9 yıllık ilişkinin ardından düğüne 2 ay kala terk edilmek....

sen ister unut ister unutma onun yaptığını ama kader hiçbir şeyi unutmaz ! ki evrenin kanunu bu hiçbir enerji havada kalmaz.şu an bu kötü enerji senin üzerinde ama gerçekten bitti kızmıyorum da öfkelenmiyorum da dediğin anda gerçekten hiçbir şey hissetmeyerek affettiğin anda aradan kaç yıl geçerse geçsin o enerji onun üzerine ve kendi yaşadığının da üstüne eklenecek ! hiçbir Allah ın kulu bu kadar pervasız olamaz hele ki onca yıldan sonra hiçbir şeye üzülmese bile neden bu duruma geldik diye üzülecektir ki bu en kötü senaryo seni özlemesi eski güzel günlere dönmek istemesi de ayrı bir duygu.dediğin gibi Allah sevdiği kullarını böyle imtihan eder duaların bu dünyada kabul olmasa da ahirette seni bekliyor olacak buna inancını sakın yitirme ve Allah en sevdiklerimizle asla onsuz yapamam dediklerimizle imtihan eder bizi ! sabrını ve bu yüce gönlünü yitirme arkadaşım Allah seni görüyor.



Allah sevdiği kullarını böyle imtihan eder duaların bu dünyada kabul olmasa da ahirette seni bekliyor olacak buna inancını sakın yitirme ve Allah en sevdiklerimizle asla onsuz yapamam dediklerimizle imtihan eder bizi ! bende işte bunları tekrar ediyorum kendime hergün her dakika.artık mantığımı değiştirdim,hiç bir şeyi öyle olmazsa olmaz diye sahiplenmiyorum.

pişman olur mu olmaz mı bilmiyorum. olacaksa niye gitti ki neden yıktı ki herşeyi? değersizlik hissi çok berbat. en çok da bunu yaşıyorum. bana değer verseydi böyle bitmezdi diye.

teşekkür ederim güzel sözlerin ve dileklerin için....
 
arkadaşlar seda diker in ayrılık sonrası neler yapmalı, nasıl atlatılır,nasıl telepatik bağ kurulur gibi yazılarını okudum bi süredir. sonunda bi teknikten bahsediyordu hem bu acıyı üstünden atmak hem de çekim yasası-aşk-affetmek.... üstüne. çokca deneyen ve olumlu sonuç alanları okudum.daha sonra o tekniğin aslında "ho'oponopono yöntemi" diye bir yöntem olduğunu gördüm. bi kaç gündür okuyorum ve aklıma yattı.bunu uygulayan ya da bilen var mı?
 
İLİŞKİLER İÇİN FARKLI BİR TELEPATİK BAĞ

Hepinize Merhaba,

Bir danışman olarak bana en çok problem yaşadığınız kişilerle aranızın nasıl düzelebileceği konusunda sorular geliyor. Eski sevgililer, mevcut sevgililer, eşler, düşmanlar, patronlar, anne ve babalar, kardeşler... Söz verdiğim gibi sizlere şimdi güzel bir trans çalışması önereceğim. Elinizden geldiği kadar uygulayabilirsiniz. Bize gelmiş ve benimle birlikte sevgi ağına bağlanmayı deneyimlemiş danışanlarım bunu daha kolay uygulayacaklar. Ya da eğitimime katılıp CD eşliğinde benim sesimle evde çalışanlar biraz daha kolay uygulayacaklar ama olsun. Bana hiç gelemeyen, fırsatı ya da maddi durumu uygun olmayan kişiler için de bilgi vermek istiyorum. Onlar da ellerinden geldiği kadar bu uygulamayı yapabilirler.

Öncelikle biraz bilgi vermek istiyorum. Yaratılmış ve yaratılacak olan tüm varlıkların, hatta şeytanın bile ruhunda, Tanrı?nın sevgisi vardır. En büyük düşmanımızın, bize kötülüklerin, haksızlıkların, üç kağıtların en fenasını yapanların da ruhlarında Tanrı?nın bir parçası var. Ve o parça sonsuz ve sınırsız saf bir sevgi içeriyor. Sadece o kişi, içinde var olan sevgiyi değil, karanlık gücünü deneyimlemeyi seçmiş. Bunu en nefret ettiğimiz kişi için bile bu şekilde düşünmeli ve görmeliyiz. Aksi taktirde, bir ayağımız her matriksin içinde kalır. Hep karanlığı, sevgisizliği deneyimlemek isteyenlerin hedefi halinde, adeta pasta gibi ortalıkta dolaşırız.

