bisküvi paketini yıkayıp verdin, iki paket makarna aldın, onu dolaba yerleştirecksin diyelim, yikayamazsin, içine su geçer, en fazla silersin ki silmekle de maalesef korktuğun hic bir şeyden kurtulamazsın, en hijyenik olani masumlar apartmanindaki safiye gibi hepsini kavanozlamak lazim, uzerilerine de son kullanma tarihlerini yazmak lazım ki, o da bana göre değil canim.
hadi paketli gıdaları gectim,fırından ekmek alıyoruz, simit aliyoruz onlari nasil yikayacagiz sileceğiz, doğum günlerinde pasta aldik, yedik yedirdik. Allaha emanet diye yiyoruz mecbur.
ama sen ben ekmeğimi, yoğurdumu, tereyağını, peyniri kendim yapıyorum dersen. amenna saygıyla eğilirim önünde. fabrikalarda üretilen ürünler de öyle sper hijyenik şartlarda degil,teyzem cok bilindik bir süt ürünleri fabrikasında çalışıyordu, ordan biliyorum. tabi ki hijyen sıfır diyemem ama senin standartlarında asla degil. eldiven takıyorlar ama o eldivenle gida dışında başka yerlere de temas oluyor, sonucta ameliyat yapan doktor hassasiyetinde çalışmıyorlar.
yanlis anlama sen parki nasil dezenfekte ediyorsun tümden diye sorunca cevapladım, benim öyle bir derdim yok diye. kizlar yaz mevsiminde bazen üç dört kez parka gider eve gelirler. her defasında yıkasam cocuklarin derisi soyulur. ust değişimi yaparlar el ayak yikarlar hepi topu bu kadar. o çıkardıkları üstleri cok pis değilse ayni gün içinde tekrar parka giderken giyerler. günde dört beş kez kıyafet değiştirmezler, en son akşam atarlar kirli sepetine. o kadar çamaşıra kullanilan deterjan ve su asil dünyayı kirletir. buna müsaade etmem.
sonucta sen öyle rahat ediyorsun ben böyle. önemli olan bu. herkesin yasama bakışı, hayattan beklentisi farkli, 0 mikrop gibi bir beklentim yok, idare ediyorum böyle
