- Konu Sahibi umut_sahili
-
- #121
İyi de en başta yazmışsın sabahın köründen akşamın geç saati diye. İlkokul 1 lere oryantasyon yapılıyor ilk hafta. 9da derse girdiler 12 olmadan çıktılar. Bilmeyen de çocuğu ıssız adaya bırakıp gittin sanacak. Biz küçükken sokağa çıkar oynardık. Annemiz aklımıza gelmezdi. Şimdi aynı şekilde yaşıtları ile okulda vakit geçiriyor. Ne dram yarattınız...Okulun ilk haftası. Okul yönetimi sabahın bir vaktinden, akşamın geç saatine dek olan uzun okul gününe çocuğunuzun alışacağını söylüyor. Birkaç gün geçiyor. Ama durum gittikçe daha kötüye gider gibi. Ağlama krizleri artmış halde. Okula gitmek istemeyen. çocuğunuzun bu davranışının geçeceği söyleniyor size. Üstelik ağlasa da, okula gitmemek için dirense de, onu her gün o saatte o okula getirmeye devam etmeniz bekleniyor sizden. Ne de olsa bunları söyleyen yıllardır bu işi yapmış tecrübeli yöneticiler, okul psikologları. Ağlamasının, manipüle edici bir davranış olduğuna neredeyse inanacak gibisiniz. Ta ki bu yazıyı okuyana kadar!Ağlama bir sinyal. Çocuğun yaşadığı duyguları dışa vurma hali. Evet, çocuk bir süre sonra susuyor. Ancak susması, sorunun ortadan kalktığını göstermiyor. Çünkü çoğu uzman ayrılmanın başarısına, ağlama davranışının sona ermesi olarak bakıyor; duyguya değil. Çocuğun ağlamaması korku, endişe gibi duyguların sona erdiğini göstermez. Sadece ağlama sinyalinin dinlenmeyeceği bir ortamda çocuk sinyal vermeyi bırakır.
Richard Bowlby diyor ki; güvenli bir bağlanma figürü yanında olmadığı zaman çocuğun stres ve kortizol seviyesi yükselir. Ve Bowlby gibi pek çok bağlanma teorisi uzmanı çocuğun kendini güvende hissettiği ikinci derece bir bağlanma figürünün varlığının öneminden bahsediyorlar. Hele 30 aydan önceki kreş deneyimlerinde çocuğun bir bağlanma figürü olmadan, tanımadığı bir ortamda tek başına bırakılması travmaya sebep olacak sonuçlar doğurabilir.Öğretmene bağlanma, çevreye alışma henüz gelişmekte olan beyin için bir süreç gerektirir. Bu yaş küçüldükçe süreç uzar. Bir hafta sonra dönüp size "Hadi artık gidin ya da yavaş yavaş binayı terk edin, dolaşın gelin" diyen okul yönetimi olursa, siz kendi iç sezgilerinizi dinleyip, çocuğunuzun buna hazır olup olmadığına kendiniz karar verin. Sonuçta çocuğunuzu en iyi tanıyan sizsiniz.Ağlarken çocuğu bir yabancıya bırakarak gitmenin uzun dönem negatif etkileri agresif davranışlar, okul fobisi, kabuslar olarak kendini gösterebilir. Ancak bu yabancı bir süre sonunda bir diğer bağlanma figürü haline geldiğinde ağlayan çocuğu teskin edebilir. Oysa çocuk için o öğretmen bir yabancı konumundayken, ebeveyn onu bırakıp gittiğinde, olan tek şey ağlamasının susması. Duygular ise hala orada. O yüzden çoğu zaman ebeveyn gelince ağlama devam eder. Ancak ebeveyn de bu sinyalleri dinlemez ise susan gözyaşları agresif davranış ya da içe kapanma gibi hallerle kendini gösterebilir.
Çocuk ağlıyor; çünkü hayatta kalma mekanizması 'burası güvenli değil' diyor.
Peki, ağlama olmadan okula alışma olur mu?
Evet, olur. Ancak ebeveynin bunun için hem zamana hem de iyi bir planlamaya ihtiyacı var: İşten belli bir süre izin almak, anneanneyi işin içine sokmak, diğer ebeveynin desteği gibi. Eğer hassas davranarak çocuklarımıza bu zamanı verirsek, uzun dönemde ortaya çıkabilecek pek çok davranış sorununa engel olabiliriz.
Nilüfer Devecigil
Anlatmak istediğim tam olarak buydu.