Bu, aşk ilişkimiz için de geçerlidir. Karşımızdaki erkeğin bize zarar verdiğini, terk ettiğini, tam duygularımızı ayağa kaldırmışken, kendini çektiğini hayal edin. Bu olaylar öyle çok yaşanıyor ki, biz kadınlar bazen gereğinden fazla acı çekiyoruz. Hatta onu yeniden hayatımıza çekmek istiyoruz. Bu isteğin ardında sadece yeniden sevilmek değil, belki de kadınlık gururumuzu kurtarmak, ondan özür ya da pişmanlık sözcükleri duymak olabiliyor. Bunu o kadar çok istiyoruz ki, bazen bize uzun bir ayrılık döneminin ardından küçücük, anlamsız bir mesaj attığında bile, açmamamız gereken kapıları ardına kadar açaabiliyoruz.

Tanıdık geldi mi?
Biliyor musunuz? Daha güzel bir yol var. Bunu kendi zihninizle yapmayın. Evren ile elele tutuşarak isteyin. Ruh düzeyinde isteyin. Herkesin içindeki Tanrısal sevgi ışığı vardı ya... İşte o sevgi ışığıyla muhattap olarak isteyin. Çoğumuz hep kişinin karanlık kısmından talepte bulunuyoruz. Hatta ona savaş açıyoruz ve tıpkı bataklıkta yürümeye çalışır gibi, her adımımızda daha çok batıyoruz.

Bunu yapmak kolay değildir. Biliyorum. İnsan nefsine hakim olamayabiliyor. Duygularına yenilebiliyor. Hiçbir hesaplaşmayı Tanrı?nın adaletli ellerine teslim edemiyor. Çünkü bu konuda Tanrı?ya bile güvenmeyebiliyor. İnsanın içi bir kez yanmayagörsün. İntikamların en büyüğü ile bile tatmin olamayacağını sanır. Hatta bir daha asla düzelemeyecek ilişkilerin eskisi gibi olmasını ister. Mantıksız beklentilere girebilir.
Şimdi size vereceğim çalışma, eğer işleri Tanrı?ya havale edebilirseniz, ama gerçekten ve içten havale edebilirseniz, çok işinize yarayacak ve belki de mucizevi sonuçlar alacaksınız.
Öncelikle, sessizce bir kanepeye uzanın. Derin derin burnunuzdan nefes alın. Artık alamayacağınız noktaya kadar alın. 5 saniye kadar tutun ve sonra yavaşça ağzınızdan nefesinizi bırakın.

Bu nefesi tam 3 kez tekrarlayın.
Daha sonra bedeninizin bütün ağırlığınızı uzandığınız kanepeye verin. Kaslarınızı bilinçli olarak gevşetin. Göz kapaklarınız kapalı kalsın ama göz bebeklerinizi çok yukarı, adeta saç diplerinize bakacak şekilde yukarıya dikin ve o halde hızla derin bir nefes daha alın. 5 saniye kadar hem gözlerinizi hem de nefesinizi yukarıda tutun. Ve 5 de hem gözlerinizi normale getirin hem de nefesinizi verin.
Bunu da 5 kez yapın.

Gözlerinizin önünde kıpkırmızı bir elma hayal edin. Onu elinizde tuttuğunuzu hayal edin. Elmanın soğuk mu sıcak mı olduğunu hissedin. Yakından bakın ve kabuğundaki çizgileri gözlemleyin. Bir ısırık alın. Tatlı suyunu ağzınızda hissedin ve hayalinizde bu lokmayı çiğneyerek yutun. Hatta tadından haz alın.
Elma sevmiyorsanız başka bir meyveyi hayal edebilirsiniz.
Ve şimdi, problem yaşadığınız kişiyi hayalinizde karşınızda görün. Boşlukta ve öylece... Ya da onunla en son problem yaşadığınız mekanda ve olayda hayal edin kendinizi. O andaki olumsuz duygularınızı yenibaştan yaşayın. Vücudunuzda bu acının, öfkenin, suçluluğun ya da korkunun, ya da hangi duygu varsa onun yerini tespit edin. Belki de göğsünüzde bir ağırlık ya da midenizde bir bulantı, ya da boğazınızda yumru olarak onu hissedeceksiniz.

Şimdi bu kişiye duygularınızı aktarmaya başlayın. Sesli olarak ve gözlerinizi açmadan, trans halinizi bozmadan, onun yüzüne söyleyemeyeceğiniz şeyler de dahil olmak üzere, her şeyi söyleyin. Birbiriyle çelişen şeyler de ifade edebilirsiniz. Örneğin ?senden nefret ediyorum. Defol git. ? der demez hemen ardından ?Yalvarırım gitme. Sadece benim ol. Beni bırakma. Beni yeniden sev? diyebilirsiniz.

