Anszn hayatma giriyorsun, varlnla beni martyorsun...Peki ya sonra?

anane gidiyor mu derken kardeş geldi. kardeşiyle işgili gerginlik yaşayabilceğini söylemiştin sen sanırım bi ara zaten. yeniden oturma planı çıkarıyolar ailecek galiba. :) araya sen de katıl olsun bitsin işte fırsat bu fırsat. :)

işleri çokken başka biri oluyolar. duygusal olarak yalnız hissetiğimizde onların işle ilgili sorun yaşamaları kadar sorun yaşıyoruz ancak.

bunalımlardan çözümler doğar. beklemek lazım.
 

bakalım be yeniden oturma planı nasıl sonuçlanacak... istanbul bodrum ankara üçgeninde bissürü evleri var, paylaşsınlar gitsin işte.. araya katılma fikri çok iyi, teklif edermişim, ya hazır bu mevzular açılmışken beni de araya alıversene lülülülülülü

bu behlülü çözeceğim diye kişisel gelişim kitapları okumaya başladım.. kadın ve erkeklerle ilgili özellikle, ilişkiler üzerine.. şu anda john gray'in erkekler marstan kadınlar vensten kitabını okuyorum.. bu çok bilindik bi kitap aslında ama bugune kadar hiç ihtiyacım olmamış okumaya.. aslında çok temel fakat bi türlü anlayamadığımız şeyler anlatıyor. mesela erkeklerin bi sorunla başederken mağaralarına çekildiklerini vede çözene kadar da çıkmak istemediklerini.. asla paylaşmadıklarını ve bunu bir zayıflık olarak algıladıklarını... bu arada biz kadınlar bişeyler talep ettiğimizde yada paylaşıma ihtiyaç duyduğumuzda ise bunu büyük bir kızgınlıkla karşıladıklarını çünkü çok gereksiz bulduklarını söylüor.. yapmak gereken en iyi şey o mağaradan çıkmasını beklemekmiş.. zaten çözülünce tıpış tıpış çıkıyorlar...

bzim de en büyük sorunumuz onların mağaraya girmesiyle başlıyor zaten.. kendimi düşünüyorum, işle yada okulla ilgili hayatımın öylesine belirli sınırları var ki, sorun yaşatmıyor bana, yada çok küçük şeyler olabiliyor ancak.. risklerim belli, sorumluluklarım belli.... ama en büyük sorunum behlül:)) hayatımdaki tek soru işareti de stres kaynağı da şu anda o:)) bunu ona söylesem komik gelebilir, uğraştığı şeylerin yanında benim tek derdim onu görmek, öpüşüp koklaşmak sarılmak:)) opuyorumnanaktan kendsi ise bunları düşünemior bile muhtemelen şu aralar.. belki geceleri yatağında kendiyle başbaşa kaldığında bitek...

işte bu temek fark bile iki cinsin birbirini anlamasını olanaksız kılıyor.. yazara göre çözüm erkeği erkek gibi, kadını da kadın gibi kabullenmek.. ikisinin de yaptıklarını doğaları gereği yaptığını bilmek vede nerde nasıl davranacaklarını tanımak... dolayısıyla da tavırları kendi bildiklerimize göre değil de, doğaya uygun şekliyle ayarlamak...

karşı taraftan sevdiğini aynı sizin gibi belli etmesini beklemeyin diyor.. belki o sözlü yada fiziksel olarak ilgiyle belli etmiyor sevgisini, ama boğuştuğu sorunların çözümünde sizin de faydanıza birtakım sonuçlar var, ve onun için en büyük sevgi belirtisi bunların çözümüyle uğraşmak olabilir diyor.... o zamanda ne çıkıyor?? behlül bizim için önemli bazı şeyleri çözmeye çalışıyorum, çünkü bitteri seviyorum ve hayatımızın bi an önce düzene girmesini istiyorum diyip uğraşıyor... bitter de ordan çıkıp bana değer vermiyorsun, saygı duymuyorsun diyor!!!! ne kadar dehşete düşürücü değil mi??
 
