için rahat olsun her şey yolunda görünüyor
TATLIM SIKMA CANINI HEP IYI SEYLER DUSUN. BIRSEY SORCAM BENIMDE 5 OLGUN YUMURTADAN 3Ü DOLLENDI 3 EMBRIYOM OLUSTU . ONLARDA DONDURULDU. KASIM GIBI DUSUNUYORUM TRANSFERIMI DE. SENIN 4 EMBRIYON OLUŞTU 3 DONDURULDU 1İ NE OLDU ONU AGUSTOSA KADAR BEKLETIYORLAR MI4 tane döllenmiş 3 tanesi ıyımıs. 3u donduruldu agustosta transfer olacak kısmet olursa. cok endıselıyım ıcım pek rahat degıl
hepimiz aynı durumödayız artık bayram gelicek düğün olucak diye ödüm kopar oldu kimseyi görmek istemiyorumUmutlarim hayallerim tukeniyo canım.bayram geliyor.bi eltime bi bana bakacaklar.acıyan gözler, dualar..zor çok canım acıyo..
İşte aynı şey kanda genetiğe bakılıyo galiba, bir ay sürüyomuş. İkinciden önce istemeleri mantıklı, ama benimkiler zaten donmuş embriyo olan olmuş. Benden istemeleri saçma geldiBen malatyadayim canim karyotip test ne canim benimki diger tup bebekten 1 ay once yapalim dediler bende gelirmiyim bilmiyorum demedim
Peki, işlem sırasında acı oluyo mu , sen yaptırdın mı hiç?hayır canım sulu usg vajinal muayene gibi ama vajinadan sıvı verip usg ile bakılıyor perde vs varsa normal usg den daha net görünüyor
Bende umursamaz bi görüntü çiziyorum arkadaşım inşallah hayırlısı filan diyip konuyu kapatıyorum, bişey anlatmıyorum yoksa daha çok soru soracaklarUmutlarim hayallerim tukeniyo canım.bayram geliyor.bi eltime bi bana bakacaklar.acıyan gözler, dualar..zor çok canım acıyo..
Yaptırmıştım sulu usg canım vajinal muayene gibi hiç bir ağrı hisetmiyorsun çizik işlemi yapılmadı bana onu bilmiyorumPeki, işlem sırasında acı oluyo mu , sen yaptırdın mı hiç?
ayyy ne bıleyım ınsallah duygularımızı somurmuyorlardır oylede yapıyorlarsa ne dıyelım Allah buyuk verırı cezalarını . Mesela benımde rahıme bakacaklarmıs perde polıp falan varmı dıye esımde dedıkı once neden yapmadınız dedı doktor bozuldu :) Ama doktorum olmamasına da sasırmıstı gayet ıyı gıdıyordu hersey.. Artık buna Allahım kısmet etmemıs dıyorum ne dıyeyım rabbım bızede annelıgı nasıp eder insallahİşte aynı şey kanda genetiğe bakılıyo galiba, bir ay sürüyomuş. İkinciden önce istemeleri mantıklı, ama benimkiler zaten donmuş embriyo olan olmuş. Benden istemeleri saçma geldi
amın canım ınsallah ama oyle yorulmusumkı bır sure hıc bırsey ıstemıyorum .. Sanırım yıne bu merkezde devam edıcem ama bu sefer bıraz daha kurallarım olacak . Rabbım kısmet etmezse elden bırsey gelmıyorcanım bu işlemler sık sık yapılıyor artık hastalara daha iyi sonuç almak için inşş senin bebeğinin gelmesi tedavisiz olsun ama tedavi olacaksanda inşşşş yolunuz kısa ve kolay olsun