Ona duygularınızı anlatın. Sonra bu duyguların tepkilerini verin. Mesela ?seni öldüreceğim.? Gibi... Daha sonra ona öfkeliyseniz cezalandırın. Kafanıza göre ona ceza kesebilirsiniz. Suçluluk duyuyorsanız af dileyin. Ne yaparsa kendinizi iyi hissederdiniz? Onu da ondan talep edin. ?Bana geri döneceksin. yalvaracaksın. Af dileyeceksin.? Gibi...
Bunu o kişinin karanlık kısmına söyleyeceksiniz. Bilin ki, öfkeniz ya da hangi olumsuz duygunuz varsa, o duygu sadece o kişinin karanlık kısmına gidecek.

Tamamen içinizi boşalttığınızdan emin olun. Bunu, vücudunuzdaki ağırlığın tamamen kalkmasından anlayabilirsiniz. Ve daha sonra Tanrı?dan bu ilişkiyi, bütün olayları, olumsuzlukları, herkesin ve HER İKİNİZİN DE EN YÜKSEK HAYRI İLE şifalandırmasını isteyin. Üzerinize altın rengi, sarı/beyaz ışığın yağdığını görüntüleyin ve orayı terk edin.
Tanrı katına doğru yükseldiğinizi, bedeninizi aşağıda bırakarak ruhsal bedeninizle uçarak Tanrı?nın şevkatli kollarına sığındığınızı hayal edin. Kendinizi ona teslim edin. Ona artık ne kadar yorulduğunuzu anlatın. Ve ona kalbinizden sevgi akıtın. Sözlü olarak da Tanrı?ya seni seviyorum. Şükürler olsun. Güzel olan herşey için teşekkür ederim. Seni seviyorum. Diye tekrar edin. Bu hissi kalbinizde duymazsanız, söylediklerinizin kıymeti olmaz.
Daha sonra Tanrı ile aranızda bir ışık bağı kurduğunuzu hayal edin ve onun da sizi ne kadar çok sevdiğini hissedin. Bağ kurulduktan sonra aşağıda bıraktığınız kişinin Tanrı parçasını, saf sevgi parçasını çağırın. VE BU KEZ AJANDASIZ OLARAK, hiç bir şey empoze etmeden sadece sarılın ve karşılıklı birbirinize sevgş akıtın. O kadar. Sadece sevgi akıtın. Bu sırada bir yastığa sarılarak karşılıklı sevgi akıttığınızı daha kolay hissetmeye çalışın.

Sonra birden sanki bir düğmeye bastığınızı hayal edin ve o düğmenin, yaratılmış ve yaratılacak olan tüm ruhların sevgi ve Tanrı parçalarının birbiriyle 3 boyutlu bir örümcek ağı gibi bağlandığını hayal edin. Ve bilin ki, o anda yeryüzündeki herkesle telepatik bağ içindesiniz. O ağa, o kişiden almayı, hissetmeyi arzuladığınız hisleri, ya da şeyleri, davranış modellerini isteyin. Bilin ki, eğer doğru kişi o aşağıdaki kişiyse, talepleriniz ondan gelecektir. Yok eğer daha hayırlısı varsa, ağın içinde sizi duyacak ve size o gelecektir.

Ama bilin ki muhakkak istekleriniz gerçekleşir.
Yeter ki, sevgiyi hissedin. Kalbinizdeki negatif duyguyu pozitife dönüştürebilin. Ve en önemlisi, beklentinizi gerçekten o kişiden çekin ve genele yayın. En hayırlısını TaNRI daha iyi bilir. Unutmayın.
Sevgilerimle,

Seda Diker ----ALINTIDIR----
 
Telepatik aşk

SEDA DiKER
25.07.2009

Aşkta ve ilişkilerde telepatik bağ kurmak ile ilgili birkaç haftalık bir yazı dizisi hazırlamaya karar verdim. Bu çok merak edilen konu ile ilgili sorularınız olursa, seda@lotuskadinlarklubu.com adresinden bana mail yoluyla ulaşabilirsiniz. Eminim sizin de başınıza sık sık geliyordur. Sevdiğiniz bir arkadaşınız durup dururken aklınıza gelir. Uzun zamandır görüşmemişsinizdir. Nasıl olduğunu merak ederken bir anda telefon çalar. O arkadaşınız arıyordur. Şaşırırsınız. 'Kalp kalbe karşıymış' diye düşünürsünüz. Oysa aslında dünya böyle kurulmuştur. Sadece biz bunun aslında her gün yaptığımız bir şey olduğunun farkında değiliz. Bunun bilimkurgu hikâyelerine yakıştığını düşünüyoruz. Sevdiğimiz bir kişiye ulaştırmak istediğimiz mesajı yollayabilmek için derin translar gerektiğini sanıyoruz. Hatta telepatik bağ kurmaktan korkuyoruz. Neticede karşımızdaki insanı kukla haline getirmek istemeyiz, öyle değil mi? Yoksa ister miyiz? İnsanlık bu bağı, farkında bile olmadan birbiriyle kuruyor zaten. Peki ama nasıl?

