günaydııın herkese:)))
dünkü heyecanlı bekleyişin sonunda nihayet behlül geldi beni almaya.. arabanın kapısını açtığımda koltukta nergisler duruyordu:)) c.tesi günü annesiyle konuşurken nergislerin çıktığını söylemiştim ve kokusunun güzelliğinden bahsetmiştik. arabayıda sarmıştı mis gibi kokusu... ilk dakikada bu jestle karşılaşmak güzeldi doğrusu.. durduk bi süre kapının önünde, nereye gidelim ne yapmak istersn dedi?? beni aldığında saat 4tü, yenek vs. için erkendi dolayısıyla. size gidelim dışarıda olmayalım dedim. bu kesde ben sana yemek yaparım... hoşuna gitti tabiki fikir, onlara gittik. annanesi karşıladı bizi. dün çok içi sıkıcı berbat bi hava vardı ankarada. canım hiçbişey yapmak istemiordu taki behlülle bi araya gelene kadar...
salonda oturmuş gazetelere bakarken elimize bi market kataloğu geçti. üzerinde yılbaşı ağacı resimleri vardı. behlül dedi ki, daha ağacı çıkarıp süsleyeceğiz.. sonra bi an birbirimize bakakaldık, hadi çıkaralım dedik:)) binanın altındaki depoya indi ve ağacı getirdi. beklediğimden de büyükmüş kocaman bişey.. ama parça parça olduğu için bunu monte etmesi bile baya sürdü. süsleride bulduk ayırdık hepsini derken bütün bunlar baya bi vaktimizi aldı.. daha ağaca biyer belirlememiz vede süsleri yerleştirmemiz gerekecek:))) tabi başka bi güne bıraktık bunu
tabi bu arada acıktık... sıra geldi benim yemek yapmama. bende fırında makarna yapmaya karar verdim. behlülü markete yolladım tabi eksik malzemeler için.. annanesine sordu ne istediğini, bizi yanıltmadı ve kırmızı şarap siparişi verdi:))) bu kezde yemek yaparken izleme sırası behlüle geldi tabiki.. zevkle oturdu mutfağa, kahvesini alıp izlemeye başladı.. bide başlarken bana mutfak önlüğü verdi:)) bende güzel bi elbise giymiştim, yüksek topulu ayakkabılar falan, üzerimin kirlenmesini önlemek istedi çocuk:)))
benim arkam dönük ona tabi çoğu zaman, konuşuyorum bi yandan.. bi ara sesi çıkmadı, dönüp bi baktım kolunu masaya dayamış, başanıda çenesine yaslamış gülümseyerek bana bakıyor:)) şöyle bi durup dedim ki, senin keyfin fazla yerinde, gidip masayı hazırla lütfen
bu arada makarnalar haşlandı, peynirli malzemesi ve başemel sosu hazırlandı ve fırına verdim. sıra salataya geldi.. onu yaparkende behlül bana sakın ben haber vermeden içeri gelme dedi.. bu sefer aldı beni bi merak. annanemiz de odasında, bize hiiiç bulaşmadı.. neyse benim işim bitti, fırındakide pişti zaten.. bunlar hazır diye seslendim, onlarıda içeri götürüp herşeyi tamamladı.. kapıyı da kapalı tutuyor tabi.. sıra beni götürmeye geldi, tabiki gözlerimi kapattırdı... elimi tutup götürdü içeri.. çooook güzel bi manzara beni bekliyordu.. ağacı camın önüne koymuştuk geçici olarak... ve o kısımda ahşap kocaman bir sehbası var.. onun üzerine hazırlamıştı herşeyi, kırmızı bi örtü sermiş, mum koymuş. iki tabak, kadehler... birde tabakların yanında iki tane kalp şeklinde çikolata vardı:)))) yere de yastıkları atmış ve müziği de unutmamış.. ona bi cd vermiştim içinde ella fitzgerald, judy garland, sinatra gibi şarkıcılar olan.. onu koymuş. birde loş bir abajur işiği vardı. bu arada evi de yüksek biyerde ve ışıl ışıl bi ankara manzarası görünüyordu camdan... yani kendi halimi anlatamam sanırım, zevkten 4 köşe demek buna az kalır çünkü.. yemekleri de yemek masasının üzerine koymuştu, beni kaldırmadı hiç, servisi orada yapıp getirdi tabakları... o kadehine sadece su koydu, bana şarap. vede annanesine seslendi, şimdi içmek istermi diye. oda içeri geldi, ortamı görünce oooo müthiş olmuş dedi çok hoşuna gitti.. bide resmimizi çekti:)))) behlül aynı zamanda bak herşey senin tarzın oldu diyerek yemek masası yerine sehbayı kullanma fikrime atıfta bulundu:))
tabi ben açlığımı falan unuttum, son derece yavaş yedim tabağımdakileri, bu arada yanaklarım ısındı tabi kızardı şaraptan. bi tane bile içsem ortamın etkisi var zaten tabi.. bi ara dansettik. çalan şarkının sözlerinde "her sabah kalktığımda seni düşünüyorum, her gece rüyamda seni görüyorum...." diyordu, bak işte oda benim gibi diye fısıldadı kulağıma. bende dedim ki hislerini senin yerine şarkılar söylüyor yada oldukça içmen gerekiyor:)) yüzüme bakıp gülümsedi, insanlar farklı kişiliklerde olur, önemli olan gözlerimde ne gördüğün dedi. sonrada bakışlarını uzun süre çekmedi zaten gözlerimden....
çok güzel bi akşamdı kızlar, hatta diyebilirim ki en güzel akşamımız buydu sanırım.. günün sonunda teşekkür ettik birbirimize, ve her zamanki gibi bitti... ve ben işteyim ama hala kendime gelemedim, aklım dün akşamda takılı kaldı..