akıl verin lütfen: buraya başlık açmamak için çok sabrettim

eşin yemek konusunda haklı..
napim diye sormuş adam, sen bilirsin demek yerine eve gel deseydin çok daha farklı olurdu.. kim olsa alınır...
kabahat sadece eşinde değil..
yazdıklarından anladığım kadarıyla eskiyi unutmayıp zaman zaman sen bana şöyle yapmıştın sen bana bunu demiştin diye ortaya getiriyosun bazı şeyleri..
kırıp dökme de cabası...
ayrıca eşine babam seni bi parmağıyla ezer ne demek ya..
o da erkek.. çok ağır şeyler bunlar...
nerde ne konuşacağını, nasıl davranacağını bilmezsen daha çok üzülürsün...
erkekler o kadar saflar ki,nasıl davranacağını bilirsen idare edilmesi çok kolay aslında..
 
woaww arkadaşım helal olsun, ben dün yediğimi unutuyorum siz resmen kronolojik olarak sıralamışsınız kavgaları.. mutsuz olma sebebiniz de bu.. ben de bu kadar içimde tutsam beni de basar evlilik bir yerden sonra.. ne kadar sık boşanma lafını alıyorsunuz ağzınıza.. hepimiz biliyoruz ki bu kadar çok boşanalım diyenler boşanamıyorlar.. yani siz resmen eşinizi peşinizde koşturmak için söylüyorsunuz boşanmayı, yoksa boşanacak olan adam sahur saati telefonunu açmadığında boşardı zaten.. elbette her iki tarafta da sorun var, esas sorununuz iletişimsizlik.. ama kusura bakmayın bu kadar da narin olmayın.. her kavgada ağlamak, telefonları kırmak çok gereksiz tepkiler.. sinirlendiğinizde kendinizi sakinleştirecek birşeyler bulun ve asla kızgınken geri dönüşü olmayacak tepkiler vermeyin.. :KK34:
 
Boşanmak istemiyorsanız ne diye zırt bırt boşanıcam diyorsunuz? Evlilik bu kadar basit mi? Karşılıklı uzun uğraşlar sonucunda 11 aylık evliliğinizi mahfetmeyi başarmışsınız beraber.

11 ay bu şekilde yürüdüyse bundan sonra da yürür emin olun.


:)) elmaracım, boşanmak bu kadar gündeme gelmemeli.

ama ben eski hayatımda daha mutluydum. daha özgürdüm. bazen eski yataığımı bile özlüyorum

eşimi de seviyorum.

işte bu noktada hangisini seçeyim bilemiyorum.

biraz alttan alsa sorun çıkmayacak. benim ona tahammülüm kalmadı. çünkü sabrının son limitine kadar kullandı.
 
kızlar yorumlarınız önemli benim için.
kavgalarımıza şahit olsanız eften püften olmadığını anlarsınız.
evet biraz nazlı büyüdüm. aileme de düşkünüm. ama inanın evlendiğimden beri eşim mutlu olsun diye her şeyi yapmaya çalıştım.

kim işten yorgun argın gelip akşam 10'da otobüsle 50 km yol gidip sırf kayınvalidesi, görümcesi, eşi mutlu olsun diye 1 saatliğine oturmaya gider ki?

benim eşimle aramda 5 yaş var.

ben olgun büyütülmedim maalesef. ama eşim şehir dışında ailesi yaşamış.

bana bırak eş olmayı abi gibi yaklaşıp, "bak gabriel böyle yapıyorsun ama yanlış, şöyle yapmalısın" diye konuşmuyor.

hep benden kötülük bekliyor. ben düşmanıma bile kötülük yapamıyorum ya. en büyük kötülüğüm kızdığım biriyle konuşmamaktır.

of aramızda saygı bitmek üzere sevgi de can çekişiyor. ama eşim de bişey yapmıyor.
benim de kırgınlıklarım yaralaırm iyileşmiyor.