canım sayenizde ilişki yaşamadan ilişki uzmanı olucam ben:)) kitap gibi her gün takip ediyorum sizi ve bir sürü şeyide beraberinde öğreniyorum...umarım vakti gelince bana da faydası olur tüm bunlarınnn:asigim:
 
ayrıca arkadaşlar, ben bu kitabı okudukça öğrendiklerimi behlülde birebir uygulamaya karar verdim:) bakalım ne gibi sonuçlar doğuracak?? mesela diyor ki kitapta, sınırlar koyun... örneğin ona yükek sesle konuşmasından hoşlanmadığınızı belirtin. yapıyor mu, söylemiştim diye uyarın.. hala devam mı ediyor, odayı terkedin.. bunu birkaç kez daha yaptığınızda artık sınırını öğrenmiş olacaktır.. (tabi bu cesaret isteyen bir tavır:)) birde diyor ki, sınır koymaktan korkmayın, bu erkeği daha da verici olma konusunda tetikleyecektir.. ama şurası önemle vurgulanıyor, yaptığı karşısında duyduğunuz memnuniyeti mutlaka hissettirin. böylece ihtiyaç duyulan vede takdir edilen bir erkek olduğunu anlasın:)))
 

canım birde bunları uygulamanın yanında anlayan bir adam bulmak gerek...bir söz vardır ya" anlatabildiklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır " diye...henüz bölesini bulamadıkk..kaydirigubbakcemile3
bak bende merak ettim kitabı şimdii
 

kesinlikle doğru söylüorsun, karşı taraf anlamazsa istediğin kadar çabala, boşa.. ama bu kitabın iddası erkeklerin evrimlerinin başından beri aynı içgücüsel vede değişmeyen özelliklere sahip olduğu.. dolayısıyla her koşulda işe yarar gibi bir görüntü var. ama bakalım göreceğiz:))
 
her şeyi yine zamana bırakmak en iyisi.çözümlenemeyecek veya çok uzun zaman alcak sorunlar değil bunlar:)
ilişkide taktir edilmek bencede çok önemli :) çünkü karşındaki insan sürekli taktir edildiğini ve karşısındakini mutlu ettiğini gördükçe o mutlu eden davranışı tekrarlar:)bende deneyimledim bunu:)
bende bir yazıda okumuştum.kadın kocasının sürekli çoraplarını,çamaşırlarını evin herhangi yerlerine atmasından çok şikayet ediyormuş ve bunu sürekli kızarak dile getiriyormuş...
daha sonra taktirle ilgili bir yazı okuyup ondan şikayet etmeyi bırakmış ve oda çorapları toplamamış.bakmış adam karısı çorapları toplamıyo kendisi kirliğe atmaya başlamış.tabi kadın bunun karşısında ne kadar mutlu olduğunu dile getirip teşekkür edince adam da artık bu konuda dikkatli olmaya başlamış:)
 
sanırım erkeklerin anladığı dilden konuşunca bir sorun kalmıyor ortada. ama tabiki bunun olabilmesi için sevgisinden vede değer verdiğinden emin olmamız gerek.. ve ben malesef behlüle karşı bugun güvenimi yitirdim... çünkü artık sevgisinden emin olmamaya başlıyorum..

gün içinde bir kez dışında yine hep ben aradım. ardından akşamüstü biraz keyiflendi... espriler yapmaya başladı.. abin beni neden aramıyor, bugun cuma, yemek yerdik beraber erkek erkeğe vs.. bende sevgilini bırakıp onu tercih edeceksen çok hoş tabi deyip geçiştirmiştim...