BENİ HİÇ Mİ SEVMEDİ?

Şimdi sıkı durun. Bu bağın en tipik örneklerinden birini, ayrılık acısı yaşarken kuruyoruz. İlişkiler bittiğinde taraflardan biri diğerini bırakmak istemez ya... Onun içindeki duygular henüz tam bitmemiştir. Son dönemde giderek yaygınlaşan ilişki modelinde, genelde acı çeken taraf kadınlar oluyor. İstisnalar var tabii. Ama genelde ilişki sona erdiğinde, kadın cep telefonu ile baş başa kalıyor. Sabah kalktığında, gün içinde iş yaparken, hatta kız arkadaşları ile buluştuğunda bile, gözü cep telefonundaki SMS mesajlarına takılıyor. 'O'ndan cevapsız çağrı almış mıdır diye kontrol etmek istiyor. Gece yatarken, kalbimizin derinliklerindeki acılar yüzeye çıkar. Çünkü beyin dalgaları belirli bir frekansın altına düşmeye başlar. İşte o dönemde kadınlar ayrılık acısını iliklerinde hissetmeye başlıyor. 'Hiç mi beni özlemiyor, hiç mi sevmedi?' gibi soruların cevaplarını belki de bin kez düşünüp mutsuz oluyorlar. İşte bu dönem, ayrılıp giden taraf için çok parlak bir dönem oluyor. Bunu hiç düşünmüş müydünüz? Hissettikleriniz ve düşündükleriniz, beyin dalgalarınız belli bir frekansa ulaştığında karşı tarafa iletiliyor. Bunun için özel bir şey yapmanıza gerek yok. Sadece sistem böyle kurulmuş. Hepsi bu. Düşündüğünüz kişi, bunu algılıyor. Ve sizi özlemiyor bile. Ne zaman ki, onu tam olarak unutuyorsunuz, işte erkek tam o dönemde, bir anda mucizevi bir şekilde sizinle iletişim kuruyor. Pek çok kadın bunu muhakkak yaşamıştır. Ne oluyor da, erkekler sanki biliyormuş gibi, tam da sizin onu düşünmeyi kestiğiniz dönemde kendilerini hatırlatabiliyorlar? Ayrılık acısı üzerine birlikte çalıştığım pek çok kadın, bu deneyimi yaşadı ve onların hikâyelerini merak edenler benim web sitemden okuyabilirler. Bu konuyu ilerde daha detaylı şekilde ele alacağım. Ama şimdilik farkına varmamız gereken tek şey bu: Telepatik bağ sayesinde, gerçek ve derindeki duygularımız ve inançlarımız, olduğu gibi düşündüğümüz, sevgiyle bağlı olduğumuz kişilere iletiliyor. Ayrılan erkekler de, terk ettikleri kadının kendisini düşünüp düşünmediğini içgüdüsel olarak hissedebiliyor. Bunu zihniyle bilmesine gerek yok. Sadece içsel bir boşluk duygusu ile birlikte o kadın akıllarına geliyor hepsi bu. Ve aramaya başlıyorlar.


KARŞINIZDAKİ, MESAJI ALGILAR

Nasıl yani? Pek çok kişi soruyor: "İyi de Seda Hanım, eğer telepatik bağ denen şey varsa, bu karşımızdaki kişiyi köle haline getirmez mi? Ayıptır. Günahtır. Böyle bir şey varsa bile kullanmamalıyız." Hiç korkmayın, çünkü zaten var olan bir şey bu. İnsanlar doğuştan bu yetenekle ve bedenle doğuyor. Beyniniz ve bilinçaltınız bunu otomatik yapıyor. Sadece, istem dışı olarak, bilinçaltınızdaki korkuları yolladığınız için, bunu kontrol altına almak ve pozitif mesajlar yollamak yeterli. Telepatik bağ kurduğunuzda, karşınızdaki kişi yolladığınız mesajı algılar, ama kendi zekâsının ve zihninin süzgecinden geçirir. Dolayısıyla asla Hollywood filmlerindeki gibi korkutucu, köleleştirici bir şey değildir. Kişi yine kendi istediğini yapmakta serbesttir. Günlerden bir gün eşimden telepatik yolla bir buket kırmızı gül istemiştim. O akşam gelirken elleri bomboştu. Hiç soruşturmadım. Daha sonra bana kendiliğinden anlattı. "Akşam sana gelirken, yolda Çingeneler bir buket kırmızı lale satıyorlardı. Almak için yanaştım ama park edecek yer bulamadığım için vazgeçtim." Sevdiklerinize yapıcı ve aşk dolu mesajlar
göndermeniz dileğiyle..


