- 15 Mayıs 2014
- 2.904
- 3.560
- 178
- Konu Sahibi pigme pofuduk
-
- #1.401
Şimdi bu mesajdan itibaren siz diye hitap edeceğim, zira ' ben siz diye yazarken karşımdaki senli benli yazıyor' konumunda olmam.sizi anladım ben de, ben diyorum ki, şu ara acıları var, bu konuyu biraz erteleyeyim, bu arada da üstüme düşeni yapayım.
biraz zaman geçtikten sonra, gözlemlerim de olumluysa, ben gidip zaten "siz bana böyle böyle davrandınız, ben bu davranışlardan rahatsızım, bazı şeylerden hoşlanmıyorum, böyle devam edecekse ben istemiyorum" diyeceğim ve ne söylediklerini de dinleyeceğim.
neden bana "ayh her şey yoluna girdi, ne tatlı kocişim ne şeker kaynanam var, ben o kaynatayı pek severim yerim onu ben, hadi gidelim alışveriş yapalım" demişim gibi davranılıyor? daha sonra tekrar konuşacağımı belirtmedim mi? bana nasıl davrandıklarına bakacağım demiyor muyum?
"evet kadın böyle yapmış ama herkese öyle davranıyor, gelinim diye bana farklı davranmış değil" dedim diye resmen linç ediliyorum.
bakın ben bu davranışı kabulleniyor veya onaylıyor değilim. "ay bana kızı gibi davranıyor, ne dert ne tasa" demiş de değilim. sadece "kötü niyetli değil" diyorum. "evet bana uymuyor, ama niyeti de önemli" diyorum.
gerçekten bilemediğim için soruyorum, neresi sıkıntılı?
Linç etme demeyelim, herkes sizi yanılsamalardan kurtarmayı görev bildi , o sebepten oldu.
"evet kadın böyle yapmış ama herkese öyle davranıyor, gelinim diye bana farklı davranmış değil"
Mesela bunun size haksızlık yapmaları ve sizin fikirlerinizi önemsememeleri ile alakası ne? Gelinsiniz diye farklı davranmış olsaydı daha mı kötü bir şey olurdu?
Herkese terbiyesizce davranması daha kötü bile değil mi? Demek ki asla size gerektiği gibi davranamayacak, normali bu sanıyor. Hep hayatınızın göbeğinde olmak isteyecek.
Zaten en kötü kayınvalideler ''Oğlumun, kızımın iyiliği için yapıyorum. Onlar için en iyi olanı istiyorum.'' diyenler değil mi?
Bu öyle bir savunma ki, eş adayınız öyle bir durumda önünüze sürebilir ki, hiçbir şey diyemezsiniz.
Ya da yanlış anlaşılma diyorsunuz mesela, ailesini ikna etmemi değil yanlış anlaşılmayı düzeltmemi istedi diyorsunuz. Bu yanlış anlaşılma değil ki? Ailesi sizi eve tok geldiniz diye istememiş, siz de neden tok geldiğinizi açıklıyorsunuz. Basbayağı ikna deniyor buna.
Kendi neden saçmalamayın, bir daha onun hakkında böyle bir şey duymak istemiyorum, eve isterse tok gelir isterse aç gelir diyemiyor da, sizin anlatmanız gerekiyor?
Ben de gerçekten anlayamadığım için soruyorum.
uyuyup uyanıp buraya bakıyorum başka hiçbir konuda bu kadar mantıklı makul açıklayıcı yorumlar yazılmamıştır heralde, yorumcular da konu sahibi de çok kaliteli onu da belirtmekte fayda var
ben kayınvalidemin davranışlarını "oğlunu vazgeçiremeyince beni vazgeçirmeye çalışıyor" diye algılıyordum çünkü. ve ilk sayfalarda hep aynı şeyi sordum: madem beni istemiyordu, madem bi bahane bulup "istemiyoruz" diyeceklerdi, neden 9 sene beklediler, neden önceden hiçbir şey söylemediler, neden gelip söz taktılar?
kadının herkese öyle davranıyor olması, bu sorunun cevabı.
demek istediğim şey, evet bana alıştığım ve hak ettiğim muamele yapılmıyor ama kadının fıtratı bu olduğu için. kendince kötü davrandığını düşünmüyor.
bu asla "evet bana uygun" anlamına gelmiyor ki. sadece o kadın öyle.
farkı anlatamıyorum sanırım.