o kadar yolu eşin için değil kendin onları sevdiğin için gitmeyi desen ?? ayrıca incik cincik hesaplar yapıyorsunuz ben onun annesine gel dedim soğukluğu belli etmedim o belli ediyor gibi..

arkadaşım eline bir bak 5 parmagın bir mi ? sen eşinle bir misin.. bende numaradan rol yapamam mesela ne var bunda..

ayrıca kırmızı ile işaretlediğim yer o senin eşin abin değil baban değil.. sana bunları yapmanı öğütleyecek insan değil..
haa evet yeri gelir eş abi de olur ama sen evlenecek olgunluğa gelmişsin.
aklın var fikrin var bunlara ihtiyaç duymamalısın.
 
Bir de konu sahibi bir sorunları yokken , güzellikle yaklaştığında bile eşinden karşılık alamıyormuş ama güzel söz söylediğinde yanına gidip sarılıp öptüğünde de umursanmıyormuş kim olsa böyle bir şey ağırına gitmez mi kırılmaz mı :106::106:
 
canım benim eşim de haklı haksıza çok bakıyor.
ben ortada bir kavga varsa iki tarafında haksız ve haklı olduğu tarafların olduğunu düşünüyorum. yani aslında benim için mesele kavga etmemek. mutsuz olmamak.
elimden geleni yapıyorum ama o umursamıyor.
gabriel nasıl olsa barışır.

tabiki ortada kavga varsa iki tarafında hatası vardır , ama bir taraf haksız olduğunu bilirse aynı durum tekrarlanmaz

o açıdan söylemiştim,aynı zamanlarda evlenmişiz ,

ilk aylar cicim ayları derler koca bi yalan bence , daha çok birbirini tanıma ayları, aynı evde yaşamadığın için olur olmadık sebeplerden

kavga çıkabiliyor, biz bu dönemi 3-4 ayda atlattık şimdi sıkıntılarımız daha az şükür

ilk aylara baktığımda diyorum ki o zamanlar yaşadığım sıkıntılaır şimdi yaşamıyorum şimdi yaşadıklarımı da ilerde yaşamıycam

illaki denemişsindir ama eşinin hatalı olduğu konularda konuşarak sinir geçince hatasını anlat hataların üstüne yatmayın

sende hatalı olduğun durumlarda sende alttan almayı bil ki o da senden feyz alsın,
 
:)) elmaracım, boşanmak bu kadar gündeme gelmemeli.

ama ben eski hayatımda daha mutluydum. daha özgürdüm. bazen eski yataığımı bile özlüyorum

eşimi de seviyorum.

işte bu noktada hangisini seçeyim bilemiyorum.

biraz alttan alsa sorun çıkmayacak. benim ona tahammülüm kalmadı. çünkü sabrının son limitine kadar kullandı.

eski yatağını evine getir .... ne yardan ne serden olur :KK15:
 
woaww arkadaşım helal olsun, ben dün yediğimi unutuyorum siz resmen kronolojik olarak sıralamışsınız kavgaları.. mutsuz olma sebebiniz de bu.. ben de bu kadar içimde tutsam beni de basar evlilik bir yerden sonra.. ne kadar sık boşanma lafını alıyorsunuz ağzınıza.. hepimiz biliyoruz ki bu kadar çok boşanalım diyenler boşanamıyorlar.. yani siz resmen eşinizi peşinizde koşturmak için söylüyorsunuz boşanmayı, yoksa boşanacak olan adam sahur saati telefonunu açmadığında boşardı zaten.. elbette her iki tarafta da sorun var, esas sorununuz iletişimsizlik.. ama kusura bakmayın bu kadar da narin olmayın.. her kavgada ağlamak, telefonları kırmak çok gereksiz tepkiler.. sinirlendiğinizde kendinizi sakinleştirecek birşeyler bulun ve asla kızgınken geri dönüşü olmayacak tepkiler vermeyin.. :KK34:

canım benim çok güzel yazmışsın sen de. ama nasıl sakinleşeyim? o işe gidince hayat ona güllük gülistanlık. benim iş yerimde de hep aklım onda. çok zormuş bu işler.
tüm evlilikler çok mutlu da benimki berbatmış gibi geliyor.
mutsuzluğa sabredemiyorum.
 
