Kesinlikle türkiye de sağlığa ulaşmak daha kolay yüzde yüz katılıyorum. Burada herkesin kendi hekimi ve ebesi var, hamileliğin 4 ayı olmadan hastanenin kapısından içeri almıyorlar. Ama burda da doktorların cezai sorumluluğu çok yüksek. Bizim bir yakınımızın başına geldi, doktor bebeğin kalbindeki deliği hamilelikten önce tespit edemedi diye meslekten men edildi. Mahkemeler falan burda da oluyor doktora laf söyleyememe gibi bir durum yok ama anca bir hata yapması lazım elbette kimse durduk yere doktora gidip çemkiremez ya da türkiye deki gibi şiddet olaylarına göz yumulmaz. Avrupa da tıp okul sistemi biraz değişik ondan kan alıyorlar diye sevinmiştir arkadaşların. Burada tıp eğitimi 2+4+3+uzmanlık (7 seneye kadar uzmanlıl eğitimi uzayabiliyor) olarak gidiyor. İlk iki sene dişçi, ebe, tıp öğrencisi ve eczacı birlikte okuyor. 4 sene tıp öğrencileri concours sistemiyle okuyor zaten anca %15 i başarılı oluyor. Yalnızca 1 kere sınıf tekrarı hakları var. Yapamayanlar eczacılığa, biyolojiye vs geçiyor. Sonra tus benzeri bir sınava giriyorlar ve asıl doktorluk eğitimi 6 seneden sonra başlıyor dolayısıyla 4-5. SInıf öğrencisine kan bile aldırmıyor olabilirler inanırım ama staj yapıyorlar bu 4 sene içinde onu biliyorum. Özetle 9 sene + uzmanlık eğitimiyle doktor oluyorlar çok uzun ve zorlu bir süreç. Aslında doktorların eğitimi kadar ülkelerin benimsediği sağlık politikası önemli çünkü doktorun şahsi fikirleri ne olursa olsun, ne kadar iyi olursa olsun bu politikaların dışına kolay kolay çıkamıyor.