SEDA DiKER
25.07.2009 ----------ALINTIDIR---------
 
çok ilginç gerçekten..bende yaşamıştım bunu..bir ara ayrıldığımızda 5 ay boyunca adını sayıkladım..ağladım sızladım gelmedi..sonra biri çıktı karşıma onunla arkadaş olarak görüştük..çok güzel vaikit geçirdik aklıma bile gelmiyordu..tamda o günlerde bi mail geldi özledim barışalım diye..telapatik bağ doğrumu bilmem ama ben yaşamıştım bu durumu :)
 
çok ilginç gerçekten..bende yaşamıştım bunu..bir ara ayrıldığımızda 5 ay boyunca adını sayıkladım..ağladım sızladım gelmedi..sonra biri çıktı karşıma onunla arkadaş olarak görüştük..çok güzel vaikit geçirdik aklıma bile gelmiyordu..tamda o günlerde bi mail geldi özledim barışalım diye..telapatik bağ doğrumu bilmem ama ben yaşamıştım bu durumu :)

sanırım ayrıldığımız günden buyana bu tarz şeyleri okuyorum. dikkat edersen hep şu not var " Tanrıya bırakın. " yani biz diyoruz ya birbirimize sabret, zamana bırak,beddua etme, vardır bi hayır, Allah hayırlısını verir ... yani tevekkül inancı. işte tam da bu...
 
Son düzenleme:
sanırım ayrıldığımız günden buyana bu tarz şeyleri okuyorum. dikkat edersen hep şu not var " Tanrıya bırakın. " yani biz diyoruz ya birbirimize sabret, zamana bırak,beddua etme, vardır bi hayır, Allah hayırlısını verir ... yani tevekkül inancı. işte tam da bu...

kesinlikle katılıyorum yaradana bırakmak gerekiyor.. o zaten herşeyin en doğrusunu görüyor biliyor.. ama insan bazen beddua etmekten duramıyor..özellikle için çok acımışsa..dilin söylemse bile kalbin söylüyor aklın söylüyor..ne diyelim bugün mübarek gün herşeyin en hayırlısı olsun hakkımızda
 
Sana affedilmeyecek kadar büyük hata yapan birine akıl sınırlarının bittiği yerden başlayacak ceza vermek istiyorsan
Bütün samimiyetinle AFFET.
Hissedilen her şeyi arşivleyen KADER
kendisiyle en iyi biçimde ilgilenecektir...
... Şems'i Tebrizi
kuantum felsefesi ve Hz.Mevlana ...
düşünce gücünü anlayabilmek gerçekten akıl sınırlarını zorlayan bir olgu...
 
Canım dün cevap yazamadım kusura bakma, biraz rahatsızdm. Elimden geldiğince konunu takip etmeye çalışıyorum. Arkadaşım gibi oldun artık.Ben de senin için dua ediyorum. En kısa zamanda hayırlısı neyse onu yaşayalım.
 
Son düzenleme:
valla yapamazdim belki bende biliyorum ama

madem evlenmek istemiyor gider bulurdum konusurdum baktim yok mok cekiyor kafasini gozunu dagitip donerdim yola..ben senin icin herhangi bir esyamiyim 9 sene sonra aloha diyorsun diye...madem evlenmekte istemiyor artik rezilliginde daniskasini yapardim icin rahatlardi..sonrada bakardim yeni adaylara...oturup uzme kendini dugune yakin bu aksiyonu yapan evlendikten sonrada seni tek cocukla ortada birakir...hatta birakmaz cogu alir ole birakir....1 sefer yapan yine yapar
 
bu saatten sonra donse ne yazar? bu yarayi unutabilir misin? sebep ne olursa olsun, insan gibi konusup ayrilmak varken birsey demeden ayrilmak. herkes insan gibi terkedilmeyi hak eder, nasibte ayrilik varsa...
bir sure agla sizla acini yasa sonrasinda ise ileriye bak, emin ol hic kimse ama hic kimse bu kadar guvenilmeyi hak etmiyor. zaten burda kaybediyoruz bir insana belkide kendimizden dahada cok guveniyoruz, degerinden fazla deger veriyoruz.
ayrilis sebebinin arkasinda iyi bir sebep olsa bile...bu sekilde olmasi gerekmezdi...Allah yardimcin olsun..bundan sonra kimseyi kendinden daha fazla sevme.
 