evet küsülmez doğru. haklısınız. ben biraz ilgiyle büyüdüm. ondan da bunu bekliyorum. çok sabırsızım. dayanamıyorum.

dün karabasan gördüm salonda yatarken, gittim yanına yattım. sırtını dönüp yattı yine umursamadı. napim ben mi suçluyum yine?

bence hep sen suçlu degilsin ondada bir çok eksi taraf var ama sanırım hiç oturup konuşmayı denememişsiniz yoksa benmi yanlış anladım :44:
 
eşin yemek konusunda haklı..
napim diye sormuş adam, sen bilirsin demek yerine eve gel deseydin çok daha farklı olurdu.. kim olsa alınır...
kabahat sadece eşinde değil..
yazdıklarından anladığım kadarıyla eskiyi unutmayıp zaman zaman sen bana şöyle yapmıştın sen bana bunu demiştin diye ortaya getiriyosun bazı şeyleri..
kırıp dökme de cabası...
ayrıca eşine babam seni bi parmağıyla ezer ne demek ya..
o da erkek.. çok ağır şeyler bunlar...
nerde ne konuşacağını, nasıl davranacağını bilmezsen daha çok üzülürsün...
erkekler o kadar saflar ki,nasıl davranacağını bilirsen idare edilmesi çok kolay aslında..

ben çözemedim erkekleri. erkek olarak abimle babamı biliyorum. onlar da hiç kimseye kıyamazlar çok merhametliler.
siz nasıl idare ediyorsunuz erkekleri merak ediyorum.
 
:)) elmaracım, boşanmak bu kadar gündeme gelmemeli.

ama ben eski hayatımda daha mutluydum. daha özgürdüm. bazen eski yataığımı bile özlüyorum

eşimi de seviyorum.

işte bu noktada hangisini seçeyim bilemiyorum.

biraz alttan alsa sorun çıkmayacak. benim ona tahammülüm kalmadı. çünkü sabrının son limitine kadar kullandı.

Gab aslına bakarsan sadece erkekler alttan alır diye bir kural yok. Eşin seni çözmüş ve üzerine oynuyor. Sen salona yatınca gece herhangi bir sebeple yanına gelip ona muhtac olacağını biliyor. Senin sınırlarını zorluyor. Kötü birsey yapıyor diye söylemiyorum bunu, onun da karakteri bu.

Kavgalarınız o kadar basit ve o kadar yersiz ki. Eşine eski hayatında daha nazlı daha ilgili olduğunu hoş bir dille anlatmalısın, küserek, trip yaparak ağlayarak değil.

-Annemin doğum gününde kavga etmiştik, annesinin doğumgününde aklıma geldi üzüldüm gibi.

Ne gerek var bu tutuma simdi? Anı yasa, basit seyleri geride bırakmayı öğren. Eğer ortada namus, onur vs gibi bir sey yoksa diğer kavgalar unutulmalıdır.

Evliliğin ilk bir yılı cok tehlikeli iken siz daha da icinden cıkılmaz bir hale sokmuşsunuz. Karakterleriniz catısıyor ve sen ondan o da senden alttan almanı bekliyor.

