Uzun ya da kısa sürmüş,son derece emek verilmiş karşılık alınamamış ve bir sebepten yollar ayrılmış..Buna alışamıyoruz acı çekiyoruz ama hakkımızda gerçekten hangisinin hayırlı olacağını bilemiyoruz.Belki ileride iyiki bitmiş diyeceğiz,karşımıza gerçekten emek vermeye layık ya da anlaşabileceğimiz insanlar çıkacak..Anlayacağınız kendimize gelmeliyiz,biliyorum söylemesi çok kolay ama yapması çoook zor....Gazetede biraz da mizahi tarafı olan ama sonuçta başımıza gelen kötü sandığımız şeyin aslında kurtuluş da olabileceğini anlatan bir hikaye okudum ve paylaşmak istedim..Beni rahatlattı baya sizi de rahatlatır umarım
Köyün birinde bir yaşlı adam varmış.Çok fakirmiş ama kral bile onu kıskanırmış..Öyle dillere destan bir beyaz atı varmış ki,Kral bu at için ihtiyara nerdeyse bir hazine teklif etmiş ama adam satmaya yanaşmamış...'Bu at değerli bir at benim için;bir dost,insan dostunu satar mı' dermiş hep.
Bir sabah kalkmışlar ki at yok.Köylü ihtiyarın yanına toplanmış:
'Seni ihtiyar bunak,bu atı sana bırakmayacakları çalacakları belliydi.Krala satsaydın,ömrünün sonuna kadar beyler gibi yaşardın.Şimdi ne paran var ne de atın' demişler...İhtiyar:
'Karar vermek için acele etmeyin demiş.Sadece at kayıp deyin,çünkü gerçek bu.Ondan ötesi sizin yorumunuz ve verdiğiniz karar.Atımın kaybolması,bir talihsizlik mi,yoksa bir şans mı?..Bunu henüz bilmiyoruz.Çünkü bu olay henüz bir başlangıç.Arkasının nasıl geleceğini kimse bilemez.'
Köylüler ihtiyar bunağa kahkahalarla gülmüşler.Aradan 15 gün geçmeden at ansızın dönmüş...Meğer çalınmamış,dağlara gitmiş kendi kendine.Dönerken de vadideki 12 vahşi atı peşine takıp getirmiş.Bunu gören köylüler ihtiyardan özür dilemişler.
'Babalık demişler.Sen haklı çıktın.Atının kaybolması bir talihsizlik değil adeta bir devlet kuşu oldu senin için şimdi bir at sürün var'....
Gidenin ardından kendimiz yorum yapıp hayıflanmayalım kızlar :)