Ben zaten çocuklarımızı kreşe göndermeyelim evde pamuklara saralım demiyorum ki ben bu düşüncede olsam çalışmadığım halde geçen sene çocuğumu kreşe göndermezdim konu tamamen başka yere gidiyor,günümüz koşullarında kreş zaten mecburiyet oldu çocukların birbirleri ile zaman geçirmeleri sosyalleşmesi, problem çözebilme becerilerinin gelişmesi, paylaşmayı öğrenme ve daha birçok faydası varken ben kreşi tartışmıyorum sadece ilk etapta çocuklara yapılan yanlış bir davranışın bile ne kadar derin yaralara yol açabileceğini vurgulamaya çalıştım.Neyin eleştirisi bu? Çalışan anne ne yapacak evde bebeği kitleyip işe mi gidecek? Kreşten daha güvenli yerler mi var? Şahsen ben çocuğumu bakıcıya baktırmam ağlayabilir illaki alışacak her şeyi öğrenecek paylaşmayı arkadaşlarıyla yaşamayı etkinlikleri vs.. bazı durumlarda biraz duygusallığı bırakıp profesyonel olmak lazım biz bebeklikten itibaren dizimizin dibinden ayrılmasın diyoruz yok evlensin aynı yerde olalım elin avrupalısı üniversitede dünyayı geziyor tamam bazı şeyler maddiyat ama vizyon da çok önemli.
Ben zaten çocuklarımızı kreşe göndermeyelim evde pamuklara saralım demiyorum ki ben bu düşüncede olsam çalışmadığım halde geçen sene çocuğumu kreşe göndermezdim konu tamamen başka yere gidiyor,günümüz koşullarında kreş zaten mecburiyet oldu çocukların birbirleri ile zaman geçirmeleri sosyalleşmesi, problem çözebilme becerilerinin gelişmesi, paylaşmayı öğrenme ve daha birçok faydası varken ben kreşi tartışmıyorum sadece ilk etapta çocuklara yapılan yanlış bir davranışın bile ne kadar derin yaralara yol açabileceğini vurgulamaya çalıştım.
Ben zaten çocuklarımızı kreşe göndermeyelim evde pamuklara saralım demiyorum ki ben bu düşüncede olsam çalışmadığım halde geçen sene çocuğumu kreşe göndermezdim konu tamamen başka yere gidiyor,günümüz koşullarında kreş zaten mecburiyet oldu çocukların birbirleri ile zaman geçirmeleri sosyalleşmesi, problem çözebilme becerilerinin gelişmesi, paylaşmayı öğrenme ve daha birçok faydası varken ben kreşi tartışmıyorum sadece ilk etapta çocuklara yapılan yanlış bir davranışın bile ne kadar derin yaralara yol açabileceğini vurgulamaya çalıştım.
Aynen.
Oğlum 26 aylık. Bir şey istediği gibi olmazsa kıyameti koparıyor.
Daha biraz önce ev süpürürken bağırtısına koştum canı yandı sandım. Meğer yemek yapma oyunu oynarken kaşık küçük diye tencerenin içine düşüyormuş da ona kızıyormuş beyim..
Bir şey takmak isteyip takamazsa alıp kendim yapmıyorum tarif ediyorum kendisi yapsın diye.. İnce motor becerileri daha gelişmediği için yardım şart zaten..
Eşimin bir akrabası var. Çocukla 6 yaşına kadar aynı yatakta yattı. Hala yatıyor olabilir. İkinciyi doğurdu kıskanıyor diye ödleri patlıyor. Sezaryenli kadının 7/24 tepesindeydi gık demediler çocuğa. Hassas davranmalar falan gırla.
O çocuk için kaç okul değiştirdiler gitmek istemiyor diye. Hiç öyle evde aktivite falan da yok he. Çocuğun elinden tablet düşmüyor..
İyi de sen bu çocuğu dış dünyaya ne kadar hazırlayabildin ki?
Bir şey desen bizden iyi mi bileceksin der böylesi..
Bence de gangsta,bu işin çoğunun evde halledilmesi gerekiyor.2ci çocuğuma hamileyken grip olmuş yatıyordum.Annem benle kalamayacaktı,beni götürmeye geldi.Gitmek istemedim,ama çocuğumla da ilgilenemiyordum.Onu alıp götürdü,bana iyi geldi,yalnızca yemek yiyip ilacımı içip yattım.Bir kaç günde ayaklanınca çocuğum aklıma bir düştü,gece yarısı eşimi dürttüm,nasıl uyuyabiliyorsun,çocuğumuz yanımızda yokken diyeNe büyük hata ya, 6 yaşa kadar aynı yatak nedir?
Ben baya zorlu bir yolu geride bıraktım diyebilirim bu ağlamalar konusunda.
Oğullarımız yaşıtmış; benimki de 26. ayı doldurmak üzere.
Kolik bir bebekti, ağlamalarının sonu mutlaka morarmaya-tıkanıp kusmaya dönerdi (Bazı konularda ara ara yaşıyoruz ama çoğu gitti azı kaldı); kucağa yapışık bir bebek olmayacak derdim, evdeki hesap çarşıya uymadı öyle bir kucağa yapıştık ki bu durumda, ayrılmamız seneyi geçti. Ama çok uğraştım kendi kendine oynayabilmesi, bensiz de vakit geçirebilmesi için Esergry, sohbet muhabbet gösterdim öğrettim çekildim. Yanıma gelişinde "Annenin de işleri var" deyip gösterip pas vermedim. Annenin kendisi de çocuğunun düzenine alışmaya başlayıp orada takılı kalırsa, o loğusa kafasını ömürlük giyerse üstüne olmuyor; yorumlarda da yazmışlar katılıyorum yani arkadaşlara.
