- 25 Şubat 2008
- 1.434
- 657
- 448
hehe ankaranın bağlarıda çalıyorrr.
canım tabiki oda olur..
işte en azından 1 yıl yanında kalır bebek..
en mantıklısıda bu sanırıö..
bende yatak konusunda aynı sen gibi düşünüyorumçç
ben 2 yaşına kadar ayırmam diyordum ama tabi doğru olan neyse onu yaparım çocuğum için..
9 aylıkken değilde 1 yaşını doldurunca ayırırım sanırım..
http://www.google.com.tr/imgres?img...ct=rc&uact=3&dur=2072&page=2&start=10&ndsp=20 benimde beğendiği bu fiyatlar pahalı ama cidden ya..
ayyy cicili bicili ana kucağını sevsinler sıpanınnn
Zaten sınır 1,5 yaşmış, o yaştan sonra çocuk direnç gösteriyormuş. Gece uyanmalar, anne babanın yatağına gelmeler, ağlamalar vs.. gibi. Tabi anne baba da zaten uyku sersemliği var o saatte uff tamam gel diyorlar, işte sonrası daha da zor oluyor.Kasım ayında doğacaklar Allah'ın izniyle Haziran Temmuz aylarında tam havalar ısınmışken 7-8 aylık olacaklar. Üstünü açtı, üşüdü mü derdi de olmayacak. 1 yaşı beklersek kışa gelecek, bu sefer üstünü açtı mı endişesi olacak, sıkıntı yani. O yüzden Haziran-Temmuz ideal olacak. Allah o günleri sağlıkla göstersin inşallah tabi de.
Valla dün doktor kemik yapısı kıza benziyor deyince direk cicili bicili şeylere bakmaya başladım, ama değişebilir sakın alışveriş yapma dedi. Bugünde iş yerinde bir arkadaşımın kardeşi hamile , ona söyledim. Kardeşime de öyle demişti doktor, sonra erkek çıktı dediRenkli ultrasonda emin olmadan alışveriş yok bana anladım.
ayy olsun erkekler içinde cicili bicili şeyler var artık zaten pembe mavi modası da kalktı artık erkek olursada bulursun annessiiii bulamazsan ben yollarım yeğenime
inş canım sağlıkla dünyaya gelsinlerde...
burada bir arkadaşım dedi..
kimse sana ders veremez yada öğretemez birşeyleri..her bebek kendine özgü farklıdır..
sana anneliği bebeğin öğretecek..
çok doğru bebeklerimiz bize herşeyi öğretecekkk..ne kadar plan yapsakta onlara uymak zorunda kaldığımız zamanlar çok olacak sanırım..
ayy olsun erkekler içinde cicili bicili şeyler var artık zaten pembe mavi modası da kalktı artık erkek olursada bulursun annessiiii bulamazsan ben yollarım yeğenime
ayy evet erkekler içinde pek şirin şeyler var..ama tabi kız bebek için çeşit çok daha fazla..buda bir gerçek..
neyse bizde oğluşlarımıza buluruz güzel şeyler...
bende hemen fikrimi söyliyim hamile kalmadan önce bebek odasına gerek yok görüşünü savunanlardandım
ama şimdi oğluşumun şöyle beyaz mobilyalı bir bebek odası olsun istiyorumyada sadece kendim için istiyorum bilmiyorum
işte alacağım herşey dolabında düzgünce dursun sıralıyım onları açıp açıp bakıyım
ama park yatağı kim kullansa çok tavsiye ediyor bunuda söylemeden geçemeyeğim
şimdilik net birşeye karar vermedim açıkçası bakalım zaman ne gösterecek
ayy şunlara baksana popişlerini yerim bunların bennn
Eki Görüntüle 1116483 Eki Görüntüle 1116482 Eki Görüntüle 1116484 Eki Görüntüle 1116485 Eki Görüntüle 1116486
bende hemen fikrimi söyliyim hamile kalmadan önce bebek odasına gerek yok görüşünü savunanlardandım
ama şimdi oğluşumun şöyle beyaz mobilyalı bir bebek odası olsun istiyorumyada sadece kendim için istiyorum bilmiyorum
işte alacağım herşey dolabında düzgünce dursun sıralıyım onları açıp açıp bakıyım
ama park yatağı kim kullansa çok tavsiye ediyor bunuda söylemeden geçemeyeğim
şimdilik net birşeye karar vermedim açıkçası bakalım zaman ne gösterecek
Canım Allah nasip ederse oğlum olucak benim ...15+3 de öğrendim...sık dişini az kalmış :)
Anneler gelin bugün biraz öz eleştiri yapalım..
