Anneye görüşmeyi bırakmak

Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
Açıkçası ben de konu başlığını okuyunca çok ekstrem, anormal şeyler bekleyip korkarak okudum. Hamileliğin ve birikmişliğin etkisiyle belkide böyle düşünüyorsun ama aslında kötünün iyisi annen. Böyle bakınca belki bir nebze daha rahatlatırsın kendini.

Annemle benim de çok iyi bir ilişkimiz olmadı her zaman, ne zamanki düzelmeye birbirimizi anlamaya başladık o sene kaybettim maalesef, düzelir miydik tamamen yoksa yine eskiye döner miydik bilmiyorum ama bir kadının en büyük yarası annesi oluyor her zaman.

Belki çocukken yaşadıkların daha ağırdır onları duysam sana hak veririm, şu anda da hak vermiyor değilim ama kendin için, kendi ruh sağlığın için görüşmeyi azalt diyorum ben.

Geldiğinde o kadar uzun kalmasın mesela, bu kadar yüz göz olunmasın mesafe olsun. Belki o zaman ilişkiniz de biraz düzelir.
Anormal şeyler yok değil, var, yazamıyorum. Tanıdık çıkarsa yine rezil olurum. Yoksa inanın var.
 
Anormal şeyler yok değil, var, yazamıyorum. Tanıdık çıkarsa yine rezil olurum. Yoksa inanın var.

Anlıyorum kolay değil tabii bu duruma gelebilmek. Yani bir hizmetçi miyim mevzusuyla olacak şey değil farkındayım. Ama yüz yüze devam ettikçe büyür de büyür, daha beter olur. O zaman yüz yüze de bakacak haliniz kalmaz.
Bence biraz uzak tut kendinden. Mesafe oldukça arada o da düşünür belki biraz ben ne yapıyorum diye.
Çok zor canını sıkma, fazla dert etmemeye çalış kendine. Hamilesin de çocuğu etkiliyor bu hisler hep.
 
Her anne bir değil, herkes anne olamıyor. Kimse durduk yere çığrından çıkmaz, demek ki seneler içinde artık hakim olamadığınız kadar dolmuşsunuz.

Kendi annem için bunu asla demem, dediğimi hayal bile edemem ama fiziken görüşmeyi kesmeniz en iyisi sanırım. Telefondan telefona.

Üstelik hamilesiniz. Artık sorumluluğunuz çocuğunuza karşı. Kendinizi bu kadar sinirlendirip yıpratmak ne annenize, ne de size zarar veriyor, en büyük zararı bebeğiniz yaşıyor.
 
Çok çok çok üzüldüm
Kimse öz annesiyle böyle olmak istemez..
Allah yardımcınız olsun 🙏
Yorum yapamıcam ne dicem bilemedim sadece iyi dileklerim sizinle..
 
Annen huysuz bir kadin net.
Ama bu kadar ortak yasam alani yaratmak bu gecimsizlige ragmen ters degil mi?
Bana kizim oyle davransa evine asla gitmem.
Annem boyle seyler yapsa ona da bi dur orada derim.
Kırmızı cizgiler cok asilmis.
50 yaşında genc bir kadin bakima muhtac degil daha az sureli ziyaretlerde bulunmali.

Acik acik konusun bu konuyu tumden küsmek yerine.
 
Yazdiklarindan cok daha huysuzu egolusu narsisti gaddarı bir annem!? var. 6 aydır konusmuyorum görüşmüyorum görüşmeyi de düşünmüyorum bu yaşıma kadar hayatımı, ruhumu kişiliğiyle mahfetti. Anlatsam.roman olur Maalesef bazı insanlarda annelik kumasi olmuyor
 
Uç bir konu evet, aldatıldım, dolandırıldım, eltim şöyle, görümcem böyle gibi bir konu değil. Bir insan bu raddeye kolay gelmez, aklında bu düşünce hemen belirmez.
1 senedir benim aklımda bu fikir var.
Kendiyle ilgili konu açmak ise çok daha uzun zamandır vardı, her seferinde tuttum kendimi, yarın bir gün ölürse, başına bir şey gelirse yazdıklarına üzülürsün dedim. Ama yetti artık.

Karakter anlatımı yapmayıp, direkt olaylardan örnekler yazacağım. Hatta sadece son bir sene ile sınırlı tutayım, daha öncesine gidersem direkt görüşme dersiniz. Geçmiş geçmişte kaldı diyelim, 1 sene ile geçiştireyim.

