50-59 Kilo Aralığındakiler Birlikte Zayıflıyor!

evet cnm aynen,
pzt.sali yokum,
carsamba oruclu olucam insallah

cuma en iyisi gibi.

tekrar kesinlestiririzzz

ayni yerde mi bulusucaz, bulusursak eger ?

sizin orda buluşuruz tabi ama başka mekan olsa iyi olur, gerçi metrocityde de mekan yokmuş yahu. ya senden azcık izin al çok az kalıyorsun.



benim de hafta sonu ablamlar gelecek yemege... ne yapsam bilmem....


ben salçalı biftek yapıcam yine, çok pratik ve lezzetli her gelene yapıyorum

valla, girdiniz kanima.
dur simdi cay saati bi cay icicem,
hala tatli istegim kesilmezse gidip alicam danette

)

--bulusma yeri icin cok sagolun valla cnm; mahcup oluyorum biraz ama sizi yorucam diye

yok sorun değil zaten beyazıta ve maslağa gitmem lazımdı, hiç içimden gelmiyordu, en azından beyazıt işini halletmek için bahane oluyor güzel oluyor

yemek diyince;

lachesis bana guzel et yemekleri tarifleri yazacaktin kuzummm

vaktin olursa ramazandan once yazabilir misin? sana zahmett

-- bu ramazan iftara misafir davet etmeyi dusunuyorum da ..

güveç kullanıyorsan güveçte köfte patates ve patlıcanlı kebap tarifim var.
sonra fırında köfteli tavuklu yemekler var ama onları biliyorsundur zaten, köfte olan izmir köftenin fırındaki hali. tavuk da tavuğun kalça etlerinden dolma biberlerin üzerine dizilerek yapılıyor. sonra kürdan kebabı güzeldir, bir de salçalı biftek ve mantarlı tavuk var. bir de kuşbaşından küçük etler varya adını unuttum onları soteleyip soslu, pürenin üzerine koyuyorum o da güzel, onun adı yok ben uydurdum, mutlaka bir yerlerde adı vardır gerçi, sossilisini de yapıyorum arada.

ya aslında ben çok deniyorum da hepsi güzel olmuyor, bunlar favorim. ben bir de pek et sevmediğimden ancak bu kadar, artık hangisini istersen yazayım tarifini.
yani bunlar benim favorim

bak siyah cay iyi fikir... istah kesiyor biraz, ben de demliyeyim. bir avuc leblebi goturdum ben de simdi...valla bulusma mekani benim icin cok cok rahat, lachesis uzaktan geliyor.

yok ya alıştım benim paso içim çıkıyor orlarda ya, zor gelmiyor bana.
 
kizlar harika bir yazi.

bir babanin anneleri kiskandiracak itiraflari

Elime alıp göğsüme yatırdığım şey, topu topu 51 santimetreydi. “İşte” dedim, kendi kendime “Hayal ettiğin şey bu”... Kafasını göğsüme yaslayıp, kımıl kımıl kımıldıyordu. O sırada başka bir faaliyet göstermemişti. Hatta bir süre sonra uyuyunca, kımıldanmaları da sona erdi. “Yaşıyor mu hala?” diye nefesini kontrol etme ihtiyacı duymuştum. Kızım ilk kez göğsümde uyuyordu. Uzun süredir baba olmayı hayal eden bir erkek olarak, hayallerimin gerçek olduğunu hissetmiştim, hatta emindim.


İtiraf edeyim, sonraları zaman zaman “ben bunu mu hayal ettim be?” dediğim zamanlar da oldu. Örneğin, hayal ettiğim şeyin gazını çıkartması için benim yardımıma da ihtiyacı yoktu (hatta gazı bile yoktu) ... Günde 20 kere altının değişmesi de gerekmiyordu. Hayallerimde uykusuzluktan gözlerimin yanması, neden ağladığını bilmediğin bir yaratığın ciyak ciyak kulaklarımı parçalaması ve benim bu duruma çare bulamamam, gibi bir durum hayallerimin hiç bir köşesinde yer almıyordu.


Mendebur, karımı da elimden almıştı. Ne zaman kafamı çevirsem annesinin memesinde “Cokur cokur” emiyordu... Emmediği zamanlarda ise gazını çıkartmak veya altını değiştirtmek için benim kucağıma geliyordu. Benim görevlerim bittiğinde, tekrar annesinin kucağına geçip, emmeye kaldığı yerden devam ediyordu. Tam karımla baş başa kaldım dediğim anlarda içerden “Haydi hemşerim acıktım!” veya “Altıma yaptım, ilgilenen yok mu?” anlamına gelen ciyaklamalar geliyordu. Eşim de “Hooop!” yavrusunun yanına tabii ki...