neyse, akşam eve gelince aradım ben geldim diye, iyi yapmışsın vs.. gayet günlük konuşmalar yapıldı.. bekliyorum ki, birşey söylesin de artık görelim birbirimizi.. ee sen napıyorsun dedim, nerde olduğunu vede neler yapacağını anlatmaya başladı.. ortağını alacakmış işi bitince ve en son de eve geçeriz dedi..(nedenini bilmiyorum ama behlülde kalacakmış) bende ipler koptu artık.. iyi dedim o zaman ikinize mutluluklar, hoşçakal... sinirlenme lütfen dedi, bende sesim titreyerek ve kendimi zor tutarak sinir değil bu başka bişey dedim.. seni özledim ben artık ve başa çıkamayacağım daha fazla.. bu sefer de ayarlarız bişeyler dur bakalım dedi... neyse ben saçlarımı kurutacağım dedim ve kapattım telefonu... ve gerçekten de artık onu görmeyi istemiyoru, kızarmış gözlerle, titrek bi sesle vede yanımızda 3. bir kişi varken herşey ne kadar da anlamsız olur.. inşallah aramaz, yada görüşemeyeceğiz der... yada ben istemiyorum bu akşam demenin bir yolunu bulurum.. ama biliyorum ki, bu kadar sabredip en son görüşmek istemeyerek suçlu da ben olucam o zaman...

içim daralıyor, sadece odama kapanmak ve ağlamak istiyorum o kadar... beni sevdiğine falan da inanmıyorum, incitmiş olmak bile umurunda değil... ne hali varsa görsün...
 
ben de erkekler ne ister diye bi kitap okumuştum fikir versin diye, onu yeniden okudum geçen hafta. kitabı ezberledim nerdeyse ama nafile. belki bu kitabı da okurum. akannehir

sonuçta taktik geliştirmek zorunda kalıyoruz işte. şöyle yaparsam böyle mi olur bi de bunu deneyeyim diyoruz. beklentileri basit olan insanlar bir zorluk yaşamazlarken ilişkilerde, bizler yaşıyoruz. beklentiler derken elbette kalple ilgili beklentilerden bahsediyorum. sen de sevgi ve samimiyet arıyorsun. ama işte samimiyet değil yapılanlar...

bence artık aramayı gerçekten azaltmalısın. senin onun hayatındaki yerini ve önemini anlaması gerek. anlamadığı için şımarıyor kusura bakma ama evet şımarık bi erkek tribi bu anlattıkların. ilişkilerde kadının yerini belirlemekte zorlanıyor bazı erkekler. kadına gerçekten değer vermeli miyim, değer veriyor gibi mi yapmalıyım... bu çelişkiyi yaşıyorlar. gerçekten değer vermek ve bizim isteklerimize göre davranmak gurur meselesi haline geliyor halbuki taviz değil bu. hele verilen değeri anlayan kadına karşı gurur yapılmamalı. şu an sanki behlül gurur yapıyor gibi.

neye bozuldu neye kırıldı bu kadar bilemiyorum ama anlattıklarını dikkatlice okudum ve gerçekten onu aşağılayıcı bi davranışın olduğunu düşünmüyorum. abin senden yana bir tavır sergilemiş olabilir elinde olmadan ve behlül bundan rahatsız olmuş olabilir diye düşünmekten kendimi alamıyorum hala. ki laf sokmuş sanki bu konuda.

seni kendinden mahrum bırakması senin ona karşı olan duygularını zaaf olarak gördüğü anlamına geliyor. yani beni çok seviyor aslında, benimle olmak için dört gözle hafta sonunu bekliyor, ona beklediği romantik tabloyu yaşatmazsam kendine gelir, ilişki benim dediğim gibi gider anlayışında.

bi süre sonra değişecek bence. o değiştiğindeyse sen ona hani bahsettiğin sınırlar var ya o sınırları çizmelisin. hadi gel görüşelim ayarladım derse (ki bi şeyler ayarlarız demek umut ışığı vermek demek) hemen görüşmezsen kendine gelir.

cidden üzüyolar bizi, ciddennnn... :sinifsinif:
 