Telepatik aşk

SEDA DiKER
25.07.2009

Aşkta ve ilişkilerde telepatik bağ kurmak ile ilgili birkaç haftalık bir yazı dizisi hazırlamaya karar verdim. Bu çok merak edilen konu ile ilgili sorularınız olursa, seda@lotuskadinlarklubu.com adresinden bana mail yoluyla ulaşabilirsiniz. Eminim sizin de başınıza sık sık geliyordur. Sevdiğiniz bir arkadaşınız durup dururken aklınıza gelir. Uzun zamandır görüşmemişsinizdir. Nasıl olduğunu merak ederken bir anda telefon çalar. O arkadaşınız arıyordur. Şaşırırsınız. 'Kalp kalbe karşıymış' diye düşünürsünüz. Oysa aslında dünya böyle kurulmuştur. Sadece biz bunun aslında her gün yaptığımız bir şey olduğunun farkında değiliz. Bunun bilimkurgu hikâyelerine yakıştığını düşünüyoruz. Sevdiğimiz bir kişiye ulaştırmak istediğimiz mesajı yollayabilmek için derin translar gerektiğini sanıyoruz. Hatta telepatik bağ kurmaktan korkuyoruz. Neticede karşımızdaki insanı kukla haline getirmek istemeyiz, öyle değil mi? Yoksa ister miyiz? İnsanlık bu bağı, farkında bile olmadan birbiriyle kuruyor zaten. Peki ama nasıl?

BENİ HİÇ Mİ SEVMEDİ?

Şimdi sıkı durun. Bu bağın en tipik örneklerinden birini, ayrılık acısı yaşarken kuruyoruz. İlişkiler bittiğinde taraflardan biri diğerini bırakmak istemez ya... Onun içindeki duygular henüz tam bitmemiştir. Son dönemde giderek yaygınlaşan ilişki modelinde, genelde acı çeken taraf kadınlar oluyor. İstisnalar var tabii. Ama genelde ilişki sona erdiğinde, kadın cep telefonu ile baş başa kalıyor. Sabah kalktığında, gün içinde iş yaparken, hatta kız arkadaşları ile buluştuğunda bile, gözü cep telefonundaki SMS mesajlarına takılıyor. 'O'ndan cevapsız çağrı almış mıdır diye kontrol etmek istiyor. Gece yatarken, kalbimizin derinliklerindeki acılar yüzeye çıkar. Çünkü beyin dalgaları belirli bir frekansın altına düşmeye başlar. İşte o dönemde kadınlar ayrılık acısını iliklerinde hissetmeye başlıyor. 'Hiç mi beni özlemiyor, hiç mi sevmedi?' gibi soruların cevaplarını belki de bin kez düşünüp mutsuz oluyorlar. İşte bu dönem, ayrılıp giden taraf için çok parlak bir dönem oluyor. Bunu hiç düşünmüş müydünüz? Hissettikleriniz ve düşündükleriniz, beyin dalgalarınız belli bir frekansa ulaştığında karşı tarafa iletiliyor. Bunun için özel bir şey yapmanıza gerek yok. Sadece sistem böyle kurulmuş. Hepsi bu. Düşündüğünüz kişi, bunu algılıyor. Ve sizi özlemiyor bile. Ne zaman ki, onu tam olarak unutuyorsunuz, işte erkek tam o dönemde, bir anda mucizevi bir şekilde sizinle iletişim kuruyor. Pek çok kadın bunu muhakkak yaşamıştır. Ne oluyor da, erkekler sanki biliyormuş gibi, tam da sizin onu düşünmeyi kestiğiniz dönemde kendilerini hatırlatabiliyorlar? Ayrılık acısı üzerine birlikte çalıştığım pek çok kadın, bu deneyimi yaşadı ve onların hikâyelerini merak edenler benim web sitemden okuyabilirler. Bu konuyu ilerde daha detaylı şekilde ele alacağım. Ama şimdilik farkına varmamız gereken tek şey bu: Telepatik bağ sayesinde, gerçek ve derindeki duygularımız ve inançlarımız, olduğu gibi düşündüğümüz, sevgiyle bağlı olduğumuz kişilere iletiliyor. Ayrılan erkekler de, terk ettikleri kadının kendisini düşünüp düşünmediğini içgüdüsel olarak hissedebiliyor. Bunu zihniyle bilmesine gerek yok. Sadece içsel bir boşluk duygusu ile birlikte o kadın akıllarına geliyor hepsi bu. Ve aramaya başlıyorlar.


KARŞINIZDAKİ, MESAJI ALGILAR

Nasıl yani? Pek çok kişi soruyor: "İyi de Seda Hanım, eğer telepatik bağ denen şey varsa, bu karşımızdaki kişiyi köle haline getirmez mi? Ayıptır. Günahtır. Böyle bir şey varsa bile kullanmamalıyız." Hiç korkmayın, çünkü zaten var olan bir şey bu. İnsanlar doğuştan bu yetenekle ve bedenle doğuyor. Beyniniz ve bilinçaltınız bunu otomatik yapıyor. Sadece, istem dışı olarak, bilinçaltınızdaki korkuları yolladığınız için, bunu kontrol altına almak ve pozitif mesajlar yollamak yeterli. Telepatik bağ kurduğunuzda, karşınızdaki kişi yolladığınız mesajı algılar, ama kendi zekâsının ve zihninin süzgecinden geçirir. Dolayısıyla asla Hollywood filmlerindeki gibi korkutucu, köleleştirici bir şey değildir. Kişi yine kendi istediğini yapmakta serbesttir. Günlerden bir gün eşimden telepatik yolla bir buket kırmızı gül istemiştim. O akşam gelirken elleri bomboştu. Hiç soruşturmadım. Daha sonra bana kendiliğinden anlattı. "Akşam sana gelirken, yolda Çingeneler bir buket kırmızı lale satıyorlardı. Almak için yanaştım ama park edecek yer bulamadığım için vazgeçtim." Sevdiklerinize yapıcı ve aşk dolu mesajlar
göndermeniz dileğiyle..


