2010'da evlendik kızlar, peki ya sonrası, hadi paylaşalım... :)

zuzum iş konusunda Allah sabır versin sana ya. gerçekten çok fazla çalışıyorsun. şuanda kayınvalidenlerde yemek yiyor olman büyük nimet senin için. eve gidip bir de yemekle uğraşsan çok çok zor olur o senin için.
 

evt ya elbise aldım dedim geniş geniş giyerim geldiki kısacık bişe az önce geldi zaten yani aynı gün göndermiş oluyorum alırlar heralde para iadesi yapılıyo değişim yok zaten..
 
benim bebiş olayı kesin böyle gel gitlerin ortasında aniden ben geldim diyecek ya da eşim sinir olup ben karar verdim diyip kendi kararını uygulayacak
 

anlatabildim bende senin gibi git gel yaşadığım için gayet ii anladım yani.
hayat tamamen değişecek o yüzden daha erken dioum sonra hesaplar yapıoum çocuk okula başlıcak biz iice yaşlanıcaz hemen yapalım dioum
sonra yok yok yaa ayak uydururum hemen yaşlanıp çöküp gitmem yaa dioum daha eşimle başbaşa bişiler yaşamalıyız dioum

yani seni anlıoum sende beni anlıo musun? :)))
 

gayet iyi anlıyorum canım hiç merak etme
 
kızlarr açıktınız bilioum ama
size dünki pudingli kurabiyemi gösteriyim. Bu akşama ne yapcaksam hala bulamadım.
hergün hergün ne pişircem derdi (
 

Eklentiler

  • $Fotoğraf025.webp
    17,5 KB · Görüntüleme: 25
Saat 10 civarı falan... Telefon...
"Yılmaz?"
"Evet?"
"Ekrem ben... İzmir'den."
"Vaay, ağabey hayırdır?"
Aynı muhitin çocuğuyuz. Kardeşi, üniversiteden arkadaşım. Ekrem ağabey, bizden 7-8 yaş büyük... Hayli oldu, görüşmeyeli.
"Şırnak'ta 5 şehit varmış."
Gazeteciyiz ya...
"Maalesef ağabey, mayın."
Sesi kırılıyor aniden.
"Tolga orada..."
Oğlu.
Ağlıyor kapı gibi adam... Belli ki o ana kadar zor tutmuş kendini, boşalıyor, ağlıyor...
"Var mı şehitlerin arasında ismi?"
Çok soru duydum da... Bu kadar ağırı...
Gırtlağım düğüm.
Tolga...
Gözümün önüne geliyor hergele.
Okumuyordu kız peşinde koşmaktan, hatırlıyorum... Demek asker, Şırnak'ta.
Baba İzmir'de.
Ben çaresiz.
Geveliyorum, saçma sapan, "bilmiyorum ağabey, henüz isimler açıklanmadı, sen sağlam dur, o yoktur inşallah."
Diyorum ama... Utanıyorum verdiğim cevaptan aslında... Bu kadar arsız bir temenni olabilir mi? Tolga değilse, Hasan, Hasan değilse, Murat... İlla ki, bir babanın evladı... İlla ki, bir ananın kuzusu... "İnşallah seninki değildir" denebilir mi? Diyorum.
Yerin dibine geçerek...
"Öğrenirsen, arar mısın?" diyor.
Biraz daha saçmalıyorum... Kapatıyoruz.

Sigarayı bırakmam mümkün değil.

Saldırıyorum hemen, oraya buraya. Yok. İsim yok. Bir yandan da, düşünmek istemediğim durumu, düşünüyorum... Ya Tolga'ysa... Ne diyeceğim yani, telefon açıp? Ne diyor acaba, şehit ailelerinin kapısını çalan komutanları? Kaç bin defa yaşadılar bu durumu...
"Vuruşmak daha kolay, inan" demişti bir subay bana, "analar, o haberi duyunca, öyle bir bakar ki sana, o gözleri ömrünün sonuna kadar unutamazsın..."
Hiç anlamamışım ne demek istediğini, bu ana kadar... Öküz gibi dinlemişim meğer.

Saat 12.45...
Şehit sayısı, 6'ya çıktı.
Saat 13.33...
Anadolu Ajansı duyurdu. Başbakan, "5" askerimizin şehit olması nedeniyle Genelkurmay Başkanı'na başsağlığı mesajı göndermiş.
Şehit 6... Başsağlığı 5.
Evlatlarımızın öldürülme hızına bile yetişemiyorlar... İsimler hâlâ yok.
Bir umut, haber kanallarını zaplıyorum...
Cannes film festivali var, bir tanesinde.
Öbürü, borsanın hacmini anlatıyor.
Saat 13.55... 14.07... 14.23...
Çalmasın diye dua ediyorum. Çalıyor.
Bu sefer yenge.
Baba atmış kendini sokağa, dayanamamış beklemeye. Ana yüreği sarılmış telefona.
"Var mı?"
Nasıl çıktı ağzımdan, bilmiyorum...
"Yok abla, ben de tam sizi arayacaktım, şükür ki yok, isimler hep başka."
Bir çığlık ki, anlatamam.

Ekrana oturuyorum...
Parmaklarım hiç olmadığı kadar dermansız, tuşlar hiç olmadığı kadar ağır.
Gözüm televizyonda... Hayat, lay lay lom arkadaşlara... Hiçbir şey olmamış gibi.
Umursamaz. İlgisiz... Neşeli hatta.
İsimlerden ses seda yok. Tek bildiğimiz, 6 koçumuz daha düştü. Rakamdan ibaret...
Kaç bin baba bekliyor acaba şu anda? Kaç bin ana? Eş, nişanlı, sevgili? Böylesine bir utançla yazı yazmadım bugüne kadar...
Aklım yalanımda... Kulağımda çığlık.

Ve, saat 15.05... Tolga yok, Vedat var.
Vedat Dayıoğlu, Antalya.
Bayram Bolat, Konya.
Atıf Günkan, Niğde.
Bekir Çakır, Adana.
Mahir Yıldırım, Aydın.
Samet Kırbaş, İstanbul.
Kulağımda çığlık.

YILMAZ ÖZDİL kızlar gazete yazısı yılmaz özdilin okumanızı istedim içim burkuldu içten bir kalem...
 
yaa benim mesaj alanımda bozuldu ekleme butonları renk ayarı butonları falan vardı onlar yok
alt taraftaki gülen ağlayan zırlayan yüz ifadelerim yok sadece bunları yazdığım alan kalmış

tabii hala albüm kısmında ekle bölümümde yok saçma sapan bitir dio ve gidio
artık çok sinir oluoum yaa
 
miraycım öğlennden beri bakmıodum ağlamayım die

bunu okuyunca :_(

yüreğim dayanmıo yaa allah geride kalanlara sabır versin
 
Başım ağrıdı dışarı çok sıcak, koşturmaca yaptım gene v.dairesi

Acıktım da
 
anlıyorum canım sen, hepimiz aynı karmaşıklığı yaşıyoruz galiba
yaşım zuzununkisi gibi olsa, 3-4 yıl gezer tozardım eşimle, ama yaş faktörü de var işte
 
anlıyorum canım sen, hepimiz aynı karmaşıklığı yaşıyoruz galiba
yaşım zuzununkisi gibi olsa, 3-4 yıl gezer tozardım eşimle, ama yaş faktörü de var işte

aynen canım, dediğin gibi büyük etken o da. ablam 29 yaşında 2. bebişi kucaklayacak inşallah. ben 29 yaşımda ilki alırım inşallah :)
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…