canım fiyonk a katılıyorum ..doğru tesbitler yapmış...bence sen doğru düşünüyorsun bazı konularda ama uygulamak zor geliyor..arama,sorma...o kendini,senin hayatında vazgeçilmez görüyor şu son zamanlar daha da bir hissettir,yor bunu..ortada sorun oalabilcek bişiy de yok ki sizin ilişkiniz boyutunda bakınca olaya..iş sebebiyle sorunlar var morali bozuk..belli bir yaşa gelmiş,sorumluluk alabilen birisi; sorunun ehemmiyeti ne olursa olsun iş ile aşkını ayırmayı bilmelii..ikisi çok başka şeyler ,seni bu yüzden ihmal edip üzmemeli..yarın karşına çıkıp,herşeyi düzeltecek şeyler yapabilir,sen buraya güzel şeylerde yazabilirsin fakat bundan sonrası önemli işte..fiyonk un da bahsettiği ve senin yazdığın o sınırları behlüle çizmen gerekiyor..madolyonun her iki yüzüznü farklı olaylarla görmeye başlıyorsun..en azından onun için ölüp bitmediğini bilmesi gerekiyor..şuan canın yanıyor ama duygularını dizginleyip içindeki o akıllı kızı dinlemenin vakti geldi ...
 

hala aynı şeyi tekrar ediyorum
bence seni sevmiyor değil ama
bütün romantiklikleri en baştan gönlünü kazanmak için yapıyormuş gibi geldi
yoksa bu dönemde niye kendini bu kadar çekiyor anlamadım
bence sen de biraz soğuk dur hayatını başka şeylerle doldur
tüm dünyanın o olmadığını anlasın
ve asla arama hep o arasın bakalım bi süre
anca öyle gerçekten sana ne kadar değer verdiğini anlayabilirsin
 
ah bu erkeklerrrr
elde ettiğini hisettimi hepsi aynı oluyor biranda.
ara ara kaybetme duysunu yaşamalı.senin hayatının merkezi olmadığını görmeli bence.
sende bu aralar kendi arkadaşlarınla program yap.
birşey dersede bugün görüşeceğimizi düşünmedim dersin.senin yoğun olduğunu sanıyordum dersin.
şimdi kaybetme korkusunu yaşamnın tam zamanı.
 
kızlar selam, döndüm ben:))

dün beraberdik nihayet... buraya yazdıklarınızı takipteydim ama yazamadım bir türlü... cuma akşamı onu aramayı kestim.. eve geldiğimde aramıştım, onu yazmıştım zaten.. sonra kendi kendime evde iyi vakit geçirtecek şeylere daldım.. oturup da ağlamadım, ne vardı ki zaten... beni kendisi aradığında saat 8diğ. napıyorsun dediğinde çok normal bi sesle ve tavırla konuştum, film izliyorum canım dedim.. hangisi vs. bir sohbetten sonra içini bitirdiği evin fotoğraflarını bana yollayacağını söyledi.. küçültüyorum ofisteyim dedi, tamam bekliyorum falan dedim, görüşürüz deyip kapatım. yarım saat sonra, küçülmüyorlar diye aradı, olsun napalım dedim, ve sonrası için neler yapacağından bahsetti. tamam canım dedim ama ne soru var ne bişey... ha bu arada görüşeceğimizden de bahsetmiyor, başka bişeyler anlatıyor.. baktı ki çok ilgili değilim, hadi sen filmini izle dedi...

ardından da yarım saatte bir aramaya devam etti, ta ki gece ben uyuyorum artık diyene kadar... c.tesi ben çalıştım yarım gün.. sabah uyandığımda onuda kaldırmamı istemişti, 8de arayıp kalk dedim, o kadar.. işe gittim aramadım, hep ararım... saat 10da o beni aradı, açmadım.. bi kez daha aradı 15 dk sonra bu sefer de geç açtım.. tabi soruyor, byrası yoğun canım açamadım dedim... ardından abim gelip beni aldı ve beraber eve geçtik, gene haber vermedim, kendi aradı ama abimleyim ya, bişey de diyemedi.. sadece onu telefona istedi, baya bi konuştular... sonra beni istedi gene, ama bu arada bana sürekli akşam şunu anlatıcam, bunu göstericem diyip duruyor...

bu arada arkadaşım geldi bana, ve bu sefer de o gitmeden beni alamayacağını anladı, arkadaşım kalkmaya karar verene kadar bekledi:)) bende özellikle kızı oturması için ikna ettim. saat 8de geldi beni almaya, arkadaşımıda evine bıraktık.. sonra onlara gittik, annaneyle azıcık sohbet ettik ve odasına geçtik..