SEDA DiKER
25.07.2009 ----------ALINTIDIR---------

elifzeynep arkadaşım... yazdıklarını 1 inci sayfadan son sayfasına kadar her sayfada senin için dua ederek okudum.Allahım dedim sen o kızın acısını dindir yardımcısı ol sabır ver kuvvet ver onun için hayırlrsı ne olucaksa onu ver.Ve son sayfalara doğru o adamın senden özür dilediğini düşünüyodum seni kaybetmemek için uğraştığını...ama yapmamış.Senin gibi ağır başlı konuşmalarından kişiliğini anlayabildiğim bi insanı kaybetmese 35 yaşından sonra sen gibi bi şansı yakalayamıcanı farketse iyi olur.Farketmesede aptallığına yansın. Sen kendini üzmemeye uğraş lütfen zaten çok güçlü bi kızsın baksana.HERSEY GÜZEL OLSUN BUNU DİLİYORUM
 
bu saatten sonra donse ne yazar? bu yarayi unutabilir misin? sebep ne olursa olsun, insan gibi konusup ayrilmak varken birsey demeden ayrilmak. herkes insan gibi terkedilmeyi hak eder, nasibte ayrilik varsa...
bir sure agla sizla acini yasa sonrasinda ise ileriye bak, emin ol hic kimse ama hic kimse bu kadar guvenilmeyi hak etmiyor. zaten burda kaybediyoruz bir insana belkide kendimizden dahada cok guveniyoruz, degerinden fazla deger veriyoruz.
ayrilis sebebinin arkasinda iyi bir sebep olsa bile...bu sekilde olmasi gerekmezdi...Allah yardimcin olsun..bundan sonra kimseyi kendinden daha fazla sevme.

evet beni de en çok yaralayan bitiş şekli oldu. hala da içimde kalan o oldu. en azından bi görseydim,bakabilseydim bi veda edebilseydim. herşey havada kaldı. keşke böyle olmasaydı... kısmet..
zaten uzun bir süre kimseye güvenemem ben,uzak gibi o hisler. hani derler ya güven tek kullanımlık bişey diye, bunu çok iyi anladım. seviyor muyum? evet hala seviyorum ama onursuz bir sevgi değil bendeki. seviyorum,affettim ama unutmadım unutamam. bunlar tekrar olma ihtimali için aralık bırakılan kapılar değil, içimden geçenler. hayatımdan bir evcil hayvan çıkarsam bile onu günlerce özlerim ben. kaldı ki hayat arkadaşı olarak seçtiğim insanı nasıl özlemem....onsuz çok zor özlüyorum ama elim gitmiyor tlfna. ben şunu öğrendim. herşey içinde bir özsaygı taşıyorsa kıymetli ve güzel.vedalar yakışır şekilde olursa, o ayrılık bile insanın yüzünde bi tebessüm oluşturuyor. ama bizimki öyle olmadı...

elifzeynep arkadaşım... yazdıklarını 1 inci sayfadan son sayfasına kadar her sayfada senin için dua ederek okudum.Allahım dedim sen o kızın acısını dindir yardımcısı ol sabır ver kuvvet ver onun için hayırlrsı ne olucaksa onu ver.Ve son sayfalara doğru o adamın senden özür dilediğini düşünüyodum seni kaybetmemek için uğraştığını...ama yapmamış.Senin gibi ağır başlı konuşmalarından kişiliğini anlayabildiğim bi insanı kaybetmese 35 yaşından sonra sen gibi bi şansı yakalayamıcanı farketse iyi olur.Farketmesede aptallığına yansın. Sen kendini üzmemeye uğraş lütfen zaten çok güçlü bi kızsın baksana.HERSEY GÜZEL OLSUN BUNU DİLİYORUM

çok tşk ederim canım güzel sözlerin için...
neden bilmem onun için kötü hisler geçmiyor içimden,yapamıyorum.bu sevgiden mi bilmiyorum ama ben bunca zaman yanlış birini sevmiş olamam.bazı zamanlar gözlerimi kapatıp onun karşımda olduğunu düşünüyorum ve sadece ona neden yaptın diye sorduğumu düşünüyorum. sonra da gözlerim doluyor.
belki de unuttu hayatına devam ediyor. şu an bunu yazmak bile içimi acıtıyor yazıp yazıp siliyorum ama malesef hayat bu. niyetim onun bana gelip sürünmesini görmem falan değil aksine ben onun da benim de mutlu şekilde yolumuza devam etmemizi diliyrum Allah tan. çünkü ne ben eski benim ne benim gözümdeki o eski o, ne de biz eski biziz. çok zor artık. üzülüyorum evet ama geçecek biliyorum...