Ben, güzel bir ilişki yaşayan karımı ve kızımı dışarıdan seyrediyordum sadece... Ha, bir de onların ayak işlerini görüyordum, biteviye...


Evet anlamıştım artık “yalnızdım”!.. Bu iki kadın birlik olmuş, bana hayatımın kaç bucak olduğunu mahalle mahalle gösteriyorlardı. Baba olmak ne zordu be... “Kurduğun hayale bak, manyak herif” demiştim bir keresinde kendi kendime.


Üstelik bu küçük düşman(!) için kaygılanıyordum da... Kaygılanmak da öyle böyle değildi. Günümün büyük zamanını, onun geleceğini düşünerek, büyüyünce karşılaşacağı badireleri atlatmasını kolaylaştırmak için, baba olarak neler yapmam gerektiğini düşünerek geçiyordu. Daha kızım 1 yaşında bile değildi ve benim onun geleceğine katkılar yapmam gerekiyordu.


Baba olmanın keyifli yanlarını keşfettiğimde daha da acıdım kendime ve tüm babalara... İlk söylediği kelimenin “Baba” olması şeklinde gereksiz zaferlerin keyifleri veya hayatta kimseye yapamayacağım on bin tane şebeklikten sonra aldığım zoraki bir gülümsemeyle duyulan haz mıydı babalığın keyifli yanları yoksa... Allahım!..


HAYALLERİM BU MUYDU YAHU?

Derken kızım iki yaşlarına geldi. Ben bir süredir, her akşam ona masal anlatıyordum. En sevdiği masallar da içinde prenses ve prens olan masallardı. Ve o daima prensesle özdeşleştiriyordu kendisini. Ve bir gün o prensin kim olacağına da karar verdi: Prens bendim...


Bir anda prens olmak insana “Ne oldum?” durumu yaşatıyordu. Kızım beni “Perens” diye çağırıyordu artık. “Baba” dediğinde garipsemeye başlamıştım. Bununla birlikte, o günlere kadar en büyük müttefiği olan eşim de bir anda “Kötü cadı” pozisyonuna geçiş yapmıştı bile... Eee, her masalda bir de kötü karakter olmalı değil mi?


“SENİ SEVİYORUM BABACIĞIM!”

Vay be, baba olmak keyifli bir hal almaya başlıyordu galiba...


Birden, değişimler hızlanmaya başladı. Ufak ufak konuşmaların benim monoloğumdan çıkıp, sohbet haline gelmesi... Vizyona giren filmlere bakarken (isterse o hafta 8 Oscarlı bir film vizyona girmiş olsun) eğer bir çizgi film yoksa, canımın sıkılması... Uçurtma uçurmanın veya piknik yapmanın aslında çok da güzel aktiviteler olduğunun hatırlanması... Beraberce giyilecek kıyafetlere karar vermeler... Traş olurken kızımın “köpük operatörü” olarak bana yardım etmesi ve daha sonrasında öpücükleriyle kalite kontrolü yapıp, “Burada kalmış, burası batıyor” şeklinde rapor vermesi vs.vs.vs...

Bu yazı giderek kızımla ilgili yaşadığım güzelliklere doğru kayıyor galiba... Eyvah!.. Şimdi yer sınırlamasının ne kadar da can sıkıcı bir şey olduğunu anladım. Bu kadar kısa bir yerde ben nasıl baba olmanın ne kadar keyifli, ne kadar yeri doldurulamaz, ne kadar da “ne kadar bir şey” olduğunu anlatabilirim...