Anlatabiliyor muyum?
 
canım benim çok güzel yazmışsın sen de. ama nasıl sakinleşeyim? o işe gidince hayat ona güllük gülistanlık. benim iş yerimde de hep aklım onda. çok zormuş bu işler.
tüm evlilikler çok mutlu da benimki berbatmış gibi geliyor.
mutsuzluğa sabredemiyorum.

ilk 2 yıl genelde çok çok zordur, düşünsene eve aldığımız bir kedinin huyunu öğrenmek için aylar veriyoruz, değil ki bu bir insan. zevkleri, renkleri, alışkanlıkları.. her ne kadar evlenmeden önce tanısak da evlenince bir sürü yeni huy keşfediyoruz. mesela ben kaç senelik evliyim eşimin cezerye sevdiğini geçen ay öğrendim :KK53:

sen aşırı tepki verdiğin için ne yapacağını kestiriyor artık, kısaca seni çözmüş. ama o daha sakin kaldığı için sen birkaç kat fazla sinirleniyorsun. rolleri değişseniz senin için o kadar harika olur ki, o meraktan deliye dönüp seni arar..ipler senin elinde olur yani :KK34: kimsenin evliliği 4/4'lük değil, sadece zamanla keşfediyorsun hangi yöntem daha iyi :KK53:
 
kızlar yorumlarınız önemli benim için.
kavgalarımıza şahit olsanız eften püften olmadığını anlarsınız.
evet biraz nazlı büyüdüm. aileme de düşkünüm. ama inanın evlendiğimden beri eşim mutlu olsun diye her şeyi yapmaya çalıştım.

kim işten yorgun argın gelip akşam 10'da otobüsle 50 km yol gidip sırf kayınvalidesi, görümcesi, eşi mutlu olsun diye 1 saatliğine oturmaya gider ki?

benim eşimle aramda 5 yaş var.

ben olgun büyütülmedim maalesef. ama eşim şehir dışında ailesi yaşamış.

bana bırak eş olmayı abi gibi yaklaşıp, "bak gabriel böyle yapıyorsun ama yanlış, şöyle yapmalısın" diye konuşmuyor.

hep benden kötülük bekliyor. ben düşmanıma bile kötülük yapamıyorum ya. en büyük kötülüğüm kızdığım biriyle konuşmamaktır.

of aramızda saygı bitmek üzere sevgi de can çekişiyor. ama eşim de bişey yapmıyor.
benim de kırgınlıklarım yaralaırm iyileşmiyor.

Tam olarak aynı olmasa da yaşadıklarında kendimi gördüm.. Ağladığımda vurdumduymazlık, bitmeyen çocukça küslükler.. Özel günlerin hep saçma sapan rezil olması.. Bizde hep özel günlerde kavga ederdik.. En mutlu günlerimi bile burnumdan getirecek bir şey mutlaka yapardı.. :KK14:

Bu kadar çok taviz verip,anlayış göstermeye çalışırken üzerine ihaneti yaşayınca yolları ayırdık..30 yaşımda başa döndüm..Zararın neresinden dönersen karmış..

İnsanı asıl mutsuz eden,asıl stres kaynağı bu günlük kavgalar... Artık sürekli tedirgin oluyorsun yine ne saçma anlamsız kavgalar çıkacak diye...

Sizin evliliğinizi düzeltebilmeniz için önce eşinin hatasını kabul etmesi gerekir.. Birlikte iyi bir terapiste gitseniz,yeniden başlama şansınız olabilir bence... Eğer ayrılmak istemiyorsan,bu fikrini aç.Ama kavga etmeden birbirinizi suçlamadan sakince konuşmaya çalışın.. Hakkınızda hayırlısı olsun.. :KK14:
 