Durum ne canım? Hala aramadı mı?

yok tatlım ne o ne ben aradık.......
 
Son düzenleme:
evet geçiyo bende 3 sene beraber olduğum adam tarfından terkedildim beni sevdiğine emin değilmişş.başta çok üzülüyodum ama unutucağıma inanıp geçcek yakında diyeee diye geçti gitti.allah bundan sonra kendinden emin karakterli ne istediğini bilen hayırlı bi insan çıkarsın karşımıza
 
allah sabır versin canım yaşadığın şey çok zor. ama allah sabrını verir sen içini ferah tut. ileriye bak. vardır bunda da bi hayır.
evlenip ayrılmaktansa, şimdiden ayrılmak daha hayırlıdır belki...
 
Tüm sayfalari okudum ve acini gercekten icimde hissettim, agladim.
Onca yildan sonra bana zaman ver diyip, seviyorum dedigin insana en büyük aciyi yasatmak hangi insanliga anlamiyorum.
Senden gelecegini calmis resmen. Hayallerinizi, onca yasanmisligi hice saymis.
Yok ben düsündümde yapamayacagim demek icin biraz gec kalmis.
Tamam mantikli olmak iyidir hostur ama eger arada sevgi, ask varsa mantik zaten etkisini yitirir.
Neyse bence artik niye, neden diye düsünmek sana daha aci verir.
Bu saatden sonra arasa bile ne farkeder ki, ne diyecek sana, kusura bakma aklim biraz karismisti biraz kafami dinledim simdi iyiyim hadi devam edelim mi diyecek?
Peki senden giden onca seyi sana geri verebilecek mi? Saatlerce döktügün gözyaslarin ne olacak peki?
Bundan sonra kendine yasayacaksin en dogrusu bu. Hep yapmak isteyipte yapmadiklarini yap mesela.
Sen zaten durumu kabullenmissin, bundan sonrasi daha kolay olacak.
Allahim yüregine ferahlik, icine huzur ve senin icin ne hayirliysa onu sana nasip etsin insallah.
 
konunu okudum ben de ve içim sızladı o acı dolu günlerim geldi aklıma....4 yıllık beraberlikten sonra sadece bunalduım sıkıldım diyerek terketti.tam da atanamadığımı öğrendiğim gün..çok çabaladım belki hata yaptım.geri döndürmeye çalıştım..ne kadar aptalmışım demiyorum yaptığım hiçbişeyden pişman olmadım.şuan "keşke" şunu yapsaydım dediğim hiçbir şey yok çünkü.ve sonrası...tam üç yıl boyunca belli aralıklarla mesaj attı mail attı iki ke yüzyüze görüşştük.ama sonuç sıfır....sevdiğim için çok taviz verdim.ama olmadı demek ki allahım beni ona layık görmedi..hayırlı olmadığını yitip giden üç yılımdan sonra anladım.beni ofislerinden kovduğu gün yüzüme kapana o kapıya gözlerim dolu tek şu cümleyi söledim:" rabbim size bu ofisin hayrını göstermesin..."bir hafta önce haberini aldım arkadaştan.ileri çok kötüymüş batıyolamış.kendisi de setteki düzgün olmayan kızlarlaymış.film şirketleri vardı.herkes az çok bilir nasıl bir ortam olduğunu.ben öğretmenim lise mezunu olmasına rağmen beni aşağılamaya başlamıştı...çok yazdım kusura bakmayın..demek istediğim ağlayn üzülün ama hayırlısını isteyin.o kadar dua edip de eğer kabul olmuyorsa rabbimin bir bildiği vardır deyin....dilerim hayatımıza bizi mutlu edecek gerçekten hakedecek bir insan çıkar...

"Acı, kendisiyle savaşıldığı için acıtıyormuş. Ona teslim olunduğunda ise alışıyormuşsun varlığına. Anladım ki acıyı dibine kadar yaşayıp bitirmek gerekiyormuş. Yoksa bir kanser gibi yayılıyor tüm hayatına."
 
KK yı her açışımda ilk buraya bakıyorum hemen geri dönüp dönmedediğinden çok nasıl hissettiğini merak ediyorum ama forumda birkaç yazına denk geldim sanırım gerçekten Allah sana büyük sabır vermişki ilk günkü acını görmedim.tabi bide içine sormak lazım :( canım benim Allah gün geçtikçe acını daha da soğutacak ve hayırlı kapılar açacaktır inş.sana.
 
Back
X