şu an zaten benim yapmayı amaçladığım şey, bana benim istediğim gibi davranabilecekler mi, kendilerini biraz geri çekebilecekler mi bunu gözlemlemek. ben balıklama atlıyor değilim ki.
şunu belirteyim, aslında çok da fark etmiyor ama, sorun tok gitmem değil, sorun tümevarım yapıp orda yemek istemediğimin düşünülmesi. nerden nereye varmışlar evet. bu ayrıca sıkıntı.
sorunuza cevap vereyim, biz o konuyu da tartıştık kendi aramızda çünkü. o söyleyince, adı "huzursuzluk çıkmasın diye bahane üretmek" oluyor. ben söyleyince, "açığı yokmuş, hatası yokmuş ki geldi yüzümüze vurdu" oluyor.
bilmiyorum, belki yanlış düşünüyorum ama "saçmalamayın, bir daha onun hakkında böyle bir şey duymak istemiyorum, eve isterse tok gelir isterse aç gelir" demek, bence üste çıkmak gibi. yani asıl bu cümle sonrası beni istememeleri gerekiyor.
eşim için düğünde de mi sakallı olacak demişti evet ben öyle seviyorum dedim, bitti, 2.bi cümle kurdurmam
Şimdi bu mesajdan itibaren siz diye hitap edeceğim, zira ' ben siz diye yazarken karşımdaki senli benli yazıyor' konumunda olmam.
Size nasıl davranacaklarına bakacaksınız da, herşeyin bir olur tarafını bulup o çizgide gidiyorsunuz. Yani insanlar törpülenebilirler ama verilen tavizler hiçbir zaman size artı olarak dönmez. Bakın kendini haklı gören insanlar var karşınızda. Bu da bir ömür boyu değişmeyecek. Hep eksik gördükleri taraflarınızı kafalarına alacaklar, onca iyi niyet veya yapılan şey zerre yer etmeyecek. Çünkü baştan sizi beğenmediler, oğullarına ailelerine uygun bulmadılar. İyisini de onlar bilir doğrusunu da onlar yapar. Emin olun sizin hakkınızda söyledikleri şey: oğlum bu kız çok soğuk, yapamayız biz sen de yapamazsın. O yüzden nişanlınız gel kendini anlat demiş. Ben onu böyle seviyorum anne/baba, öyle tanıdım öyle beğendim. Siz abartıyorsunuz anlattığınız gibi de soğuk değil ayrıca, size ısınsın anlarsınız zaten, demeyi doğru görmediğinden.
Kendi aralarında biz bu kızın yüzüğünü taktırmadık, izin vermedik, nasıl bir tablo çizdik kızın gözünde, koskoca insanlar yüzük küçültülürken bizden izin alacak değiller tabiki, yanlış yaptık. Demediler demeyecekler, biz onların iyiliğini düşündük, diyecekler. ( alt metin haksız olduğumuz bir durum yok)
Elbisenize müsade etmemiş kayınvalideniz, kızın içinde kaldı belki çok istemiş heves etmişti, ay kırılmıştır tabiki, demeyecekler. Pofuduk siyahın nişanda giyilmemesi gereken bir renk olduğunu bilmiyordu, duruma el attım, elalemin ağzına laf mı verseydik, iyilikleri için herşey diyecekler.
Eve yemek yeyip gitmeniz yüzünden, benim evime tok gelen gelmesin, benim öyle gelinim yok, istemiyorum gibi laflar edilmiş. Burda çok ayıp ettik, içimiz üzüldü ne kadar da kırdık kızı, ağzımızın ayarı kaçmış galiba demeyecekler ( düşünmeyecekler) yemek yeyip gelen gelin mi olur, bu kadar mesafeli soğuk olunmaz, yok hayatta olmazdı , tabiki öyle gelin gelmesin ve istemem yok öyle gelinim diyecekler.
Baştan beğenilmediniz pofuduk, şimdi ağzınızla kuş tutacaksınız, kendinizden beklenmeyecek tavizler vereceksiniz ama hayır yine de o beğenilmeyen gelin kalacaksınız.
Siz sıkıntı görmüyorsunuz asıl önemli olan bu, sorun yok.
uyuyup uyanıp buraya bakıyorum başka hiçbir konuda bu kadar mantıklı makul açıklayıcı yorumlar yazılmamıştır heralde, yorumcular da konu sahibi de çok kaliteli onu da belirtmekte fayda var
9 yıllık ilişki 2 ayda bıtıp 1 ayda basladı mı burda?