Önce kendimdeki kabahatten bahsedeyim, sütten çıkma ak kaşık değilim. Yaşananlar, deneyimler, birikmişler nedeniyle anneme karşı tahammülsüz ve sinirliyim. Aynı cümleyi a kişisi kursa normal tepki veriyorum, annem kurduğunda farklı. Özellikle soru sormalarından hoşlanmıyorum, basit bir konu hakkında bile en az 5 soru çıkartabilir. Çıkarsın, bunda ne var tabii, ancak soruları önemsediği için değil, sağa sola sohbet konusu olsun diye soruyor. Hiç tanımadığım Müzeyyen teyze, bizim tayinimiz nereye çıktı, neredeydik, ne zaman taşındık, hangi semtteyiz, eşim göreve gidecek, nereye gidecek, ne zaman gidecek, ne ile gidecek ve ne zaman dönecek biliyor. Tanımadığımız insanlar bizim hayatımız hakkında bilgi sahibi! Bu durum nedeniyle de tartıştık kaç kere. İnsanlarla bilgilerimizi, özelimizi paylaşma dedim en az 4 kere. Her seferinde tartışma çıkardı, her seferinde devam etti. Artık bilgi vermemeye başladık, bu sefer de beni adam yerine koymuyorsunuz diye tartışma çıkardı. Uzlaşamadık. Bu da dönüp dönüp başa saran tartışma konularından biridir.

Gelelim diğer örnek olaylara (tarih olarak karışık)

- Bize geldiğinde uzun kalır, biz karışmayız geliş gidiş tarihine, canı ne istiyorsa onu yapar. Her geldiğinde olaylar sabittir. İlk 10 gün kadar yemek yapar (akşam yemeği için), sonra ben hizmetçi miyim der, her lafı buna getirir ve yemek yapmayı bırakır. Yine öyle oldu. Bildiğimiz bir davranış, yadırgamadık. Ancak bu sefer şartlar farklı. Şimdiye kadar evime çok yakın bir yerde görev yapıyordum, şimdi ise bir buçuk saat mesafedeki başka bir ilçedeyim. Akşam geliyorum, hemen köpeğimizi gezmeye çıkarıyorum, eve dönüyorum, mutfağa geçip yemek yapıyorum. (Köpek gezdirme olayına dönüş yapacağım, köpek benim köpeğim, sorumluluğu da benim ama başka bir durum daha var) Eşim benden sonra geliyor, bu yüzden bu döngüye dahil değil. Eşimin bana sağladığı kolaylık "yemek yapma, kahvaltı yapalım, dışarıdan sipariş verelim, makarna yeter" vs. Ancak annem dışarıdan yemek istemez, kahvaltı akşam mı yapılır der istemez, makarnaya hayır der. Yani bizde olmasa daha kolay geçecek, ama geçmiyor. Kendi de yapmıyor. Durumlardan biri bu.

- Nöbetten gelmişim, uzun uzun yazmayayım, nöbet yorgunluğunu bilenler vardır, 5-10 dakika oturup mutfağa geçiş yapacağım, eşim evde.
Annem: Çorba yap
Ben: Yapamam valla bu yorgunlukla, yemek var zaten 2 çeşit, bir de turşu çıkarırım tamam.
A: (Eşimi göstererek beni dürter) Çorba yap.
Eşim: Hayır hayır, çorba morba istemem ben, yorgunsun zaten.
A: (Şansını hala zorlayıp 3. kere) Çorba yap
B: (Ben bu noktada sesimi yükseltip sert konuşmaya başladım) Yapmıyorum çorba falan ya, istemiyorum dedi duymuyor musun?
A: O istemiyor olabilir, ben eşek başı mıyım!!
B: Sana inanmıyorum, bütün gün evdesin, çorba için beni mi bekledin (bu sırada söyleniyor ama ağız içi ile, anlamıyorum ne dediğini, ama yine bir ben eşek miyim gibi laflar var, yaklaşık 5 dakika falan sürdü bu) Tamam, sus, yeter ki sus, susacaksan ben 3 çeşit çorba yaparım sen yeter ki konuşma (bu kısmı bağırarak söyledim).

Çorbayı yaptım, eşimle ben yemedik. Özellikle istediği bir çorba da yoktu, hani canı çekmiş gibi düşünmeyin, adı çorba işte.

- Köpeğimiz konusuna döneyim. Gezdirmez, haftada 2-3 defa 5 dakikalığına bahçeye çıkarır, bu kadar. Köpek benim köpeğim, kimseye sorumluluğunu atacak değilim, bana acımadığını zaten biliyorum, bari hayvana acı. Acır. Ama bizim köpeğimize değil. Komşu köpeğine. Hiçbir samimiyetimizin olmadığı, hatta isimlerini bile bilmediğimiz insanlara gidip "isterseniz köpeğinizi gezdirebilirim" diyor, onlar da kabul ediyor. Bu eşek kavun mesai bitimi eve geliyor, köpeğini gezdiriyor. Yorgun olması, hamile olması, ilçeler arası gidip gelmesi önemli değil. (İlçe demişken büyük şehir ilçesi gibi düşünmeyin, yarım saatte bir araç var.) Ama komşunun köpeği önemli.