ins kismetinde vardır inş çok bekletmezamın canım ınsallah ama oyle yorulmusumkı bır sure hıc bırsey ıstemıyorum .. Sanırım yıne bu merkezde devam edıcem ama bu sefer bıraz daha kurallarım olacak . Rabbım kısmet etmezse elden bırsey gelmıyor
Uzun protokol olacaksan iğneler için bilgilendirip. İlaçları için on hazırlık vs içindir canım genel bir muayene yapıp karar verecekt olabilirler adetin 1 hafta kala yumurtlamaya başiliyorsun folukul durumuna bakılacak olabilirkızlar merhaba :)
sizlere bir sorum var ben salı günü anestezili histeroskopi çekildim çük şükür bi sıkıntı yok 14 haziranda adet oldum salı günü film çekildim ve 2 temmuzda beni tekrar çağırdılar ama 2 temmuzda ben daha adet olmuyorum dolayısıyla adetin 3. günü olmuyor 21. günümde olmuyor 19. gün oluyor bana o gün ne yapacaklar iğnemi başlayacaklar ne yapacaklar merak ediyorum eğer beni aydınlatırsanız çok sevinirim şimdiden çok teşekkür ederim
çok tşk ederim canım bir kaç topiğe sormama rağmen hiç cvp alamadım ilk deneme olduğu için hem heyecan hemde bilinmezlik yaşıyorum önümü biraz olsun görmek istiyorum tekrar çok tşk ederimUzun protokol olacaksan iğneler için bilgilendirip. İlaçları için on hazırlık vs içindir canım genel bir muayene yapıp karar verecekt olabilirler adetin 1 hafta kala yumurtlamaya başiliyorsun folukul durumuna bakılacak olabilir
RİCA EDERİMçok tşk ederim canım bir kaç topiğe sormama rağmen hiç cvp alamadım ilk deneme olduğu için hem heyecan hemde bilinmezlik yaşıyorum önümü biraz olsun görmek istiyorum tekrar çok tşk ederim
(ALINTIDIR)
Çocuksuz olmak, dünyada başka hiçbir yoksunluğa benzemiyor. Çünkü diğer bütün yoksunluklar bu dünyaya ait. Bir tek çocuk, bir tek evlat başka… O, çok ötelerde seninle yaratılmış, seninle doğmuş, seninle yaşıyor.
Çocuk sahibi olma isteği; Allah Teala’nın bizi yaratırken, tabiri caizse toprağımızın harcına kattığı, ruhumuzun en derinlerine işlediği bir içgüdü, insanoğlunun soyunun devamı için. Bu nedenden ötürü çocuğu olmayan kadın, eksik hissediyor, tam olamıyor, yarım kalıyor sanki.
NEDEN BEN?
Bu gerçekle ilk yüzleştiğinde hastane köşelerinde oluyorsun genelde. Gönül ister istemez isyan ediyor önce. Kurumuş bir dal gibi oradan oraya savruluyorsun. Bir dönem inanmıyorsun, kabul etmiyorsun, başka başka doktorlara gidiyorsun. Ama sonuç hep aynı oluyor, ‘belki de çocuğunun hiç olmayacağı’ gerçeğini kabul ediyorsun sonunda. Yüzünü Allah’a çeviriyor, neden bu imtihanı sana yaşattığını anlamaya çalışıyorsun. Teslim oluyorsun O’na. En güzelini en doğrusunu bilen O’dur diye. İşte o zaman gücünü topluyor, inancını yeniden diriltiyor ve mücadeleye başlıyorsun. Bir yandan doktorlar, tedaviler, ilaçlar devam ediyor, bir yandan da hayat akıp gidiyor.