Kızım şu anda dört yaşında. En az 7-8 aydır haftasonu sabahları elinde çorabı ve hırkasıyla odama gelip, beni uyandırıyor (güne güzel bir başlangıç)... Anneyi uyandırmamaya çalışarak salona geçiyoruz (parmak ucu modu)... O günkü kahvaltıda krep mi omlet mi yemek istediğini söylüyor (lezzet)... O yumurtaları kırıyor ve karıştırma işlerini hallediyor, ben de ateş gereken yerleri hallediyorum. Sofranın hazırlanması tamamen ortak (işbirliği)... Anneyi kaldırıp, hep beraber kahvaltımızı yapıyoruz (iyi koca ve iyi evlat)... Annenin yoğun çalışması gereken bir haftasonu ise toplanması gereken masayı anneye bırakıp dışarı çıkıyoruz (uyanıklık)... Güzel bir tiyatro veya film bulup izliyoruz (sanatsal aktivite)... Karnımız acıkmışsa bir “bolkepçe aşevi” bulup, karnımızı doyuruyoruz (tutumluluk)... Gündüzü bir şekilde sonlandırıp evimize geri geliyoruz (kürkçü dükkanı)... Deliler gibi oyun oynuyoruz (dinlenme)... Annenin yaptığı süper leziz makarnalar eşliğinde, güzel bir çocuk filmi izleyip, koltukta uzanıyoruz (miskinlik)... Kızımın uyku saati geldiğinde odasına geçiyoruz ve ona bir hikaye kitabı okuyorum (edebiyat)... Uyku modundan çıkıp tekrar azma moduna geçme denemelerine, baba olarak karşı koymaya çalışıyorum (otorite denemesi)... En sonunda onu öpüp iyi geceler diliyorum. Ve beni yanaklarımdan öpüp üç kelime söylüyor: “Seni seviyorum babacığım”...


Evet sahiden de hayaller gerçek olmuyormuş. Çünkü, ben böyle güzel bir şeyi hayal etmeye bile cüret edemezdim...
 

metrocityde gloria jeans'de falan otururuz bu sefer isterseniz.
kahve iceriz. belki tatli biseyler yeriz ;-) (caktirmayin)

firinda yapilan kofteli tavuklu yemekleri bende yapiyorum cnm evet,
mantarli tavuk da yapiyorum.
pureli tas kebabi diyosun sanirim, onu denemedim, cesaret edemedim.
neyse bakicaz artik
su dolmabiberin uzerine dizilni merak ettim, onu yazar misin?

a.s
 

nerede oturdugumuz hic onemli degil. onemli olan gorusmek tekrar...
 

ya o da çok farklı değil aslında, biber dolmalarını halka halka kesiyorsun aralarına işte tavuk kalça eti mi but mu diyorlar kemiksiz olan ondan koyuyorsun, sonra üzerlerini domatesle kapatıyorsun. tavukları önceden defneyle ve yağla marine ediliyor ama ben kekikle yapıyorum tercihine bağlı. sonra üstlerine işte tavuk baharatlarını salçayla karıştırıyorum, o salçayı sıcak suda eritip üzerine döküyorum. fırında pişiriyorum.

güveçleri de anlatıyım.

güveçte köfte patates

bol kimyonlu misket şeklinde köfteler yapıp onları yağlarından ayırmak için fırında pişiriyorum bir borcamda önce, sonra onlar yağlarını süzünce. yağından ayırıp kuru bir kaba alıyorum. diğer yanda elma dilim patatesleri kızartıyorum.

sonra güvece önce domatesleri sonra köfteleri, üzerine patatesleri en üstede biberleri diziyorum. üzerlerine çok az sıcak su saçla ve bol karabiberle yaptığım sosu döküyorum. onları ocakta 20-25 dakika pişiriyorum müthiş oluyor.

güveçte patlıcan kebabı.

kuşbaşı etleri önce biraz pişiriyorum.
sonra onları güvece diziyorum, üzerlerine kesmeşeker boyutunda patlıcanları önce koyuyorum. sonra yine kesmeşeker boyutundaki patatesleri koyuyorum. domatesleri de en üste üzerlerini kapatacak şekilde koyup 2 su bardağı klasik salçalı karabiberli sıcak sosumu koyuyorum. kısık ateşte 45 dakika 1 saat kadar pişiriyorum.
 
amma kötü yemek tarifi vermişim özet özet neyse beğendiğin olursa sorarsın kuşum.

güveç yemeklerini tavsiye ederim, çok farklı bir tadı oluyor güveçte pişen etin.

gerçi kaç kişi gelcekler bilmiyorum. bana mesela 10-12 kişi falan gelcek o kadar kişiye nasıl bir yemek yapabilirim bulamadım bir türlü
 

cnm yaa ellerine saglik.

3 tarifte hosuma gitti; ozellikle biber dolmali olani denicem.
guvec yemeklerini de denicem; benim bi guvec tencerem var. onda yaparim artik.

misafirden once kendimize denesem bunlari, iyi olur aslinda diy mi..

soyle yaparim; duduklude kusbasi etleri pisiririm, sonra anlattigin gibi guvece dizerim patlicanla..
 
kolay gelsin lachesiscigim.
anladim ben tariflerini.

biz de ramazanda 10-12 kisi oluruz sanirim.

artik azar azar yapip, cesidi cok yaparim herhalde
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…