Son durum ne
Ben de gerçekten bu kadar sayfa sonra bile çirkinleşilmemesini, hep açıklama üzerinden gidilmesini çok takdir ediyorum.
Yalnız bir üye gelip de, ''bu kadar sayfa ne konuştunuz yaaaa amaaaan smiley smiley'' yazmak üzere diye de hissetmiyor değilim.
o söyleyince, adı "huzursuzluk çıkmasın diye bahane üretmek" oluyor.
Anlayamadım. Benim yazdığım ifadede hiçbir bahane yok ki? Kabul edeceksiniz ana fikri var. Sevgilinizdeki sorun da bu ana fikri verememesi.
Üste çıkmak mı? Hayır böyle olacak demek basbayağı karar bildirmektir, üste çıkmakla ne alakası var?
Bahane mi bildirsin diyorum sevgiliniz? Hayır anne baba, isterse aç isterse tok gelir demeli diyorum. Bahane bunun neresinde?
İşlem görmüş yüzüğün elbette hiçbir sakıncası olmaz. İşte iyi niyet kötü niyet burada ortaya çıkıyor. Kadın sadece burnunu sokmuş olmak için yeni yeni tuhaf tuhaf icatlar çıkarıyor. Sizin iyiliğinizi düşündündüğünden değil. İyi niyetli insan "benim şuna şuna hevesim var kayınvalide olarak ama senin ne istediğin daha önemli kızım, hiçbir şey içinde kalmasın. Bence yazın düğün yapmak daha kolay, daha doğru ama o kadar istiyorsanız sonbaharda da yapılır tabi, sonuçta sizin gününüz bu" derdi. Kışın bile düğün yapıyor insanlar, hiç de sorun olmuyor. Bu dayatmalar, burun sokmalar (üstelik hiçbir şekilde size fayda sağlayan, işinize yarayan şeyler değil) kendini bilmez, görgüsüz bir kadının ego tatminlerinden başka bir şey değil. Kusura bakmayın, ben elbette tanımıyorum kayınvalidenizi, burada yazılanlardan yola çıkarak yaptığım bir tanım bu.ben dışardan biriymişim gibi bakmaya çabalıyorum.
geline yüzüğü büyük geliyor, kayınvalide diyor ki "öyle kullan", aradan zaman geçince diyor ki "bir kere alınıyor, üzerinde işlem yapılmamış olsun, küçültmeyin değiştirin".
bence burda gelin haklı. kayınvalideyi ilgilendirmez. işlem görmüş yüzüğün ne zararı olabilir?
söz elbisesinde de gelin haklı. ne giyeceği kimseyi ilgilendirmez. ha gelinin kendi babası da ilk başta atarlanmış, "zorla mı evleniyorsun, siyah mı giyilir, niye siyah aldın" demiş, ama gelin "ben beğendim, bence bana yakıştı" deyince onaylamasa da susmuş. kayınvalide susmamış. belki gelin rica etmek yerine "ben giyeceğim sizi ilgilendirmez" dese kayınvalide geri adım atabilirdi. belki gelin daha çok diretip sınırını daha net çekebilirdi.
düğün konusunda herkes kendince haklı. gelinin hayali, evet. kayınvalide ilk başta "olmaz" diyor, sonra "akrabalarımız o tarihte gelemez" diyor. gelin bunun hesabını sorunca da "o kadar gelenimiz gidenimiz olacak, kasım çok zor olur" diyor. kendince haklı, ağustosta terasa bile yatak atarsın ama kasımda atamazsın. ha gelinin babası da aynı düşüncede ama o kızı sonbahar istiyor diye sonbaharı kabulleniyor.
ama beyaz eşya konusu var bi de.
gelinin seçtiği her şey alınacak. kayınvalide "annecim yine sen seç ama ben alınmadan ne alınacağını bileyim, belki bi fikrim bi önerim olur" diyor. "davlumbazın çerçevesi cam, yağı kiri çok gösterir ama sen bilirsin" diyor. "çamaşır makinası inox, banyoda paslanır ama sen bilirsin" diyor.
ben dışardan baktığımda, kayınvalidenin söylemlerinde, sözün gündeme gelmesinden beyaz eşya alınmasına kadar, hatta cuma günkü konuşmayı da göz önünde bulundurarak, ciddi anlamda yumuşama görüyorum. kayınvalidenin geri çekilmesi var. yok diyemem. "ben bunu istiyorum, bu olacak" diye bastırıyor diyemem.