Bunun bir imtihan olduğunu en çok şöyle düşününce idrak ediyor insan: Zina edenlerin çocuğu oluyor, cami avlusuna bırakanların çocuğu oluyor, maddi ve manevi olarak çocuğa sahip çıkamayacak olanların çocuğu oluyor, Allah’a inanmayanların çocuğu oluyor, herkesin çocuğu oluyor, bir tek benim olmuyor. Neden? Allah onları senden çok mu seviyor ki, onlara veriyor da sana vermiyor, bir evladı senden mi esirgiyor? Tabii ki hayır…
Herkesin hikayesi başka... Herkes acılar çekiyor, çeşit çeşit imtihanlardan, hatta bazen neredeyse iğne deliğinden geçiyor insan bu dünyada. Çocuğu var diye özendiğin bir kadınla biraz sohbet ettiğinde, aslında ne sıkıntılar içinde olduğunu öğreniyorsun. Senin yerinde olmak isteyen ne kadar çok kadın var kim bilir? Senin imkanlarına sahip olamayan, ama 3-5 çocuğu olan nice anneler var…
Herkese her istediği verilmiyor burada, insan bir açıdan eksik bırakılıyor ki acziyetini ve kulluğunu bilsin. Hiçbir şeyden yoksun olmayan ve her şeyin sahibi olanın sadece “Allah” olduğunu unutmasın diye.
HÜZÜNLENDİREN HABERLER
Aile ve dost çevresinde, sıkça hamile hanımların haberlerini alıyorsun. Bazen kardeşlerinin, arkadaşlarının, eşinin yakınlarının anne olacağını duyuyorsun. Önce kendi yoksunluğunu hatırlayıp, kendine ağlıyorsun. Sonra da, doğan bebekleri en çok sen seviyorsun. Onlara kendi çocuğun gibi bağlanıyor, hasretini gideriyorsun. Şanslı olduğun durumlar da oluyor tabi. Mesela, bebekler en çok senin kucağında kalıyor. Herkes çocuğunu doya doya sevesin istiyor. Bütün çocuklar senin oluyor; sıkıntılarını anneler çekiyor, sana sevmek kalıyor.
En çok da sana yaşlı gözlerle bakarak dua ettiklerinde üzülüyorsun. Bazen hiç aklında yokken; yoksunluğunu, bebek hasretini hatırlatıyorlar sana. “Allah sana da versin evladım” diyerek vahlanıyorlar. İyi niyetli olduklarını biliyorsun ama istemeden de olsa seni üzüyorlar. Yeni doğum yapmış hanımları ziyarete gitmediğinde, sana darılanlar bile oluyor. Özelikle bu meclislerde seni görüp de acıyan gözlerle sana bakıldığında, için lime lime oluyor.
ŞAŞIRTAN TEKLİFLER
Senin için çocuk doğurmayı teklif eden yakınlarının karşısında şaşkınlık içinde kalıyorsun. Senin için doğuracak ve doğduğu gün senin kollarına bırakacak. Minnettar kalıyorsun bu kadar sevildiğin için, nasıl teşekkür edeceğini bilemiyorsun. Fakat “Nasıl kabul ederim bunu” diye düşünüyorsun. “Bu kadar bencilce nasıl davranabilirim?” İsteklerimin kölesi olup sadece anne kokusuyla avunan bir bebeği annesinden nasıl ayırabilirim diyorsun.
SEBEPSİZ HİÇBİR ŞEY YOK
Yaşadığımız her anın, attığımız her bir adımın manasının olduğu bu fani dünyada, anne olamamanın sana neler katacağını anlamaya çalışmak düşüyor insana belki de. Kim bilir, belki bir gün sen de anne olursun. Biliyorsun, Allah’ın kudreti engin ve hazinesi çok geniş. Sana bu isteği veren de, istediğini vermeyen de O. İşte bunun adı İMTİHAN oluyor.
Bir de merak duygusu seni hiç terk etmiyor. Acaba nasıl bir insan olurdu, kime benzerdi diye düşünüp duruyorsun. Ve şu soruların cevabını tam olarak alamıyorsun: İyi bir anne olur muydun? Sana “Anne” dendiğinde ne hissederdin? Bebeğine sarılıp uyumak nasıl bir duygu?...