- Ayağım ve ayak bileğim şiş, doktor bana rapor veriyor, tuvalet ihtiyacın dışında kalkmayacaksın, basmayacaksın diyor. Eşim görevde, evde yok. Atıyorum bu pazartesi günü oldu, geri kalan 4 günde raporluyum, hafta sonu da var, 6 gün dinlenme imkanım var. 6 günde benim ayağım iyileşmedi, çünkü ben dinlenemedim. Çünkü benim annem o halimde benden yemek bekledi. 1 gün özellikle yapmadım, bakalım ne olacak diye. Kendine mısır kaynattı onu yedi, ben de peynir yedim. Dışarıdan yine yemek söyleyemiyorum, istemiyor. Ha diyeceksiniz ki sen söyle isteyen yer istemeyen yemez. Her bir lokma boğazınıza dizilsin istiyorsanız söylersiniz. Öyle bir durumda yine ben eşek başı mıyım, kendine yemek söylüyorsun beni düşünmüyorsun, saygısız... aklınıza ne geliyorsa işte, bağıra çağıra söylendiğini hayal edin, o olur.

Ağlaya ağlaya köpeğimi dışarı çıkardım, ağlaya ağlaya yemek yaptım. Fark ettim ki acıdan ziyade zoruma gittiği için ağlamışım.
Bunları yüzüne vurduğum zaman cevabı "sen gelip bana ayağını mı gösterdin". Evet, ona gidip ayağımı göstermemişim. Hasta olan benim, gelip "ne oldu ayağına dur bakayım" demeyen o, ama yanına gidip ayağımı göstermediğim için suçlu benim.

Zaten bu olayda bende ipler koptu, çok bağırdım, çok ağır konuştum.

B: Sokaktan birini çağırsam bana yardım ederdi, ayağı sakat ve hamile, yazık derdi. Sen n'aptın? Domuz gibi köşende kurulu oturdun, filmini izledin, oyununu oynadın, ne yemek yapılıyor diye kontrol ettin" (hayatımda ilk kez böyle hakaret ettim, daha önce tartışmamız kavgamız oldu ama benden yana böyle hakaretleri ilk kez duydu)

A: Sen benimle konuştun mu, ayağını gösterdin mi? Ben nereden bileyim?
B: Evet, doktor da zaten kaşım gözüm için verdi o raporu, 2 gün ayağımı sürüdüm, ondan sonra da topallamaya geçtim, sırf keyfimden, biraz da böyle yürüyeyim dedim, yoksa turp gibiyim."
A: Gelseydin, gösterseydin, neymiş yemek yapmamışım. Hizmetçi miyim ben? Hizmet ederken iyi, etmeyince kötü.
B: (Burada ben tamamen koptum, hizmetçi miyim lafını o kadar sık kullanır ki, yemek yaptığı için söylüyor bunu, evinde olsa yine yapacak, bizde yapınca zoruna gidiyor) Seni boğar atarım, bir daha bu lafı söyle, boğar atarım seni. Ne hizmetinden ne hizmetçiliğinden bahsediyorsun? Temizlik mi yaptırdık sana? Market alışverişine mi yolladık, çamaşır mı yıkattık ütü mü yaptırdık? Ne yaptın? Ne? Ne?

Cevap olarak yemek yapmasından bahsetti yine. Ben de ilk 10 gün yaptın, bıraktın, ben yapıyorum, bu nasıl hizmetçilik dedim. Bu tutmayınca başka şeylere geçti, vay ben seni ne zorluklarla büyüttüm, bu sefer ama ben susmadım, çocukluğumda yaptıklarından bahsettim. Beklemiyordu çünkü hiç geçmişle vurmamıştım. O yüzden o konu uzamadı.

Hiçbir şeyden memnun olmaz, sürekli surat asar, bir şeye sevinip paylaşamazsınız çünkü yine suratıyla ve negatif yorumuyla kursağınızda bırakır.
Kardeşleriyle, teyzeleriyle, halalarıyla, akrabalarıyla kimseyle görüşmüyor, daha doğrusu onlar görüşmüyor.

Bu kadar sebep size yeterli gelir mi bilmiyorum, denizde kum tanesi buraya yazdıklarım. Bunlarda ne var diyecekler için hatırlatıyorum, son 1 sene bu.