geline dışardan bakmaya çalışıyorum, gelinde de yumuşama var ve beni asıl endişelendiren o.
bu gelin, "ben gider nişanlığımı gelinliğimi alırım, sevgilim gelir parasını öder, herkes de salonda üstümde görür, önceden üstümde görülmesi bence uğursuzluktur, kayınvalidemi de hiç ilgilendirmez" diyen kadındı, şimdi beğendiği ama modelini rengini değiştirerek diktirmek istediği nişanlık için "gelsin o modele baksın ama fazlasını istemesin" diyor.
dışardan bakınca gelin için endişeliyim. ya ilk başta fazla sertti, çok şeye set çekmeye çalıştı, ya da şimdi fazla yumuşadı. birinden biri yanlış. hangisi bilmiyorum.
Kusura bakmayın ama güldüm benim kendi hayatımdaki yansıması böyle oldu benzer şeyin.
Dış kapının mandalı dediğim dedik tip - Düğünde saçını kestirecek mi?
Ben - Hayır, ben öyle seviyorum.
Mandal - Uzun saçlı damat mı olur, gitsin erkek tıraşı olsun.
Ben - Erkeklikle saçın ne alakası var? Zaten çok uzun değil. Ben bu halini seviyorum hem dedim ya.
Mandal - Olur mu öyle? Evlenmeden önce senin her dediğini yapması lazım, kız eviyiz biz.
Ben - Kız evi olabiliriz de saçını birisi istiyor diye kestirmek zorunda da değil.
Mandal - Sen şimdiden iplerini onun eline vermişsin, evlendikten sonra çok ezilirsin, beni dinle. Şimdiden tavrını koy bak bakalım senin için neler yapıyor?
Ben - Yetmedi mi artık? Kestirmeyecek, beğenmiyorsanız gelmeyin düğüne alla alla
Mandal - Aaaa büyüğünle ne biçim konuşuyorsun? Sana yardımcı olmaya çalışanda kabahat.
Hani bdv konularında "cınıms ailen herşeyin en iyisini bilir, senin göremediklerini onlar görüyor." deniyor ya çoğu zaman, veya "ailemin her kararı benim için çook önemli." falan diyen tipler. İşte onların önemli bir kısmının "aşkım, eniştemin ablasının kocası senin için saçını kestirsin dedi." diye telefon eden nişanlılar olduğunu düşünüyorum ben. Müstakbel damat düğünden önce laned olsun deyip bunları yapıyor, ufak tefek şeylere bile cevap veremeyen/susturamayan kadına da evlendikten sonra aynı davranmıyor bence.
Bence tam tersi de geçerli, yerinde müdahale edip yanlış anlamaları o an gideremeyen insana tam anlamıyla güvenemezdim ben.
o söylendi bu arada, ne açıklama yapacağımı bilemediğim ender mesajlardandır.
orda yemek istemiyor olsam, eyvallah haklısınız. "kabul edeceksiniz" ana fikrini dayatsın. ama durum o değil. onlar benim orda yemek istemediğimi düşünüyordu. ben gidip orda yemedikçe olmayacaktı.
yani bi o da değil. "beyaz eşya almaya anasını babasını istemiyor bizi de istemez" muhabbeti olmuş, "benim oğlum 3 kere "dedeme gidelim" diyor kız gitmiyor" denmiş, yani ne bileyim, bunun gibi şeyler.
sözlüm "öyle kabul edin" temalı konuşma yapsa, benim annesini babasını istemediğimi, benimle bi yere gitmek istediğinde benim hep ayak dirediğimi, annesinin yemeklerini sevmediğimi direk onaylamış oluyor bence. benim sebeplerimin onların algıladığıyla alakası yoktu ki.