Söz konusu çocuk sahibi olmaksa biz kadınlar 1-0 önde başlıyoruz. Bebeğimizle aramızdaki bağ bir baba adayına göre 9 ay daha erken başlıyor. Bir de bizi son sürat anneliğe hazırlayan hormonlarımız var tabi. Düşünsenize bir anne ortalama 3-4. aydan itibaren bebeğinin hareketlerini hissedebilirken, deneyimsiz babalar 5-6 ay geçmeden karnınızın üzerine elini ne kadar koysa da muhtemelen hiçbir şey farketmeyecek. Siz gün be gün içinizde bir canlıyı, kendi kuzunuzu büyütürken, baba adayı yaşadıklarını tam olarak anlamlandıramadan sizin kaprislerinizle, alınganlıklarınızla uğraşmaya mücadele edecek..
Doğum sonrası durum değişiyor mu dersiniz?
Valla dün doktor kemik yapısı kıza benziyor deyince direk cicili bicili şeylere bakmaya başladım, ama değişebilir sakın alışveriş yapma dedi. Bugünde iş yerinde bir arkadaşımın kardeşi hamile , ona söyledim. Kardeşime de öyle demişti doktor, sonra erkek çıktı dediRenkli ultrasonda emin olmadan alışveriş yok bana anladım.
Anneler gelin bugün biraz öz eleştiri yapalım..
Söz konusu çocuk sahibi olmaksa biz kadınlar 1-0 önde başlıyoruz. Bebeğimizle aramızdaki bağ bir baba adayına göre 9 ay daha erken başlıyor. Bir de bizi son sürat anneliğe hazırlayan hormonlarımız var tabi. Düşünsenize bir anne ortalama 3-4. aydan itibaren bebeğinin hareketlerini hissedebilirken, deneyimsiz babalar 5-6 ay geçmeden karnınızın üzerine elini ne kadar koysa da muhtemelen hiçbir şey farketmeyecek. Siz gün be gün içinizde bir canlıyı, kendi kuzunuzu büyütürken, baba adayı yaşadıklarını tam olarak anlamlandıramadan sizin kaprislerinizle, alınganlıklarınızla uğraşmaya mücadele edecek..
Doğum sonrası durum değişiyor mu dersiniz?
Birkaç günlük aranın taş çatlasa bir haftanın ardından eğer ekstra bir durum yoksa eşiniz gözü arkada doğru işe gidecek ve siz bebeğinizle başbaşa kalacaksınız. Zaten yeni doğanlar günün büyük kısmını uyuyarak geçiriyor, belki baba uyanık anına denk bile gelemeyecek ufaklığın ilk zamanlar. Gece ağlarsa siz ışık hızıyla yanından kalkarken eşiniz çoğu zaman mışıl mışıl uyumaya devam edecek. Hatta belki de sabah erken kalkıyor diye kıyamadınız, odayı bile ayırdınız. Evin erkeği geceleri yaşanan maratondan bihaber..
Bebeğinizi emziriyorsunuz, yemek yedirmek sizin işiniz haliyle, ilk kez ve yeni anneler bebeklerini bir an bile bırakmak istemez, göğsünüzde uyumasının zevki de dünyalara değişilmez zaten,dolayısıyla uyutmak da sizin göreviniz,yıkamak, evle ilgilenmek..
Ama gel zaman git zaman...
Bütün sorumluluğu gönüllü üstlenen anne yorulmaya başlar. İster ki "baba" da ona yardımcı olsun. İşlerin ucundan tutsun. Hem sonuçta bu ikinizin bebeği, ikinizin sorumluluğu değil mi..
Günaydın hanımlar..
Bu saatten sonra siz ne kadar küsseniz surat assanız, söylenseniz ya da derdinizi açıkça anlatsanız da anlık ve ufak tefek yardımların ötesine gidemeyeceksiniz. Peki buna sebep erkeklerin "sorumsuzluk genleri" mi? Hayır!