"Ne yapacaksın peki?" diye sorarsanız, bilmiyorum. Görüşmeyi kesip hayatına normal şekilde devam edebilecek vicdandan değilim. Zaten olsaydım en az 10 sene önce keserdim görüşmeyi. Ararsa konuşuruz, aramazsa konuşmayız diye düşünüyorum şu an, ama bilemiyorum ki işte. Vicdanıma yenilip bu tarz şeyleri yine yeniden yaşamak istemiyorum, çünkü gerçekten boğarım seni dediğimde hissettim, boğmayacaktım ama vuracaktım eline koluna, ittirecektim. E böyle böyle ya cinnet noktasına gelirsem? Bir yandan gerçekten korkuyorum bir yandan da vicdanım beni rahat bırakmıyor.

Bu arada başka çocuk yok, 50li yaşlarında.


Dipçe: "aayy benim annemle aram harikadır, çok garip geldi bana" gibi yorum yazacaklar yazmasın. Ne mutlu size, şanslıymışsınız, normal bir anneniz, normal bir ilişkiniz var. Ancak benim gibi durumda olanlara bunu yazmanız yardımcı olmayacağı gibi insanın daha çok bilenmesine sebep olabilir.
öncelikle hayırlı doğumlar diliyorum. gerçekten zor bir ilişkiniz var..temel sebebi uzun kalıp evde kimse olmayınca bir şeylere sarması bence.. benim annem de senede bir kere gelir istanbula yanımıza üç kardeşiz bir de teyzem var eşi vefat etti yıllar önce tek başına yaşıyor. 4 evde toplam 1 haftayı zor tamamlar gider. hepimiz evde olduğumuz günlere denk getirmeye çalışırız ki yalnız kalmasın. haftaiçi genelde teyzeme gider onun yasin grubu var takılır kendi yaşındaki kişilerle. ama bir iki geceden fazla kalma durumu olduğunda (doğum hastalık vb) geriliyoruz. dedikleri batıyor sanki. ben de hamileyim ve doğuma son 1-2 gün çağıracağım erken doğum olursa ablam yengem o gelene kadar destek olur bir gün. doğumdan sonra da sağlığım iyi olursa 1 hafta sonra göndermeyi düşünürüm ki o da yolunu yapar kesin :)..tek çocuk olmanız onun beklentilerini artırmıştır büyük ihtimalle. kolaylıklar diliyorum
 
Allah size yardım etsin.
Tamamen iletişimi koparmayın ama bence muhakkak mesafe olsun.
Size gelemeyecek kadar mesafeli olun
 
Bize her geldiğinde ama istisnasız her geldiğinde kilo almasından yakınır, gerçekten de alır. Yine yakınıyordu bir gün, hastalık bulmaya çalışıyordu (kilo alma sebebi olarak).
Acaba bir şey yapmadığın, hareket etmediğin için alıyor olabilir misin dedim, kinayesiz, kafasına dank etmesi için, hastalıktan olmadığını anlaması için. Cevap olarak bağırdı çağırdı, ne terbiyesizliğim kaldı ne de saygısızlığım.

Gerçekten saygısızsınız. Şu an hamileyim ve okuyunca kızım sizin gibi olur diye korktum. Ne çok büyütmüşsünüz, yemek yapmak bu kasar zor değil, bu kadar mesele haline gelecek bir şey hiç değil. Yazık annenize üzüldüm...
 
Uç bir konu evet, aldatıldım, dolandırıldım, eltim şöyle, görümcem böyle gibi bir konu değil. Bir insan bu raddeye kolay gelmez, aklında bu düşünce hemen belirmez.
1 senedir benim aklımda bu fikir var.
Kendiyle ilgili konu açmak ise çok daha uzun zamandır vardı, her seferinde tuttum kendimi, yarın bir gün ölürse, başına bir şey gelirse yazdıklarına üzülürsün dedim. Ama yetti artık.

Karakter anlatımı yapmayıp, direkt olaylardan örnekler yazacağım. Hatta sadece son bir sene ile sınırlı tutayım, daha öncesine gidersem direkt görüşme dersiniz. Geçmiş geçmişte kaldı diyelim, 1 sene ile geçiştireyim.

