günaydın dostlarım
yok, hayır, sigaraya başlamadım. bugün bizim köyde (Bolu'da uzakta bir yerde) cenaze var. eşim, annemleri götürdü. lk defa oğluşum benden ayrı uzun (sayılabilecek) bir yola gidiyor. gelişmeleri ilerleyen saatlerde öğreneceğimdir

yok hayır, bizim köyde cenazeler öyle çok kasvetli geçmez. tam tersine, köye gitmeye fırsat bulmanın sevinciyle gidilir. bagajlar, yoldan alınan tereyağ, yoğurt, fasulye, domates ile doldurulur ve ceşitli akraba dedikoduları eşliğinde yolculuk tamamlanmış olur. Orhan Cemal ilk defa bizim yemyeşil köyümüzü görecek ve agresif kaz sürüsü tarafından kovalanacak

şanslıysa, bir kaz tarafından da ısırılabilir

koyun pisliklerini zeytin diye yemeye kalktığı anda da, olay yerinden hızla uzaklaştırılacak
meleğim hanım, siz de kansızmışsınız dostum

şifalar diliyorum. Mahir nasıl? geçen gün aklıma geldi. Orhan Cemal normal eti pek yemez. ama böbrek, taşlık, karaciğer, kelle-paça, işkembe, kokoreç gibi aromatik ve hayvanın en garip yerlerinden elde edilen etleri çok güzel yer. böyle uç yiyecekler hiç denediniz mi? ne bileyim, aromatik veya baharatlı (acı olmamak kaydıylan) yiyecekleri belkim sever :26: hani, hiç belli olmuyor ki çocuğun neyi seveceği. dediğim gibi, normal eti ağzına sürmeyen çocuk açlıktan ölüyor gibi kelle-paça-işkembe içiyor. dün akşam bir sürü taşlık yedi mesela

Londra'da bu tarz et bulabilir misiniz bilmiyorum ama yurtdışındaki etlerin, ülkemizden daha güvenilir olduğunu duymuştum :26:herşeyi açık açık yazdıklarından dolayı. bir de, bir Türk kasap yada dönercinin fethetmediği bir yer yok gibi Dünya'da. Londra'da da vardır bir "İtimat aile kasabı"
başka başka :44:
biangel_kujum nerdesiniz kujum