bir an okurken kendi evliliğim geldi gözümün önüne...
ne çok benzer şey yaşamışız...
şu balık mevzusu bile aynı:) benim eşimde bana kardeşinle ayrı kahvaltı yaptın diye kızmıştı..
canım bak evlilikte bi taraf hep alttan almak zorunda çoğu zamanda dediğin gibi, biz alttan almak zorunda kalıyoruz...
hatta hep biz almak zorundayız gibi bir şey...
benim evliliğimde öyle en azından başlarda eşim de öyle umursamazdı ama ben hep kendimi şu şekilde teselli ettim..
ben bu adamı seviyorum hem de çok benim için neler yapmıyo ki neler yapmaz ki dedim hep içimden...
o konuşmadı küstü bağırdığı zamanlar oldu hep ben gittim,
yumuşak bir ses tonuyla ağır ağır sakin sakin konuştum hep öyle olunca bi müddet sonunda iletişimi sağlayabildik ve sorunlarımızı hep hallettik şükür...
canım bence hani ben alttan alıyorum taviz veriyorum demek yerine bence ben öyle yapıyorum alttan alıp onunla konuşmaya çalışıyorum... yani o kadar emek veriyoruz yazık günah evliliklerimize üç günlük dünyayı hep diyorum kendime incir çekirdeğğinin hacmini doldurmayacak mevzular yüzünden zindan ediyoruz...
ya birde ben haklıda olsam haksız da olsam, şeyide düşünürüm..
mesela önce çalışıyordum ben işim için olur omadık insanların müdürümün iş arkadaşımın işimin herşeyin sıkıntısını çektim...
yeri geliyo öyle şeylerden taviz veriyosun ki kişiliğinde neden çünkü işim diyosun emek verdim o kadar difyosun ya bu böyle uzar gider daha birçok neden var hep sabradiyosun...
bu hayatında sabrettiğin şeylerden bir tanesi...
ben eşime, ilk aşkıma, doğacak çocuklarımın babasşına, güzel günlerimiz hatrına neden hep bağışlayan ben olmayayım ki diyorum...
yani yanlış anlanmasın adam ne yaparsa yapsın değil mesela aldatsa, dayak olsa, bunun gibi affedilemeyecek şeyler var...
kırmızı çizgilerimizi çekmek lazım...
 
kızlar hepinize alıntı yapamıyorum.

ama genel olarak şunu söyliyeyim. benim suçum nazlı ve sorumluk verilmeden büyültülmek. hayatın hep mutlu gideceğine inanmak.
eşimi ben zaten onun istemediği insanlarla görüşmemekle idare ettiğimi düşünüyorum. o benim için hangi fedakarlığı yapıyor?

tamam kıyas yok. ben bana yapılan iyiliği de kötülüğü de unutmuyorum. bu kötü bişey.

ama bu anılar beni ben yaptı. evliliğin 4. gününde beni hüngür hüngür ağlattı.
sebebini de açıkca söyliyim. haklımıyım haksızmıyım lütfen karar verin:

ailem 30 metre mesafede,
eşimin ailesi 25 km mesafede..

el öpmeye ilk onlara 25 km öteye gidecekmişiz. eyvallah. ama o zaman bana "ya bu kına adeti, düğün adeti ne ki? yazılı kanun mu?" diyip düğün hazırlıklarını burnumdan getimeyecekti.

her neyse.

ben iyi olmaya çalıştıkça. o "hayır olmak zorunda değiliz. küs de yatarız, mutsuz da. gabriel nasıl olsa affeder" tavrında. ama o gabriel bitti. yeni gabriel kırılmış, toparlanammış, kindar ve daha sinirli.

bende bu halimden hiç memnun değilim.
 
sizi bir aile danışmanı paklar arkadaşım.
Sevgi değil de iletişim eksikliğiniz var...Madem ayrılmak da istemiyorsunuz ihmal etmeden bir danışmana gitmekte fayda var,en azından "ben elimden geleni yaptım" dersiniz.
Sakın pahallı diye düşünmeyin,bugün bir boşanmak kaça patlıyo insanlara,daha taksidi bitmemiş eşyalarınızı düşünün :p
 
benim annemle babam aşırı kavga ederler ama sonunda barışırlar. neden çünkü iletişimleri var.