Sebep biz miyiz derseniz, aslında o da değil. Sanki yüzyıllardır süregelen bir koşullanma bu. Bakıyoruz ki annemiz babamızı mutfağa sokmuyor, erkek kardeşimizin yemeği tepside önüne geliyor, biz de gönüllü olarak bu geleneği sürdürüyoruz. Aslında niyetimiz kendi işimizi kolaylaştırmak.
"Mutfağı talan ettin bırak ben yaparım" dediğimizde evet o an için işleri hızlandırmış oluyoruz ama uzun vadeli sonuç; "Benim yaptığımı zaten beğenmiyor, o zaman ben de yapmam" diyen kocalar..
Çocuk söz konusu olduğunda da durum farklı değil. Bir saatte yediremiyor diye, çocuğuna yemek yedirmesine, acaba canını acıtır mı korkusuyla giydirmesine, biraz büyüyünce acaba göz kulak olabilir mi endişesiyle baba-kız ya da baba-oğul parka gitmelerine izin vermiyorsanız, aslında eşiniz başındayken bile gelip gidip yeni yeni yürüyen miniğinizi kontrol ediyorsanız, siz belki bilinçsizce eşinizin "baba" olmasına izin vermiyorsunuz demektir..
Unutmayın, çocuğunuzun sağlıklı büyümesi için doğduğu andan itibaren annesi kadar, güvenli bir liman olan ilgili bir babasına da ihtiyacı var!
O zaman en baştan başlayalım;
-Hamilelik sürecinde bir erkeğin kendini "baba" olarak hissetmesi siz ne yaparsanız yapın çok da mümkün değil. Ama yine de atılacak adımlar var. Her kontrolünüzde eşinizin yanınızda olması gibi mesela.
Sadece ilk birkaç kontrol ve cinsiyetin belirleneceği haftalarda değil, her kontrolünüzde eşinizin sizinle olmasını isteyin.
-Bebek için gündüz alışveriş yapıp yapıp sonra akşam aldıklarınızı göstermek yerine, eşinizle beraber de alışverişe çıkın. Ama onu sadece "cüzdan" olarak görmemek kaydıyla.
Baba'nın zevkine güvenin, bebeği için kendi zevkiyle birşeyler seçmesine, yakıştırmasına izin verin.
-Bebeğiniz doğduğunda ise eşiniz "baba" olduğunun gerçek anlamda farkına varacak, ama biraz çekingen durması da gayet normal. Eğer siz de bebeğin canını acıtabileceği korkusunu körüklerseniz baba-çocuk iletişim belki fark etmeden zarar verirsiniz.
Bırakın babası da miniğinizi soysun giydirsin, pış pışlasın, hoplatsın..
Çoğu anne buna izin verse bile sürekli müdahale etme hatasına düşüyor. Öyle değil böyle yapacaksın, ama koluna dikkat et, aman çok hoplatma kusar.. vs vs..
Kim başında sürekli bir gardiyan ister ki? Karşınızdaki bebeğinizin babası ve emin olun en az sizin kadar hassas.
- Yardım isteyecekseniz bu sadece külfet olarak gördüğünüz konularda olmasın.
Ben bebekle ilgileneyim sen diğer işleri yap demek olmaz. Eşinizden sürekli alt değiştirme konusunda yardım istemeyin örneğin. Bırakın o da çocuk sahibi olmanın keyifli anlarına ortak olsun. Baba olmanın, babalık yapmanın tadını çıkarsın.
-Zor anlarınız da olacak. Ama önemli olan beraber baş edebilmek.
Bebeğiniz doğduğunda ayrı bir odaya taşınmayın. Evet biliyorum, bu sizin içgüdülerinizde var, eşinizi de korumak kollamak istiyorsunuz, ama unutmayın o artık "baba" oldu, biraz sorumluluk almanın zamanı geldi de geçiyor bile.
- Bebeğinizin ihtiyaçları hakkında sadece annenizle değil eşinizle de konuşun.
Mutlaka fikirlerini alın. Ufaklığın yediği o bulamacın içinde neler olduğunu dahi bilmeyen babalar tanıyorum. Sebebi ise her zaman kendisi mutfakta hazırlayıp getiren ve bebeğine yine kendisi yediren anneler. Halbuki mamanın içine örneğin o gün havuç koyup koymayacağınızı -aslında siz kararınızı vermiş bile olsanız- eşinize de bir danışsanız. "Sanki bizimki havucu pek sevmiyor bak son ver yüzünü ekşitiyor" deseniz. Bir taşla iki kuş vurdunuz demektir, bebeğiniz kendisiyle ilgilenen babasının, babası ise bir özelliğini daha öğrendiği bebeğinin keyfini sürüyor olacak..