TESELLİ BULMAK KOLAY DEĞİL
Ne kadar teslim olursan ol Allah’a, ne kadar kabullendim alıştım dersen de, dönem dönem depreşiyor duyguların. Teselli olamıyorsun bir türlü. Kendinin ve başkalarının bu yöndeki çabası yeterli olmuyor, gönlüne söz geçiremiyorsun. Gece uykuya dalmadan önce, hayaller kuruyorsun. Anne olduğunu, yanında bir meleğin uyuduğunu görmeye çalışıyorsun gözlerin kapalı… Hazreti Ayşe Validemizin de çocuğunun olmadığını hatırlayıp teselli bulmaya çalışıyorsun.
“Dua edin, icabet edeyim” ilahi hitabına sığınıp sabırla, ümitle, inançla bekliyorsun. Hz. Zekeriya’nın çocuk isteğine verilen karşılığın Hz. Yahya olduğunu düşünüyorsun. Hz. İshak ve Hz İsmail’in, Hz İbrahim’e verilen müjdeler olduğu geliyor aklına. Ve Allah’tan istemeye devam ediyorsun
amın ınsallah kımseyı bekletmez Rabbımins kismetinde vardır inş çok bekletmez
cok acıttı ıcımı yıne aktı gozyaslarım
(ALINTIDIR)
Çocuksuz olmak, dünyada başka hiçbir yoksunluğa benzemiyor. Çünkü diğer bütün yoksunluklar bu dünyaya ait. Bir tek çocuk, bir tek evlat başka… O, çok ötelerde seninle yaratılmış, seninle doğmuş, seninle yaşıyor.
Çocuk sahibi olma isteği; Allah Teala’nın bizi yaratırken, tabiri caizse toprağımızın harcına kattığı, ruhumuzun en derinlerine işlediği bir içgüdü, insanoğlunun soyunun devamı için. Bu nedenden ötürü çocuğu olmayan kadın, eksik hissediyor, tam olamıyor, yarım kalıyor sanki.
NEDEN BEN?
Bu gerçekle ilk yüzleştiğinde hastane köşelerinde oluyorsun genelde. Gönül ister istemez isyan ediyor önce. Kurumuş bir dal gibi oradan oraya savruluyorsun. Bir dönem inanmıyorsun, kabul etmiyorsun, başka başka doktorlara gidiyorsun. Ama sonuç hep aynı oluyor, ‘belki de çocuğunun hiç olmayacağı’ gerçeğini kabul ediyorsun sonunda. Yüzünü Allah’a çeviriyor, neden bu imtihanı sana yaşattığını anlamaya çalışıyorsun. Teslim oluyorsun O’na. En güzelini en doğrusunu bilen O’dur diye. İşte o zaman gücünü topluyor, inancını yeniden diriltiyor ve mücadeleye başlıyorsun. Bir yandan doktorlar, tedaviler, ilaçlar devam ediyor, bir yandan da hayat akıp gidiyor.
Bunun bir imtihan olduğunu en çok şöyle düşününce idrak ediyor insan: Zina edenlerin çocuğu oluyor, cami avlusuna bırakanların çocuğu oluyor, maddi ve manevi olarak çocuğa sahip çıkamayacak olanların çocuğu oluyor, Allah’a inanmayanların çocuğu oluyor, herkesin çocuğu oluyor, bir tek benim olmuyor. Neden? Allah onları senden çok mu seviyor ki, onlara veriyor da sana vermiyor, bir evladı senden mi esirgiyor? Tabii ki hayır…
Herkesin hikayesi başka... Herkes acılar çekiyor, çeşit çeşit imtihanlardan, hatta bazen neredeyse iğne deliğinden geçiyor insan bu dünyada. Çocuğu var diye özendiğin bir kadınla biraz sohbet ettiğinde, aslında ne sıkıntılar içinde olduğunu öğreniyorsun. Senin yerinde olmak isteyen ne kadar çok kadın var kim bilir? Senin imkanlarına sahip olamayan, ama 3-5 çocuğu olan nice anneler var…
Herkese her istediği verilmiyor burada, insan bir açıdan eksik bırakılıyor ki acziyetini ve kulluğunu bilsin. Hiçbir şeyden yoksun olmayan ve her şeyin sahibi olanın sadece “Allah” olduğunu unutmasın diye.