Önce kendimdeki kabahatten bahsedeyim, sütten çıkma ak kaşık değilim. Yaşananlar, deneyimler, birikmişler nedeniyle anneme karşı tahammülsüz ve sinirliyim. Aynı cümleyi a kişisi kursa normal tepki veriyorum, annem kurduğunda farklı. Özellikle soru sormalarından hoşlanmıyorum, basit bir konu hakkında bile en az 5 soru çıkartabilir. Çıkarsın, bunda ne var tabii, ancak soruları önemsediği için değil, sağa sola sohbet konusu olsun diye soruyor. Hiç tanımadığım Müzeyyen teyze, bizim tayinimiz nereye çıktı, neredeydik, ne zaman taşındık, hangi semtteyiz, eşim göreve gidecek, nereye gidecek, ne zaman gidecek, ne ile gidecek ve ne zaman dönecek biliyor. Tanımadığımız insanlar bizim hayatımız hakkında bilgi sahibi! Bu durum nedeniyle de tartıştık kaç kere. İnsanlarla bilgilerimizi, özelimizi paylaşma dedim en az 4 kere. Her seferinde tartışma çıkardı, her seferinde devam etti. Artık bilgi vermemeye başladık, bu sefer de beni adam yerine koymuyorsunuz diye tartışma çıkardı. Uzlaşamadık. Bu da dönüp dönüp başa saran tartışma konularından biridir.

Gelelim diğer örnek olaylara (tarih olarak karışık)

- Bize geldiğinde uzun kalır, biz karışmayız geliş gidiş tarihine, canı ne istiyorsa onu yapar. Her geldiğinde olaylar sabittir. İlk 10 gün kadar yemek yapar (akşam yemeği için), sonra ben hizmetçi miyim der, her lafı buna getirir ve yemek yapmayı bırakır. Yine öyle oldu. Bildiğimiz bir davranış, yadırgamadık. Ancak bu sefer şartlar farklı. Şimdiye kadar evime çok yakın bir yerde görev yapıyordum, şimdi ise bir buçuk saat mesafedeki başka bir ilçedeyim. Akşam geliyorum, hemen köpeğimizi gezmeye çıkarıyorum, eve dönüyorum, mutfağa geçip yemek yapıyorum. (Köpek gezdirme olayına dönüş yapacağım, köpek benim köpeğim, sorumluluğu da benim ama başka bir durum daha var) Eşim benden sonra geliyor, bu yüzden bu döngüye dahil değil. Eşimin bana sağladığı kolaylık "yemek yapma, kahvaltı yapalım, dışarıdan sipariş verelim, makarna yeter" vs. Ancak annem dışarıdan yemek istemez, kahvaltı akşam mı yapılır der istemez, makarnaya hayır der. Yani bizde olmasa daha kolay geçecek, ama geçmiyor. Kendi de yapmıyor. Durumlardan biri bu.

- Nöbetten gelmişim, uzun uzun yazmayayım, nöbet yorgunluğunu bilenler vardır, 5-10 dakika oturup mutfağa geçiş yapacağım, eşim evde.
Annem: Çorba yap
Ben: Yapamam valla bu yorgunlukla, yemek var zaten 2 çeşit, bir de turşu çıkarırım tamam.
A: (Eşimi göstererek beni dürter) Çorba yap.
Eşim: Hayır hayır, çorba morba istemem ben, yorgunsun zaten.
A: (Şansını hala zorlayıp 3. kere) Çorba yap
B: (Ben bu noktada sesimi yükseltip sert konuşmaya başladım) Yapmıyorum çorba falan ya, istemiyorum dedi duymuyor musun?
A: O istemiyor olabilir, ben eşek başı mıyım!!
B: Sana inanmıyorum, bütün gün evdesin, çorba için beni mi bekledin (bu sırada söyleniyor ama ağız içi ile, anlamıyorum ne dediğini, ama yine bir ben eşek miyim gibi laflar var, yaklaşık 5 dakika falan sürdü bu) Tamam, sus, yeter ki sus, susacaksan ben 3 çeşit çorba yaparım sen yeter ki konuşma (bu kısmı bağırarak söyledim).

Çorbayı yaptım, eşimle ben yemedik. Özellikle istediği bir çorba da yoktu, hani canı çekmiş gibi düşünmeyin, adı çorba işte.

- Köpeğimiz konusuna döneyim. Gezdirmez, haftada 2-3 defa 5 dakikalığına bahçeye çıkarır, bu kadar. Köpek benim köpeğim, kimseye sorumluluğunu atacak değilim, bana acımadığını zaten biliyorum, bari hayvana acı. Acır. Ama bizim köpeğimize değil. Komşu köpeğine. Hiçbir samimiyetimizin olmadığı, hatta isimlerini bile bilmediğimiz insanlara gidip "isterseniz köpeğinizi gezdirebilirim" diyor, onlar da kabul ediyor. Bu eşek kavun mesai bitimi eve geliyor, köpeğini gezdiriyor. Yorgun olması, hamile olması, ilçeler arası gidip gelmesi önemli değil. (İlçe demişken büyük şehir ilçesi gibi düşünmeyin, yarım saatte bir araç var.) Ama komşunun köpeği önemli.

