Merhaba arkadaşlar, biraz uzun olacak, kusura bakmayın lütfen.
Çok uzun zamandır böyle hissediyorum. Eskiden o ne yaparsa yapsın yine de sorunu kendimde bulurdum. Hep “O haklı, benim iyiliğimi istiyor, ondan iyisi yok.” diye düşünürdüm. Ama artık öyle değil. O kadar manipülatif, o kadar yalancı bir insan ki… Yıllardır, daha ben çocukken bile, bana bir hiç olduğumu, asla bir şey başaramayacağımı, kimsenin beni sevmediğini ve sevmeyeceğini empoze etti. Daha doğrusu, bana bunu inandırdı.
Size baştan anlatayım:
Ben daha ilkokula bile gitmezken, o evin büyük kızı olarak anneme ev işlerinde yardımcı olurdu. Genelde zaten büyük çocuk çalışır, daha fazla sorumluluğu olur; küçük çocuk daha az sorumluluk alır, tüm dünyada bu böyledir. Bizim evde de durum böyleydi. Annem zaten çok temiz ve titiz bir kadındır, ona fazla iş bırakmazdı. Genelde yerleri girgiklamak , çekyat düzeltmek, sofra bezi sermek gibi ufak işleri yapardı. O da nâdir annem onu bile bırakmazdı.
Ama o, bunu kendine yediremedi. “Ben yapıyorsam sen de yapacaksın.” kafasına girdi. Aramızda 3 yaş var. Ben daha ilkokula bile gitmiyordum.
Her Allah’ın günü bana “Sen tembelsin, pissin, hiçbir şeye yaramıyorsun, el âlemin çocukları neler yapıyor.” diye canımı okurdu. Bilirsiniz, psikolojide bir kural vardır: Biri bir şeyi ne kadar çok derse, o şey doğru da olsa yanlış da olsa bir süre sonra inanılır. Bende de öyle oldu. Bir süre sonra kendimi gerçekten tembel, işe yaramaz biri olarak görmeye başladım. Çünkü benim kafamda o ne diyorsa doğruydu. O, “Sen böylesin” diyorsa, öyleydim. Başka açıklaması olamazdı. Çünkü gözümde o dünyanın en iyi, en merhametli, kimseye kötülük yapamayan biriydi. Hep öyle derdi, ben de öyle inanmıştım.
Tabii, annemin ve babamın beni hiç savunmaması da bunda büyük etkendi. Tabiri caizse beni bir sırtlanın önüne attılar ve gittiler.
Hiç unutmuyorum, küçükken kuzenimle beraber üçümüz fotoğraf çekiyorduk. Fotoğrafı çektik, fotoğrafa baktı baktı ve “Ne kadar malsın! Bak (X)’e, ne kadar düzgün poz vermiş. Poz vermeyi bile bilmiyorsun, adam gibi gül!” diye kızdı. Kuzenim bana bakıp güldü. Sanırım ilkokul 1. sınıftaydım. Annem de yanımızdaydı, hiçbir şey demedi. “Sen neden kardeşini aşağılıyorsun, neden rencide ediyorsun?” demedi. Hiçbir şey demedi.
Kendimi o kadar aşağılanmış hissettim ki… Sonra yine fotoğraf çektik.
Buraya kadar kimse için sorun yoktu. Onun beni aşağıladığı, rencide ettiği her an, kimse için bir problem değildi. Çünkü artık ben kendi gözümde bile yetersizdim. O, “Sen malsın.” diyorsa öyleydim.
Şimdi, bunu niye anlattım? Daha küçücük bir çocukken bile ne kadar manipülatif biri olduğunu görün istedim.
Asıl sorun ise son 3–4 yıldır var, özellikle de son 2 yıldır… Hayatım cehennem gibi.
Yazın bilirsiniz, geceleri çok sıcak olur ve kimse doğru düzgün uyuyamaz. Ben de uyuyamazdım, sağa sola döner dururdum. Her yıl bu böyleydi. Ama o yıl her gece ağlıyor, tüm evi ayağa kaldırıyordu. Ne olmuş? Ben bilerek sırf onu uyandırmak için ses yapıyormuşum.
