Arkadaşlar burada açıköğretim güzellemesi yapmış ama boş. İnsanlara açıköğretim gibi fırsatın verilmesi bir şekilde imkanı olmayıp okuyamayanlar için bulunmaz nimet. Bunun kesinlikle olması gerektiğini düşünüyorum ama sadece öğretmenlik dışında.
Açıköğretim sınavlarının her kademesinde -ortaokul, lise, üniversitedeki bazı bölümler ve Atatürk/İstanbul Üniversitesi uzaktan eğitim bölümlerinin sınavlarında- sınav gözetmenliği yaptım defalarca. Kesinlikle çok basit sorulardı örgün eğitime göre. Nasıl bir eğitim verildiği ortada. Ben Öss’ye hazırlanıp iyi dereceyle yüksek puan alıp üniversite okumuşum. Bütün eğitim bilimleri dersini yaparak-yaşayarak öğrenmişim. Sınıf yönetimi dersinden tutun, materyal geliştirmeye kadar. Hocalarımdan birebir, yüz yüze faydalanmışım. Eğitimle ilgili bir sürü seminere, konferansa katılmışım. Stajımı yapmışım -anladık, staj AÖF’te de var-, dolayısıyla onlarla benim aynı hakka sahip olmamız saçmalığın daniskası. “Ama onlar da kendini geliştirmiş, mesleğini seviyor.” edebiyatını geçelim.
YÖK, devlet bu hakkı tanımış demek ki hak etmişler diye bir yaklaşım olamaz. Ona kalırsa ben Türkiye’nin en yüksek puanlı eğitim fakültesinden mezun olup, yüksek lisans yaparken ücretli öğretmenlik için İstanbul’da beş ilçeye başvurdum, hiçbirinden dönüş olmadı. Benim yerime iki yıllık, mobilyalı bir ismi olan bölüm mezunu kişi tercih edilmiş. Bu ülke böyle, burada yapılan her şey doğru değil.
Konu sahibi size gelince tabii ki böyle bir hak verilmişse sonuna kadar şansınızı zorlayacaksınız. Kim olsa böyle yapar zaten. Umarım iyi bir öğretmen olursunuz.