tvyi açacak sanırken, ışıkları kapadı, hiç açmadı, beni tutup yatağa yatırdı vede hiç konuşmadan arkama geçip uzandı, sıkı sıkı sarıldı... benimse karanlıkta gözlerim açık, bekliyorum nolucak diye.. saçlarımı yüzünden çekti, boynumu koklayıp sıkı sıkı sarılarak öyle kaldı.. ben tam konuşacakken, hani insan nefes alır ya, şşş dedi bana... kaldım bende, gözlerimi kapatıp bıraktım kendimi.. bir süre böylece geçtikten sonra, yarım saat belki, ortağı aradı.. naber nasılsın derken, telefondan ses dışarı gelir ya, buluşutunuz dimi, kavuştunuz sonunda dedi.. behlülde gülerek evet dedi.. iyi abi hadi bakalım iyisindir artık dedi:) bunu duyunca bende kötü oldum, demekki oda istemiş, ve bu yüzden kötü hissetmiş... ama bana anlatmadı, bu konuda konuşmadık bile.. bende biraz daha sıkı sarıldım:)) çok özlemiştim zaten, ama kafamdaki sıkıntılar o zaman rahatladı asıl olarak... bu şekilde biraz uyumuşuz... sonra gene telefon çaldı uyandık, ardından ilginçtir ama canı kabak yemek istedi:)) gidip aldık, evde yoktu, yaptık yedik afiyetle.. sonra saat 12de benim dönmem gerekti, ama çok zor oldu bırakması, koltukta kucağında yatıyorum, bi yandan forrest gump filmini izliyoruz, saate bakıcam dedim, bırakmadı:)) bende kalkmadım aman be dedim kendi kendime:))

evin kapısına geldiğimizde ilk günlerdeki gibi uzun uzun sarıldık birbirimize:)) o zevki gene yaşamak ne güzeldi, o zamanlar dokunamazdık birbirimize ve sarılabilmek için kapıya gelmeyi beklerdik.. aynı hazzı yaşadım:)) o kadar özlemişim ki çünkü ne kadar öpsem sarılsam da içimde bişey düğümlenip kaldı, geçmedi o özlem, dinmedi bi türlü...
 
doğar kuzum doğmaz mı:)
işte her daim erkeğin elinin altında olmamanın yararlarını bitterin iki mesaj yukarıdaki hikayesinde alnıyoruz resmen ders gibi oldu
bende bunları yapmalıyım bazen demekki onuda erkilemiş
ama bana da bazen sevgilim selüloz felan diyor halbuki bilmiyor ki içimden ne geçiyor
burçtaşım hadi yine yüzümü kara çıkartmadın hadi bakalım:)
 
pırlantacım, bu aslan burçları ne yaşıyorsa içinde yaşıyor.. heleki düşün bide erkek.. yani erkeklerin doğasında zaten paylaşmamak içine atmak var.. ama bide aslansa, gururu da buna eklee... halbuki bi yapacağı sadece aşkım seni çok özledim, görmek istiyorum ama durum böyle böyle demek...

fakat ben yine devam edeceğim her an elinin altında olmamaya.. elbette hiç terslik yapmadan, kapris yaparak değil, çünkü ters tepiyor. ama makul bahanelerle, bunu yapmakta fayda var. dediğin gibi çok net görülüyor, bi tek aramamak bile ne kadar etkili oldu...

tabi birde artık ona karşı peşin hükümlü olmamaya da karar verdim. yani en küçük şeyde beni sevmiyor diye karar vermemek lazım.. tanıyoruz işte böyle böyle, yapacak bişey yok.. stresle başa çıkmaya çalışırken aynı zamanda sevgilisinide hoş tutmaya gücü yetmiyor, bilakis kendisi sığınacak kollar arıyor.. destek karşılıklı olduğu sürece sorun yok, oda zamanında beni idare etmişti, sıra bana geldi.. nühim olan tek taraflı verici olmamak.. ama tabi ben bu sefer idare ettim sayılmaz:)) çuvalladım, artık bidahakine zemuszemus
 
Bu siteyi kullanmak için çerezler gereklidir. Siteyi kullanmaya devam etmek için onları kabul etmelisiniz. Daha Fazlasını Öğren.…