- Ayağım ve ayak bileğim şiş, doktor bana rapor veriyor, tuvalet ihtiyacın dışında kalkmayacaksın, basmayacaksın diyor. Eşim görevde, evde yok. Atıyorum bu pazartesi günü oldu, geri kalan 4 günde raporluyum, hafta sonu da var, 6 gün dinlenme imkanım var. 6 günde benim ayağım iyileşmedi, çünkü ben dinlenemedim. Çünkü benim annem o halimde benden yemek bekledi. 1 gün özellikle yapmadım, bakalım ne olacak diye. Kendine mısır kaynattı onu yedi, ben de peynir yedim. Dışarıdan yine yemek söyleyemiyorum, istemiyor. Ha diyeceksiniz ki sen söyle isteyen yer istemeyen yemez. Her bir lokma boğazınıza dizilsin istiyorsanız söylersiniz. Öyle bir durumda yine ben eşek başı mıyım, kendine yemek söylüyorsun beni düşünmüyorsun, saygısız... aklınıza ne geliyorsa işte, bağıra çağıra söylendiğini hayal edin, o olur.

Ağlaya ağlaya köpeğimi dışarı çıkardım, ağlaya ağlaya yemek yaptım. Fark ettim ki acıdan ziyade zoruma gittiği için ağlamışım.
Bunları yüzüne vurduğum zaman cevabı "sen gelip bana ayağını mı gösterdin". Evet, ona gidip ayağımı göstermemişim. Hasta olan benim, gelip "ne oldu ayağına dur bakayım" demeyen o, ama yanına gidip ayağımı göstermediğim için suçlu benim.

Zaten bu olayda bende ipler koptu, çok bağırdım, çok ağır konuştum.

B: Sokaktan birini çağırsam bana yardım ederdi, ayağı sakat ve hamile, yazık derdi. Sen n'aptın? Domuz gibi köşende kurulu oturdun, filmini izledin, oyununu oynadın, ne yemek yapılıyor diye kontrol ettin" (hayatımda ilk kez böyle hakaret ettim, daha önce tartışmamız kavgamız oldu ama benden yana böyle hakaretleri ilk kez duydu)

A: Sen benimle konuştun mu, ayağını gösterdin mi? Ben nereden bileyim?
B: Evet, doktor da zaten kaşım gözüm için verdi o raporu, 2 gün ayağımı sürüdüm, ondan sonra da topallamaya geçtim, sırf keyfimden, biraz da böyle yürüyeyim dedim, yoksa turp gibiyim."
A: Gelseydin, gösterseydin, neymiş yemek yapmamışım. Hizmetçi miyim ben? Hizmet ederken iyi, etmeyince kötü.
B: (Burada ben tamamen koptum, hizmetçi miyim lafını o kadar sık kullanır ki, yemek yaptığı için söylüyor bunu, evinde olsa yine yapacak, bizde yapınca zoruna gidiyor) Seni boğar atarım, bir daha bu lafı söyle, boğar atarım seni. Ne hizmetinden ne hizmetçiliğinden bahsediyorsun? Temizlik mi yaptırdık sana? Market alışverişine mi yolladık, çamaşır mı yıkattık ütü mü yaptırdık? Ne yaptın? Ne? Ne?

Cevap olarak yemek yapmasından bahsetti yine. Ben de ilk 10 gün yaptın, bıraktın, ben yapıyorum, bu nasıl hizmetçilik dedim. Bu tutmayınca başka şeylere geçti, vay ben seni ne zorluklarla büyüttüm, bu sefer ama ben susmadım, çocukluğumda yaptıklarından bahsettim. Beklemiyordu çünkü hiç geçmişle vurmamıştım. O yüzden o konu uzamadı.

Hiçbir şeyden memnun olmaz, sürekli surat asar, bir şeye sevinip paylaşamazsınız çünkü yine suratıyla ve negatif yorumuyla kursağınızda bırakır.
Kardeşleriyle, teyzeleriyle, halalarıyla, akrabalarıyla kimseyle görüşmüyor, daha doğrusu onlar görüşmüyor.

Bu kadar sebep size yeterli gelir mi bilmiyorum, denizde kum tanesi buraya yazdıklarım. Bunlarda ne var diyecekler için hatırlatıyorum, son 1 sene bu.

"Ne yapacaksın peki?" diye sorarsanız, bilmiyorum. Görüşmeyi kesip hayatına normal şekilde devam edebilecek vicdandan değilim. Zaten olsaydım en az 10 sene önce keserdim görüşmeyi. Ararsa konuşuruz, aramazsa konuşmayız diye düşünüyorum şu an, ama bilemiyorum ki işte. Vicdanıma yenilip bu tarz şeyleri yine yeniden yaşamak istemiyorum, çünkü gerçekten boğarım seni dediğimde hissettim, boğmayacaktım ama vuracaktım eline koluna, ittirecektim. E böyle böyle ya cinnet noktasına gelirsem? Bir yandan gerçekten korkuyorum bir yandan da vicdanım beni rahat bırakmıyor.