HÜZÜNLENDİREN HABERLER
Aile ve dost çevresinde, sıkça hamile hanımların haberlerini alıyorsun. Bazen kardeşlerinin, arkadaşlarının, eşinin yakınlarının anne olacağını duyuyorsun. Önce kendi yoksunluğunu hatırlayıp, kendine ağlıyorsun. Sonra da, doğan bebekleri en çok sen seviyorsun. Onlara kendi çocuğun gibi bağlanıyor, hasretini gideriyorsun. Şanslı olduğun durumlar da oluyor tabi. Mesela, bebekler en çok senin kucağında kalıyor. Herkes çocuğunu doya doya sevesin istiyor. Bütün çocuklar senin oluyor; sıkıntılarını anneler çekiyor, sana sevmek kalıyor.
En çok da sana yaşlı gözlerle bakarak dua ettiklerinde üzülüyorsun. Bazen hiç aklında yokken; yoksunluğunu, bebek hasretini hatırlatıyorlar sana. “Allah sana da versin evladım” diyerek vahlanıyorlar. İyi niyetli olduklarını biliyorsun ama istemeden de olsa seni üzüyorlar. Yeni doğum yapmış hanımları ziyarete gitmediğinde, sana darılanlar bile oluyor. Özelikle bu meclislerde seni görüp de acıyan gözlerle sana bakıldığında, için lime lime oluyor.
ŞAŞIRTAN TEKLİFLER
Senin için çocuk doğurmayı teklif eden yakınlarının karşısında şaşkınlık içinde kalıyorsun. Senin için doğuracak ve doğduğu gün senin kollarına bırakacak. Minnettar kalıyorsun bu kadar sevildiğin için, nasıl teşekkür edeceğini bilemiyorsun. Fakat “Nasıl kabul ederim bunu” diye düşünüyorsun. “Bu kadar bencilce nasıl davranabilirim?” İsteklerimin kölesi olup sadece anne kokusuyla avunan bir bebeği annesinden nasıl ayırabilirim diyorsun.
SEBEPSİZ HİÇBİR ŞEY YOK
Yaşadığımız her anın, attığımız her bir adımın manasının olduğu bu fani dünyada, anne olamamanın sana neler katacağını anlamaya çalışmak düşüyor insana belki de. Kim bilir, belki bir gün sen de anne olursun. Biliyorsun, Allah’ın kudreti engin ve hazinesi çok geniş. Sana bu isteği veren de, istediğini vermeyen de O. İşte bunun adı İMTİHAN oluyor.
Bir de merak duygusu seni hiç terk etmiyor. Acaba nasıl bir insan olurdu, kime benzerdi diye düşünüp duruyorsun. Ve şu soruların cevabını tam olarak alamıyorsun: İyi bir anne olur muydun? Sana “Anne” dendiğinde ne hissederdin? Bebeğine sarılıp uyumak nasıl bir duygu?...
TESELLİ BULMAK KOLAY DEĞİL
Ne kadar teslim olursan ol Allah’a, ne kadar kabullendim alıştım dersen de, dönem dönem depreşiyor duyguların. Teselli olamıyorsun bir türlü. Kendinin ve başkalarının bu yöndeki çabası yeterli olmuyor, gönlüne söz geçiremiyorsun. Gece uykuya dalmadan önce, hayaller kuruyorsun. Anne olduğunu, yanında bir meleğin uyuduğunu görmeye çalışıyorsun gözlerin kapalı… Hazreti Ayşe Validemizin de çocuğunun olmadığını hatırlayıp teselli bulmaya çalışıyorsun.