İşlem görmüş yüzüğün elbette hiçbir sakıncası olmaz. İşte iyi niyet kötü niyet burada ortaya çıkıyor. Kadın sadece burnunu sokmuş olmak için yeni yeni tuhaf tuhaf icatlar çıkarıyor. Sizin iyiliğinizi düşündündüğünden değil. İyi niyetli insan "benim şuna şuna hevesim var kayınvalide olarak ama senin ne istediğin daha önemli kızım, hiçbir şey içinde kalmasın. Bence yazın düğün yapmak daha kolay, daha doğru ama o kadar istiyorsanız sonbaharda da yapılır tabi, sonuçta sizin gününüz bu" derdi. Kışın bile düğün yapıyor insanlar, hiç de sorun olmuyor. Bu dayatmalar, burun sokmalar (üstelik hiçbir şekilde size fayda sağlayan, işinize yarayan şeyler değil) kendini bilmez, görgüsüz bir kadının ego tatminlerinden başka bir şey değil. Kusura bakmayın, ben elbette tanımıyorum kayınvalidenizi, burada yazılanlardan yola çıkarak yaptığım bir tanım bu.
Sizin kendi aileniZin de hoşuna gitmemiş siyah söz elbisesi ama saygı duymuşlar. Siz kendi ailenizde gördüğünüz saygıyı el evinde görmeyi geçin, bir de azar işitiyor, hakaret ediliyorsunuz. Konuyu takip eden herkes hep sözlünüzle yapacağınız büyük konuşmayı bekledi. Sözlünüzün bu ilişkiyi kurtarmasını bekledi. Fakat sözlünüz sizi yine onların arasına atıp hadi derdini anlat demiş. Onlar da doğal olarak günü kurtarmaya yönelik bir şeyler söylemişler. Daha doğrusu kendilerini savunmuşlar. Suçlu olduklarını kabul etmemişler.
Durum bu olunca evet, yanlış olan sizin bu ani yumuşamanız. Tüm bunlardan sonra "ama iyi niyetliler" demeniz biraz tuhaf geliyor. Düpedüz saçma. İyi niyetliler ama saygısızlar. İyi niyetliler ama hakaret edebiliyorlar bazen. İyi niyetliler ama sesleri yükseliyor konuşurken. İyi niyetliler ama saçmasapan bir şeye kızıp benim öyle gelinim yok diyebiliyorlar.. İyi niyetliler ama her şeyin iyisini kendileri biliyor sanıyorlar..... Olmuyor işte neresinden tutsan elinde kalıyor. İnandırıcı değil.
Mantıklı şeylere açıklama yapılır da, mantıksız diretmelere yapılan açıklamalar yeni mantıksız diretmeleri doğurur.
Tamam nazlanıyoruz bunlar da çekiyorlar, oğlumuz zaten haşa bize bir şey diyemez, kız da açıklayacak mecbur diye düşüneceklerdir bundan sonra da.
Yani senin sarı ayakkabı giymen bu eve uğursuzluk getirdi diyen birine, aslında ayakkabım sarı değildi mi denir, yoksa tamamen rest mi çekilir?
Sen ya da siz dememizi esgeçelim:)hemen belirteyim, o mesaj sizin için değildi. onu yazmasanız ben sizin bana sen yazdığınız halde benim ısrarla siz yazdığımın bile farkında değilim, başka yere odaklanmışım. bu mesajda senli benli olayım.
soğukluğuma sevgilim açıklama yapmış, "böyle dememiş" diye belirttiğin her şeyi demiş aslında. "valla bazen ben de şaşırıyorum, sizin yanınızda biraz tedirgin oluyor sanırım, zamanla geçer" demiş. zaten öyle çok samimi olmadığımı biliyor ama daha yeni tanışmış olmanın da fazladan tedirginliği var.
bana süre vermediklerini yüzlerine de söyledim. "hiç zaman vermediniz hiç anlayış göstermediniz" dedim. "beni çok zorladınız" dedim.
hani demiştin ya, "haksızız" demeyecekler, seni baştan beğenmediler diye, belki diyecekler?
anlatmaya çalıştığım şu, kimse bu insanların karşısına geçip "sen bana böyle davranamazsın" dememiş. kimse davranışlarının yanlış olduğunu söylememiş. herkes her şeye "sen bilirsin" demiş o da hep bildiğini sanmış.
"doğrusun" dersen, herkes her yaptığını doğru sanır zaten. bi süre sonra her şeyin en doğrusunu yaptığını düşünmeye başlar. ama bi insanın karşısına geçip "sen bana yanlış yaptın" dedikten sonrası da önemli değil mi?
taviz vermeyi de düşünmüyorum, söylediğim sadece bu zamanlar için. "beni yanında istiyorsa giderim, zaten gözlemlemem gerekiyor" dedim. bunu ciddi anlamda soruyorum, ordan bakınca neyden taviz vermişim gibi görünüyor? yani farkında olmadan taviz mi veriyorum?
yapılan her şeyin doğru olduğunu söylemiyorum, bundan sonra da aynı yanlışlar yapılmaya devam ediliyorsa bitmiştir diyorum zaten.
senin akrabanın mantığıyla, babası enişteleri falan söze traşlı gelmesini istiyordu, sözlüm de "öylesi daha uygun" diyordu, ama sakallı geldi, demek ki ben ipleri almışım elime. hiç söylemiyonuz, çok kırıldım şu an.
