- 1 Kasım 2014
- 9.332
- 14.199
- 298
- Konu Sahibi Cherry Mom
-
- #135.381
Vücutta ödem oluşumu herkesin karşılaşabileceği bir sorundur ve temel sebebi vücuda tuz alımıdır. Günlük olarak vücudumuza aldığımız tuzun %70’i yemeklere kattığımız tuzun haricinde kaynaklardan vücudumuza girmektedir.
Ülkemizde bu anlamdaki en önemli kaynaklar ekmek, beyaz peynir ve zeytindir. Ayrupa’daki turşular genellikle sirke bazlıdır fakat bizde ise salamura usulü turşu yapılır. Dolayısıyla turşu da ciddi şekilde tuz kaynağıdır. Sanıldığının aksine, hazır salçalarda da tuz vardır, olmak zorundadır. Çünkü tuz bilindiği gibi birçok gıdanın saklanmasında kullanılır, yani tuz en önemli gıda koruyucularından bir tanesidir. Hazır çorbalar, konserveler ve cipsler de yüksek oranda tuz içerir. Örneğin, 1 adet salatalık turşusunda 1 gram tuz vardır. Bundan 5 tane yememiz halinde günlük olarak almamız gereken tuz miktarını sadece bununla almış oluruz. 5 adet turşu yediğimizde vücudumuzda fazladan 1 litre su tutmuş oluruz. Vücudunuzdaki sıvı, vücut ağırlığınızın %10’unu geçtikten sonra ödem oluşumu başlıyor. Dolayısıyla ne kadar fazla tuz alırsanız, vücudunuz o kadar fazla sıvı tutacaktır. Yani, 70 kiloluk bir insanda 7 kiloluk sıvıdan sonra ödeme neden olur.
Sofraların vazgeçilmezi olan ekmekte de çok fazla tuz vardır. Yemeklerine hiç tuz koymadığını söyleyenler bile sadece ekmek tüketimiyle 16 gram tuzu vücutlarına alabilirler.
Böbrekler tuza karşı çok cimridir. Tuzu atmaz, tutarlar. Tuzu tutarken suyu da tutarlar. Bu da bize ödem olarak döner. Ekmeğin hangi çeşidini yediğiniz farketmiyor. Sodyum açısından ekmek ekmektir. Önemli olan tamamen tuzsuz ekmek tüketmetir. Ancak tam buğday ekmeği veya kepekli ekmekler, yedikte sonra birden bire kan şekerini yükseltici etkiye sahip olduğu için daha az ekmek tüketimiyle, dolayısıyla da daha az tuz alımına sebep olur. Bu yüzden beyaz ekmeği mutfağımızdan tamamen çıkarıp, bu tarz ekmekleri tercih etmemiz gerekir. Bisküvi gibi hazır yiyeceklerin içeriğine bakarsanız, şekeri ve tuzu aynı anda görürsünüz. Gıda sanayiinde çok kullanılan bu durum, beraber kullanım sebebiyle hem şekerin hem tuzun tadını almayı engellese de etkilerini ortadan kaldırmaz. Bu nedenle bu yiyeceklerden uzak durmak gerekir. MSG, Çin mutfağında kullanılan bir tuzdur. Buradaki sodyum, bizim alıştığımızdan daha farklı şekilde su tutar. Kalp yetmezliği olanlar bu tuzla yapılan yemekleri yediğinde ödem yer yemez ortaya çıkar. Alışık olmayan biri Çin restoranından çıktıktan sonra nefes alamamaktan, ayağındaki şişlikten, yüzüğünün sıkmasından, çorabın iz yapmasından şikayet ediyorsa, belli ki vücudunun alışık olmadığı türden bir tuzla karşılaşmış demektir.
Ülkemizde bu anlamdaki en önemli kaynaklar ekmek, beyaz peynir ve zeytindir. Ayrupa’daki turşular genellikle sirke bazlıdır fakat bizde ise salamura usulü turşu yapılır. Dolayısıyla turşu da ciddi şekilde tuz kaynağıdır. Sanıldığının aksine, hazır salçalarda da tuz vardır, olmak zorundadır. Çünkü tuz bilindiği gibi birçok gıdanın saklanmasında kullanılır, yani tuz en önemli gıda koruyucularından bir tanesidir. Hazır çorbalar, konserveler ve cipsler de yüksek oranda tuz içerir. Örneğin, 1 adet salatalık turşusunda 1 gram tuz vardır. Bundan 5 tane yememiz halinde günlük olarak almamız gereken tuz miktarını sadece bununla almış oluruz. 5 adet turşu yediğimizde vücudumuzda fazladan 1 litre su tutmuş oluruz. Vücudunuzdaki sıvı, vücut ağırlığınızın %10’unu geçtikten sonra ödem oluşumu başlıyor. Dolayısıyla ne kadar fazla tuz alırsanız, vücudunuz o kadar fazla sıvı tutacaktır. Yani, 70 kiloluk bir insanda 7 kiloluk sıvıdan sonra ödeme neden olur.
Sofraların vazgeçilmezi olan ekmekte de çok fazla tuz vardır. Yemeklerine hiç tuz koymadığını söyleyenler bile sadece ekmek tüketimiyle 16 gram tuzu vücutlarına alabilirler.
Böbrekler tuza karşı çok cimridir. Tuzu atmaz, tutarlar. Tuzu tutarken suyu da tutarlar. Bu da bize ödem olarak döner. Ekmeğin hangi çeşidini yediğiniz farketmiyor. Sodyum açısından ekmek ekmektir. Önemli olan tamamen tuzsuz ekmek tüketmetir. Ancak tam buğday ekmeği veya kepekli ekmekler, yedikte sonra birden bire kan şekerini yükseltici etkiye sahip olduğu için daha az ekmek tüketimiyle, dolayısıyla da daha az tuz alımına sebep olur. Bu yüzden beyaz ekmeği mutfağımızdan tamamen çıkarıp, bu tarz ekmekleri tercih etmemiz gerekir. Bisküvi gibi hazır yiyeceklerin içeriğine bakarsanız, şekeri ve tuzu aynı anda görürsünüz. Gıda sanayiinde çok kullanılan bu durum, beraber kullanım sebebiyle hem şekerin hem tuzun tadını almayı engellese de etkilerini ortadan kaldırmaz. Bu nedenle bu yiyeceklerden uzak durmak gerekir. MSG, Çin mutfağında kullanılan bir tuzdur. Buradaki sodyum, bizim alıştığımızdan daha farklı şekilde su tutar. Kalp yetmezliği olanlar bu tuzla yapılan yemekleri yediğinde ödem yer yemez ortaya çıkar. Alışık olmayan biri Çin restoranından çıktıktan sonra nefes alamamaktan, ayağındaki şişlikten, yüzüğünün sıkmasından, çorabın iz yapmasından şikayet ediyorsa, belli ki vücudunun alışık olmadığı türden bir tuzla karşılaşmış demektir.