“Dua edin, icabet edeyim” ilahi hitabına sığınıp sabırla, ümitle, inançla bekliyorsun. Hz. Zekeriya’nın çocuk isteğine verilen karşılığın Hz. Yahya olduğunu düşünüyorsun. Hz. İshak ve Hz İsmail’in, Hz İbrahim’e verilen müjdeler olduğu geliyor aklına. Ve Allah’tan istemeye devam ediyorsun
Hislerim Bu kadar güzel anlatilabilirdi ancak arkadaşım paylaşımın için teşekkür ederim her satırı birebir yaşadigimi düşünüyorum Rabbim bizlerin de kucağını boş koymasin ve arkamizdan fatihamizi okuyacak hayırlı salih evlatlar nasip etsin ben annemi kaybettikten sonra bunu çok iyi anladım sevenleri tabiki hatırlıyor ancak ben her vakit namazdan sonra hiç unutmuyorum Velhasıl Allah amel defterimizi açık tutacak evlatlar nasip etsin inşallah bana ve buradaki tüm isteyen kardeslerime.
(ALINTIDIR)
Çocuksuz olmak, dünyada başka hiçbir yoksunluğa benzemiyor. Çünkü diğer bütün yoksunluklar bu dünyaya ait. Bir tek çocuk, bir tek evlat başka… O, çok ötelerde seninle yaratılmış, seninle doğmuş, seninle yaşıyor.
Çocuk sahibi olma isteği; Allah Teala’nın bizi yaratırken, tabiri caizse toprağımızın harcına kattığı, ruhumuzun en derinlerine işlediği bir içgüdü, insanoğlunun soyunun devamı için. Bu nedenden ötürü çocuğu olmayan kadın, eksik hissediyor, tam olamıyor, yarım kalıyor sanki.
NEDEN BEN?
Bu gerçekle ilk yüzleştiğinde hastane köşelerinde oluyorsun genelde. Gönül ister istemez isyan ediyor önce. Kurumuş bir dal gibi oradan oraya savruluyorsun. Bir dönem inanmıyorsun, kabul etmiyorsun, başka başka doktorlara gidiyorsun. Ama sonuç hep aynı oluyor, ‘belki de çocuğunun hiç olmayacağı’ gerçeğini kabul ediyorsun sonunda. Yüzünü Allah’a çeviriyor, neden bu imtihanı sana yaşattığını anlamaya çalışıyorsun. Teslim oluyorsun O’na. En güzelini en doğrusunu bilen O’dur diye. İşte o zaman gücünü topluyor, inancını yeniden diriltiyor ve mücadeleye başlıyorsun. Bir yandan doktorlar, tedaviler, ilaçlar devam ediyor, bir yandan da hayat akıp gidiyor.
Bunun bir imtihan olduğunu en çok şöyle düşününce idrak ediyor insan: Zina edenlerin çocuğu oluyor, cami avlusuna bırakanların çocuğu oluyor, maddi ve manevi olarak çocuğa sahip çıkamayacak olanların çocuğu oluyor, Allah’a inanmayanların çocuğu oluyor, herkesin çocuğu oluyor, bir tek benim olmuyor. Neden? Allah onları senden çok mu seviyor ki, onlara veriyor da sana vermiyor, bir evladı senden mi esirgiyor? Tabii ki hayır…
Herkesin hikayesi başka... Herkes acılar çekiyor, çeşit çeşit imtihanlardan, hatta bazen neredeyse iğne deliğinden geçiyor insan bu dünyada. Çocuğu var diye özendiğin bir kadınla biraz sohbet ettiğinde, aslında ne sıkıntılar içinde olduğunu öğreniyorsun. Senin yerinde olmak isteyen ne kadar çok kadın var kim bilir? Senin imkanlarına sahip olamayan, ama 3-5 çocuğu olan nice anneler var…
Herkese her istediği verilmiyor burada, insan bir açıdan eksik bırakılıyor ki acziyetini ve kulluğunu bilsin. Hiçbir şeyden yoksun olmayan ve her şeyin sahibi olanın sadece “Allah” olduğunu unutmasın diye.