Bu arada başka çocuk yok, 50li yaşlarında.


Dipçe: "aayy benim annemle aram harikadır, çok garip geldi bana" gibi yorum yazacaklar yazmasın. Ne mutlu size, şanslıymışsınız, normal bir anneniz, normal bir ilişkiniz var. Ancak benim gibi durumda olanlara bunu yazmanız yardımcı olmayacağı gibi insanın daha çok bilenmesine sebep olabilir.
Bence kesinlikle araya mesafe koymalısınız
Bundan ilerisi yokuş aşağı
Sadece annenizde değil sizde de büyük bir öfke ve tahammülsüzlük var
Yanlış anlamayın suçlamıyorum bu aralar tüm insanlara karşı böyleyim ben
Biraz tek kalıp sakinleşmelisiniz
 
Hayatımda verdiğim en doğru karar annemle görüşmeyi kesmekti.
Bir düşünün bakalım hayatımda annem olduğu için şu daha iyi dediğiniz bir şey var mı? Bence yoktur. Başkası olsa silerim ama annem olunca bi düşünüyorum dediğimiz şey, başlıktaki örneklerini de gördüğümüz “aaaa ama o annen canım seni büyütmüş falan filan” diye ezbere konuşan tiplerin yarattığı baskı. Biz mi dedik bizi doğur da bak diye. Kendi isteyip doğurup büyütüyor, işine gelmeyince de “ben sana ne emekler verdim”
Ben sizi tanımıyorum, bi vesileyle evinize gelsem, yine de hamile halinizle ayağınız da bu haldeyken iş yapmanıza içim el vermez. Benim yabancı olarak gösterdiğim merhameti valideniz göstermiyorsa, kapının yolunu öğrenme vakti gelmiştir. Bu hayat sizin, doğurdu diye annenizin terbiyesizliğine adamak zorunda değilsiniz. Ben olsam giderken bir daha evime gelme der, her türlü yerden de engellerim.
 
Annenizin psikolojik bir sorunu olabilir mi? Hadi siz kötü evlatsınız ailesinden kimseyle de görüşmüyor diyorsunuz. Ki vicdansız kötü bir evlat olduğunuza da inanmıyorum. Görüşmeyin diyemem belli ki vicdanlı birisiniz ama gelip uzun uzun kalmasın 1 hafta kalsın gitsin evine.
 
Bence tam aksine vicdanın için uzak durmalısın zaten bu tarz olaylar oldukça daha çok vicdan azabı çekersin keşke demeseydim keşke yapmasaydım vs. Diye kendini daha çok yıpratırsın ama uzak dururkende annene bunu söyleyerek degil yani Ben senden uzak durmak istiyorum gibi cumleler kurmadan işlerim çok yoğun çalışma saatlerim değişti evin yüzünü zor görüyorum vs. Diye bahanelerle idare etmeyi dene birde
 
Annem hic sizin anneniz gibi degil.Aksine cok fedakardir.Sadece bunlar binde biri diyerek yazdiginiz seyler bile beni cileden cikardi.Insani sinir hastasi eder böyleleri sonra da kenara cekilip neyin var yarum niye böylesin der.Bence anneniz sizi sevmiyor.Cok egoist biri.Kendinizin, cocugunuzun ve esinizin iyiligi icin annenizle iliskinizi askiya alin .Cok üzüldüm halinize.
 
Eğer kendinizi kaybederek itip kakacaksanız görüşmeyi kesin derim... çünkü anneye,babaya el kaldırmanın ,hırpalamanın düşüncesi bile çok korkunç. Anneniz belli ki bencil bir kadın evinize gelirse hizmet beklemeyin hizmet de etmeyin... eli ayağı tutuyor el evinde değil evladının evinde istediği gibi açsın dolabı yesin ama işten gelen yorgun evladından çorba yapmasını beklemesin, kaldı ki insan olan bu kız yorgun gelir aç olur bir iki yemek hazırlayım der ama sizin anne düşüncesiz
 