-Baba-çocuk zamanları yaratabilirsiniz.
Haftasonu örneğin. Bu hem size nefes almak için bir süre sağlar, hem de onların paylaşımını artırır. Bir park ziyareti olabilir mesela bu ya da biraz büyüyünce sinema.
-Babalar size nazaran biraz daha rahat davranıyor olabilir.Müdahale etmeyin.
Minik adımlar atan bebeğinizin ellerini bırakmakta daha cesur davranabilir. Lütfen içinizdeki o "korumacı anne" yi biraz frenlemeyi öğrenin bu gibi anlarda. "Napıyorsun sen, küçücük çocuk bırakılır mı" diye koşturduğunuz anda hem çocuğunuzun özgüvenini zedelemiş, hem de eşinizin babalık hevesini kırmış oluyorsunuz.
-Sakın ama sakın, mücadele etmekte zorlandığınız çocuğa karşı baba'yı bir cezalandırma makinası olarak göstermeyin.
En sık yapılan hatadır,"yaptıklarını akşam babana anlatırım" demek hatta bir adım öteye gidip babaya telefon açıp "bak kızın/oğlun" ne yaptı deyip ufaklığı azarlamasını istemek. Bu durumda çocuğunuza verdiğiniz mesaj;
"Annem benimle baş etmekte yetersiz. Kötü birşey yaparsam beni babam cezalandırır, ama eğer babam evde değilse annem birşey yapamaz, o zaman en azından gündüzleri beni engelleyen birşey yok" Zedelediğiniz baba-çocuk ilişkisi de cabası..
O yüzden..
Bir gün gelip de omuzlarınızdaki ağır yükle çok yorulduğunuzu fark etmeden önce, eşinizin size omuz vermesine izin verin.
Bırakın "babalık" yapsın, baba olmanın, bir çocuğun en güvenilir limanı, en büyük süper kahramanı, ilk aşkı olmanın tadını çıkarsın..
Anneler gelin bugün biraz öz eleştiri yapalım..
Söz konusu çocuk sahibi olmaksa biz kadınlar 1-0 önde başlıyoruz. Bebeğimizle aramızdaki bağ bir baba adayına göre 9 ay daha erken başlıyor. Bir de bizi son sürat anneliğe hazırlayan hormonlarımız var tabi. Düşünsenize bir anne ortalama 3-4. aydan itibaren bebeğinin hareketlerini hissedebilirken, deneyimsiz babalar 5-6 ay geçmeden karnınızın üzerine elini ne kadar koysa da muhtemelen hiçbir şey farketmeyecek. Siz gün be gün içinizde bir canlıyı, kendi kuzunuzu büyütürken, baba adayı yaşadıklarını tam olarak anlamlandıramadan sizin kaprislerinizle, alınganlıklarınızla uğraşmaya mücadele edecek..
Doğum sonrası durum değişiyor mu dersiniz?
Birkaç günlük aranın taş çatlasa bir haftanın ardından eğer ekstra bir durum yoksa eşiniz gözü arkada doğru işe gidecek ve siz bebeğinizle başbaşa kalacaksınız. Zaten yeni doğanlar günün büyük kısmını uyuyarak geçiriyor, belki baba uyanık anına denk bile gelemeyecek ufaklığın ilk zamanlar. Gece ağlarsa siz ışık hızıyla yanından kalkarken eşiniz çoğu zaman mışıl mışıl uyumaya devam edecek. Hatta belki de sabah erken kalkıyor diye kıyamadınız, odayı bile ayırdınız. Evin erkeği geceleri yaşanan maratondan bihaber..
Bebeğinizi emziriyorsunuz, yemek yedirmek sizin işiniz haliyle, ilk kez ve yeni anneler bebeklerini bir an bile bırakmak istemez, göğsünüzde uyumasının zevki de dünyalara değişilmez zaten,dolayısıyla uyutmak da sizin göreviniz,yıkamak, evle ilgilenmek..
Ama gel zaman git zaman...