HÜZÜNLENDİREN HABERLER
Aile ve dost çevresinde, sıkça hamile hanımların haberlerini alıyorsun. Bazen kardeşlerinin, arkadaşlarının, eşinin yakınlarının anne olacağını duyuyorsun. Önce kendi yoksunluğunu hatırlayıp, kendine ağlıyorsun. Sonra da, doğan bebekleri en çok sen seviyorsun. Onlara kendi çocuğun gibi bağlanıyor, hasretini gideriyorsun. Şanslı olduğun durumlar da oluyor tabi. Mesela, bebekler en çok senin kucağında kalıyor. Herkes çocuğunu doya doya sevesin istiyor. Bütün çocuklar senin oluyor; sıkıntılarını anneler çekiyor, sana sevmek kalıyor.
En çok da sana yaşlı gözlerle bakarak dua ettiklerinde üzülüyorsun. Bazen hiç aklında yokken; yoksunluğunu, bebek hasretini hatırlatıyorlar sana. “Allah sana da versin evladım” diyerek vahlanıyorlar. İyi niyetli olduklarını biliyorsun ama istemeden de olsa seni üzüyorlar. Yeni doğum yapmış hanımları ziyarete gitmediğinde, sana darılanlar bile oluyor. Özelikle bu meclislerde seni görüp de acıyan gözlerle sana bakıldığında, için lime lime oluyor.
ŞAŞIRTAN TEKLİFLER
Senin için çocuk doğurmayı teklif eden yakınlarının karşısında şaşkınlık içinde kalıyorsun. Senin için doğuracak ve doğduğu gün senin kollarına bırakacak. Minnettar kalıyorsun bu kadar sevildiğin için, nasıl teşekkür edeceğini bilemiyorsun. Fakat “Nasıl kabul ederim bunu” diye düşünüyorsun. “Bu kadar bencilce nasıl davranabilirim?” İsteklerimin kölesi olup sadece anne kokusuyla avunan bir bebeği annesinden nasıl ayırabilirim diyorsun.
SEBEPSİZ HİÇBİR ŞEY YOK
Yaşadığımız her anın, attığımız her bir adımın manasının olduğu bu fani dünyada, anne olamamanın sana neler katacağını anlamaya çalışmak düşüyor insana belki de. Kim bilir, belki bir gün sen de anne olursun. Biliyorsun, Allah’ın kudreti engin ve hazinesi çok geniş. Sana bu isteği veren de, istediğini vermeyen de O. İşte bunun adı İMTİHAN oluyor.
Bir de merak duygusu seni hiç terk etmiyor. Acaba nasıl bir insan olurdu, kime benzerdi diye düşünüp duruyorsun. Ve şu soruların cevabını tam olarak alamıyorsun: İyi bir anne olur muydun? Sana “Anne” dendiğinde ne hissederdin? Bebeğine sarılıp uyumak nasıl bir duygu?...
TESELLİ BULMAK KOLAY DEĞİL
Ne kadar teslim olursan ol Allah’a, ne kadar kabullendim alıştım dersen de, dönem dönem depreşiyor duyguların. Teselli olamıyorsun bir türlü. Kendinin ve başkalarının bu yöndeki çabası yeterli olmuyor, gönlüne söz geçiremiyorsun. Gece uykuya dalmadan önce, hayaller kuruyorsun. Anne olduğunu, yanında bir meleğin uyuduğunu görmeye çalışıyorsun gözlerin kapalı… Hazreti Ayşe Validemizin de çocuğunun olmadığını hatırlayıp teselli bulmaya çalışıyorsun.
“Dua edin, icabet edeyim” ilahi hitabına sığınıp sabırla, ümitle, inançla bekliyorsun. Hz. Zekeriya’nın çocuk isteğine verilen karşılığın Hz. Yahya olduğunu düşünüyorsun. Hz. İshak ve Hz İsmail’in, Hz İbrahim’e verilen müjdeler olduğu geliyor aklına. Ve Allah’tan istemeye devam ediyorsun
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?