Bir de kavuncum sen dogum yaptiktan sonra annene ya daha cok hirslanacaksin ve iliskiniz iyice bozulacak ya da affedip bir sekilde onunla yasamayi ogreneceksin
Ben affetmistim ama benimki kendisi de cok degismisti torunu olduktan sonra , seninkinin degisecegini sanmiyorum acikcasi
 
ben sızı cok ıyı anlıyorum bu annenın bır benzerı bende var da :)
bu kısılıkte kısılerle ılıskıler boyle oluyor ya da hıc gorusmemek gerekıyor hanı karsılıklı ıdare etme mesafe koyma durumu olamıyor ...sadece yazdıklarınızdan ıbaret olmadıgını sızı durtukleyecek tahrık edecek sinirinizi bozacak baska seyler de oldugunu adım gıbı bılıyorum ...hatta suna da emınım kesın annenızle konusmaya basladıgında sonunun kavgayla bıtecegını bılıyorsunuzdur ,normal bır konusmada bıle hep sıkayet etmesı elestırmesı yanlıs dusunmesı keske bunu konusmasaydık hay dılımı esek arısı soksaydı dedıgınızı o noktaya geldıgınızı bılıyorum yasayan bılır :)

bazı ınsanlar boyle ... bu kısıler bazılarının kardesı bazılarının kayınvalıdesı bazılarının annesı... hep en ıyısını bılırım ben ne dersem o olmalı benım agzımdan cıkan soz kanundur tarzı davranır bu kısıler, cok despot olurlar bırlestırıcı degıl ayrıstırıcı olurlar sadece altdan alması susması gereken kısı sız olursunuz

bu anneyı ben cok ıyı tanıyorum :)

ben annemle ozel zamanlarda ve bayramlarda gorusuyorum , okumus kulturlu gercekten kendını gelıstırmıs calısan ureten bır kadındır . bırsuru calısanı vardır ama bız asla anlasamayız. en son esım annen senı bırgun kanser edecek stresden uzuntuden dedı.

babamla hergun konusurum babam herseyımı bılır babamla anne kız gıbıyız :KK70: annemle hıc bır zaman anne kız olamadık, ben amelıyat olurum yok, hasta olurum yok, ıhtıyacım olur yok zaten cagırmam da haberı oldugunda da bırseye ıhtıyacın var mı demez ama bır anne olarak, o hasta olur ben hemen yetısırım amelıyat olur yetısırım. ama o bana gelmez... hasta oldugumda ev tasıdıgımda dogum yaptıgımda amelıyat oldugumda annem hıc musaıt olamadı hep yogundu hep ısı vardı hep hastaydı oyle olmasa bıle, abıme karsı da oyle babama karsı da sadece bana karsı degıl genel yapısı o... etrafındakılere de oyle bır konusur kı anlatsanız kımse ınanmaz sıze ne mınnos derler annem ıcın, annemde benı arkadasıma cekıstırmıstı , arkadasımda laf soyletmemıs hakkımda konusturmamıs kızmıs anneme , annem gelmıs bana dıyorkı bu nasıl arkadas :KK70: bende dedım kı sen nasıl annesın ? :KK70:

ya hep ya hıc

psıkolojınız saglamsa onu boyle kabul edıp duymayıp gormeyıp ıyı gecıneceksınız
ya da bayramdan bayrama goruseceksınız

ben annem de olsa huzurumu bozan herkese mesafe koymayı tercıh edenlerdenım. bende anneyım anne olduk dıye dunyayı yaratmadık herseyı sonsuz zarar verıcı sekılde yapma hakkımız yok cocuklar bızım malımız degıl annelık hakkından yararlanıp agzımıza geldıgı gıbı konusup sinir bozamayız bız anne olduk dıye cennet ayagımız altındaysa o cocuklarımız sayesınde annelık hakkını kazandık.

annem hep anne ol anlarsın anne ol goreyım senı derdı
anne oldugumda anneme daha cok kızdım kırıldım , annemı anlamadım annelıgın nasıl zor oldugunu ve cocugun degerını anladım ve bu kurdugum cumleyı bırebır anneme soyledım. benı yaratan degılsın dogumuma vesıle olansın sen anneysen bende evladım bırbırımıze karsı haklarımız karsılıklı annem olman benım psıkolojımı bozmana benı bukadar aglatmana hak tanımıyor dedım .

annenızın yapısı bu, yapacak bırsey yok degısmez mumkun degıl.bırde her ne olursa olsun haklıyken haksız duruma dusmeyın ıtıp kakma laf sayma falan olmaz, sadece anne oldugu ıcınde degıl ınsan o buyuk altımızı temızledı onun hatrına ne olursa olsun ne derse desın sakın kalmalısınız
 
boyle anne kiz iliskisi olacagina hic olmasin
uzaktan telefonla.gorusun
cocugunuz olunca anne cocuk iliskisine ornek olarak bunu mu gorecek?
ben ikinizi de hatali buldum. sizin iletisim diliniz cok yanlis. zaten soylemissiniz baskasi soylediginde sinirlenmediginiz seye anneniz soylediginde sinirlendiginizi.
cagirmayin gelmesin evinize.
 
Durum
Mesaj gönderimine kapalı.
X