Bir yaşını doldurduğu zaman eşimle bir haftalık baş başa tatile kaçtık, oğlanı anneme bıraktım. Yanındayken ağlamalarına dayanamıyordum ve ikimiz de sağlıksız bağlanıyorduk yani bunu görmemek mümkün değildi.
Tatilde 4 gün dayanabildim, eziyete dönüştü "Çocuğum naptı, çok mu ağladı" diye diye :) Parayı marayı yaktık yarısında döndük. Bensizken biraz hırpalanmış ama çok sorun yaşamamışlar. Aslında çocuktan çok ben kendimi, beynimi yedim çocuk naptı, aman noldu, bensiz naptı diye. :))
Biz annelerde esas korku, endişe ve çocuğa da bulaştırıyoruz bunu; biraz bunu da fark ettim ve yavaştan kendimi törpülemeye çalışıyorum elimden geldiğince. Geçen sene kendimi yine kurslara attım, anneme bıraktım oğlanı. Haftanın 3 günü 3er saatlik ayrılıklara da alıştı, ağlama-peşe takılma yok.
Kreş-bakıcı konusunda takıntı derecesi güvensizliğim var ama bunu da aşacağım diyorum araştıra soruştura; oğluş tuvalet işini bu sene içinde ufaktan öğrense, yemeğini kendi yiyor zaten, kendi kendine oynama süreleri uzadı, diğer çocukların arasına karışmada sorun yok, eski halleri kalmadı (Bu sene de bir hafta kaçtık ve bir iki gün aramış bizi, sonra sorun çıkmamış).. Çocukla beraber sanki adım adım kendimi de hazırlıyorumMax. 3 yaşa kadar biz normale dönmüş oluruz diyorum, iyi gidiyoruz. Sürekli ağlamaları da azalıyor.
Şu haldeydik:
Beni görünce yüz mü buluyor artık ne yapıyorsa; bu haldeydik yani. Ama şükür geçti. Biraz kararlı olmak, yelkenleri hemen indirivermemek lazım, bu en çok onların iyiliği için..
Cok mu harikaydik demek istedim..Etraf pedagog doldu ve seans başı 300 tl oduyor millet en az ...pedagog cok mu gerekli noluyor kuzulara annelik babalık yapsak dogru duzgun aciklasak anlatsak sabretsek oynatsak parka gotursek yaaaa ne istiyoruz bu yavrulardan biz cok harika cocuklardik kaçımızın annesi pedagoga goturdu ?
Yani allah korusun derin yara diyorsunuz da camii avlusuna bırakmıyorlar ya bu insanlar, anane babanne dışında örneğin komşunuza da bıraksanız alışkın olmadığı için ağlayacaktır derin yara çocuğa uygulanan şiddet ya da anne babanın evde kavga etmesi... bence bunlar çocukta derin yaralar açar sanırım biraz abartıyoruz bizBen zaten çocuklarımızı kreşe göndermeyelim evde pamuklara saralım demiyorum ki ben bu düşüncede olsam çalışmadığım halde geçen sene çocuğumu kreşe göndermezdim konu tamamen başka yere gidiyor,günümüz koşullarında kreş zaten mecburiyet oldu çocukların birbirleri ile zaman geçirmeleri sosyalleşmesi, problem çözebilme becerilerinin gelişmesi, paylaşmayı öğrenme ve daha birçok faydası varken ben kreşi tartışmıyorum sadece ilk etapta çocuklara yapılan yanlış bir davranışın bile ne kadar derin yaralara yol açabileceğini vurgulamaya çalıştım.
Belki ler ayak bagi olmak s olmali. Cocugu umursayan da yok.Merhabalar başlıktaki gibi sorunum çocukların okula alıştırılmasında uygulanan yöntem, ağlata ağlata çocukları okula alıştırmaya çalışmak ki bana göre Bi yöntem degil saçmalık. Anlamıyorum nasıl oluyor da pedagog lar, psikologlar çocuklarınızı ağlarken kesinlikle bırakıp gitmeyin nasıl sa susuyor siz yokken diyen kişilere, kulak asmayın diye bas bas bağırıp yayın yapıyorken.,onca makale ve video varken halen bu davranış sergilenebiliyor okullarda. Çocuk siz bırakıp gidince susuyor ama alıştığı için değil duygularını bastırıyor ve hergün ağlıyor gitmicem okula diye çünkü siz onu yakınlık kuramadığı yabancı gördüğü bir ortama bırakıp çıkıyorsunuz. Bu uygulama yüzünden çocuklarda okul fobisi oluşuyor ve olan bizim çocuklarımıza oluyor. Üstelik anneler babalar bunun doğru bişey olduğuna inandırılıyor.Hangi arkadaşımla konuşsam ağlasa da bırakıyorum, gitmek istemiyor ama zorla götürüyorum diyor ben gerçekten çok üzülüyorum çocukların bu haline. Sizler ne düşünüyorsunuz bu konuda?
Esinlikld veliler syak bağıdırVelileri ayak bagi goruyor olmalilar.
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?
We use cookies and similar technologies for the following purposes:
Do you accept cookies and these technologies?