Bakın, her gece, gece 2–3 gibi evi uyandırır, ağlar, bağırır çağırırdı. “Sen bunu bilerek yapıyorsun!” derdi.
Adım sesinden, yatakta sağa sola dönme sesinden, telefonu masaya koyarken çıkan küçücük sesten bile olay çıkarırdı. Bu iki yıl böyle sürdü. Artık aynı odada uyumuyorum. O yatağında, ben ise salonda yerde ya da çekyatta uyumaya başladım. Ama yine de bitmedi. Benimle derdi hiç bitmedi.
Yakın zamanda maalesef bir taciz olayı yaşadım. Kaçmaya çalışırken başımı yaraladım, kafatasım çatladı. Psikolojim tamamen bozuldu. O olayı hatırlamak bile istemiyorum. Bana diyordu ki:
“Senin suçun! Senin mallığın yüzünden oldu. Sen, etrafındaki insanların ne mal olduğunu bile anlamaktan aciz bir insansın.”
Her kavga ettiğimizde de bana, “Kafanın diğer yarısını da ben kıracağım.” diyordu. Yani amacı tamamen canımı yakmaktı. O zaman 17 yaşındaydım.
Daha yeni yeni anlıyorum bunun normal olmadığını. Bir gün okulda rehberlik hocasıyla konuşurken, “Her şey benim yüzümden oldu. Eğer aptal olmasaydım bunlar başıma gelmezdi.” dedim. Rehberlik hocası, “Öyle şey mi olur? Nereden bilecektin? Kendini bir daha sakın suçlama.” dedi.
Tam o anda jeton düştü. “Evet ya, gerçekten benim suçum değildi ki! Neden ablam beni suçladı?” diye düşündüm.
Avukata bile yanımda, “Benim kardeşim mal, dostunu düşmanını ayırt edemiyor.” demişti. Avukat da bana acıyarak bakıp, “Kız nereden bilsin başına bunların geleceğini?” deyince hemen yan çizdi ve lafı yumuşattı.
Bu arada, en başta annem hep sessiz kalırdı ya, beni öldürse bile bir şey demez ya da onu desteklerdi… İşte bu olaydan sonra annem, herhalde kızını kaybetme korkusundan dolayı, beni savunmaya başladı. O zaman anladım ki:
“Demek ki bu evde herkes her şeyin farkındaymış da bir tek ben uyuyormuşum.”
Annem artık beni savununca o iyice çığırından çıktı.
Bakın, her gün mutlaka bana bulaşmasa, kavga etmese olmaz. Sürekli “deli” der, taciz olayını hatırlatır, aşağılar. Ben sessiz kaldıkça daha çok delirir, daha çok kavga çıkarır.
Lavaboya girerim, “Bak anne, bilerek yapıyor! Tam ben girecekken girdi.” der. Sanki alnımda “lavaboya gireceğim” yazıyormuş gibi.
Banyoya girerim, kapıya vurur: “Çık, banyo yapacağım.” der. O banyoyu burnumdan getirir. Balkona çıkarım, “Bak anne! Tam ben balkonda kitap okuyacakken bilerek girdi!” der, kavga çıkarır.
Odama girerim, sırf yüzünü görmeyeyim diye çıkmam. Bu sefer odaya gelir:
“Her gün sığır gibi yat! Bu oda ahır gibi oldu senin yüzünden. Odamdan soğudum.” der.
Yani mutlaka kavga çıkarmak için bahane bulur. Artık evde nereye kaçacağımı şaşırdım.
Bir de artık beni kontrol edemiyor ya, artık ne mal olduğunu hem ben hem annem hem babam anladık ya, daha da anormal oldu.
Bana, “Seni delirtmeden durmayacağım!” diyor.
Ne yapacağım? Tek isteğim evden gitmek, ondan kurtulmak. Ama gidecek yerim de yok. Ne yapacağım?