmadan meyveleri büyükçe bir tabağa döküp yıkadı sonra eşinin önüne koydu.
-Bunlar dünyanın en şanslı meyveleri, dedi.
İnci hiç konuşmadı.
-Sorsana niye diye.
-İnci kızgın kızgın,
-Niye? diye sordu.
-Çünkü dünyanın en güzel ve en tatlı kadınını midesine gidecek, dedi gayet ciddi bir ses tonuyla. İnci şaşırmıştı aynı zaman da yüzünün ifadesi yumuşamıştı.
-Bunlar senin sevdiğin meyveler, senin için aldım.
-Hayret bir şey! Her zaman kendi sevdiğin meyveleri alırdın. Benim hangi meyveleri sevdiğimi iyi hatırlamışsın. Aslında bu beklediğim istediğim bir şeydi “Bak senin için sevdiğin meyveleri aldım.” ama şimdi kıymeti yok. Çünkü sana çok kırgınım meyve alarak gönlümü alamazsın.
-Özür dilerim seni kırdığım için.
Sonra Bülent yere diz çöktü.
-Cezam neyse razıyım; ama bir tek şey istiyorum senden. Seni delice seven bu adamı senden mahrum etme.
Bülent yere çömelmiş, boynu bükük bir vaziyette çok komik görünüyordu. İnci kıkır kıkır gülmeye başladı.
-Affetmek o kadar kolay değil. Bakalım hangi cezalara katlanabileceksin, dedi.
Bülent işte o zaman ona muzip muzip bakan eşinin içinde sakladığı küçük kızı gördü. Bundan sonra her şey daha farklı olacak diye düşündü.
 
Benden boşanamazssın ölünceyekadar dedi ne yardan ne serden her erkek yapar ama kimi bayan yakalar kimi yakalayamaz diyor annem nasıl ya kaldım öyle
 
Benden boşanamazssın ölünceyekadar dedi ne yardan ne serden her erkek yapar ama kimi bayan yakalar kimi yakalayamaz diyor annem nasıl ya kaldım öyle

aslında evi terketmesen ii olurdu ama açıklama yapmayınca sende bu yolu buldun sanırım anlamadımki derdi ne işte doğru düzgün konuşulamamak bazen nelere yol açıyo

nektarcım çok beğendim eşime okutacam ama pek bişe çıkaracağını sanmıyorum
 
Bu victoria secret mankenlerine bakmayan adam yok zaten hepsinin ne olduğu belli işte tipik erkek yazıklar olsun nediyim zamana bırakıcam herşeyi çok yıprandım çünkü kayınvalideme de anlattım ne güzelkızssın niye yapmış ki diyor oda ne bilsin
 
demmekki yaylar 2ye ayrılıyo..

Ormantik yaylar.........sizinkiler

romantik yaylar..........elfininki
:90:



Dinliyorum şarkıyı
Peki elfi espirilimibenimki espirili çok güldürü beni
:13:


süpermiiiş

doğru demiş eşin canım, çok iyi niyetlisin bir parça bencil olmalı insan, önce kendini düşünmeli..
o kız için iyi demiş ağzının payını ver diye, kendi kız kardeşine uygulamanı da ister mi acaba, gıcıklıkta yarışırlar çünkü


benim daha çok ilgimi çeken kısım kıyafet ayakkabıonunkini yemek ve teknolojisendemi teknolojiye meraklısın
benim dee, süslü biz

ay Sinemcim, benim bile içimkıpır kıpır oldu, hadi inş sağlıkla alırsınız kucağınıza yavrunuzu
 
lady bencede zamana bırak canım....bakalım evliliğiniz için nekadar çaba sarfedecek...o süreçte anlarsın zaten sana ve evliliğinize verdiği değeri
 
neekkk

kıymalı kabak dolmamı yaptım, pişti....ama iç malzemeyi biraz abartmışım kabağa göre :)) biraz daha pirinç kattım dolapta dolmalık biberlerim vardı 2 haftadır beni bekleyn :) onları doldurdum attım fırına

hiç kaynatmadan attım..inş çabuk pişer...birazdan gidip çevircem biberleri kömür olmasın
 
iyiki şimdi gidip bakmışım.. tepise bidamla su kalmamakla beraber nerdeyse tepsi yanacakmış...

başka yayvan tencereye koydum biberleri çevirerek...200 dereceye düşürdüm 5 dk sonra gidip bidaha bakayım
 
Trendyol görümceme 25 tl lik çek vermiş kıskandım..
ay ben bir de alıveriş yapıyorum bana niye vermiyolar ki
niye vermişki 25 tl çek..
zuzu nigar nerdesiniz
canım yaa, benim pc min internetini kapatmı bilgi işlem müdürü
kaç saat yoktu, virus giriyomuş, sonra geldi açtırdım
virus girerse kapatıcam ama diyo ((


ayy fırında süper olur o şimdiii, yarına yemeğin hazır afferim sana zuzuşum, sen bu yemek olayını süper kıvırdın

lady çok üzüldüm canım yaa ne desem bilemedim, ben de çok aşırı kıskancım.. reklamda, dizide bi kıza baksın onda bile sinir olurum.. ama oturup konuşun derim, yani dinle onu, dinlemeden gittim ben de bilmiyorum diyosun :26:
 
Son düzenleme:
iyiki şimdi gidip bakmışım.. tepise bidamla su kalmamakla beraber nerdeyse tepsi yanacakmış...

başka yayvan tencereye koydum biberleri çevirerek...200 dereceye düşürdüm 5 dk sonra gidip bidaha bakayım
kız kaç dereceye ayarlamıştın ki ben hiç 200 den fazla açmadım daha fırınımı :26:
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…