Bütün sorumluluğu gönüllü üstlenen anne yorulmaya başlar. İster ki "baba" da ona yardımcı olsun. İşlerin ucundan tutsun. Hem sonuçta bu ikinizin bebeği, ikinizin sorumluluğu değil mi..
Günaydın hanımlar..
Bu saatten sonra siz ne kadar küsseniz surat assanız, söylenseniz ya da derdinizi açıkça anlatsanız da anlık ve ufak tefek yardımların ötesine gidemeyeceksiniz. Peki buna sebep erkeklerin "sorumsuzluk genleri" mi? Hayır!
Sebep biz miyiz derseniz, aslında o da değil. Sanki yüzyıllardır süregelen bir koşullanma bu. Bakıyoruz ki annemiz babamızı mutfağa sokmuyor, erkek kardeşimizin yemeği tepside önüne geliyor, biz de gönüllü olarak bu geleneği sürdürüyoruz. Aslında niyetimiz kendi işimizi kolaylaştırmak.
"Mutfağı talan ettin bırak ben yaparım" dediğimizde evet o an için işleri hızlandırmış oluyoruz ama uzun vadeli sonuç; "Benim yaptığımı zaten beğenmiyor, o zaman ben de yapmam" diyen kocalar..
Çocuk söz konusu olduğunda da durum farklı değil. Bir saatte yediremiyor diye, çocuğuna yemek yedirmesine, acaba canını acıtır mı korkusuyla giydirmesine, biraz büyüyünce acaba göz kulak olabilir mi endişesiyle baba-kız ya da baba-oğul parka gitmelerine izin vermiyorsanız, aslında eşiniz başındayken bile gelip gidip yeni yeni yürüyen miniğinizi kontrol ediyorsanız, siz belki bilinçsizce eşinizin "baba" olmasına izin vermiyorsunuz demektir..
Unutmayın, çocuğunuzun sağlıklı büyümesi için doğduğu andan itibaren annesi kadar, güvenli bir liman olan ilgili bir babasına da ihtiyacı var!
O zaman en baştan başlayalım;
-Hamilelik sürecinde bir erkeğin kendini "baba" olarak hissetmesi siz ne yaparsanız yapın çok da mümkün değil. Ama yine de atılacak adımlar var. Her kontrolünüzde eşinizin yanınızda olması gibi mesela.
Sadece ilk birkaç kontrol ve cinsiyetin belirleneceği haftalarda değil, her kontrolünüzde eşinizin sizinle olmasını isteyin.
-Bebek için gündüz alışveriş yapıp yapıp sonra akşam aldıklarınızı göstermek yerine, eşinizle beraber de alışverişe çıkın. Ama onu sadece "cüzdan" olarak görmemek kaydıyla.
Baba'nın zevkine güvenin, bebeği için kendi zevkiyle birşeyler seçmesine, yakıştırmasına izin verin.
-Bebeğiniz doğduğunda ise eşiniz "baba" olduğunun gerçek anlamda farkına varacak, ama biraz çekingen durması da gayet normal. Eğer siz de bebeğin canını acıtabileceği korkusunu körüklerseniz baba-çocuk iletişim belki fark etmeden zarar verirsiniz.
Bırakın babası da miniğinizi soysun giydirsin, pış pışlasın, hoplatsın..
Çoğu anne buna izin verse bile sürekli müdahale etme hatasına düşüyor. Öyle değil böyle yapacaksın, ama koluna dikkat et, aman çok hoplatma kusar.. vs vs..
Kim başında sürekli bir gardiyan ister ki? Karşınızdaki bebeğinizin babası ve emin olun en az sizin kadar hassas.
- Yardım isteyecekseniz bu sadece külfet olarak gördüğünüz konularda olmasın.
Ben bebekle ilgileneyim sen diğer işleri yap demek olmaz. Eşinizden sürekli alt değiştirme konusunda yardım istemeyin örneğin. Bırakın o da çocuk sahibi olmanın keyifli anlarına ortak olsun. Baba olmanın, babalık yapmanın tadını çıkarsın.
-Zor anlarınız da olacak. Ama önemli olan beraber baş edebilmek.
Bebeğiniz doğduğunda ayrı bir odaya taşınmayın. Evet biliyorum, bu sizin içgüdülerinizde var, eşinizi de korumak kollamak istiyorsunuz, ama unutmayın o artık "baba" oldu, biraz sorumluluk almanın zamanı geldi de geçiyor bile.