9 yıllık birlikteliğiniz bence biraz daha denemeye değer. Kesip atın diyemem, elbette gözlemleyin. Ama bu süreçte siz en çok sözlünüzü gözlemleyin. Çok net olun. Hem sözlünüze hem ailesine karşı. Özellikle de tüm bu yaşananlardan, onca yıpranmanızdan sonra tek bir taviz daha vermeyin. Zaten kısa sürede neyin ne olduğu ortaya çıkacaktır."benim şuna şuna hevesim var kayınvalide olarak ama senin ne istediğin daha önemli kızım, hiçbir şey içinde kalmasın. bence yazın düğün yapmak daha kolay, daha doğru ama o kadar istiyorsanız sonbaharda da yapılır tabi, sonuçta sizin gününüz bu"
cuma günü buna çok yakın cümleler kurdu.
alt komşularının düğünü vardı bizim sözlendiğimiz hafta, kadın sürekli hava yüzünden ne kadar sıkıntı çektiklerinden bahsediyordu. onun da etkisi olabilir.
yazdıklarınızın hepsine hak veriyorum. düzelteceğim hiçbir şey yok.
ama o konuşmayı yaptıktan sonra bi şeyler değişmez mi sizce? yani ben gözlemlemeyi boşuna mı bekliyorum?
Sen ya da siz dememizi esgeçelim:)
ben daha ilk konu açıldığında da yorum yapmıştım aradan zaman geçti nasıl ne zaman , ' sen ' diye hitap etmeye başladım hatırlamıyorum açıkçası. Şimdi birçok
kişiye cevap yazıyorsunuz , bir de sen miydi siz miydi diye kafanızı yormayalım:) adı üstünde derdiniz var, farklı bakış açıları sunup bir nebze yardımcı olmaya çalışıyoruz.
Soğuk bulunma ve istemiyoruz, diyebilecek kadar işi büyütme kısmına gelirsek, nişanlınıza inanmamışlar , ispatını da size yaptırmak için gelip konuşmanız istenmiş.
Evet kimse karşılarına çıkıp, bu yanlış dememiştir belki, ama siz dediğinizde sanmayın ki kafalarında bir ışık parlayacak ve evet evet yanlış galiba diye düşünmeyecekler.
O 'utanma' kelimesinin geçtiği konuşmayı da bu yüzden duyudunuz ama siz onu gayet olumlu birşey olarak algılayıp, alt metni kuyamadınız.
Şimdi erkek tarafı kendince ne büyük bir fedakarlık yapıyor, gözlerine görünen bu olacak. Kızımız yaşındaki insana konuşma payı verdik neler neler dedi ama biz oğlumuzun mutluluğu için sesimizi çıkarmadık. ( burda da Pofuduk bize anlayışlı davrandı gibi bir alt metin yok)
Böyle böyle oldu, siz de bu şekilde yaklaştınız dediğinizde size ' biz o açıdan düşünmemiştik, sen de kusura bakma kızım, denmemiş denmeyecek. Halbuki benim öyle gelinim yok, istemiyoruz diyen insanlar var. Yıllarca 'belki ' yi bekleyeceksiniz, gelmeyecek,
Pofuduk, bakış açınız kendiniz olmaktan çok, sırf olur tarafını yakalama amaçlı. Sizin bakacağım, öyle değilse devam etmeyeceğim sözlerinizde kalbinizin beyninizi şuan için susturmasını sağlamak için. Yoksapofuduk kendini çok güçsüz hissedecek, pofuduk gibi olmadığını anlayacak. Oraya tutunuyorsunuz.
Ama bizim söylediklerimiz yaşandığında yine beyninizi susturmnın bir yolunu bulacaksınız. Ta ki kendinizi içinize sindirene ve verdiğiniz tavizleri görene kadar. Bu çok büyük bir darbe sonucu da olabilir ya da şanslıysanız hiç gerçeklesmez arada sizi sıkar ama idare edersiniz.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?