kızlar eşimle evlenmeden önce de iletişimin öneminden bahsetmiştik.
iletişim olmazsa hiç bişey olmaz biliyorum.
işin komik tarafı, ben zaten görevim gereği sosyal bir işteyim ve hamdolsun başarımdan dolayı terfi bile aldım.
eşim ise iletşim alanında yönetici.
biz iletişim kuramıycaz da kim kuracak?
ama eşimle konuşulmuyor.

bana gerizekalı, salak, edepsiz diyor sinirlenince. daha benim böyle laf etmişliğim bile yok.
 
hepiniz çok güzel yazmışsınız. çok sağolun.

ben terapiste çok gitmek istedim. sonuçta evliliğimize dışardan 3. bir kişi bakıp karar vermesi daha doğru. yani bana göre ben, ona göre o haklı ama ikimizin de eksik yönlerini 3. bir kişi söylese objektif değerlendirmiş olur.

ama eşimin çevresi hep psikolog ve iletişimci. ve hiç inanmıyor bu mesleğe. daha kendi sorunlarını çözemiyorlar diyor.

ikna edemiyorum ki.
 
kızlar hepinize alıntı yapamıyorum.

ama genel olarak şunu söyliyeyim. benim suçum nazlı ve sorumluk verilmeden büyültülmek. hayatın hep mutlu gideceğine inanmak.
eşimi ben zaten onun istemediği insanlarla görüşmemekle idare ettiğimi düşünüyorum. o benim için hangi fedakarlığı yapıyor?

tamam kıyas yok. ben bana yapılan iyiliği de kötülüğü de unutmuyorum. bu kötü bişey.

ama bu anılar beni ben yaptı. evliliğin 4. gününde beni hüngür hüngür ağlattı.
sebebini de açıkca söyliyim. haklımıyım haksızmıyım lütfen karar verin:

ailem 30 metre mesafede,
eşimin ailesi 25 km mesafede..

el öpmeye ilk onlara 25 km öteye gidecekmişiz. eyvallah. ama o zaman bana "ya bu kına adeti, düğün adeti ne ki? yazılı kanun mu?" diyip düğün hazırlıklarını burnumdan getimeyecekti.

her neyse.

ben iyi olmaya çalıştıkça. o "hayır olmak zorunda değiliz. küs de yatarız, mutsuz da. gabriel nasıl olsa affeder" tavrında. ama o gabriel bitti. yeni gabriel kırılmış, toparlanammış, kindar ve daha sinirli.

bende bu halimden hiç memnun değilim.


Seni nazli ve kaprisli görmeyen bir tek benim sanırım :KK1:

İsteklerin her kadının isteyeceği şeyler.. Herkes karşısındakinin biraz daha anlayışlı ve hassas olmasını,düşünceli olmasını ister..

Ama senin evlilikten beklentilerin ve eşinin evlilikten beklentileri farklı sanırım.. Orta yolu bulmak imkansız olmasa gerek.. Daha fazla yıpranmadan bir şeyler yapsanız iyi olur.. :KK14:
 
hepiniz çok güzel yazmışsınız. çok sağolun.

ben terapiste çok gitmek istedim. sonuçta evliliğimize dışardan 3. bir kişi bakıp karar vermesi daha doğru. yani bana göre ben, ona göre o haklı ama ikimizin de eksik yönlerini 3. bir kişi söylese objektif değerlendirmiş olur.

ama eşimin çevresi hep psikolog ve iletişimci. ve hiç inanmıyor bu mesleğe. daha kendi sorunlarını çözemiyorlar diyor.

ikna edemiyorum ki.

o zaman bazı arkadaşların dediği gibi , zorda olsa herşeye kırıldım üzüldüm demeyip ağladığını üzüldüğünü eşine belli etme , boşanma kelimesini hiiç kullanma ve yatağını ayırma bir de böyle deneyin bakalım belki daha iyi olur , belki eşini sürekli en ufak şeye kırılıp gücendiğini sorun çıkarttığını görüpte böyle umursamaz davranıyodur :44:
 
X