- Bebeğinizin ihtiyaçları hakkında sadece annenizle değil eşinizle de konuşun.
Mutlaka fikirlerini alın. Ufaklığın yediği o bulamacın içinde neler olduğunu dahi bilmeyen babalar tanıyorum. Sebebi ise her zaman kendisi mutfakta hazırlayıp getiren ve bebeğine yine kendisi yediren anneler. Halbuki mamanın içine örneğin o gün havuç koyup koymayacağınızı -aslında siz kararınızı vermiş bile olsanız- eşinize de bir danışsanız. "Sanki bizimki havucu pek sevmiyor bak son ver yüzünü ekşitiyor" deseniz. Bir taşla iki kuş vurdunuz demektir, bebeğiniz kendisiyle ilgilenen babasının, babası ise bir özelliğini daha öğrendiği bebeğinin keyfini sürüyor olacak..
-Baba-çocuk zamanları yaratabilirsiniz.
Haftasonu örneğin. Bu hem size nefes almak için bir süre sağlar, hem de onların paylaşımını artırır. Bir park ziyareti olabilir mesela bu ya da biraz büyüyünce sinema.
-Babalar size nazaran biraz daha rahat davranıyor olabilir.Müdahale etmeyin.
Minik adımlar atan bebeğinizin ellerini bırakmakta daha cesur davranabilir. Lütfen içinizdeki o "korumacı anne" yi biraz frenlemeyi öğrenin bu gibi anlarda. "Napıyorsun sen, küçücük çocuk bırakılır mı" diye koşturduğunuz anda hem çocuğunuzun özgüvenini zedelemiş, hem de eşinizin babalık hevesini kırmış oluyorsunuz.
-Sakın ama sakın, mücadele etmekte zorlandığınız çocuğa karşı baba'yı bir cezalandırma makinası olarak göstermeyin.
En sık yapılan hatadır,"yaptıklarını akşam babana anlatırım" demek hatta bir adım öteye gidip babaya telefon açıp "bak kızın/oğlun" ne yaptı deyip ufaklığı azarlamasını istemek. Bu durumda çocuğunuza verdiğiniz mesaj;
"Annem benimle baş etmekte yetersiz. Kötü birşey yaparsam beni babam cezalandırır, ama eğer babam evde değilse annem birşey yapamaz, o zaman en azından gündüzleri beni engelleyen birşey yok" Zedelediğiniz baba-çocuk ilişkisi de cabası..
O yüzden..
Bir gün gelip de omuzlarınızdaki ağır yükle çok yorulduğunuzu fark etmeden önce, eşinizin size omuz vermesine izin verin.
Bırakın "babalık" yapsın, baba olmanın, bir çocuğun en güvenilir limanı, en büyük süper kahramanı, ilk aşkı olmanın tadını çıkarsın..
Arkadaşlar bebek odası almicak olanlar bebeklerin eşyalarını nereye koyucaksınız ?? merakımdan soruyorum,eğer fikir verirseniz bende öyle yapabiirim..ama kendi gardırobumda bir gıdım yer yok,bazalı yatağım da yok
[/QUOT
Evine uygun küçük bir dolap alırsın ,beşiğini de aynı renk tonlarından seçersen sade ve kullanışlı bir oda olur şahsen öyle yapmayı düşünüyorum.
çok güzel bir yazı paylaşmışsın canım hepimizin okuması lazım bunu...
ya çok doğru ve güzel bir paylaşım olmuş canım çok saol..
tek birşeyde katılamıyorum ne yazıkki eşlerimiz her kontrole gelemiyor iş yerleri keşke tölerans gösterebilse bu konuda
ama diğer konular gerçekten çok doğru..hatta diğer topikte sabah konuşmuştuk..demiştim ben bebeğe bakmayı beraber öğrenicez ben annesi isem o babası..şartlar belki benim için daha zor ama o da bu yükü hafifletmek için birşeyler yapmalı diye..
en azından akşamları kucağına verip 1-2 saat bak diyeceğim..o arada çamaşır ütü ne varsa onları bahane edeceğimki babalığı öğrensin diye..
çok hoşuma gitti bu yazu..
Çok güzel ve yerinde bir yazı olmuş canım...
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?